-Toprağın feryadını duyun…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Toprağın feryadını herkes duymalı. 26 yılda 4,1 milyon hektar tarım arazisinin kaybının hesabını torunlarımıza veremeyiz”
-“Alternatif marjinal tarım arazileri varken, verimli tarım arazilerimizi konuta, sanayiye, turizme açmamız, karayollarıyla parçalamamız, yanlış kültürel işlemlerle yok etmemiz büyük sorumsuzluktur”
-“Toprak olmazsa, tarımın, gıdanın olmayacağını, gıda güvencesiz kalacağımızı herkes bilmeli”
-“192 ovanın SİT alanı ilan edilmesi, bu sayının 212’ye çıkarılacağının açıklanması fevkalade önemli. Bütün ovalar bu kapsama alınmalı ve korunmalıdır”
-“Toprak Koruma Kurullarında kamu yararı kavramı istismar edilebiliyor. 2,1 milyon hektar alan Toprak Koruma Kurulları döneminde kaybedildi”
-“Bu kurullarda verimli arazilerin tarım dışına çıkarılmasına itiraz eden Ziraat Odası Başkanlarımızın yerine ticaret erbabına yer veriliyor. Toprağın esas sahibi çiftçimizin temsilcileri bu kurullarda mutlaka olmalıdır”
-“Verimli arazileri korumada en büyük görev valilerimize ve belediye başkanlarımıza düşmektedir”
-“Tarımsal üretim dışında bırakacağımız bir karış bile toprak
olmamalıdır. Bütün tarım arazileri Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil edilmelidir”
-“Aklıselimin galip gelerek, kamuoyunda Üretim Reformu Paketi olarak bilinen Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı’ndan, zeytinlik ve meralarla ilgili düzenlemelerin çıkarılması son derece yerinde bir karar oldu”
Ankara –18.06.2017 – Türkiye Ziraat
Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım arazilerinin geri
dönüşü olmayan bir şekilde elde çıktığına dikkati çekerek, “tarım topraklarını
kaybediyorsak bu suç hepimizindir. Yıllardır bu konuyu gündeme taşıyoruz.
Toprağın feryadını duyuruyoruz. Herkes bunun sorumluluğuyla hareket etmeli. Toprağın
feryadını herkes duymalı. 26 yılda 4,1 milyon hektar tarım arazisinin kaybının
hesabını torunlarımıza veremeyiz” dedi.
Bayraktar,
yaptığı açıklamada, 11
Haziran 1945 tarihinde kabul edilen “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu”
dolayısıyla her yıl 11 Haziran tarihini takip eden
ilk Pazar gününün Toprak Bayramı olarak kutlandığını, bu yıl, bu tarihin 18
Haziran gününe denk geldiğini bildirdi. Toprağın doğal kaynakların
başında geldiğini ve yaşamın temeli olduğunu belirten Bayraktar, Çiftçiyi
Topraklandırma Kanunu’nun toprağı olmayan ya da
yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve işgüçlerini
değerlendirecek ölçüde toprak edinmelerini amaçlandığını vurguladı.
Yüzölçümü 78,06 milyon hektar olan
Türkiye’nin, uzun ömürlü bitkiler de dahil tarım arazisinin, 1990 yılında 27
milyon 856 bin hektar iken, aradan geçen 26 yılda 4 milyon 93 bin hektar
azalmayla 2016 yılında 23 milyon 763 bin hektara indiğine, bu dönemde tarım
arazilerinin yüzde 14,7’sinin kaybedildiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları
kaydetti:
“Ülkemiz dünyada toprak rezervi en fazla
azalan 20 ülkeden biri. İşlenen tarım alanı içinde, hiçbir sorunu bulunmayan ve
her türlü tarım yapılabilen, birinci sınıf tarım arazisinin payı sadece yüzde 6
olduğunu göz önünde bulundurursak, tarım arazisi açısından çok da zengin
olmadığımız ortadadır. Bu bilinçle hareket etmeli, tarım arazilerimizi çok iyi
korumamız gerekirken, tarım arazilerimiz, geri
dönüşü olmayan bir şekilde elden çıkıyor. Bunun sebepleri bellidir. Sebepler
içinde, geçmişte yaşanan hızlı nüfus artışını, kırsaldan kente göçü,
yerleşimlerin içinden veya yakınından geçen karayollarını, otobanları, bunların
çevresinde kurulan sanayiyi, turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve
yerleşim alanlarını sayabiliriz.
