-“Pazarlama gücü yetersiz olan, ithal ürünler karşısında
rekabet gücü bulamayan üreticiler, her geçen yıl baklagil
ekiminden vazgeçmektedir”
-“Baklagil verimlerinde artış olmasına rağmen ekim
alanlarının daralması nedeniyle üretim azalıyor”
-“Gelecek yıllarda baklagiller üretiminde gerilemenin
durdurulması için ürün değerlendirme ve pazarlama
olanakları sağlanarak ülkesel bir baklagil politikası
oluşturulmalı, üretimde yeniden atılım sağlanması için
gerekli tedbirler alınmalıdır”
-“Son yıllarda ucuz fiyatla piyasaya giren ithal ürünler
karşısında Türkiye’deki fiyatlar düştü. Verilen prim
miktarı da üretici gelirini korumada yetersiz kaldı”
-“Özellikle üreticinin ürün hasadı döneminde tarife dışı
engellerle ithalat kesinlikle önlenmelidir. Koruma tedbirleri
alınırken geç kalınmamalıdır”
Ankara – 24.03.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pazarlama gücü yetersiz olan, ithal ürünler karşısında rekabet gücü bulamayan üreticiler, her geçen yıl baklagil ekiminden vazgeçtiğini, baklagil verimlerinde artış olmasına rağmen ekim alanlarının daralması nedeniyle üretimin azaldığını bildirdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, gelecek yıllarda baklagiller üretiminde gerilemenin durdurulması için ürün değerlendirme ve pazarlama olanakları sağlanarak ülkesel bir baklagil politikası oluşturulması, üretimde yeniden atılım sağlanması için gerekli tedbirler alınması gerektiğini vurguladı.
Dünyada 2 milyardan fazla insan için protein kaynağı olmasının yanı sıra, yağ oranı düşük, karbonhidrat oranı yüksek ve besleyici bir ürün olan kuru baklagillerin, beslenmede bitkisel proteinin ana kaynağını meydana getirdiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemiz baklagil üretimi ülke geneline yayılmış olmakla beraber, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Marmara Bölgesi’nin güneyi üretimin en yoğun olduğu bölgelerdir. Genel olarak; kırmızı mercimek Güneydoğu’da, yeşil mercimek, nohut ve kuru fasulye İç Anadolu’da, bakla ve bezelye ise Ege ve Güney Marmara’da yetişmektedir.
Türkiye baklagil üretiminde yüzde 44’lük payla nohut ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde başlıca üretimi yapılan illerimiz sırasıyla Konya, Diyarbakır, Uşak, Yozgat, Kütahya, Çorum, Isparta, Kahramanmaraş, Balıkesir, Antalya ve Adıyaman’dır. Bu illerimizin toplam nohut üretimimizde aldıkları pay yüzde 55’dir.
Ülkemizde 2012 yılı rakamlarına göre 438 bin ton olan toplam mercimek üretimimizin yüzde 94’ünü kırmızı, yüzde 6’sını ise yeşil mercimek oluşturmaktadır. Kırmızı mercimek üretiminin yüzde 77,5’i sırasıyla Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin illerinde yapılmaktadır. Yeşil mercimek üretimi ise daha çok İç Anadolu Bölgesi’nde, üretimin yüzde 51’i sırasıyla Yozgat, Çorum ve Ankara’da yapılmaktadır.
Toplam baklagil üretiminden yüzde 17 pay alan kuru fasulye ise ülkemizin hemen hemen bütün bölgelerinde yetiştirilmektedir. En fazla üretim yapılan illerimiz Karaman, Konya, Kahramanmaraş, Erzincan, Samsun ve Niğde’dir. Adı geçen illerimizin toplam kuru fasulye üretimimizden aldıkları pay yüzde 56’dır.”
-Baklagiller toplam ekim alanı yüzde 61,9 azaldı-
Şemsi Bayraktar, 1990 yılı sonrası Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) baklagil alımlarını azaltması, 1994’te tamamen durdurması ve yerine herhangi bir baklagil pazarlama politikası oluşturulmamasıyla birlikte üreticinin pazarlama sorunu yaşadığını bildirdi.
Ürünü elinde kalan üretici baklagil ekim alanlarını fiyat garantisi bulunan ve üretimi daha kolay olan diğer ürünlere kaydırdığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“1990-2012 döneminde toplam baklagil ekim alanı yüzde 61,9 azaldı. 1990 yılında 20 milyon 259 bin 990 dekar olan ekim alanı 2012 yılında 7 milyon 723 bin 446 dekara indi. TMO’nun alımları bıraktığı 1994 yılından itibaren ülkemizde üretilen ve ihracata konu olan baklagiller içinde sadece kırmızı mercimek, tarım satış kooperatifi olan Güneydoğubirlik tarafından alındı. Ancak, Güneydoğubirlik de piyasayı düzenleyecek şekilde alım yapamadı. Özellikle 16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4572 sayılı yasa ile Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerinin yeniden yapılandırma kapsamına alınması sonucu Birlikler maddi sıkıntı içine girdi ve Güneydoğubirlik 2000-2003 yılları arasında alımda bulunmadı. 2004 yılında maddi yönden gelişme gösteren Birlik, toplam kırmızı mercimek üretiminin yüzde 2’sine denk olan 9 bin 946 ton alım gerçekleştirdi. 2005 yılından itibaren ise alım yapmadı.
1990 yılına göre baklagiller toplam ekim alanı yüzde 62 oranında azaldı. Azalma yüzde 92 ile en fazla yeşil mercimek ekim alanında görülürken, kırmızı mercimek ekim alanında yüzde 66, kuru fasulye ekim alanında yüzde 46, nohut ekim alanında yüzde 53 geriledi. Diğer kuru baklagillerden 1990 yılında 400 bin dekar alanda üretimi gerçekleştirilen baklanın ise ekim alanı yüzde 79 oranında azalarak 85 bin 334 dekara indi.”
