Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > TZOB 26. Genel Kurul, Cumhurbaşkanı Erdoğan"ın katılımlarıyla başladı

TZOB 26. Genel Kurul, Cumhurbaşkanı Erdoğan"ın katılımlarıyla başladı

Sayın Cumhurbaşkanım,
Sayın Divan,
Sayın Başbakan Yardımcım,
Sayın Bakan Yardımcıları,
Sayın Milletvekilleri,
Bakanlıklarımızın Değerli Bürokratları,
Meslek Kuruluşlarımız ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Temsilcileri,
Teşrifleri ile Genel Kurulumuzu onurlandıran çok Kıymetli Misafirler,
Ziraat Odalarımızda yapılan demokratik seçimlerle
Genel Kurulumuza katılan, Odalarımızın Değerli Başkanları ve Değerli Delegeleri,
Kıymetli Çiftçilerimiz,
Kıymetli Çalışma Arkadaşlarım,
Basınımızın Güzide Temsilcileri,

Şahsım ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına, Birliğimizin 26. Genel Kuruluna, Türkiye’nin en büyük çiftçi kongresine hoş geldiniz diyor, sizleri, en derin saygılarımla selamlıyorum.
Kuruluşumuzdan bu güne ahirete intikal eden, ömrü çiftçimize hizmetle geçmiş bütün büyüklerimize ve bütün dostlarımıza, Allah’tan rahmet diliyorum.
Ülkemizin her köşesinden, her ilinden, beş kademeli demokratik seçim sürecinden geçerek, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Kurulunu yapmak üzere, buraya gelmiş değerli Delegelerimizi ve Ziraat Odası Başkanlarımızı tebrik ediyorum.
Tarihi, 1881 yılına kadar uzanan Ziraat Odalarımız, ülke tarımının hizmetinde 134 yılını tamamladı. Ziraat Odalarımızın üst örgütü, tarımın ve üreticilerimizin çatı örgütü olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği de kurulduğu 23 Aralık 1963 tarihinden bu yana, 52 yıldır çiftçimizin hizmetinde faaliyet gösteriyor. Hem Türkiye Ziraat Odaları Birliğimiz hem de Ziraat Odalarımız, kuruluşlarından bu yana çiftçimizin alın terinin karşılığını alması için geceli gündüzlü çalışıyor.
Çiftçimizin Anayasal meslek kuruluşu Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin, 4,5 milyon üyesinin hak ve menfaatlerini bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sonuna kadar savunmaya devam edeceğinden kimsenin kuşkusu bulunmasın!

Sayın Cumhurbaşkanım,
Birlik Yönetim Kurulumuz, geçen 4 yıllık faaliyet döneminde, ülke tarımının ve çiftçilerimizin karşılaştığı sorunların çözümü için her türlü çabayı gösterdi. Delegelerin büyük desteğiyle 22 Mayıs 2011 tarihinde, 25’inci Genel Kurulumuzda göreve gelen yönetimimiz döneminde geçen 4 yılda, Teşkilatımız büyük atılımlar gerçekleştirdi.
Bu dönemde, Ziraat Odası sayımız, 738’den 759’a yükseldi. Türkiye sathında bir taraftan hizmet noktamız artarken, diğer taraftan da hizmet alanımız genişledi.
Ziraat Odalarımızın fiziki imkânlarında da çok önemli gelişmeler kaydedildi. Odalarımızın yüzde 61’i kendi hizmet binalarında faaliyet gösteriyor. Yine Ziraat Odalarımızın yüzde 40’ında makine parkı bulunuyor. Sayısı 75’i bulan tahlil laboratuvarlarıyla çiftçimize hizmet veren Ziraat Odalarımız; bir meslek kuruluşu olmasına rağmen artık fabrika, paketleme, ürün işleme, kurutma, depolama ve tohum temizleme tesisleri gibi ekonomik tesisler de kuruyor.
Bu dönemde, Birliğimizin ihtiyaçlarını karşılamak üzere hizmet binamızı yeniledik. Ankara’nın merkezinde modern bir hizmet binasına kavuştuk.
Yine, Ankara Yenimahalle’de 200 yataklı sosyal tesis ve eğitim merkezi inşa ettik. Büyük önem verdiğimiz ve tarımsal üretimimiz, verimliliğimiz açısından olmazsa olmaz gördüğümüz eğitimleri burada yapacağız.
