-Tarım ve gıdadan dış ticarete büyük katkı…
-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: “2006 yılbaşından 2016 Haziran sonuna kadarki süreyi kapsayan 10,5 yıllık dönemde tarım gıda ihracatı, 140,1 milyar doları bulurken, ithalat 94,1 milyar dolarda kaldı”
-“Tarım ve gıda, 10,5 yıllık sürede 46 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla ekonomiye olağanüstü bir katkıda bulundu”
-“İhracatta 2015 yılı başından bu yana yaşanan sıkıntıya rağmen, tarım ve gıda dış ticaret fazlası vermeye devam ediyor”
-“Türkiye’nin 10 yılda yağlı tohumlara, hububata ve hayvansal, bitkisel yağlara 47,1 milyar dolar döviz harcaması doğru değildir”
-“Ülkemizin bu alanlardaki açığımızı kapatacak potansiyeli vardır. Acilen sulama yatırımları tamamlanmalı, üretim açığımız olan ürünler daha fazla desteklenmeli, üretim maliyetleri düşürülmeli, verimlilik artırılmalıdır”
-“Halen yıllık bazda 150 milyon tonu aşmış olan bitkisel üretimi, verimlilikle veya ekilmeyen geniş alanları tarıma kazandırarak, çok değil yüzde 25 artırdığımızda, yıllık bazda 37-38 milyon tonluk bir ürün artışına ulaşırız”
-“Hem mevcut pazarlar zorlanarak ve yeni pazarlar bulunarak çok daha fazla ihracat imkanı yakalayabiliriz hem de üretim açığımız bulunan ürünlerde yeterliliğe ulaşır ithalatı azaltırız”
-“Başta Ortadoğu olmak üzere bölgemizde bir gıda açığı bulunduğu hepimizin malumu. Bu pazarlara bizden daha yakın bir üretim fazlası olan ülke yok”
-“Bir Suudi Arabistan pazarına bizim yerimize çok daha uzak ABD, Brezilya, Arjantin, Kanada ve Avustralya ihracat yapıyorsa neyi eksik yaptığımızı ortaya koymamız gerekir”
Ankara – 21.08.2016 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ve gıdanın dış ticarete büyük katkı yaptığını belirterek, “2006 yılbaşından 2016 Haziran sonuna kadarki süreyi kapsayan 10,5 yıllık dönemde tarım gıda ihracatı 140,1 milyar doları bulurken, ithalat 94,1 milyar dolarda kaldı. Tarım ve gıda, 10,5 yıllık sürede 46 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla ekonomiye olağanüstü bir katkıda bulundu” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu dönemde, tarım ve gıdayla ilgili 24 fasılda, 140 milyar 71 milyon 299 bin dolarlık ihracata ulaştığını, ithalatın ise 94 milyar 84 milyon 9 bin dolarda kaldığını bildirdi.
-İhracat-
Tarım ve gıdada Türkiye’nin 2006 yılında 8, 2007’de 9,1, 2008’de 10,8 milyar dolar ihracat yaptığını, 2009’da ihracatın 10,7 milyar dolara gerilediğini vurgulayan Bayraktar, ihracatın 2010’da 12, 2011’de 14,4, 2012’de 15,3, 2013’de 17, 2014’de 18 milyar dolara ulaştığını belirtti. Bayraktar, 2015 yılında ihracatta yaşanan tıkanma nedeniyle tarım ve gıda ihracatının 1,2 milyar dolarlık azalmayla 16,8 milyar dolara indiğine dikkati çekti.
2015 yılı Ocak-Haziran döneminde 8 milyar 186 milyon dolar olan ihracatın, bu yılın aynı döneminde yüzde 4 düşüşle 7 milyar 859 milyon dolara indiği bilgisini veren Bayraktar, 2015 Temmuz ve Ekim, 2016 Şubat ve Mayıs ayı dışında, 2015 Ocak ayından 2016 Nisan ayı sonuna kadar geçen sürede aylık bazda ihracatın gerilediğini belirtti. Bayraktar, 2016 Mayıs ayında gıda ve tarım ihracatının yüzde 0,3, 2016 Haziran ayında yüzde 5,3 artış gösterdiğini bildirdi.
-İthalat-
Türkiye’nin, 2006 yılında 3,7 milyar dolar olan tarım ve gıda ithalatının ise 2007’de 5,4, 2008’de 8,8 milyar dolara yükseldiğini, 2009’da 6,4 milyar dolara indiğini, 2010’da 7,7, 2011’de 11 milyar dolara çıktığını bildiren Bayraktar, ithalatın 2012 yılında 10,7 milyar dolara geriledikten sonra 2013 yılında 11,2, 2014’de ise 12,4 milyar dolara ulaştığını vurguladı. Bayraktar, 2015 yılında 1,2 milyar dolar azalan ithalatın 11,2 milyar dolara düştüğünü bildirdi.
