Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > TZOB Doğal Afetleri Değerlendirme Toplantısı Ordu'da yapıldı

TZOB Doğal Afetleri Değerlendirme Toplantısı Ordu'da yapıldı

-TZOB Doğal Afetleri Değerlendirme Toplantısı Ordu'da yapıldı

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Ortada bir yangın var. Ateş düştüğü yeri yakıyor.

Biz bu yangını söndürmeye çalışırken böyle bir ortamda ithalatın konuşulmasının ne yeri, ne de zamanı”

-“Yem fiyatlarına bağlı olarak et fiyatları makul seviyeye gelmek üzere. Yapılacak bir ithalat fiyatları çökertir. Bundan aracılar kazanır, ne üretici kazanır ne de tüketici. Herkes aklını başına alsın”

-“Efendi diye diye Türk çiftçisinin sırtından inmediniz. Çiftçimiz artık sizi taşıyamıyor. İnin sırtımızdan. Efendilik sizde kalsın yeter ki biz belimizi doğrultalım”

-“Bu yıl ülkemizde görülen ve pek çok ürünü etkileyen don olayı üreticilerimiz açısından adeta bir felaket oldu”

-“Tarsim sigorta prim miktarları düşürülmeli, 2090 sayılı kanun yenilenmeli, çiftçinin SGK prim borçları, Ziraat Bankası, özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan kredi borçları, elektrik borçları faizsiz olarak ertelenmeli, faizsiz kredi kullanılması hususunda kolaylık sağlanmalı, fidan desteği için belirlenen arazi alanı 10 dekardan 3 dekara düşürülmeli, fındıkta uygulanan alan bazlı destek kesintisiz ve artırılarak devam etmeli, 2014 yılı alan bazlı desteği en kısa sürede ödenmeli”

-Ordu’nun Uubey İlçesi’nde dondan zarar gören fındık bahçelerini inceleyen Bayraktar:

-“Gördüğümüz manzara bizlere gelen raporları doğrular nitelikte”

 

Ordu – 12.05.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bugünlerde çiftçiye moral vermeye çalışırken bir taraftan da ette ve fındıkta ithalat söylemlerinin gündeme geldiğini bildirerek, “ortada bir yangın var. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz bu yangını söndürmeye çalışırken böyle bir ortamda ithalatın konuşulmasının ne yeri, ne de zamanı. Böyle söylemler üreticimizin moralini bozmaktan başka bir işe yaramıyor” dedi.

Bayraktar, ithalat söylemlerinin bu ortamda ortaya atılmasının manidar olduğuna da dikkati çekerek, “Efendi diye diye Türk çiftçisinin sırtından inmediniz. Çiftçimiz artık sizi taşıyamıyor. İnin sırtımızdan. Efendilik sizde kalsın yeter ki biz belimizi doğrultalım” diye konuştu.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde, ülke çapında yaşanan kuraklık, don ve dolu olayından zarar gören çiftçilerle bir arada gelmek amacıyla düzenlediği toplantılar zincirinin ilkini Ordu’da gerçekleştirdi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu’nun, Ordu Valisi Kenan Çiftçi’nin, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın, Ordu Milletvekili Fatih Han Ünal’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Mevlüt Gümüş’ün, TARSİM Genel Müdürü Bülent Bora’nın, Hazine Müsteşarlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan bürokratların bulunduğu toplantıya, TZOB Yönetim Kurulu üyeleri, Ordu’nun yanı sıra, Trabzon,  Samsun, Giresun, Rize, Amasya, Tokat, Kastamonu, Zonguldak, Sakarya ve Düzce’den Ziraat Odası başkanları katıldı.

 

-“Bu yıl üretim açısından sıkıntılı bir yıl yaşandı”-

 

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, toplantıdaki konuşmasında, geçen yıl, iklim şartlarının da elverişli geçmesi nedeniyle tarımsal üretimde artış sağlanan, hububat, meyve ve sebze üretiminde rekor seviyeye ulaşılan,  hayvansal üretimde de önemli artışlar yaşanan bir sene olduğunu ama bu yılın üretim açısından sıkıntılı bir yıl yaşandığını belirtti.

