TZOB’dan elma raporu…
-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“2,9 milyon ton elma üretiyoruz, 140 bin tonluk ihracat yetmiyor. İhracatımızı artırmamız gerekiyor”
-“İç pazar doymuş durumda. Üretici elma bahçelerine yatırım yapmaya devam ediyor. Elmayı taze veya işleyerek ihraç etmekten başka çıkış yolu görünmüyor”
-“Dünyadaki 6 bin 500 üzerindeki elma çeşidinden 500’e yakını bu topraklarda bulunuyor”
-“Üretim ve çeşidi çok daha fazla artırma imkanı varken, dünyada elmaya talep de bulunurken, potansiyelin kullanılmaması ülke ekonomisi açısından büyük kayıptır”
-“Rusya ambargosunun yanı sıra Suriye ve Irak olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan gerginlikler, 2016 yılında elma ihracatımızı olumsuz etkilemiş iç piyasada fiyatların düşmesine neden olmuştu”
-“2016’da 38,5 milyon dolarlık elma ihracatımızın 21,5 milyon dolarını Irak’a, 3,9 milyon dolarını Suriye’ye yaptık. Rusya ambargosu kalksa da bu ülkelerdeki istikrarsızlığın elma ihracatımızı olumsuz etkileme ihtimali bulunmaktadır”
-“Ortadoğu’da süren gerilimin ihracatımıza etkisinin en aza indirilmesi, üreticimizin mağdur olmaması için gereken önlemler alınmalıdır”
-“Son yıllarda bodur ve yarı bodur elma
çeşitlerinin dikilmesiyle bahçelerin yenilendi. Tüketici talebinin daha yoğun
olduğu yeni elma çeşitleri üretildi. Büyük yatırım yapıldı”
-“Üreticimizin emeğinin karşılığını alması gerekir. Aksi
takdirde yapılan bütün yatırımlar heba olacak”
Ankara – 08.10.2017 – Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bu yıl fiyatların geçen yıla göre
iyi gitse de elmanın geleceğinin ihracatta olduğunu bildirerek, “İç pazar
doymuş durumda. Üretici elma bahçelerine yatırım yapmaya devam ediyor. Elmayı
taze veya işleyerek ihraç etmekten başka çıkış yolu görünmüyor. 2,9 milyon ton elma üretiyoruz, 140
bin tonluk ihracat yetmiyor. İhracatımızı artırmamız gerekiyor” dedi.
Şemsi Bayraktar, TZOB’un hazırladığı elma
raporunu açıkladı. Ekolojik olarak elma yetiştiriciliğine uygun iklim
şartlarına sahip olan Türkiye’nin elmanın gen kaynakları arasında yer aldığını,
dünyadaki 6 bin 500 üzerindeki elma çeşidinden 500’e yakınının bu topraklarda
bulunduğunu belirtti.
Dünyada üretilen elmanın yaklaşık yüzde 3’ü
olan 2,9 milyon tonunu Türkiye’nin karşıladığı bilgisini veren Bayraktar,
elmada iç pazarın doyması, ihracat yetersizliğine dayalı pazarlama sorunları
nedeniyle Türkiye’nin Çin, ABD’den sonra üçüncü olduğu üretimde, Polonya ve
Hindistan’a da geçilerek beşinci sıraya gerilediğine dikkati çekti.
-“Türkiye’de, her çeşit elma üretilebiliyor”-
Elmada kalite, aroma faktörlerinde iklim
şartlarının etkili olduğunu, Türkiye’nin sahip olduğu farklı ekolojik
bölgelerinden dolayı, erken, orta ve geç olan değişik kalite ve aromada çok
sayıda elma çeşidi üretebildiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bütün bu avantajlarımıza rağmen, elma
ihracatımız potansiyelimize göre son derece yetersizdir. 2016 yılında üretilen
2 milyon 925 bin ton elmanın sadece yüzde 4,7’si olan 140 bin 329 tonunu ihraç
edebildik. İhracattan elde ettiğimiz gelir 38,5 milyon doları ancak buluyor.
458 bin dolara da 765 ton elma ithal etmişiz. İç pazar doymuş durumda. Üretici
elma bahçelerine yatırım yapmaya devam ediyor. Elmayı taze veya işleyerek ihraç
etmekten başka çıkış yolu görünmüyor. 2,9 milyon ton elma üretiyoruz, 140 bin
tonluk ihracat yetmiyor. İhracatımızı artırmamız gerekiyor.
İhracatı ikiye-üç katlayacak potansiyel var.
Üretim ve çeşidi çok daha fazla artırma imkanı varken, dünyada elmaya talep de
bulunurken, potansiyelin kullanılmaması ülke ekonomisi açısından büyük
kayıptır. İhracatı artırmak için üretimden pazarlamaya her aşamada gereken
yapılmalıdır.
-“Türkiye, coğrafi olarak büyük elma ithalatçılarına en yakın ülke”-
Rusya ambargosunun yanı sıra Suriye ve Irak
olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan gerginlikler, 2016 yılında elma ihracatımızı
olumsuz etkilemiş iç piyasada fiyatların düşmesine neden olmuştu. Nitekim 2015
yılında 142 bin 132 ton olan ihracat miktarı, 2016’da 140 bin 329 tona, elma
ihraç fiyatlarının da düşmesiyle 2015’de 50,2 milyon dolar olan ihracat değeri
38,5 milyon dolara indi. 2015 yılında 13 bin 294 ton elma ithal eden ve bunun
karşılığında 13,1 milyon dolar döviz ödeyen Rusya’nın uçak krizi nedeniyle
2016’da Türkiye’den tarım ürünleri ithalatına ambargo koyması, ihracatımızı
olumsuz etkiledi. Rusya’nın bu yılın Haziran ayında elmada ambargoyu kaldırması
ihracatımız açısından çok olumlu olacaktır.