İthalatın 2015 yılı Nisan ayından 2016 Mayıs ayına kadar aylık bazda gerilediğine, 2016 Mayıs ayında yüzde 9,6 arttığına, 2016 Haziran ayında ise yüzde 7,4 düştüğüne dikkati çeken Bayraktar, 2015 yılı Ocak-Haziran döneminde 6 milyar 77 milyon dolar olan ithalatın, bu yılın aynı döneminde yüzde 7 azalmayla 5 milyar 651 milyon dolara indiğini belirtti.
-Tarım ve gıda dış ticaret fazlası vermeye devam ediyor-
İhracatta 2015 yılı başından bu yana yaşanan sıkıntıya rağmen, tarım ve gıdanın dış ticaret fazlası vermeye devam ettiği bilgisini veren Bayraktar, “Tarım ve gıda, 10,5 yıllık sürede 46 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla ekonomiye olağanüstü bir katkıda bulundu. 2013 yılında tarım ve gıda 5 milyar 777 milyon, 2014 yılında 5 milyar 577 milyon, 2015 yılında 5 milyar 545 milyon dolar dış ticaret fazlası verdi. 2015 yılı Ocak-Haziran döneminde tarım ve gıdanın verdiği dış ticaret fazlası 2 milyar 109 milyon dolardı, bu yılın Ocak-Haziran döneminde 2 milyar 208 milyon dolar oldu. Böyle giderse, tarım ve gıdanın dış ticaret fazlası yine 5,8 milyar doları bulacak” dedi.
İthalatın Ocak-Haziran döneminde gerilemesinin ve dış ticaret fazlasının artmasının çiftçi ve ülke açısından olumlu bir gelişme niteliği taşıdığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Çiftçimiz, gecesini gündüzüne katarak, kar kış, yağmur çamur demeden üretiyor. 79 milyonluk ülke nüfusunun 3 milyon Suriyeli ve Iraklı sığınmacının, bunların dışında ülkemizde yaşayan 2 milyondan fazla yabancının, 41 milyon turistin gıda güvencesini sağlıyor. Yapısal sorunlarımız çözüldüğünde, üretim maliyetlerimiz düşürüldüğünde ve daha fazla desteklendiğimizde ürün açığımız olan ürünleri de rahatlıkla üretebiliriz. Bunlar olursa, Türkiye’nin istisnai birkaç ürün dışında tarım ürünü almasına gerek bile kalmaz.
-“Esas sıkıntı ihracatta yaşanıyor”-
Esas sıkıntı ihracatta yaşanıyor. Ocak-Haziran dönemleri itibarıyla 2014 yılında 8 milyar 713 milyon dolar olan ihracat, 2015 yılında yüzde 6,05 azalmayla 8 milyar 186 milyon dolara, 2016 yılında ise yüzde 4 düşüşle 7 milyar 859 milyon dolara indi. 2014-2016 yıllarını Ocak-Haziran dönemleri itibarıyla karşılaştırdığımızda ihracattaki düşüşün yüzde 9,8’e ulaştığını görüyoruz. Meyvelerde Ocak-Haziran döneminde, 2014 yılında 1 milyar 745 milyon dolar olan ihracat, 2015’de 1 milyar 866 milyon dolara çıktıktan sonra, 2016’da 1 milyar 680 milyon dolara indi. Sebzeler ve bazı kök ve yumrularda aynı dönemlerde 2014’de 700 milyon dolar olan ihracat, 2015’de 636, 2016’da 523 milyon dolara düştü. İhracat, aynı dönemde, etler ve sakatatta 319 milyon dolardan 170 milyon dolara, süt ürünleri, yumurtalar, bal ve yenilebilir hayvansal menşeli ürünlerde 394 milyon dolardan 259 milyon dolara geriledi.”
-10 yıl 6 aylık dönemde meyve ve sebzeden 63,8 milyar dolar-
Türkiye’nin tarım ve gıda ihracatında meyve, sebze, un, hububat, pastacılık ürünleri, değirmencilik ürünleri, hayvansal ve bitkisel yağlar, tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddelerin önem taşıdığı bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu dönemde yapılan ihracatın 36,5 milyar doları meyveler, 10,4 milyar doları sebzeler ve bazı kök ve yumrular, 17 milyar doları sebze ve meyveden elde edilen ürünler, 10,8 milyar doları hububat, un, nişasta ve süt ürünleri, pastacılık ürünleri, 9,1 milyar doları değirmencilik ürünleri, malt, nişasta, 8,9 milyar doları hayvansal ve bitkisel katı ve sıvı yağlar, 8,5 milyar doları tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddelerde gerçekleştirildi.
