Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a “Çevre ve Tarım” raporu sundu.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a “Çevre ve Tarım” raporu sundu.

 -TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,Çevre ve

Şehircilik Bakanı ErdoğanBayraktar’a “Çevre ve

Tarım” raporu sundu

-Şemsi Bayraktar:

-“Su kirliliğinin artmasıtarımı olumsuz etkiliyor”

-“Tüm dünyada olduğu gibiülkemizde de çevre

sorunları geleceğimiz içinbüyük tehdit oluşturmaktadır”

-“Su zengini olmayan ülkemizinsu kaynakları korunmazsa

önümüzdeki yıllarda kirliliknedeniyle tarım alanlarımız

sulanamaz hale gelecek”

-“Araştırmalar, Türkiye’ninönümüzdeki 25 yıl içinde

ihtiyaç duyacağı su miktarınınbugünkü ihtiyacı olan

su miktarının yaklaşık üç katıolacağını gösteriyor”

-“Gelecek nesillere temiz veyeterli su kaynakları

bırakabilmemiz için doğalkaynaklarımızın korunması

ve doğru kullanılmasının önemigöz ardı edilmemelidir”

-“Öncelikle su havzalarımızınyerleşim ve sanayi tesisleri

tarafından işgali ve sukaynaklarının kirletilmesi önlenmelidir”

-“Toprak kirliliğininönlenebilmesi için; tarım ve orman

arazilerinin amaç dışıkullanımı engellenmeli; ağaçlandırma

ve erozyon kontrolüçalışmalarına ağırlık verilmeli, çayır ve

meralarımızın ıslahı içingerekli finansman sağlanmalıdır”

-“Ziraat odalarımızın çevre ve tarım alanlarınınkorunmasında

Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla işbirliği içinde, bir şekilde

kamu denetçisi, “ombudsman” olarak görev yapmaları

hususunda hukuki düzenlemelerin isabetli olacağı

kanaatindeyim”

-Erdoğan Bayraktar, TZOB’un çok büyük bir teşkilata

sahip olduğunu, çevre konusunda işbirliği yapabileceklerini

söyledi ve ilgili çalışmayı yapması için ÇED İzin ve Denetim

Genel Müdürü’ne talimat verdi

 

Ankara – 12.09.2012 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) GenelBaşkanı Şemsi Bayraktar, su kirliliğinin artmasının tarımı olumsuz etkilediğinibildirerek, “tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevre sorunları geleceğimiziçin büyük tehdit oluşturmaktadır. Su zengini olmayan ülkemizin su kaynaklarıkorunmazsa önümüzdeki yıllarda kirlilik nedeniyle tarım alanlarımız sulanamazhale gelecek” dedi.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanı ErdoğanBayraktar’ı makamında ziyaret etti. Ziyarette, Bakan Erdoğan Bayraktar’a “Çevreve Tarım” raporu sunan Şemsi Bayraktar, ziraat odalarının çevre ve tarımalanlarının korunmasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla işbirliği içinde, birşekilde kamu denetçisi, “ombudsman” olarak görev yapmaları hususunda hukukidüzenlemelerin isabetli olacağı kanaatini taşıdığını iletti.

Bakan Erdoğan Bayraktar da TürkiyeZiraat Odaları Birliği’nin çok büyük bir teşkilata sahip olduğunu, çevrekonusunda işbirliği yapabileceklerini söyledi. Erdoğan Bayraktar, olumlubaktığı işbirliği konusunda ilgili çalışmayı yapması için Çevresel EtkiDeğerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürü Mustafa Satılmış’a talimat verdi.

         Bayraktar, her türlü çevre kirliliğive doğal kaynakların yanlış kullanımının ekosistemlerde doğal dengeyi bozduğunu,bu durum nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevre sorunlarınıngelecek için büyük tehdit oluşturduğunu vurguladı.

        Yapılanaraştırmaların dünyadaki mevcut çevre kirliliğinin yüzde 50'sinin son 35 yıldameydana geldiğini ortaya koyduğunu hatırlatan Bayraktar, “1970’li yıllardanitibaren hızla artan dünya nüfusu, plansız sanayileşme ve sağlıksız kentleşme,nükleer denemeler, bilinçsizcekullanılan tarım ilaçları, yapay gübreler ve kimyasal maddelerin kullanımınıngiderek yaygınlaşması çevre kirliliğine neden olmaktadır” dedi.