Ayrıca,
her geçen gün erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki
organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebepler, topraklar da
sürekli bozulmalara neden olmaktadır. Bunların yanında aşırı ve bilinçsiz
sulama ve gübreleme işlemleri, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır
ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar
da topraklarımıza zarar vermektedir.
Alternatif marjinal tarım arazileri
varken, verimli tarım arazilerimizi konuta, sanayiye, turizme açmamız,
karayollarıyla parçalamamız, yanlış kültürel işlemlerle yok etmemiz büyük
sorumsuzluktur.
Toprak olmazsa, tarımın,
gıdanın olmayacağını, gıda güvencesiz kalacağımızı herkes bilmelidir.”
-Zeytinlik ve meraların kanun
tasarısından çıkarılması-
Bayraktar, aklıselimin
galip gelerek, kamuoyunda Üretim Reformu Paketi olarak bilinen Sanayinin
Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı’nda,
zeytinlik ve meralarla ilgili düzenlemenin çıkarılmasının son derece yerinde
bir karar olduğunu bildirdi.
Tarım
alanlarının azalması, çayır, mera alanlarının giderek daralması ve nüfusun
sürekli artmasının, tarımla uğraşan insanları, geçim sıkıntıları nedeniyle göçe
zorladığını da vurgulayan Bayraktar, “tarım
arazilerinin verimli kullanılamamasının en önemli nedenlerinden biri miras
hükümlerinden kaynaklanan arazi parçalanmasıdır. Tarımsal işletmeler küçük, araziler çok
parçalı bir hale geldi. Ülkemizde 3 milyon işletme, 32,5 milyon parsel
bulunuyor. İşletme büyüklüğü 61 dekara, parsel büyüklüğü 5-6 dekarlara indi.
Doğu Karadeniz gibi bazı yörelerimizde 1 dekarın altında parsel var. Bu kadar
küçük parsel büyüklükleriyle verimli bir tarımsal üretim yapılamaz. Girdi kullanımı
ve işgücü kaybı artar, verim düşer, yeterli geliri elde edemeyen çiftçi
tarımdan kopar” dedi.
-“Ovaların SİT alanı ilan edilmesi”-
Milli
tarım projesinin en önemli konu başlıklarından birinin de arazi toplulaştırma
çalışmalarının hızlandırılması ve ekilemeyen tarım alanlarının ekimine ağırlık
verilmesi olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu
konu bizim için de oldukça önemlidir. Tarım arazilerinin tamamının ekilmesi
için çiftçilerimiz yeterli geliri elde etmeleri gerekir. Yaşanan iklim
değişikliğiyle birlikte artan doğal afetler tarımda verimliliği azaltıyor. Girdi
maliyetlerinin üzerine pazarlama sorunları nedeniyle üretici fiyatları da düşük
kalınca tarımda beklenen gelir elde edilemiyor. Yeterli gelir olmayınca da tarım
alanları boş kalıyor. Tarımda sürekliliğin sağlanması, çiftçimizin toprağından ailesini
geçindirecek geliri etmesiyle mümkündür. Çiftçilerimizi köyünde toprağında
tutmak zorundayız.
Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, verimli tarım arazilerini korumak için 141
büyük ovayı SİT alanı ilan etti. Geçtiğimiz günlerde bu ovalara 51 ova daha
ekledi ve sayıyı 192’ye çıkardı. Bunu toprağı korumak için atılmış önemli bir
adım olarak görüyoruz. 192 ovanın SİT alanı ilan edilmesi, bu sayının 212’ye
çıkarılacağının açıklanması da fevkalade önemlidir. Bütün ovalar bu kapsama
alınmalı ve korunmalıdır. SİT kararının istikrarlı şekilde uygulanması için
konunun takipçisi olacağız. Herkesi bu topraklara sahip çıkmaya davet ediyorum.
Tarım topraklarını
kaybediyorsak bu suç hepimizindir. Yıllardır bu konuyu gündeme taşıyoruz.
Toprağın feryadını duyuruyoruz. Herkes bunun sorumluluğuyla hareket etmeli. Toprağın
feryadını herkes duymalı. 26 yılda 4,1 milyon hektar tarım arazisinin kaybının
hesabını torunlarımıza veremeyiz.”
-Toprak Koruma Kurulları-
Toprak
Koruma Kurullarında kamu yararı kavramının istismar edilebildiğini belirten
Bayraktar, şu bilgileri verdi: