Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Filistin Ziraat Odaları’nı ziyaret etti

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Filistin Ziraat Odaları’nı ziyaret etti

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Filistin Ziraat Odaları’nı ziyaret etti

TZOB, Filistin Ziraat Odaları (Palestinian Farmers Union-PFU) Başkanı İbrahim DAIQ’in daveti üzerine 4-6 Nisan 2010 tarihlerinde, Filistin Ulusal Yönetimi’nin Batı Şeria Bölgesine bir ziyaret gerçekleştirmiştir.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kudüs Başkonsolosu Mehmet Şekerci ile birlikte, Ramallah’a PFU tarafından düzenlenen konferans ve ardından verilen resepsiyona katıldı.

Konferansta PFU Başkanı İbrahim DAIQ ve TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ile Filistin Tarım Bakan Yardımcısı ve Filistin Sivil Toplum Örgütleri Ağı Başkanı tarafından konuşmalar yapıldı. Toplantıya ve resepsiyona Filistin Ziraat Odalarının yönetim ve bölge temsilcileri ile diğer sivil toplum örgütlerinden çok sayıda temsilci katıldı.

PFU Başkanı ve PFU yetkilileri ile birlikte, Ürdün Vadisinde bulunan Jericho Kasabası ziyaret edilerek, Jericho Valisi Kamel HEMEID ve bölgedeki çiftçi liderleri ile Valilik Makamında bir görüşme yapıldı.

Filistin ziyareti esnasında Kudüs İslam Vakfı Başkanı Mescid-i Aksa Kadısı Abdülazim Selhap ile görüşüldü.

Bayraktar, Filistin Lideri Yaser Arafat'ın mezarını ziyaret etti.

Filistin Halkının kendi topraklarında yaşadığı sıkıntıları yerinde görmek, bu bölgede yaşananları daha iyi anlamak için çok önemli bir fırsat oldu. Özellikle kırsal alanda yaşayan ve tarımla geçimini sağlayan Filistinli çiftçiler çok büyük zorluklarla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bu ziyaret sırasında görebildiğimiz önemli bazı sıkıntıları maddeler halinde sıralayacak olursak:

Bölgedeki şehirlerin giriş ve çıkışlarında ve kırsal alandaki yolların birçok yerinde bulunan, İsrail askerleri tarafından kontrol edilen “kontrol noktaları”, Filistin halkının kendi ülkelerinde serbest hareketlerini önemli ölçüde sınırlamaktadır.
Yine, Kudüs ve çevresinde örülen duvarlar, Filistinli çiftçilerin ve halkın arazilerine ulaşmalarını, duvarın diğer tarafında kalan okul veya işyerlerine ulaşmalarını önemli ölçüde engellemektedir.