Elmada, geçen yıl kilogramı ortalama 67
kuruş olan üretici fiyatları, bu yıl 1 lira 7 kuruşa kadar yükseldi. Geçen yıl
üreticiden kilogramı 10 kuruştan elma alan meyve suyu fabrikaları, bu yıl
fiyatlarını 40-45 kuruşa kadar çıkardı.
-Rus ambargosu kalksa da…-
Ülkemizin elma ihraç ettiği mevcut pazarları
içinde Irak, Sudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye, Mısır, Ürdün,
Hindistan, KKTC ve Gürcistan gibi ülkeler bulunuyor. Özellikle Irak ve Suriye
ülkemizin elma ihracatından büyük pay alan ülkelerdir. 2016’da 38,5 milyon
dolarlık elma ihracatımızın 21,5 milyon dolarını Irak’a, 3,9 milyon dolarını
Suriye’ye yaptık. Rusya ambargosu kalksa da bu ülkelerdeki istikrarsızlığın
elma ihracatımızı olumsuz etkileme ihtimali bulunmaktadır. Ortadoğu’da süren
gerilimin ihracatımıza etkisinin en aza indirilmesi, üreticimizin mağdur
olmaması için gereken önlemler alınmalıdır.
Türkiye, coğrafi konum olarak en büyük elma
ithalatı yapan ve geleceği olan pazarlara en yakın ülke konumunda. Bu büyük bir
avantajdır, değerlendirilmesi gerekir.”
Bayraktar, son yıllarda bodur ve yarı bodur elma çeşitlerinin dikilmesiyle
bahçelerin yenilendiğini, tüketici talebinin daha yoğun olduğu yeni elma
çeşitlerinin üretildiğini, büyük yatırım yapıldığını, üreticimizin emeğinin karşılığını
alması gerektiğini, aksi takdirde yapılan bütün yatırımların heba olacağını
belirtti.
-Sadece taze olarak değil, suyundan, konsantresine, marmelatına, cipsine, kozmetiğine kadar ihraç imkanı var-
Elmanın sadece taze olarak değil işlenerek
de ihraç edildiğini belirten Bayraktar, “elma suyu, elma konsantresi, marmelat,
elma cipsi gibi işlenmiş ürünlerin yanı sıra elma kozmetik sanayinde de kullanılıyor.
Elmada işlenmiş ürün pazarı giderek büyüyor” dedi.
-Starkingin payı yüzde 39, Amasya elmasının payı yüzde 7,9-
Son yıllarda elmada çeşit sayısının giderek
azaldığına dikkati çeken Bayraktar, “ülkemizde üretilen elmanın yüzde 39’unu
starking, yüzde 25,7’sini golden, yüzde 7,9’unu Amasya, yüzde 4,6’sını
grannysmith çeşidi elmalar oluşturuyor. Diğer çeşitlerin oranı ise yüzde 22,8
düzeyinde kalıyor” bilgisini verdi.
-En önemli sorunlardan biri ürün kayıpları-
Elmada en önemli sorunlarının ürün kayıpları
ve pazarlama olduğunu vurgulayan Bayraktar, yapılması gerekenleri şöyle
özetledi:
“Elmada üretim aşamasından başlayarak,
hasat, depolama, pazarlama aşamaları boyunca devam eden ve yüzde 30-40’lara
varan ürün kayıpları yaşanmaktadır. Bu kayıpların en önemli nedenleri arasında;
hasadın uygun zamanda yapılmaması, işleme, paketleme, depolama ve taşıma
aşamalarındaki yetersizlikler sayılabilir. Bu şartlar tam olarak sağlandığında
meyve alanlarını genişletmeye bile gerek kalmadan piyasaya daha fazla miktarda
kaliteli ve sağlıklı meyve arzı mümkün olabilecektir.
-“Soğuk hava ve atmosfer kontrollü depoların sayı ve
kapasitesi artırılmalı”-
Pazarlama sorununun
temelinde de depolama imkanlarının, paketleme, ambalajlama ve sınıflandırma
işlemlerinin yetersizliği yatmaktadır. Üretilen elmanın büyük bölümü soğuk hava
ve atmosfer kontrollü modern depolara konulamamaktadır. Bu durum elma kalitesinde
hızlı bozulmaya neden olmaktadır. Soğuk hava ve atmosfer kontrollü depoların
sayı ve kapasiteleri artırılmalı, bu depolarda kullanılan elektrik fiyatları
düşürülmelidir.
Kalite ve verimde artışa
yol açan yeterli girdi kullanımının sağlanması için girdi destekleri
artırılmalıdır.
İhracatın artırılması için
mevcut pazarlar korunmalı, pazar araştırmaları yapılarak yeni pazarlara
yönelinmeli, geçmiş yıllarda verilen ihracat iadesi desteği yeniden
başlatılmalıdır.
Uluslararası fuarlarda
ülkemizde üretilen elma çeşitlerimiz tanıtılmalıdır.
Elmada iç tüketimin
artırılması için elmanın yararları ve kullanım alanlarıyla ilgili tanıtım
faaliyetleri yapılmalıdır.
Pazarlama sorunun çözülmesi
için üretici birlikleri gerekli desteklerle ve mevzuat değişiklikleriyle aktif
hale getirilmelidir.
Üretim planlamasına gidilmeli, iç tüketim ve
ihracata göre üretim miktarı belirlenmelidir. Son yıllarda kurulan modern
bahçelerin sayısının giderek artırılması da hem kalite hem verimlilik açısından
bir zorunluluktur.”