2013-2014 üretim dönemi için Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Nisan aylarında yetersiz kalan yağışların, ne yazık ki özellikle buğdayda rekolteyi etkileyeceğini bildiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Kuraklığın yaralarını nasıl saracağımızı düşünürken, bir endişemizi daha dile getirmiş, uyarılarımızı yapmış ve yaşanmaması için dua etmiştik. Korkumuz zirai don idi. Kuraklığın ardından, bu kez korktuğumuz başımıza geldi. Ocak ve Şubat aylarında hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, ağaçlarda erken çiçeklenmeye, dolayısıyla dona karşı hassas bir ortama yol açtı. Nitekim, başta fındık, kayısı, elma, ceviz olmak üzere meyve ağaçları dondan çok kötü bir şekilde etkilendi. Kuraklık, don derken Nisan ayının sonunda bazı bölgelerimizde çiftçimiz bu kez de doludan zarar gördü.

Gerçekten son yıllarda görülen en büyük afetlerden birini yaşadık. Tabiri caizse bu bir ateşti ve ateş de düştüğü yeri yaktı. Omuz omuza vererek çiftçilerimizin sorunlarına çare bulmaya çalışacağız. Bu bölgede fındık ve çayı aldığınız zaman ekonomik faaliyet biter. Yani fındık ve çay yoksa bu bölgede sadece üreticilerimiz değil, esnafımız da tüccarımız da sanayicimiz de ihracatçımız da hatta tüm tüketicilerimiz  de bundan zarar görecektir. Bu afet hepimizi vuracak demektir. Dolayısıyla verilecek desteklerin bu bağlamda çiftçilerimizi rahatlatması aynı zamanda bu kesimlerin bir kısmının da rahatlaması demektir. Çiftçilerimize farklı kesimlerden de bu dönemde destek bekliyoruz.

Bütün bu olumsuzlukları dikkate alarak, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü de kapsayacak şekilde, organize ettiğimiz toplantılarla sahadayız.

 

-“Çiftçilerimizin üreticilerimizin sıkıntılı günlerinde yanındayız”-

 

Bu toplantılardan ilkini bugün burada fındık merkezimiz Ordu’da yapacağız. 2 gün sonra, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde Malatya’da, ayın 16’sında da Konya’da, yine bir ayağı sahada toplantılar gerçekleştireceğiz. Afetlerden zarar gören çiftçilerimizin, üreticilerimizin bu sıkıntılı günlerinde de yanındayız.

Onların temsilcisi olarak, özellikle vurgulamak istiyorum ki, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Genel Başkanı’ndan Yönetim Kurulumuzdaki arkadaşlarıma, yurdun her köşesinden Ziraat Odası Başkanlarımızdan her kademede görev yapan personelimize kadar çiftçilerimizle hep beraberiz.

Sorunlarını, sıkıntılarını hep birlikte, devletimizle, hükümet yetkililerimizle, sektör paydaşlarımızla el ele, omuz omuza vererek en kısa sürede aşacağız.

Bu toplantılarımızda, bugüne kadar yaptığımız çalışmalara ilave olarak neler yapabiliriz, acil konular neler, hep birlikte değerlendirip, buradan elde ettiğimiz sonuçları da rapor haline getirerek devletimizin, hükümetimizin her kademesinde paylaşacağız ve taleplerimizin takipçisi olacağız.”

 

-Ette ve fındıkta ithalat söylentileri-

 

Bugünlerde çiftçiye moral vermeye çalışırken bir taraftan da ette ve fındıkta ithalat söylemlerinin gündeme geldiğini hatırlatan Bayraktar, şöyle dedi:

“Ortada bir yangın var. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz bu yangını söndürmeye çalışırken böyle bir ortamda ithalatın konuşulmasının ne yeri, ne de zamanı. Böyle söylemler üreticimizin moralini bozmaktan başka bir işe yaramıyor. Lütfen çiftçimizin moralini bozmayın. Bakın çiftçimizin moralini yükseltmek için buradayız. Çiftçimiz sıkıntı çekiyorsa sizler de sıkıntı çekiyorsunuz. Bizler önümüzdeki yıl çiftçilerimiz nasıl üretimi sürdürebilir bunun mücadelesi içindeyiz. Şimdi ithalat konuşulacak şey mi? Bu çok yanlış bir düşünce. Vay efendim, et fiyatı pahalı, et ithalatı yapalım. Bir defa şunda anlaşmamız lazım. Arz talep dengesinin sağlanmasında üretim esastır. Yani bugün ithalat yaparsınız, ahırları boşaltırsınız, ithalatçı olmaya devam edersiniz. Elbette fiyatlar makul bir seviyeye geldiği takdirde arz talep dengesi sağlanacaktır. Zaten hayvancılığı süt hayvancılığı ile beraber götürmeniz lazım. Ana varsa dana vardır. Süt hayvancılığınız iyi değilse besi hayvancılığınızın iyi olma şansı yoktur. Şimdi geldiğimiz noktada yem fiyatlarına göre bir miktar hayvan fiyatlarımız arttı ama ithalat lobileri hortladı. Bugüne kadar TZOB olarak bu ithalat lobilerine karşı verdiğimiz mücadeleyi bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Karşınızda bizi bulacaksınız. Yem fiyatlarına bağlı olarak et fiyatları makul seviyeye gelmek üzere. Bu, ahırların dolması demektir. Yapılacak bir ithalat fiyatları çökertir. Bundan aracılar kazanır, ne üretici kazanır ne de tüketici. Herkes aklını başına alsın."