Meyve, sebze ve bunlardan elde edilen ürünlerde toplam ihracat 63,8 milyar doları buldu.
Tarımsal ürün ihracatı, ülkemiz açısından çok önemlidir. Çünkü, tarımsal ürünler yerli katkısı en çok olan ürünlerdir. Bir otomobilde ihracatınızın önemli bir bölümünü o ürünü imal etmek için ithal ürün satın almaya kullanırsınız ama meyve sebzede böyle değildir. Üründeki ithal katkı çok azdır. Bu açıdan tarım ürünü ihraç etmek ekonomiye de dış ticarete de büyük katkı sağlar. İhracatla yaratılan talep, üretimi doğrudan olumlu yönde etkiler ve istihdamı artırır.”
-Potansiyel olağanüstü boyutlarda-
Türkiye’nin tarımdaki potansiyelinin olağanüstü boyutlarda olduğunu vurgulayan Bayraktar, “halen yıllık bazda 150 milyon tonu aşmış olan bitkisel üretimi, verimlilikle veya ekilmeyen geniş alanları tarıma kazandırarak, çok değil yüzde 25 artırdığımızda, yıllık bazda 37-38 milyon tonluk bir ürün artışına ulaşırız. Hem mevcut pazarlar zorlanarak ve yeni pazarlar bulunarak çok daha fazla ihracat imkanı yakalayabiliriz hem de üretim açığımız bulunan ürünlerde yeterliliğe ulaşır ithalatı azaltırız. Başta Ortadoğu olmak üzere bölgemizde bir gıda açığı bulunduğu hepimizin malumudur. Bu pazarlara bizden daha yakın bir üretim fazlası olan ülke yok. Bir Suudi Arabistan pazarına bizim yerimize çok daha uzak ABD, Brezilya, Arjantin, Kanada ve Avustralya ihracat yapıyorsa neyi eksik yaptığımızı ortaya koymamız gerekir.”
-Üretim artışı iyi planlanmalı-
Tarımsal üretimdeki artışın iyi planlanması gerektiğini, arz talep dengesine, iç tüketim ve ihracat olanaklarına göre karar verilmesinin elzem olduğuna belirten Bayraktar, “aksi takdirde üretim fazlası da büyük sorunlara yol açıyor. Patateste, kuru soğanda, sütte bunu yaşıyoruz. Üretim açığımız olan ürünlere ağırlık vermeliyiz” dedi.
-Yağlı tohumlar, hububat, bitkisel ve hayvansal yağlar ithalatın yarısı-
2006 yılbaşından 2016 Haziran sonuna kadarki süreyi kapsayan 10 yıl 6 aylık dönemde, ithalatta ise ilk sıraları, 15,9 milyar dolarla yağlı tohum ve meyveler, 15,6 milyar dolarla hububat, 15,6 milyar dolarla hayvansal ve bitkisel katı ve sıvı yağlar aldığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu dönemde canlı hayvan ithalatına 3,4, et ve sakatat ithalatına 1, balıklar ve deniz ürünleri ithalatına 1,6, süt ürünleri, yumurta, bal, diğer yenilebilir hayvansal menşeli ürünlere 1,3, sebze, bazı kök ve yumrulara 3,4, meyvelere 3,8, kahve, çay, baharata 1,2, kakao ve kakao ürünlerine 4,3, hububat, ün, nişasta veya süt ürünleri ve pastacılık ürünlerine 1,8, yenilebilen çeşitli gıda ürünlerine (kahve, çay hülasaları, maya, sos), meşrubat, alkollü içecekler ve sirkeye 1,9, gıda sanayi kalıntı ve döküntüleri, kaba yemlere 9,8, tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddelere 4,5 milyar dolar ödendi.
Türkiye’nin 10 yıl 6 ayda yağlı tohumlara, hububata ve hayvansal, bitkisel yağlara 47,1 milyar dolar döviz harcaması doğru değildir. Yağlı tohumlar, hububat, bitkisel ve hayvansal yağlar ithalatın yarısını geçiyor. 94,1 milyar dolarlık ithalatın 47,1 milyar doları bu ürünlerin ithalatına gidiyor. Ülkemizin bu alanlardaki açığımızı kapatacak potansiyeli vardır. Acilen sulama yatırımları tamamlanmalı, üretim açığımız olan ürünler daha fazla desteklenmeli, üretim maliyetleri düşürülmeli, verimlilik artırılmalıdır.”