Bayraktar, 1990-2012 döneminde ekim alanlarının nohutta 8,9 milyon dekardan 4 milyon 162 bin 416 dekara, kırmızı mercimekte 6,3 milyon dekardan 2 milyon 147 bin 875 dekara, yeşil mercimekte 2,76 milyon dekardan 226 bin 903 dekara, fasulyede 1,71 milyon dekardan 931 bin 740 dekara, baklada 400 bin dekardan 85 bin 334 dekara, toplam alanda ise 20 milyon 259 bin 990 dekardan 7 milyon 723 bin 446 dekara indiğini vurguladı.
-Verimde yüzde 55,2 artış-
Baklagillerde sertifikalı tohum kullanımının son yıllarda artmakla birlikte halen yetersiz olduğunu vurgulayan Bayraktar, “sertifikalı tohum kullanımı ve tohum kalitesinin artması, üretim tekniklerinin gelişmesi ve benzeri etkenlerle verim miktarı 1990-2012 döneminde kırmızı mercimekte yüzde 90,9, kuru fasulyede yüzde 74,8, yeşil mercimekte yüzde 57,7, nohutta yüzde 28,7, toplam baklagilde yüzde 55,2 artış gösterdi” dedi.
Baklagil verimlerinde artış olmasına rağmen ekim alanlarının azalmasıyla üretimin gerilediğini belirten Bayraktar, üretimin nohutta yüzde 39,8 azalarak 860 bin tondan 518 bin tona, kırmızı mercimekte yüzde 34,9 azalmayla 630 bin tondan 410 bin tona, yeşil mercimekte yüzde 87 azalmayla 216 bin tondan 28 bin tona, baklada yüzde 75,5 azalmayla 75 bin tondan 18 bin 406 tona, fasulyede yüzde 4,8 azalmayla 210 bin tondan 200 bin tona, toplamda ise yüzde 40,85 azalmayla 2 milyon 12 bin 876 tondan 1 milyon 190 bin 706 tona indiği bilgisini verdi.
-İthalat artıyor-
Türkiye’de baklagil üretiminin büyük ölçüde iç tüketime yönelik olarak kullanıldığını, bununla birlikte özellikle nohut ve mercimekte 1990’lı yıllarda ihracatta ön sıralarda yer alındığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Türkiye, 1990 yılında toplam 846 bin ton mercimek üretimiyle dünya ihracatının yüzde 47’sini karşılayarak ilk sırada yer aldı. Aynı şekilde 1990 yılında 860 bin ton nohut üretimi ile dünya ihracatının yüzde 62’sini karşılayarak ilk sıraya yerleşti. Üretimin düşmesiyle Türkiye, ithalat yapar hale geldi.
Kuru fasulye ithalatı 2000 yılında 19 bin 947 ton iken yüzde 43,4 artarak 2012 yılında 28 bin 609 tona,
Yeşil mercimek ithalatı 2000 yılında 9 bin 953 ton iken, yüzde 142 oranında artarak 24.081 tona,
Kırmızı mercimek ithalatı 2000 yılında 100 bin 124 ton iken yüzde 43,7 oranında artarak 143.891 tona,
Nohut ithalatı 2000 yılında 7 bin 411 ton iken yüzde 371,4 oranında artarak 2012 yılında 34 bin 938 tona ulaştı.”
-Üreticinin pazarlama gücü yetersiz, rekabet gücü yok-
Pazarlama gücü yetersiz olan, ithal ürünler karşısında rekabet gücü bulamayan üreticilerin her geçen yıl baklagil ekiminden vazgeçtiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kırmızı mercimek ekim alanlarında sulamaya açılan alanlarda pamuk, mısır, kuru alanlarda da pazar imkanı daha kolay olan buğday tercih edilmektedir. Kırmızı fasulye, yeşil mercimek ve nohutta ekim alanlarına ise bölgesine göre değişmekle birlikte şeker pancarı, kuru soğan, mısır, buğday gibi ürünler ekilmektedir.
Beslenmedeki öneminin yanı sıra toprağın biyolojik ve fiziksel yapısının iyileştirilmesine sağladığı katkı da dikkate alındığında baklagil üretiminin azalması önemli bir sorun olarak dikkate alınmalıdır. Kurak ve yarı kurak alanlarda nohut ve mercimeğin, sulu alanlarda ise fasulyenin ekim nöbetine girmesi, gerek birim alanda elde edilen verimin artırılması, gerekse nadas alanlarının azaltılması açısından önemlidir.
Gelecek yıllarda baklagiller üretiminde gerilemenin durdurulması için ürün değerlendirme ve pazarlama olanakları sağlanarak ülkesel bir baklagil politikası oluşturulmalı, üretimde yeniden atılım sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Üretici ekim zamanında hangi ürünü ekeceği kararını kolay pazar imkanı olan ürün ve elde edeceği gelire göre vermektedir. Bu amaçla öncelikle üretici için baklagil ekimi fiyat açısından cazip hale getirilmelidir.”
Son yıllarda ucuz fiyatla piyasaya giren ithal ürünler karşısında Türkiye’deki fiyatların düştüğünü, verilen prim miktarının da üretici gelirini korumada yetersiz kaldığını vurgulayan Bayraktar, “bu nedenle özellikle üreticinin ürün hasadı döneminde tarife dışı engellerle ithalat kesinlikle önlenmelidir. Koruma tedbirleri alınırken geç kalınmamalıdır” dedi.