İthalat söylemlerinin bu ortamda ortaya atılması manidar. Efendi diye diye Türk çiftçisinin sırtından inmediniz. Çiftçimiz artık sizi taşıyamıyor. İnin sırtımızdan. Efendilik sizde kalsın yeter ki biz belimizi doğrultalım.”  

 

-Fındık, çay ve kivide yaşanan don zararı-

 

Fındık, çay ve kısmen de kivinin, Karadeniz Bölgesi için sıradan ürünler olmadığını, bu ürünlerin, bölge insanının hayatlarının bir parçası, ekonomik faaliyetlerinin odak noktası, çarşıda, pazarda dönen paranın da ana kaynağı olduğunu  belirten Bayraktar, şöyle söyledi:

“Ancak, bir buçuk ay önce yaşanan donla birlikte üreticilerimiz için zorlu bir süreç başlamış, esnafın da tüccarın da olumsuz yönde etkileneceği yeni bir döneme girilmiştir. 

Ülkemiz kışlık ekilişlerin yapıldığı 2013 Ekim, Kasım, Aralık aylarında yeterince yağış alamadı. Kuraklık ciddi bir tehlike olarak kendisini hissettirdi. İç Anadolu, Akdeniz, geçit bölgeleri ve Güney Doğu Anadolu Bölgemizin bir kısmında tohumların çimlenmesi gecikti. Buğday ve arpada ilk çıkışlarda sorun oldu.

Yağış yetersizliği, Ocak, Şubat aylarında da devam etti. Mart ayında mevsim normallerine yakın, bazı bölgelerde normallerin üzerinde olan yağışlar, kuraklığı kısmen de olsa telafi etti. Ancak Nisan ayı yağışları da yetersiz kaldı. Yağışlarla başlayan Mayıs ayında yağışların devamı rekolteyi olumlu yönde etkiledi. Yine de tahıl rekoltesinin geçen yılki rekolteyi yakalaması, hatta geçmiş yıllar ortalamasını dahi bulması mümkün görülmüyor.

Yine de Mayıs yağışları, ilkbaharda ekimi yapılan ayçiçeği, şekerpancarı, mısır, patates gibi ürünlerin gelişimini çok olumlu bir yönde etkileyecek.

Bunun yanı sıra bu yıl ülkemizde görülen ve pek çok ürünü etkileyen don olayı üreticilerimiz açısından adeta bir felaket oldu. Erken çiçeklenmenin ardından Mart ayının son haftasında yaşanan don olayı, birkaç bölgemiz hariç, ülkemizin hemen tamamında ekili ve dikili alanlarda zarara yol açtı. Don olayı, İç, Doğu ve geçit bölgelerin yanı sıra Karadeniz, Ege bölgelerimizde meyveciliğin yoğun olarak yapıldığı alanları ve bağları etkiledi. Ayrıca hububat, şeker pancarı ve ayçiçeği ekili alanlar da yer yer değişen oranlarda dondan zarar gördü.

Akdeniz bölgemizin bazı yörelerinde ise yer yer oluşan soğuk hava, fırtına, dolu ve dondan, narenciye, erik, kiraz, kayısı gibi meyve türleri ile örtü altı sebze yetiştirilen alanlarda yörelere göre değişen oranlarda zarar meydana geldi. Yaşanan doğal afetler, çiftçilerimizin mağdur olmasına, ülkemizin büyük ekonomik kayıplara uğramasına neden oldu.”