Birliğimizin yarım yüzyılı aşan tarihinde bir devrim niteliği taşıyan, Ziraat Odalarımız ile genel merkezimizi birbirine bağlayan bilgisayar sistemini, bu dönemde projelendirerek 2 yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede hayata geçirdik.
Bilgisayar otomasyon sistemiyle çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtları çevrimiçi olarak yapılabilecek. Sistemle, E-Devlet kapsamında, kamu ve diğer kuruluşlarla web servisleri üzerinden bilgi paylaşımında bulunulabilecek.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Tarım, enerji ile birlikte dünyada en stratejik iki sektörden biri. Hatta birincisi. Bu sektörde gıda güvencesi olarak adlandırılan sürekli ve yeterli gıdaya erişim, hayati önemde bir konu. Peki, ülkemizde gıda güvencesini kim sağlıyor? Fedakâr çiftçilerimiz.
Yapısal sorunlara, girdi fiyatlarındaki yüksekliğe, pazarlama sorunlarına, yaşanan doğal afetlere rağmen, çiftçimiz, tarlasını, bağını, bahçesini terk etmemiş, üretimini sürdürmüş, insanımızı gıdasız bırakmamıştır. Çiftçimiz, 78 milyonluk Türkiye nüfusunu doyurmasının yanı sıra, ülkemize her yıl gelen 37 milyon turisti de beslemiştir. Üreticilerimiz, bununla da sınırlı kalmayarak iç savaş ve çeşitli zorunluluklar yüzünden ülkemize sığınan başta 1,7 milyon Suriyeli olmak üzere, muhtaç durumdaki yüzbinlerce insanın gıdasını temin etmektedir. Bu sığınmacıların en büyük şansı, Türkiye gibi bir komşularının olmasıdır. Tarihin her döneminde zor durumda kalan ve başı sıkışan, dini, dili, ırkı ne olursa olsun gönül kapılarını sonuna kadar açan ülkemizin insanları, iyi bilinmelidir ki komşuları kadar şanslı değildir. Zira bizim insanımızın kendi vatanından, kendi toprağından başka misafir olabileceği, gidebileceği başka bir kapı yoktur. Bu yüzdendir ki şehit kanlarıyla defalarca sulanarak kutsanmış bu toprakların kıymeti, bu toprakları işleyen çiftçimizin kadri iyi bilinmeli, gereken saygı ve önem asla göz ardı edilmemelidir.
Bu topraklarda yaşayanlar, birlikte yaşadığı, kardeş bildiği, acısına, kederine ortak olduğu, dini, dili ne olursa olsun kimseyi ötelememiş, hor görmemiştir. “Yaradılanı severiz yaradandan ötürü” sözünü ana felsefe kabul etmiş bir medeniyetin evlatları olarak, ne bugün ne de dünden tarihimizde utanacak bir sayfamız yoktur. 1915 olaylarının ne olup ne olmadığına karar verecek olanlar, sadece ve sadece dürüst, bilim ahlakına sahip tarihçilerdir. Bu çerçevede, başta Avrupa Parlamentosu olmak üzere çeşitli mercilerde alınan bütün kararları, Türkiye’nin en fazla üyeye sahip meslek kuruluşu olarak kınıyor, siyasi gerekçelerle alındığı herkesin malumu olan bu kararları şiddetle reddediyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Dünyada benzer şekilde bir adaletsizlik de gıdaya erişimde yaşanıyor. Yeryüzünde yüzmilyonlarca insan ekmek bile bulamazken, 1,5 milyara yakın insan ise ihtiyacının çok üzerinde tüketiyor.
İsraf ise konunun bir başka boyutudur. Gelişmiş ülkelerin çoğunda, gıdaların yüzde 50’lere varan oranlarda israf edildiğini biliyoruz. Tarladan, sofraya her aşamada büyük bir israf var.
Konuyu ülkemiz ölçeğinde ele aldığımızda, güçlü ekonomik örgütlere sahip olmayan üreticimiz, girdi maliyetlerini azaltamıyor, ürününü iyi pazarlayamıyor. Sorunlara karşı tek başına mücadele etmeye çalışıyor. Ürünün az olduğu yıllarda, ürün yetersizliği nedeniyle üreticimiz yeterince para kazanamıyor. Ürünün bol olduğu yıllarda da maliyet bile karşılanamıyor, üreticimiz yine kazanamıyor; hatta bazen ürününü tarlada bırakıyor.
Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, Anayasal meslek örgütüyüz. Çiftçilerimizin hak ve menfaatlerini sonuna kadar koruyoruz.