        Bayraktar,şöyle devam etti:

          “Gerekli çevresel önlemler alınmadan, arıtmatesisleri kurulmadan, geri dönüşüm alanları hazırlanmadan üretime geçen sanayitesisleri ve sanayi bölgeleri, ormanların tahribi, yangınlar, tarım arazilerininamaç dışı ve yanlış kullanımı, erozyon, aşırı otlatma sonucu doğal bitkiörtüsünün bozulması, maden, kireç, taş ve kum ocaklarının faaliyetleri çevreyikirleten faktörler arasında sayılıyor.

         Çevre sorunlarını ana başlıklar olarakele alacak olursak, toprak ve su kirliliği, tarım arazilerinin amaç dışıkullanımı ve hidroelektrik santralları (HES) öne çıkan konular arasındabulunuyor.”

          -Toprak ve su kirliliği artıyor-

  Çevrenin kirletilmesine çeşitlisektörlerin değişen oranlarda katkıları olmakla birlikte en büyük payı sanayive enerji sektörünün aldığını belirten Bayraktar, “Birçok sanayi kuruluşugerekli önlemleri almadan üretim faaliyetlerine başlıyor; hava, su ve toprağaverdikleri atıklarla çevre kirliliğine yol açıyorlar” dedi.

Toprak ve su kirliliğinin hergeçen gün daha da ciddi boyutlara ulaşan önemli çevre problemleri arasında yeraldığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Toprak ve su, çok uzun süredeoluşan ancak kısa sürede kirlenerek, aşınarak kaybolan doğal kaynaklardır.Toprak, tarım sektörü için vazgeçilmez bir üretim faktörü olduğu kadar, sanayive kentleşme için de aynı derecede önem taşıyor. Toprak kalitesindeki değişimtarımda verimliliği olumsuz yönde etkiliyor.

Evsel, sanayi ve tarımsal kaynaklı atık suların arıtılmadan suortamlarına bırakılması, nüfus artışı, zirai mücadele ilaçlarının kullanımı ve aşırıgübreleme ve toprak erozyonu gibi faktörlerin etkisiyle su kaynakları kirleniyor.

Sanayi kaynaklı arıtılmayan suyun önemli bir kısmının tarımdakullanılması, bilgisiz ve yanlış tarım uygulamaları, toprak kirliliğinidolayısıyla su kirliliğini, önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Sonuçolarak kirlenen hava, su ve toprak günümüzde canlıların yaşamını tehdit ederboyutlara ulaştı.”

         -Su havzalarımızın durumu-

 Bayraktar, ülkemizin önemli tarım ve endüstri merkezlerindeki su havzalarındayer alan suların kalitesi hakkında şu bilgileri verdi:

 “Su kalitemiz, II. Sınıf (azkirlenmiş su) ve IV. Sınıf (çok kirlenmiş su) arasında değişiyor. Sakarya,Meriç-Ergene, Gediz nehirleri, Nilüfer, Susurluk ve Nif Çayı gibi akarsularımızve bazı göllerimiz başta olmak üzere su kaynaklarımızın önemli bir bölümüçeşitli nedenlerle kirlenmiş bulunuyor.

        Yaşmeyve sebze üretimimizin büyük bir kısmının karşılandığı, Ege Bölgesi’ndeönemli ve ciddi bir ekonomik potansiyele sahip olan Gediz Havzası’nda geçmişyıllarda yoğun olarak ruhsat verilen kum ve çakıl ocaklarının faaliyetleriçevreyi olumsuz etkiledi. Gediz Nehri’nin su seviyesinin alçalmasına neden oldu.Bu durumdan Gediz Ovası’ndaki yer altı suları da olumsuz olarak etkilendi.Nehre ayrıca Uşak'ta başta dericilik olmak üzere çok sayıda sanayi tesisleritarafından sanayi atıkları; Kula, Salihli ve Ahmetli gibi ilçelerin atıklarıyeterli arıtma yapılmadan deşarj ediliyor.”

        Bayraktar,aynı şekilde Ergene Havzası’nda da yoğun sanayileşme ve artan nüfusun baskısı,su kaynaklarının kirletilmesi ve yok oluş sürecine girmesine sebep olduğunuifade etti. Şemsi Bayraktar, yeraltı suyu ve yüzeysel sular bakımından zenginolan Ergene Havzası’nda, izinsiz açılan kuyulardan plansız ve aşırı suçekilmesi nedeniyle yeraltı suyu seviyeleri oldukça azaldığına ve sukaynaklarının evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklar nedeniyle kirlendiğineişaret etti.

         Şemsi Bayraktar, şu bilgileri verdi:        

        “Ülkemizdetarım alanlarının yüzde 37,55’i yeraltı suları, yüzde 28,64’ü akar sular, yüzde15,87’si barajdan alınan sularla sulanıyor. Su kaynaklarımız korunupgözetilmezse önümüzdeki yıllarda kirlilik nedeniyle tarım alanlarımız sulanamazhale gelecektir. İçme ve kullanma suyunu sağladığımız, tarımsal alanlarımızısuladığımız, balık üretimi için kullandığımız akarsularımızın kirlenmesiülkemiz için ekonomik bir kayıptır.

Nüfus artışı, hızlı kentleşme ve sanayileşme faaliyetleri doğal olaraksuya olan talebi artırıyor. Çevre kirliliği ve iklim değişikliği gibifaktörlerin su kaynakları üzerine etkileri sonucu miktar ve kalite bakımındanyeterli suya erişimin zorlaşacağı da bilinen bir gerçektir. Kişi başına düşenyıllık kullanılabilir su miktarının1519 metreküpcivarındaolduğu ülkemizin su zengini bir ülke olmadığı ortadadır. AraştırmalarTürkiye’nin önümüzdeki 25 yıl içinde ihtiyaç duyacağı su miktarının bugünküihtiyacı olan su miktarının yaklaşık üç katı olacağını gösteriyor.

Gelecek nesillere temiz ve yeterli su kaynakları bırakabilmemiz içindoğal kaynaklarımızın korunması ve doğru kullanılmasının önemi göz ardıedilmemelidir. Bunun için de öncelikle su havzalarımızın yerleşim ve sanayitesisleri tarafından işgali ve su kaynaklarının kirletilmesi önlenmelidir.

Toprak kirliliğinin önlenebilmesi için; tarım ve orman arazilerinin amaçdışı kullanımı engellenmeli; ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarınaağırlık verilmeli, çayır ve meralarımızın ıslahı için gerekli finansmansağlanmalıdır. Toprak kirliliğinin ulusal düzeyde tespiti ve önlenmesi içingerekli altyapı oluşturulmalıdır.”

Bayraktar, tarımsal üretim faaliyetlerinin çevreye duyarlı ve doğalkaynakları korumayı hedefleyen bir sistemde sürdürülmesi, iyi tarımuygulamalarının desteklenmesine devam edilmesi, sürdürülebilir doğal kaynakyönetiminin sağlanması, çevreyle dost tarım ve ormancılık faaliyetlerininbenimsenmesi gerektiğini vurguladı.

Toplumda çevre bilincinin oluşturulması, çevre sorunlarına karşı duyarlıolunması ve gerekli önlemlerin alınmasının temelinde eğitim yattığını bildirenBayraktar, “Üreticiden tüketiciye toplumun her kesiminin çevre konusundabilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi.

         -Tarımarazilerinin amaç dışı kullanımı-

          Bilindiği üzere Türkiye’nin tarımpotansiyeli ve birçok üründe dünyanın en önemli üreticisi olmakla birlikte,tarım sektöründe ciddi sorunları da bulunduğunu kaydeden Bayraktar, şöyle devametti:

         “Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 25’itarımda istihdam edilmekte, ancak geçimini tarım ve tarıma dayalıfaaliyetlerden sağlayan nüfusumuzun oranı bu oranın çok üzerindedir. Hızlaartan ve bugün yaklaşık 7 milyara ulaşan dünya nüfusunun 1 milyarı açlık veyetersiz beslenmenin pençesindedir. Bu bakımdan tarımsal üretimin önemi hergeçen gün artmakta, gıda dünyada uluslararası politikalarda bazen bir ‘silah’olarak algılanmakta ve kullanılmaktadır.

Hal böyle iken tarımsal üretimin ana ögesi olan topraklarımızın onlarcayıldır bilinçsiz, sorumsuz ve hoyratça kullanılmasını ‘akıl tutulması’ ile izahetmekte dahi güçlük çekilmektedir.