 

-“Don, birçok meyve türünde sıkıntıya yol açtı”-

 

Çiftçilerin zararlarını yerinde görüp sorunlarını dinlemek, çiftçinin sesini yetkililere iletmek amacıyla geldikleri Ordu’da Karadeniz Bölgesi’nin içinde bulunduğu tablonun pek iç açıcı görünmediğini, bu durum hem kendilerini, hem odaları, hem de üreticileri ciddi ölçüde kaygılandırdığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Yüksek kesimlerde, 250 ile 750 rakımda etkili olan kar yağışını müteakiben oluşan don, Karadeniz Bölgemizde fındık, kivi ve çay başta olmak üzere birçok meyve türünde zarara yol açtı.

Özellikle dünya üretiminin yüzde 66,5’ini, ihracatının yaklaşık yüzde 81’ini karşıladığımız fındıkta, üreticilerimizin yaşadığı don zararının sonuçlarının ortaya konulması amacıyla Ziraat Odalarımızın girişimiyle illerde hasar tespit çalışması yapıldı.

Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sayın Turan Karadeniz hocamızın başkanlığında ziraat mühendisi ve ziraat teknikeri oda başkanlarımız ve tarım danışmanlarımızdan oluşan bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyonda, Piraziz Ziraat Odası Başkanımız Ünal Aşık, Ulubey Ziraat Odamızın Genel Sekreteri İlhan Döngez, Ordu Ziraat Odamızın tarım danışmanları Alper Arslantürk ve Temel Kotan üye olarak yer aldılar.

Komisyonca 7-8 Nisan’da Samsun, Ordu, Giresun ve Trabzon’da sahada yürütülen çalışma sonucunda fındıkta tahmini don zararı çıkarıldı.

Şu unutulmasın ki, fındık ihracatımızdan yaklaşık 2 milyar dolar gelir elde edildiği dikkate alındığında, dondan zarar eden sadece üreticimiz olmayacaktır. Tüccarımız, sanayicimiz, ihracatçımız kısacası bu sektördeki hemen bütün kesimler ve ülke ekonomimiz don zararından büyük kayba uğrayacak.

Fındık, çay ve kivide il ve ilçelerde oluşturulan, odalarımızın da yer aldığı hasar tespit komisyonları, hasar tespitlerini yapmaktadır.

Don zararı en fazla Ordu, Giresun ve Trabzon’un yüksek kesimlerinde görülmekle birlikte, fındık üretiminin yapıldığı diğer illerde de yer yer zararlar oldu.

Fındıklarda zarar yoğunluğu, fındık üretiminin yaklaşık yüzde 60’ını karşılayan Doğu Karadeniz’de fazla olmuş ve zarar oranı kimi yerde yüzde 100’lere yaklaştı. Zarar, kıyı kesimlere inildikçe azalıyor.

Net veriler, hasar tespit çalışmaları tamamlandıktan sonra ortaya çıkacak olmakla birlikte, halihazırda eldeki verilere göre bu yıl fındık üreticisi büyük kayıptadır.

Fındık üreticimizin, üretimin sürdürülebilirliği ve fiyat istikrarı açısından, üretimin fazla olduğu yılarda fındığın satın alınarak veya lisanslı depoculuğun teşvik edilerek çiftçimizin kendisi tarafından depolamasının sağlanmasının,  sektör paydaşları tarafından desteklenmesinin ne denli önemli olduğu ortadadır.

Maliye Bakanlığımız, en son çıkardığı tebliğ ile ürünü lisanslı depolara koyan üreticilerin, depo ücretleri ile alacakları ürün senetlerini KDV’den muaf tuttu.

Bu durum, lisanslı depoculuğu teşvik edip, geliştirecek. Bakanlığımızın yaptığı bu düzenleme, çiftçimizin yararına olacaktır. Bu konuda Maliye Bakanlığı’mıza teşekkürü bir borç biliriz. Yalnız, Maliye Bakanlığı’mızdan bir isteğimiz daha olacaktır. Bilindiği gibi Ordu ilimiz bal üretiminde Türkiye’de birinci sıradadır. Son don olayında arıcılık da florada meydana gelen zarardan etkilendi. Birçok tarım ürününde olduğu gibi arı kovanında yüzde 18 olan KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi arıcılığı teşvik edecektir.”

2013 yılı Aralık ayında yapılan ve sektör paydaşlarının da katıldığı Fındık Çalıştayı’nda alınan kararların mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“Yine bölgenin alternatifsiz bitkisi olan çayda da yüzde 50’lere varan oranlarda zarar oluştu. Yaş çay alım fiyatları da belli oldu. Geçen yıl 12 kuruşluk prim desteği dahil kilogram başına 1 lira 38 kuruş olan yaş çay fiyatı, bu yıl 12 kuruşu prim desteği olmak üzere 1 lira 50 kuruşa çıktı.