Ancak, iktisadi bir kuruluş değiliz. Çiftçimizin, ekonomik olarak da örgütlenmesi bir zorunluluktur. Burada, üretici birliklerinin önemi daha net olarak ortaya çıkıyor. Ekonomik örgütleri güçlü hale getirmek zorundayız. Çiftçimizi desteklemeli, üretim maliyetlerini mutlak surette aşağıya çekmeliyiz. Tarladan markete giden zincirde gereksiz aracıları devreden çıkarmalıyız. Çiftçilerimiz tarafından kurulmuş olan ekonomik örgütler yani kooperatifler, üretici birlikleri, aracıların yerini bir an önce almalıdır. Meyve ve sebzeyi çiftçimiz 1 liraya üretirken, tüketici bunu 5-6 liraya tüketiyorsa, tarımdaki ekonomik örgütlerin güçsüzlüğü bunun tek sebebidir. Yeri gelmişken şuna da özellikle dikkati çekmek isterim ki üreticilerimiz, bazı çevrelerce söylendiği gibi, enflasyonun sorumlusu değildir, tam tersine mağdurudur. Çünkü rakamlar ortadadır.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Çiftçimiz, 2013-2014 sezonunda kuraklık ve don başta olmak üzere, sel, aşırı yağış, dolu, fırtına, hortum gibi, hemen tüm doğal afetlerle mücadele etti. 2014 Ekim ayında başlayan bu üretim sezonunda da doğal afetler çiftçimizin yakasını bırakmadı.
Afetlerde tarım sigortaları fevkalade önemli. Tarım sigortalarında kapsam sorunu da var. Kapsamda olmayan risklere karşı çiftçinin koruması bulunmuyor. Üretici bin bir emekle yetiştirdiği ürününü, yaşadığı bir afette kaybedebiliyor. Başlangıçta sadece dolu riskinden ibaret olan tarım sigortalarının kapsamının genişletilmesi konusunu Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ile görüştük. Sigorta kapsamı, zaman içinde genişledi. Katkıları nedeniyle Sayın Babacan’a da huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Afetlerin tekrarı ve büyüklüğü de dikkate alınarak, zarar gören çiftçilerimizin borçları birkaç yıla yayılarak ertelenmelidir. Yine afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik Kurumu ve elektrik borçları yapılandırılmalıdır. Bu çiftçilerimize yeni kredi imkanları sağlanmalıdır.
Ekonomiye büyük katkısına rağmen çiftçimiz, kalkınmanın nimetlerinden yeterince yararlanamıyor. Sektörde, kişi başına düşen yurt içi gelir miktarı, Türkiye ortalamasının yaklaşık 3’te 1’inde kalıyor.
Buna rağmen, tarım sektörü istihdama büyük katkı veriyor. 2014 yılında toplam istihdamın yüzde 21,1’ini tarım sağladı. Tarımda çalışan sayısı 5,5 milyonu buluyor. Her şeye rağmen, tarım, yaz aylarında imalat sanayi ve inşaat sektörünün toplamına yakın istihdam sağlıyor, ülke genelindeki işsizliği 2,1 puan azaltıyor.
Diğer bir konu da enflasyondur. Son zamanlarda enflasyonun sorumlusu sanki çiftçimizmiş gibi haberler, demeçler medyada yer alıyor. Gerçekler bu iddialarla bağdaşmıyor. Tarımda üretici fiyatlarındaki artış, 2014 yılında yüzde 6,7 iken gıda ve alkolsüz içeceklerde bu rakam yüzde 12,7’yi buldu. Geçmiş yıllarda da bu yaşanmıştı.
İhracata gelince, tarım ürünleri ve gıda ihracatımız, her zaman önemini korudu. 2014 yılında, gıda ve tarım ürünlerinde ihracat, 18 milyar doları aştı. Buna karşın ithalat da arttı ve yılı 12,4 milyar dolarla tamamladı. İthalattaki artışa rağmen, tarım ve gıda, 2014 yılında da 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası vererek, ülke ekonomisine büyük katkı sağladı. Bu kadar dış ticaret fazlası veren kaç tane sektör var? Mesela çok övündüğümüz otomotiv sektörü dış ticaret fazlası veriyor mu?
