-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“Çalışmaların bir an önce tamamlanmasını, ülke
genelini etkileyen kuraklık ve tarla ürünlerinde
don riskinin kapsama alınmasını istiyoruz”
-“Gelecek on yılda, sigortalanan alan oranı ve
hayvan sayısını artırmak hepimizin görevidir.
Sigortalama oranını hep birlikte artırmamız
gerekiyor”
-“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak sigortalanma
oranını artıracak çalışmalara her türlü desteği
vermeye hazırız”
-“Girişimlerimiz doğrultusunda her yıl kapsama
alınan riskler ve konular genişletilmiş, sigorta
kapsamı artırılmıştır”
Ankara – 10.04.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımsal üretimde çiftçileri mağdur eden kuraklık, tarla ürünlerinde don riskinin henüz uygulamada olmadığını bildirerek, “Bu konuda çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Yapılan çalışmaların bir an önce tamamlanmasını, ülke genelini etkileyen kuraklık ve tarla ürünlerinde don riskinin kapsama alınmasını istiyoruz” dedi.
Ankara Rixos Oteli’nde düzenlenen, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehri Eker, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, milletvekilleri, Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Recep Koçak, Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Kadak ile Ziraat Odası başkanları, üreticiler, STK temsilcileri ve eksperlerin katıldığı “Tarım Sigortalarının Gelecek 10 Yılı” konulu çalıştay başladı.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 3 gün sürecek çalıştayın açılışta yaptığı konuşmada, Türkiye’de önemli bir istihdam alanı olan ve nüfusun dörtte birinin geçimini sağladığı tarımın, diğer sektörleri de büyük ölçüde etkileyen, sosyal ve ekonomik bakımdan en önemli sektörlerin başında geldiğini belirtti. Dünyada nüfusun artması, bazı ülkelerde gelir düzeyindeki yükseliş ve buna bağlı olarak beslenme alışkanlıklarının değişmesinin, gıdaya olan talebi artırdığını bildiren Bayraktar, son yıllarda artan biyoenerji üretiminin de tarımsal ürünlere olan talebi daha da yükselttiğini vurguladı.
İklim değişikliğinin bir sonucu olarak kuraklık, aşırı yağış, sel, hortum, don, dolu gibi tabii afetlerin daha sık yaşanmasının, çevre kirliliği, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı gibi nedenlerin, tarımsal üretimi olumsuz etkilediğini, üretim artışını gittikçe zorlaştırdığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bundan dolayı tarımsal üretimin sürdürülebilir olması ve artırılması daha da önemli hale gelmiştir. Tarım ürünleri spekülasyona açık bir emtia haline dönüşmüştür. Dünya gıda fiyatları, küresel etkiler, fiyat manipülasyonları, iklim değişikliği ve talep artışları nedeniyle son dönemde rekor yükselişler göstermekte; dünyada yaşanan gelişmeler ülkemizi de etkilemektedir.”
-“Tarım, doğal risklerden en çok etkilenen sektör”-
Tarımsal üretimde verimliliği ve kaliteyi artırabilmek için ne kadar yoğun ve son teknoloji kullanılırsa kullanılsın, tarımın, doğal risklerden en çok etkilenen sektör olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Tarımda, teknik tedbirlerle önlenmesi mümkün olmayan riskler sık sık görülmekte, çiftçiler için her yıl büyük felaketlere neden olmaktadır. Üretimde meydana gelebilecek miktar kayıpları ve kalitenin düşmesi, gerek ülke ekonomisinde gerekse üretici gelirinde istikrarsızlığa sebep olmaktadır.
Tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması bakımından, üretici gelirlerindeki istikrarın korunması, ülkelerin öne çıkan en temel tarım politikasıdır. Üretici gelirlerinde meydana gelebilecek ani düşüşler, ülkelerin makro ekonomik dengelerini de etkileyecek düzeyde olmaktadır.”
Bayraktar, Türkiye’de son yıllarda iklimdeki değişimlerden dolayı kuraklık, aşırı yağış, sel, hortum, don, dolu gibi doğal afetlerin daha fazla yaşandığını, bundan en çok, tarım ürünlerinin etkilendiğini, üreticilerin her yıl, ekim döneminin başlangıcından hasada kadar, doğal afetlerle karşı karşıya kaldığını anlattı.
Son yıllarda tarımsal üretime en fazla etki eden afetin, 2007 yılında gerçekleştiğini, o yıl yeterli yağışın olmaması sebebiyle kuraklığın ülke geneline yayıldığını, çiftçilerin birçok üründe çok büyük zararlarla karşı karşıya kaldığını belirten Bayraktar, “Birliğimizce, Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre yapılan çalışmada, kuraklığın, çiftçilerimize zararının yaklaşık 5 milyar lirayı bulduğu sonucuna varılmıştır. Aynı yıl kuraklığın etkisiyle tarımda önemli oranda bir küçülme meydana gelmiştir” dedi.
Sonraki yıllara bakıldığında, afetlerin 2007 yılındaki gibi ülke genelinde görülmemekle birlikte, her yıl bazı bölgelerde devam ettiği bilgisini veren Bayraktar, şunları söyledi:
“Aşırı ve zamansız gerçekleşen yağışlar, verim ve kaliteyi etkilerken, aşırı yağışların neden olduğu sel, can ve mal kayıplarına yol açmıştır. Artık tarımsal üretimi doğal afetlerden koruma, üreticinin zararını en aza indirme daha önemli hale gelmiştir.
Bütün gelişmiş ve birçok gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, bu felaketlerin neden olduğu zararlar, ancak tarım sigortaları uygulamasıyla karşılanabilmektedir. Bu konuda ülkemizde de 2005 yılında yasalaşan 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile önemli bir adım atılmıştır. Çiftçilerimizin uzun yıllar beklediği Tarım Sigortaları Kanunu, 2006 yılından bu yana uygulanmaktadır.
Tarım sigortaları uygulamasının başladığı ilk yıl, kapsamdaki konular yetersiz kalmış, bizim de girişimlerimiz doğrultusunda her yıl kapsama alınan riskler ve konular genişletilmiş, sigorta kapsamı artırılmıştır.
Şöyle ki; tarım sigortaları, 2006 yılında hayvansal üretimde, süt sığırları ve kümes hayvanları kapsama alınarak başlamış, 2013 yılına gelindiğinde erkek besi sığırları, manda ve küçükbaş hayvanlar ve su ürünleri de kapsama dâhil edilmiştir.
Yine 2006 yılında bitkisel ürünlerde ve seralarda dolu ana riskiyle birlikte, yangın, heyelan, fırtına, hortum ek teminatları ülke genelinde, don ise 90 ilçede uygulanmaya başlamıştır. 2013 yılına gelindiğinde deprem, sel ve su baskını eklenmiş, ülke genelinde meyvelerde çiçeklenme döneminde görülen don da kapsama alınmıştır.”
-“Sigorta yaptıran üretici sayısı henüz yeterli değil”-
Son yıllarda sık görülen sel ve su baskınının ve meyvelerde çiçeklenme döneminde yaşanan zirai donun kapsama dâhil edilmesini memnuniyetle karşıladıklarını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Ülkemizde tarım sigortaları, devlet, sigorta sektörü ve çiftçi temsilcisi olarak Birliğimizin işbirliğiyle kısa zamanda oldukça iyi bir duruma gelmiştir. Tarım sigortalarının hızlı bir şekilde gelişmesinde büyük katkıları olan Tarım Sigortaları Havuz Yönetimine ve TARSİM’e gerçekleştirdiği çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum. 2006 yılında bu yana sigorta yaptıran üretici sayısı, sigortalanan alan miktarı hızlı bir şekilde artmakla birlikte, henüz yeterli değildir. Ülkemizde toplam ekilen tarım alanı dikkate alındığında, sigortalanma oranı halen Çiftçi Kayıt Sistemi kayıtlarına göre yüzde 7,9, sigortalanan büyükbaş hayvan oranı yüzde 3’tür. Ülke genelinde üreticilerin afetlerden korunma düzeyi dikkate alındığında bu oranlar oldukça düşüktür.
Gelecek on yılda, sigortalanan alan oranı ve hayvan sayısını artırmak, üreticilerimizi risklere karşı korumak için, eksikleri bugünden ortaya koymak, dünyada gelişmiş ülkelerin uygulamalarını incelemek ve bu konularda çalışmak hepimizin görevidir. Sigortalama oranını hep birlikte artırmamız gerekiyor. Yeri gelmişken bir kez daha vurgulamak isterim ki, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak sigortalanma oranını artıracak çalışmalara her türlü desteği vermeye hazırız.
Tarımsal üretimde çiftçilerimizi mağdur eden kuraklık, tarla ürünlerinde don riski henüz uygulamada değildir. Bu konuda çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Bu konuda çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Yapılan çalışmaların bir an önce tamamlanmasını, ülke genelini etkileyen kuraklık ve tarla ürünlerinde don riskinin kapsama alınmasını istiyoruz. Bunun gerçekleştirilmesi, tarım sigortalarının ilk on yılındaki başarısı olacaktır.”
Tarımda sigortalanma oranının artmasında en önemli konulardan birinin eğitim olduğunu bildiren Bayraktar, “Üreticileri tarım sigortaları hakkında bilgilendirme ve bilinçlendirme konusunda TARSİM tarafından eğitim çalışmaları yapılmasına rağmen, halen üreticilerimiz Tarım Sigortaları konusunda yeterli bilince sahip değildir. Çiftçilerimiz, devlet destekli tarım sigortası uygulamasını genel anlamda biliyor, ancak teknik ayrıntı konusunda bilgilendirmeye ihtiyaç bulunuyor. Bu konuda, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak biz de eğitim çalışmalarına destek vermek istiyoruz” dedi.
-“Kapsama alınabilecek hayvan hastalıkları konusunda
çalışma yapılmalı”-
Tarım sigortalarında genel olarak primlerin yarısının, çiçeklenme dönemindeki meyvelerin don riskine karşı sigortalanmasında ise sigorta priminin üçte ikisinin desteklendiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:
“Verilen desteğe rağmen ödenen sigorta bedelleri, üreticilerimize yüksek gelmektedir. Üreticilerimiz hayvancılıkta, kapsamdaki hastalıkları yeterli bulmamakta, bu nedenle sigorta yaptırma konusunda istekli davranmamaktadır. Kapsama alınabilecek hayvan hastalıkları konusunda çalışma yapılmalıdır.
Bilindiği üzere, 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu kapsamına girmeyen risklere karşı çiftçilerimiz, 2090 sayılı kanundan faydalanabilmektedir. Ancak, 2090 sayılı kanunun uygulanabilirliğinin yetersiz olması, söz konusu kanun kapsamındaki riskler için ödenek ayrılmaması nedenleriyle tarım sigortaları uygulamaları kapsamı dışında kalan risklerle karşılaşılan üreticilerimiz mağdur olmaktadır.
5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile 2090 sayılı kanun, üreticilerin karşılaştığı tarımsal risklere karşı korunmasına yönelik birbirini tamamlayıcı kanunlardır. Bu amaçla, 2090 sayılı kanun yeniden gözden geçirilerek ihtiyacı karşılayabilir hale getirilmelidir.
Tarımsal üretimin, her yıl yaşanan doğal risklerden korunması ve yaşanabilecek kayıpların en aza indirilmesi amacıyla, başta kuraklık olmak üzere, mümkün olan en geniş kapsamlı sigorta güvencesini sağlayan uygulamaları bekliyoruz.”
Bayraktar, tarım sigortalarının yaygınlaştırılması ve üreticilerde sigorta bilincinin artırılması amacıyla Birlik olarak ellerinden gelen her türlü desteği vermeye hazır olduklarını sözlerine ekledi.