İsrail’in politikası gereği, Filistinlilere ait olan arazilere el koyup, buralara dışarıdan getirilen Yahudilerin yerleştirilmesi uygulaması, hızlı bir şekilde sürdürülmektedir.
İsrail, tarım ve hayvancılık için çiftçilerin kullanmakta olduğu birçok bölgeyi önce “askeri alan” ilan etmekte ve bu bölgeye giriş çıkışları yasaklamaktadır. 3 yıl süreyle bu bölgeleri boşalttıktan sonra da dışarıdan getirilen yerleşimcilere tarımsal amaçla kullanmak üzere teslim etmektedir.
İşgal edilen Filistinlilere ait topraklara Yahudiler tarafından çok modern meyve (üzüm, hurma, muz) ve sebze bahçeleri tesis edilmektedir. Bu modern bahçelerde üretilen ürünler de İsrail ürünü olarak dünyaya pazarlanmaktadır.
Ürdün Vadisinde bulunan arazilerin %96’sının ve bu bölgedeki suyun %98’inin, sadece 6400 adet İsrailli yerleşimci tarafından kullanılmakta olduğu, Filistinli yetkililerce ifade edilmiştir. Filistinli çiftçilere bırakılan çok az miktardaki arazide de yeterli su olmadığından uygun bir tarım yapılamamaktadır. Çünkü, mevcut su kaynaklarının tamamına yakınının, İsraillilerin kontrolüne geçmiş olduğu ifade edilmektedir.
İsrailli yerleşimciler tarafından işgal edilen Filistinli çiftçilerin topraklarına kurulan bu çiftliklerin çevresindeki araziler de çeşitli baskı ve tehditlerle ele geçirilmeye çalışılmakta ve buna direnenlerin evleri yıkılmakta, yıkılan evlerin tamir edilmesi önlenmekte, hayvancılık yapanların hayvanlarının dışarıya çıkmaları engellenmekte ve zorla bu arazilerini terk etmeleri istenmektedir. Arazilerinde kalmakta direnen Filistinli çiftçilere çeşitli bahanelerle cezalar kesilmekte, arazilerini sulama imkanları engellenmeye çalışılmaktadır.
Filistinli çiftçilerin ürünlerini pazarlama veya tarımsal girdilerini serbestçe temin etme imkanları da çok sınırlı olup, bu işlemlerini genellikle İsrailli firmalar aracılığı ile yapabilmektedirler. Filistinli çiftçilerin tarımsal girdilerini doğrudan temin etme imkanları olmadığından, bu girdileri daha yüksek fiyatlarla almak zorunda kalmaları ve ürünlerini de İsrailli firmalar aracılığı ile daha düşük fiyatlara pazarlama durumunda kalmaları, çiftçilerin yeterli kar elde etme imkanını da sınırlamaktadır.
Çiftçilerin en büyük şikayetlerinden biri de, İsrailli firmaların tohum, gübre ve zirai ilaçları İsrailli firmalardan aldıklarında, bu firmaların bozuk veya bitkiler için zararlı özellik ihtiva eden girdileri Filistinli çiftçilere sattıkları, bunun sonucunda da çiftçilerin büyük zararlar gördükleri ifade edilmiştir. Bu tür zararlara uğrayan çiftçilerin Filistin Ziraat Odaları desteği ile İsrail mahkemelerine müracaat etmeleri sonucunda, bazı davaları kazandıkları belirtilmiştir.
Zaten çok az bir tarımsal toprağın kaldığı Filistinli çiftçilerin arazileri genellikle Yahudi yerleşimcilerin arazileri tarafından çevrilmiş durumdadır. Yerleşimcilerin arazilerine Filistinli çiftçilerin arazilerinden geçerek giden sulama borularında veya elektrik hatlarında oluşacak bir arıza durumunda, Filistinli çiftçiye hiç haber vermeden veya müsaade almadan çalışma yapıldığı ve Filistinli çiftçinin ürününe zarar oluşması halinde bile herhangi bir tazminat ödenmediği belirtilmiştir.
Filistin’de karşılaştığımız en acı ve iğrenç olaylardan birisi de Filistinlilere ait zeytin bahçelerindeki verim çağındaki, yetişkin zeytin ağaçlarının İsrailli Yahudi yerleşimciler tarafından geceleri gövdelerinden kesilerek imha edilmesidir. Kesilen binlerce zeytin ağacının bulunduğu bu bahçeleri, Ürdün Vadisine giderken yol boyunca görmek insanın içini sızlatmaktadır. Bu yapılanın ve bunu yapanların, insanlıkla herhangi bir ilgisinin olması mümkün değildir.
Bütün bu yaşanan sıkıntılara rağmen, çiftçilerin haklarını savunacak ve bu problemleri önleyecek bir mercinin bulunmadığı ifade edilmektedir. Sadece, Filistin Ziraat Odaları, sınırlı imkanlarıyla bu yaşananlara karşı direnmeye ve çiftçilerin haklarını çeşitli platformlarda savunmaya çalışmaktadır.

Yapılan Tespitler ve çözüm önerilerimiz

Batı Şeria’daki tarımsal arazilerin önemli bir kısmı İsrailli-Yahudi yerleşimcilerin eline geçmiş durumdadır. Filistinli çiftçilerin elinde kalan toprakların da çeşitli baskılarla ele geçirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Çok zor şartlarda tarım yapmaya çalışan ve topraklarını İsraillilere vermemek için direnen Filistinli çiftçilere destek olunması büyük önem arz etmektedir.
Çiftçilere destek olmak için tarımsal girdilerini İsrailli firmaların aracılığı olmadan, doğrudan alabilmeleri veya tarım ürünlerini doğrudan pazarlayabilmeleri sağlanmalıdır.
Maddi yönden zor durumda olan Filistinli çiftçilere tohum, fidan, gübre ve ilaç gibi ayni destekler verilmelidir.
Filistinli çiftçilerin teknik yönden eğitimlerine destek verilmelidir.
Filistin’deki TİKA Temsilciliği aracılığı ile tarımsal amaçlı projelere destek sağlanmalıdır.
Filistinli çiftçilerin İsrailli-Yahudi yerleşimciler veya İsrail makamlarınca yapılan haksızlıklar karşısında, uluslar arası mahkemelerde desteklenmesi talep edilmektedir. Bu destek verilebilirse bazı hukuksuz uygulamaların önüne geçilebilecektir.
TZOB ile PFU arasında bir “Mutabakat Zaptı” (Memorandum of Understanding) imzalanması kararı alınmıştır. Bu mutabakatın imzalanmasıyla, TZOB ile PFU teknik bilgi ve tecrübe paylaşımı ile Filistinli çiftçilerin Türkiye’de seracılık ve zeytincilik gibi konularda eğitilebileceği düşünülmektedir.

Sonuç olarak: Filistin çiftçisi İsrail Hükümeti ve Yahudi yerleşimcilerin baskısı altında, çok zor şartlarda, toprağına ve ürününe sahip çıkmaya, topraklarını kaybetmemek için her türlü baskı ve zorbalığa karşı direnmeye çalışmaktadır. Bu sıkıntılar karşısında Filistin çiftçisinin maddi ve manevi desteğe ihtiyacı vardır.