Bulunduğumuz coğrafyada avantajlarımızı ve çevremizdeki ülkelerin gıda üretimi konusunda bizim kadar şanslı olmadıkları hususunu çok iyi değerlendirmeliyiz. Bu çerçevede, dünya tarım ürünleri piyasasında hedeflerimizi büyütmeli ve buna uygun politikalarla çiftçimizi desteklemeliyiz. Üretimimizi artırarak, çiftçimizi destekleyerek 2023’te ihracatımızı 40 milyar dolara çıkarmamız lazım.
Sadece üretimle de yetinmemek, ürettiğinizi ham olarak değil, mamule dönüştürerek, ürüne katma değer katarak satmak gerekiyor. Bunu yapamazsanız tarımın bir ayağı eksik kalır. Katma değer katamazsanız, ne çiftçimiz zenginleşir ne ülke ekonomisi gelişir.
Türkiye, bu bölgede daha güçlü bir ülke olmak, daha etkili bir dış politika yürütmek istiyorsa, güçlü bir tarım sektörüne sahip olmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Dünyada yaşananlar, komşu ülkelerde sabah akşam gördüklerimiz, hepimizin malumu. Allah bu ülkenin insanlarını açlıkla imtihan etmesin. Sabah, öğle, akşam sofralarımızda yediğimiz, içtiğimiz her şeyi çiftçilerimiz üretiyor. Çiftçimizin hakkını kimse yemesin. Çiftçimiz, vergisini de stopajını da ödüyor. Çiftçimizin bu ülkeye yük olduğunu söyleyenleri Allah çarpar. Bu ülkede, hala çiftçimizin hangi koşullarda, ne kadar fedakarca üretim yaptığını bilmeyenler var. Çiftçimizi küçük gören bazı kesim ve kişiler var. Yapısal sorunlara, yüksek maliyetlere rağmen çiftçimiz üretmeye devam ediyor. Ülke nüfusunu besliyor, istihdam sağlıyor, milyarlarca dolarlık ihracat yapılmasına imkan veriyor. Kimse çiftçimizin fedakarlığını görmezden gelemez. Buna Ziraat Odaları olarak müsaade etmeyiz. Bu fedakarlığa rağmen, karnını doyurduğu insanlar, çiftçimizi küçümsemeye, eleştirmeye devam ederlerse bunun hesabını Allah’a veremezler. Karınlarını doyuran çiftçimize lütfen kimse ihanet içinde olmasın.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Her ne kadar geçen yıl küçülse de tarımımızda genel olarak bir büyüme görülmektedir. Buna bakıp da tarımsal potansiyeli tam olarak kullandığımızı söylememiz de tabii ki mümkün değil.
Zamanınızın kısıtlı olmasını da dikkate alarak, çiftçimizin bazı temel sorunlarını başlıklar halinde burada arz etmek istiyorum. Burada ifade edeceğim bazı sorunlarımızı ve diğer sorunları Genel Kurulumuza yarın teşrif edecek Sayın Başbakanımıza ve Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımıza daha ayrıntılı bir şekilde aktaracağım.
Ülkemizin tarımsal potansiyelini tam olarak kullanmamızın önündeki çözüm bekleyen sorunlarımız içinde, tarımsal işletmelerin küçük, arazilerin çok parçalı olması; sulama, örgütlenme, ambalajlama, depolama, pazarlama, finansman yetersizliği, kırsaldan göç nedeniyle yaşlanan tarım nüfusu gibi yapısal sorunların yanı sıra gübre, mazot, elektrik, tohum gibi girdi fiyatlarının yüksekliği bulunuyor.
Hepimizin malumu olan bu sorunları her ortam ve her platformda dile getiriyoruz.
Ülkemizde en fazla tüketilen gübrelerin fiyatları, son 4 yılda, yüzde 51 ile yüzde 65 arasında arttı.
Çiftçimizin diğer önemli masraf kapısı da motorindir. Motorin fiyatı son 4 yılda yüzde 49 artış gösterdi.
Aynı dönemde başta ayçiçeği, mısır, pamuk, buğday fiyatları olmak üzere ürün fiyatlarındaki artış, gübre ve motorin gibi girdilerdeki fiyat artışının altında kalmıştır.
Gübre ve mazotta 2003 yılında başlayan desteği olumlu buluyoruz. Ancak, gübre ve mazottaki fiyat yükselişleri de dikkate alınarak desteğin artırılmasını bekliyoruz.
Tarımsal sulama abone grubundan elektrik alan üretici, 1 kilovatsaat elektrik enerjisi için yüzde 1 Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18 KDV dahil 33,15 kuruş ödemektedir.
Birim fiyatın düşürülmesi bakımından; elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV’nin tarımda kullanılan elektrikte yüzde 1’e indirilmesini talep ediyoruz.
Çiftçimiz, önemli bir girdi kalemi olan elektrikte TRT’ye yüzde 2 pay ödüyor. Sektörümüz, çok önemli sayılacak bu kadar bir kaynakla da desteklenen TRT’nin, yayınlarında tarıma daha fazla yer ayırması, tarıma ve tarımsal eğitime destek vermesi, hatta sadece tarım programları sunan tematik bir televizyon ve radyo kanalı kurmasını en tabii hakkımız olarak görüyor ve talep ediyoruz.
Ancak, sorunlarımızın yanı sıra yıllardır şikayetçi olduğumuz bazı konularda da çözüme ulaştık. Bazı sorunlarımızın çözümünde de aşamalar kaydettik. Sorunlarımızın çözümünde, Başbakanlığınız döneminde, bölge toplantılarımıza bakanlarınızla birlikte iştirak ederek, Oda başkanlarımızı bizzat dinleyerek, talepleri değerlendirerek destek olan zatıalinize bütün çiftçilerimiz adına teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
Ülkemizde yapısal sorunlarımızın en önemlisi olarak değerlendirdiğimiz arazi parçalanmasının önüne geçilmesi için sizden miras hukukunu düzenleyen Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu çıkarılmasını talep etmiştik.
Yine sizden, et ve süt piyasasını düzenlemek üzere bir müdahale kurumu kurulması talebimiz olmuştu. Sizin talimatınızla, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız gayretli bir çalışması oldu. Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu çıkarıldı. Et ve Süt Kurumu müdahale kurumu haline dönüştürüldü. Bundan memnuniyet duyuyoruz, size ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bu iki düzenleme, tarımda verimliliğin yakalanması, et ve süt fiyatlarının istikrara kavuşması için hayati öneme haizdir.
Verimli tarım arazilerimizi kaybediyoruz. Son 20 yılda 3 milyon hektar azalan tarım alanlarımız 23,8 milyon hektara gerilemiştir. Bu arazilerin imara açılmasını istemiyoruz. Bu konuda Valilerimizin ve Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın dikkatli davranmasını talep ediyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olan 2023’te 150 milyar dolarlık hasıla, 40 milyar dolarlık ihracat, artan nüfus ve turisti besleme hedeflerimize ulaşabilmemiz için tarım desteklerinin kanunun öngördüğü şekilde yüzde 1’e çıkarılması gerekiyor. Bütün zor şartlara rağmen bugünkü üretimi, bugünkü istihdamı, bugünkü ihracatı gerçekleştiren çiftçimiz, desteğin neredeyse iki katına çıkarılmasıyla adeta şahlanacaktır. Bu müjdeyi bekliyor, destek artışını, sadece çiftçimiz ve üreticilerimiz için değil, ülkemiz insanı için de bir zorunluluk olarak görüyoruz.
Çiftçimiz, desteklerden yüzde 4 oranında stopaj kesilmesinden şikayetçi. Bu konuyu zatıalinize de iletmiştik. Sanki çiftçimiz zirai kazanç elde ediyormuş gibi, desteklerde de yüzde 4 oranında kesinti yapılıyor. Biz bunu destek olarak biliyorduk. O zaman adına destek değil, gelir diyelim. Bu, bir babanın, kırtasiye, okul masrafları için çocuğuna verdiği paradan kesinti yapmasına benziyor. Bu yüzde 4’ün kaldırılmasını bekliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım,
TZOB Genel Başkanı olarak, SGK Yönetim Kurulu’ndaki görevim vesilesiyle, çiftçilerimize ve Ziraat Odalarımıza yönelik çok önemli düzenlemelerin çıkarılmasına katkıda bulunma fırsatım oldu.
6111 sayılı Kanunla sattıkları ürün bedelleri üzerinden 1994 yılından bu yana BAĞ-KUR prim kesintisi yapılan, Ziraat Odası’na da kayıtlı çiftçilerimize geriye yönelik yapılandırma hakkı getirildi. Ancak kadın çiftçilerimiz, 2003 yılından önceki dönemler için aile reisi olmamaları nedeniyle borçlanamadılar. 2012 yılında bu mağduriyet giderildi. Kadın çiftçilerimiz, hak kazandıkları dönem için gecikme cezası ve gecikme zammı da ödemediler.
65 yaş ve üzeri çiftçilerimiz, talep etmeleri halinde, tarım BAĞ-KUR’u primi ödemelerinden muaf olacaklar.