Verimin artırılması, üreticinin zararının önlenmesi için ekonomik ömrünü doldurmuş çay bahçeleri yenilenmeli, kaçak çay girişi önlenmeli, Çaykur’un yaş çay alım kotası ihtiyacı karşılayacak şekilde artırılmalıdır. Ayrıca özel çay fabrikalarının üreticiye borçlarını zamanında ve nakden ödemeleri sağlanmalıdır. 

Bu bölgede, ekonomik öneme haiz diğer bir bitki de kividir. Kivi yetiştiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı Rize’nin bazı bölgelerinde zarar oranı yüzde 80’lere kadar ulaştı. Kivi için piyasada sürekli ürünün bulundurulması önem taşımaktadır. Bunun yolu da soğuk hava depolarından geçmektedir.

Batı Karadeniz Bölgemizde,  Doğu Karadeniz Bölgemiz kadar olmasa da kayısı, şeftali, kiraz, vişne, ceviz gibi meyve türlerinde don zararı yaşandı.”

 

-Yapılması gerekenler-

 

Bayraktar, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

“Karadeniz Bölgemizde dondan zarar gören üreticilerimize destek olunması ve yardım yapılması büyük önem arz etmektedir. Öncelikle, Ziraat Odalarımızın da içinde yer aldığı hasar tespit komisyonlarının çalışmaları hızla tamamlanmalıdır.

Sigorta primleri çiftçilerimize yüksek gelmektedir. Prim miktarları düşürülmelidir.

Tabii afetlerden zarar gören çiftçilerimize yapılacak yardımlarla ilgili 2090 sayılı Kanun, yenilenmeli, doğal afetlerde uygulanabilir hale getirilmelidir. Kanundaki tüm tarımsal mal varlığı hükmü yerine, doğal afete uğrayan tarımsal ürünün yüzde 30’unun zarar görmesi esas alınmalıdır.

Çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik Kurumu prim borçları, Ziraat Bankası, özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan kredi borçları ve elektrik borçları faizsiz olarak ertelenmelidir. Bu yıl yeterli geliri elde edemeyecek üreticilerimizin gelecek yıl üretime devam edebilmeleri için ihtiyaç duydukları finansmanın faizsiz kredi şeklinde kullandırılması hususunda kolaylık sağlanmalıdır.

Ayrıca, barajlarda sulamayı sıkıntıya sokmayacak şekilde su toplanmasını sağlamak öncelikli olmalıdır. Bundan dolayı, hidroelektrik santrallardan elektrik üretimi, bu gerçek göz önünde bulundurularak planlanmalıdır.

Karadeniz Bölgemiz  de çok sık olmasa da bazı yıllar kuraklık da yaşamaktadır. Geçen yıl, fındık alanlarında yaşanan kuraklık rekolte düşüklüğüne neden olmuştu. Bu gerçek göz önünde bulundurularak, Fındık Çalıştayı kararlarında yer alan basınçlı sulama sistemlerine geçilmesi için teşvik uygulamaları başlatılmalıdır.

Özellikle Doğu Karadeniz Bölgemizde, verim düşüklüğünün nedenlerinden biri de fındık bahçelerinin yaşlı olmasıdır. Bundan dolayı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın fidan desteği için belirlediği arazi alanı 10 dekardan 3 dekara düşürülmelidir. Sertifikalı fidan üretimi artırılmalı, yaşlanmış fındık bahçeleri belli bir program çerçevesinde yenilenmelidir. 

Fındıkta uygulanan alan bazlı destek kesintisiz ve artırılarak devam etmelidir. Bu sene don zararı da göz önünde bulundurularak, 2014 yılı alan bazlı desteği en kısa sürede ödenmelidir.”

Bayraktar, TBMM’de 30 Nisan’da kabul edilen Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nu hakkında da, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak hemen her ortamda dile getirdiklerini, konuyu bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile paylaştıklarını, sonuna kadar bu kanunun  arkasında durduklarını bildirerek, başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti.

 

-Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Arzu-

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, konuşmasında, AK Parti'nin Afyonkarahisar'da yapılan 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısında bölge milletvekilleri tarafından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yaşanan zirai don ile ilgili bilgi verildiğini söyledi.