Özellikle Toplu Konut İdaresi (TOKİ) yatırımlarının projelendirilmesiaşamasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, tarım arazilerimizin tahribatınameydan verilmemesi yönündeki hassasiyetini saygı ve takdirle karşılıyoruz.Bugün ‘Büyükşehir’ uygulaması ile mücavir alan sınırları içinde kalan verimliovalarımızın şehirleşme ve sanayileşmeyle gelen ‘rant ekonomisine’ fedaedilmesi, ülkemizin gıda güvencesine indirilecek en ağır bir darbe olacaktır.Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hassasiyetinin devam etmesinidiliyorum.

Tarım topraklarımızın sürdürülebilirkullanımları için, tarım işletmelerimizin ekonomik büyüklüğe sahip olmalarıyanında, bu işletmelerin çok parçalı ve dağınık arazi varlıklarının bölünmesiniönleyecek ve toplulaştırılmasını sağlayacak tedbirlerin alınması yönünde Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çalışmalarını tasvip ediyor vedestekliyoruz.

Ülkemizdeki kentsel yapılaşmanın, iyinitelikli araziler üzerinde yoğunlaşması, tarım yapılan alanların daha düşüknitelikli arazilere doğru kaymasına neden olmuştur. Hatta ülkemizdesanayileşme, çoğunlukla iyi nitelikli üretken araziler üzerinde kurulmuştur.Endüstriyel kuruluşların çevresindeki şehirleşme olgusu geliştikçe üstünvasıflı tarım arazileri azalmış ve niteliklerinin bozulmasına neden olmuştur.

Amaç dışı kullanımda hızlı nüfusartışlarının yanı sıra, kırsaldan kente olan göçler, yerleşimlerin içerisindenveya yakınından geçen karayolları ve otobanlar, çevresinde yoğunlaşansanayileşme, tarım arazilerinin geri dönüşümü olmayan şekilde elden çıkmasınaneden olmaktadır.”

 -“Ziraat odaları ombudsman olarak görev yapsın”-

 Bayraktar, bu bakımdan ziraat odalarınınçevre ve tarım alanlarının korunmasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığıylaişbirliği içinde görevlendirilmeleri, bir şekilde kamu denetçisi, “ombudsman”olarak görev yapmaları hususunda hukuki düzenlemelerin isabetli olacağıkanaatinde olduklarını bildirdi.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, sonuçolarak şehir imar planları hazırlanırken yerleşimlerin marjinal arazilerüzerinde yer almasının, ülkemiz genelinde tarım arazilerinin verimözelliklerine uygun olarak kullanılabilmesini sağlayacağını, tarım alanlarınınamaç dışı kullanımının önüne geçilmiş olacağını belirtti.

 -“Yapılan çalışmalar takdiredeğer”-

          Bilindiği üzere, AB’ye katılımve uyum sürecinde yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerden birisinin de sukaynaklarının korunması ve kontrol edilmesi amacıyla Su Çerçeve Direktifi’ninuygulamaya konulması olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

         “Bu kapsamdaOrman ve Su İşleri Bakanlığımız ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın sulardakikirliliğin önlenmesi amacıyla havza bazında kirliliğin önlenmesi yönündeyaptıkları çalışmalar takdire değerdir. Dönemin Çevre ve Orman Bakanlığıtarafından 2008 yılında Havza Koruma Eylem Planlarının hazırlanması çalışmalarıbaşlatılmış, daha sonra bu görevi devralan Orman ve Su İşleri Bakanlığıöncülüğünde çalışmalar devam etmiş ve ülke genelinde belirlenen 25 hidrolojikhavzadan 11’ine ait koruma eylem planları Ağustos 2009 – Aralık 2010 tarihleriarasında tamamlandı. Diğer 14 havza için ise ‘Türkiye’deki 14 Havza’nın HavzaKoruma Eylem Planları Hazırlanması’ isimli proje, Orman ve Su İşleri BakanlığıSu Yönetimi Genel Müdürlüğü ve TÜBİTAK Başkanlığı tarafından imzalananprotokolle Aralık 2011 itibariyle başlatılmış bulunuyor.

Yapılan bu tür çalışmalarıntitizlikle devam ettirilmesi, üretici ve sanayicinin de konuya aynı titizlikleyaklaşarak kirliliği önleyici çalışmalara katkıda bulunması önemlidir.”