Yine çabalarımız sonucu tarım BAĞ-KUR’undan emekli olup da çiftçilik yapmaya devam eden çiftçilerimizin emekli maaşlarından sosyal güvenlik destek primi kesintisi kaldırıldı.
Çiftçilerimizin sattıkları ürün bedelleri üzerinden alınan yüzde 5 oranındaki tarım BAĞ-KUR’u prim kesintisi, girişimlerimizle 1 Ocak 2014 tarihinde, sadece borcu olan çiftçilerimize ve borcu oranında yapılmak üzere yüzde 2’ye indirildi.
Ayrıca çiftçi muafiyeti kapsamında, diğer bir statüde çalışıyor ise Kurumdan kesinti muafiyet belgesi almaları halinde, sattıkları ürün bedelleri üzerinden tarım BAĞ-KUR’u kesintisi yapılmayacak.
Yine, Ziraat Odalarının, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanları bildirmemekten dolayı kesilen idari para cezaları silindi.
Taleplerimiz üzerine tarım BAĞ-KUR’lu kadın çiftçilerimize doğum borçlanması imkanı getirildi. Düzenlemeyle 3 çocuğu olan kadın çiftçilerimiz 6 yıla kadar borçlanabilecek.
Ayrıca, genel sağlık sigortası ve sigorta prim borçlarına yapılandırma hakkı getirildi.
Çiftçilerimizin mağduriyetlerini, Sosyal Güvenlik Kurumu ve ilgili bakanlıkların duyarlı yaklaşımlarıyla önemli ölçüde çözmeyi başarıyoruz.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı olarak, SGK Yönetim Kurulu’ndaki görevim vesilesiyle, çiftçilerimize ve Ziraat Odalarımıza yönelik çok önemli düzenlemelerin çıkarılmasına katkıda bulunma fırsatım oldu. Destekleri dolayısıyla SGK Başkan ve Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarıma temsil ettiğim tarım sektörü adına da teşekkür ediyorum.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Görevde bulunduğumuz sürede çalışmalarımız sadece kendi sektörümüzün sorunlarıyla sınırlı kalmadı. Ülkemizin her meselesinde, yaşadığımız her sosyal ve ekonomik sorunda elimizi taşın altına koymaktan asla imtina etmedik. Zatıâlinizin de yakından malumları olduğu üzere başlatılan Anayasa çalışmalarına ben ve Birlik Yönetim Kurulu Üyelerimiz başta olmak üzere bütün camiamızla omuz verdik. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu çalışmaların sonuna kadar destekçisi olacağımızı bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Ülkemizin toplam dış ticaretinde olduğu kadar, tarımsal ürünlerde de önemli bir ortağı olan Avrupa Birliği üyelik süreciyle ilgili değerlendirmelerimizi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Avrupa Birliği güçlenmek ve dünyanın en önemli aktörü olmak istiyorsa ancak Türkiye ile bunu gerçekleştirebileceğini unutmamalıdır. Avrupa Birliği’ne her an girecekmiş gibi, kriterleri insanımız için yapmalı, yerine getirmeliyiz. Bu standartlara ulaştıktan sonra Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olur ya da olmaz çok önemli değil.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Konuşmamın bu bölümünde, bir ay sonra yapılacak Genel Seçimlerin Türkiye’mizin demokratik olgunluğuna yakışır şekilde geçeceğine olan inancımı vurguluyor, seçimlerin çiftçimize, ülkemize, milletimize hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum.
Her yıl 14 Mayıs’ta dünya genelinde kutladığımız Dünya Çiftçiler Günü ile Anneler Günü’nü şimdiden tebrik ediyorum. Gece gündüz üretimini sürdüren bütün çiftçilerimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Gücünü Anayasa, yasalar ve fedakâr çiftçimizden alan Ziraat Odalarımız ve Türkiye Ziraat Odaları Birliğimiz, daha önce olduğu gibi bundan sonra da, yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde, dürüst, hukuka saygılı ve şeffaf yönetimi ile çiftçilerimizin gür sesi olmaya devam edecektir.
Sözlerime son verirken, bu düşünce ve duygularla, 26. Genel Kurul Toplantımızın ülkemize, milletimize, çiftçilerimize ve teşkilatımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diler, yoğun gündemlerine rağmen teşrifleriyle Genel Kurulumuzu onurlandıran Sayın Cumhurbaşkanımız ve tüm konuklarımıza teşekkür eder, saygılarımı sunarım.