Konunun hassasiyetle takip edildiğini ifade eden Arzu, şöyle konuştu:

"Türkiye şeffaflaşıyor, artık yeni bir Türkiye'ye doğru gidiyoruz. Türkiye sorunlarını yerelde çözmeye yönelik büyük adımlar atıyor. Tabi bu adımlar atılırken sizler destekliyor ve 'istikrar sürsün' diyorsunuz. Biz de verdiğiniz bu destekle yolumuza devam ediyoruz. Türkiye son 10 yılda gerçekten çok büyük bir dönüşüm ve değişim yaşıyor. Neredeyse devrim niteliğinde çalışmalar yapılıyor. 10 yıl önce Türkiye'de tarıma verilen toplam destek 1,7 milyar lira iken geçen yıl 9 milyar liranın üzerinde tarıma destek verdik. Bu yıl ise bütçemize 10 milyar liralık destek koyduk."

Arzu, tarımın açık alanda ve doğal şartlarda yapılan bir üretim olduğuna işaret ederek, şunları belirtti:

"Geçen yıl gerçekten bolluk bereket vardı, bu sene ise istemediğimiz sıkıntıları yaşadık. İnanıyorum ki hükümetimizin desteğiyle bu sorunların da üstesinden geleceğiz. Biz TARSİM'de bu tür afetlere karşı yüzde 50, hatta risk oranı yüksek yerlerde yüzde 65'e kadar prim desteği veriyoruz. Eğer verdiğimiz bu prim desteklerinden dolayı tarım sigortası yapılmış olsaydı, bugün yaşanan afeti elbette konuşacaktık ama çiftçilerimizin zararını daha az konuşmuş olacaktık. Önümüzdeki süreçte özellikle tarımla ilgili tarım sigortasına mutlaka önem vermeliyiz. Çay ve fındık bahçelerinin iyileştirilmesi konularını desteklememiz lazım."

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, fındıkta yaşanan zirai dona ilişkin, "İmkanlar dahilinde hükümetimiz bu zararın tanzimi ve vatandaşlarımızın borçlarının ertelenmesi konusunda gerekli çabayı gösterecektir" dedi.

-Ordu Valisi Çiftçi-

Ordu Valisi  Kenan Çiftçi, konuşmasında Ordu ilini tanıttı, böyle bir toplantının Ordu’da yapılmasının öneminden bahsetti, hasar tespit çalışmaları hakkında bilgi verdi.

-Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz-

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, konuşmasında, sigortanın ihmal edilmemesi gerektiğini,  aksatılmadan sigorta yaptırılmasının önemli olduğunu, çiftçiyi hasardan koruyacağını belirtti ve belediye olarak yaptıkları çalışmaları anlattı.

-Ordu Milletvekili Ünal

Ordu Milletvekili Fatih Han Ünal ise doğal afetler ve çiftçiye destekler konusunda hükümetin yaptığı çalışmalardan bahsetti.

 

-Oda başkanlarının konuşmaları-

 

Doğal afetleri değerlendirme toplantısında, protokol konuşmalarının ardından, 11 ilin sorunları illerden seçilen oda başkanları tarafından sunuldu.

Ordu Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı, Perşembe Ziraat Odası Başkanı Arslan Soydan, konuşmasında,  fındıkta yüzde 20 ile yüzde 100’e varan oranlarda gelecek yıllara da sirayet edecek zarar görüldüğünü, kivide zararın yüzde 70’i bulduğunu, balda da en az fındık kadar zarar meydana geldiğini bildirdi. Soydan, 2014 yılı alan bazlı gelir desteğinin 2014 yılı içinde Ağustos-Eylül aylarında ödenmesi, kredi borçlarının 1-2 yıl ertelenmesi, bölgenin afet bölgesi kapsamında değerlendirilmesi, 2-B kapsamındaki arazilerin de desteklenmelerden yararlanması gerektiğini belirtti.

Giresun Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı, Tirebolu Ziraat Odası Başkanı Erim Yaman, fındıkta yüzde 70’lerde hasar olduğunu, çiftçinin 2014 yılı gelir desteğinin Eylül’de ödenmesi, çiftçiye yeni üretim dönemi için finansman sağlanması gerektiğini, fındıkta ithalatın kabul edilemeyeceğini bildirdi.

Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı, Akyazı Ziraat Odası Başkanı Ali Şener Bayraktar, Sakarya’da 20 bin dönüm alanda bulunan ayva bahçelerinde yüzde 50-85 arasında değişen, fındıkta yüzde 25’e varan oranlarda don zararı olduğunu, bundan hem iç tüketimin hem de ihracatın etkileneceğini, üretimdeki heyecanın yitirilmemesi için destek verilmesinin gerektiğini belirtti. Ali Şener Bayraktar, “Alan bazlı destek 2014 sonrasında da devam etmeli, 2014 yılı alan bazlı destek ödemesi 2014 yılında verilmeli, borçlar faizsiz ertelenmeli, çiftçiye ek kredi imkanı sağlanmalıdır. TARSİM primleri yüksektir. İstanbul trafiğinde 35 bin liralık bir araç için istenen sigorta primi, 5 bin liralık ineğe ödüyoruz. Ahırlarımız İstanbul trafiğinden daha mı tehlikeli? Adil davranılmasını talep ediyoruz” dedi.

Rize Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı, Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, Rize’nin Türkiye çay üretiminin yüzde 65’ini yaptığını, çayda hasat kaybının don nedeniyle yüzde 15-20 civarında olacağını söyledi. Çay Kanunu çalışmalarının sürdüğünü, yakında çıkacağını bildiren Paliç, “Çay kaçakçılığından ceza yiyeni duymadım. Mutlaka TZOB bu kanun çalışmalarına dahil edilmeli, çıkacak Çay Kanunu üreticinin lehine olmalı” dedi.

Kastamonu odaları adına konuşan Kastamonu Ziraat Odası Meclis Başkanı Mahir Gevezeoğlu, 14 Mayıs ayını üzüntülü ve buruk geçirdiklerini, doğal afetlere karşı sigorta yaptırmak istediklerini ama düzenli bir gelirlerinin olmadığını bildirdi. Çiftçinin aldığı destekte bütün insanların gözü olduğunu ama çiftçinin desteklenmesi halinde, daha kaliteli, daha ucuz et, süt üretebileceğini söyleyen Gevezeoğlu, “biz sahadayız, bakanlık da sahada olmalı” dedi.

Trabzon Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı, Akçaabat Ziraat Odası Başkanı Ali Bayram, zararla ilgili raporlarını Birliğe sunduklarını, hasarın boyutunun bilindiğini belirterek, “böyle bir toplantı düzenlendiği için teşekkür ediyorum” dedi.

Düzce Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı, Düzce Ziraat Odası Başkanı Ramazan Öztürk, il genelinde fındıkta yüzde 35 zarar olduğunu, çok olumsuz bir tabloyla karşı karşıya bulunduklarını, fındıkta emniyet stoğunun ihmal edilmemesi gerektiğini bildirdi.

Samsun Ziraat Odaları adına konuşan Terme Ziraat Odası Başkanı Yetkin Karamollaoğlu, fındıkta yüzde 20’den başlayıp yüzde 100’lere varan felaket boyutlarında, fındık ağaçlarında gelecek 3 yılı etkileyecek zarar görüldüğünü belirtti. Tahıl ürünlerinde yüzde 35-40 zarar oluştuğunu, meyve diye bir şeyin kalmadığını vurgulayan Karamollaoğlu, “Çiftçi Kayıt Sistemi kayıtları Mayıs ayı sonuna sıkıştırılmadan uzatılmalı, faizsiz kredi talep ediyoruz, çiftçinin derdine çare bulunmalı aksi takdirde çiftçi göçecek” dedi.

Amasya Ziraat Odaları İl Koordinasyon  Kurulu Başkanı, Merzifon Ziraat Odası Başkanı İsmail Çelik, 30-31 Mart’ta ekili, dikili alanlarda meydana gelen don olayının buğday, arpa, şekerpancarı, soğanda yüzde 25 ile yüzde 90 arasında zarara neden olduğunu, Amasya’nın, geçen yıl Haziran ayından bu yana doğru dürüst bir yağış almadığını, Mayıs’ta 2 gün süren yağışların da yeterli olmadığını, böyle devam etmesi halinde yüzde 50-60 zarar meydana geleceğini bildirdi. Çelik, 3 yıldır ertelenen borçların uzun vadeli olarak yeniden ertelenmesi gerektiğini vurguladı.

Zonguldak Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı, Zonguldak Ziraat Odası Başkanı Hasan Kabarık, özellikle ceviz bahçelerinde zarar oluştuğunu, bölgede üreticilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini bildirdi. Üretici borçlarının en az 2 yıl ertelenmesi mecburiyetinin bulunduğunu belirten Kabarık, “fındık ve ceviz bahçelerinde sertifikalı, standart bahçeler oluşturulması için kredi verilmesi gerekir. Yüzde 3 eğimli veya dere kenarlarında başka ürünler üretilmesi için de destek verilmeli” dedi.

Tokat ili ile ilgili raporu sunan Erbaa Ziraat Odası Başkanı Arif Yılmaz Köksal, başta ceviz ve buğday olmak üzere don ve kuraklığın zarara neden olduğu, raporları ilettiklerini bildirdi.

 

-Tarsim Genel Müdürü Bülent Bora-

 

Oda başkanlarının sunumlarının ardından Tarsim Genel Müdürü Bülent Bora, tarım sigortalarıyla ilgili yaptığı sunumda, poliçelerin yarısının devlet tarafından ödenmesi nedeniyle tarım sigortalarını çevirebildiklerini, 25 sigorta şirketi ve 10 bin acenta ile çiftçiye ulaştıklarını, çiftçinin hasat başlamadan sigorta yaptırması gerektiğini söyledi. 8 yıllık geçmişleri olmasına karşın ABD ve İspanya’nın ardından en gelişmiş tarım ürünleri sigortasının Türkiye’de oluşturulduğunu bildiren Bora, “Biz bu aşamaya 8 yılda geldik. ABD 70, İspanya 33 yılda geldi. Almanya’da devlet destekli tarım ürünleri sigortası yok” dedi.

Bitkisel Üretim Genel Müdürü Mevlüt Gümüş, fındık ve çaya gerekli desteği verdiklerini söyledi.

 

-Dondan zarar gören fındık bahçesinde inceleme-

 

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, Ordu Valisi Kenan Çiftçi, AK Parti Ordu Milletvekili Fatih Han Ünal, TARSİM Genel Müdürü Bülent Bora, Bitkisel Üretim Genel Müdürü Mevlüt Gümüş, TZOB Yönetim Kurulu üyeleri,  Ziraat Odası başkanları Ulubey İlçesi’nde dondan zarar gören bir bahçede incelemelerde bulundu.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, burada gazetecilere yaptığı açıklamada,  üreticinin yaralarını hızla sarmaya gayret edeceklerini belirtti.

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Karadeniz Bölgesi'nde fındıkta dondan dolayı çok ciddi zararlar meydana geldi. Yaptığımız tespitlere göre rakımı 100 metreye kadar olan yerlerde çok fazla hasar görülmüyor ancak 100 metreden sonra hasar başlıyor. 300 metrenin üzerinde de yüzde 100'e varan hasarlar var. Özellikle sürgünlerde meydana gelen yanmalar bizi oldukça üzdü. Çünkü önümüzdeki yıllarda da bu fındık verimini olumsuz bir şekilde etkileyecek. Bu bölgede hem fındıkta hem kivide ve ceviz gibi bazı üretim alanlarında hasar var. Bundan arıcılarımız da zarar gördü. Çünkü flora bozuldu. Flora bozulduğu zaman bilindiği üzere arı ölümleri meydana gelir. Bu bölgede arı ölümleri de meydana geldi. İnşallah omuz omuza verip hükümetimiz ve bütün meslek kuruluşlarıyla birlikte bu yarayı sarmaya çalışacağız."

Bahçeleri gezdikten sonra oluşan tabloyu daha net gördüklerini anlatan Bayraktar, "Gördüğümüz manzara bizlere gelen raporları doğrular nitelikte. Tarım İl Müdürlüğünün ve bizim hocalarımız ile teknik elemanlarımızın marifetiyle yaptırdığımız tespitler var. Bu tespitlerle bizim gözlemimiz aynı şekilde doğru. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Tarım sektöründe bir yangın var. İnşallah biz hükümetimizin bu yaraları saracağı kanaatindeyiz" ifadelerini kullandı.

Hem kendilerinin hem de üreticilerin hükümetten birtakım taleplerinin olduğunun altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

"Hükümetimizden taleplerimizin başında alan bazlı desteğin devam etmesi yönünde. Bu çok önemli. Alan bazlı destek ödemelerinin ivedilikle ödenmesini bekliyoruz. Çünkü üreticimizin buna ihtiyacı var. Üreticilerin borçlarının yapılandırılması talebi de var. Bunun yanında yeni finansman ihtiyaçları da var. Eğer borçlar yapılandı diye üreticimize yeni kredi sağlayamazsak yeni üretim dönemi için hazırlık yapılamaz. Yine üreticinin SSK ve elektrik borçlarının yapılanması yönünde talebi var. TARSİM'in bir miktar daha primleri düşürmesi talebi var. Bütün bu talepleri özet rapor haline getireceğiz. Daha sonra bunları ilgili yerlere sunacağız."