Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > Tarım alanları korunmalı…

Tarım alanları korunmalı…

-Tarım alanları korunmalı…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “1995-2013 döneminde toplam tarım alanları yüzde 11,3 azalarak 26,83 milyon hektardan 23,81 milyon hektara geriledi”
-“Hızlı nüfus artışının konut ihtiyacını artırması, mirasla arazilerin çok küçük parçalara bölünmesine ve atıl hale gelmesine sebep olması, verimli araziler üzerinde kurulu kentlerde sanayileşmenin artması üzerine bu kentlere ve verimli kıyı bölgelerine yönelik yoğun iç göç, verimli tarım arazilerinin geri dönüşümü olmayan bir şekilde elde çıkmasına sebep oluyor”
-“Verimli tarım alanlarından geçirilen yollar da çevresinde sanayileşme ve yerleşim alanları yarattığı için tarım arazilerini hedef haline getiriyor”
-“Yine verimli kıyı ovalarında gelişen turizm sonucu meydana gelen yapılaşma tarım arazilerinin elde çıkmasına neden oluyor”
-“Alternatif alanlar mevcutken, işlenebilir nitelikteki tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanılması, kuşkusuz büyük bir savurganlıktır”
-“Tarım dışı kullanımının özellikle Çukurova, Gediz, Menderes, Tarsus ovaları, İzmir, Bursa, Antalya, Mersin, Kocaeli, Sakarya,
Düzce, Trakya gibi verimli tarım arazilerinin bulunduğu yerlerde yoğunlaşması, konunun ciddiyetini daha da artırıyor”
-“Verimli bazı tarım arazileri tarım dışı amaçlarla kullanılırken, orman ve mera olarak kullanılması gereken 6 milyon hektar kadar arazide ise işlemeli tarım yapılıyor”

Ankara – 23.02.2014 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1995-2013 döneminde toplam tarım alanlarının yüzde 11,3 azalarak 26,83 milyon hektardan 23,81 milyon hektara gerilediğini bildirdi. Bayraktar, “geçmişte hızlı nüfus artışının yanı sıra, kırsaldan kente olan göçler, yerleşimlerin içinden veya yakınından geçen karayolları, otobanlar ile otobanlar çevresinde kurulan sanayi, turizm, madencilik, kamu yatırımları ve yerleşim alanları, tarım arazilerinin geri dönüşümü olmayan şekilde elden çıkmasına yol açtı” dedi.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, 76,96 milyon hektar karasal alanıyla Avrupa’da Rusya’nın ardından en geniş karasal alana sahip ülkesi olmasına karşın, birinci ve ikinci sınıf tarım toprağının yetersiz olduğunu, 5,1 milyon hektar her türlü tarıma ve işlemeye elverişli birinci sınıf, 6,7 milyon hektar da işlemeli tarıma orta elverişli ikinci sınıf tarım toprağı bulunduğunu belirtti.
Arazilerin bir kısmının ise kabiliyetlerine uygun kullanılmadığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Verimli bazı tarım arazileri tarım dışı amaçlarla kullanılırken, orman ve mera olarak kullanılması gereken 6 milyon hektar kadar arazide ise işlemeli tarım yapılıyor. Tarım alanlarının şehirleşmeye ve sanayi tesislerine dönüştürülmesi tarım alanlarının azalmasındaki en büyük sebeptir. Çok uzun yıllardır birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerinin imara açılarak, sanayi ve yerleşim yerleri yapıldı. Şehir, ilçe ve beldelerde tarım arazileri imara açıldı, konutlar yapıldı. Türkiye’de kentsel yapılaşmanın, kaliteli tarım arazileri üzerinde yoğunlaşması, tarım yapılan alanların ise daha düşük nitelikli arazilere doğru kaymasına neden oldu.
Tarım alanlarının amaç dışı kullanımında ilk sırayı sanayi alıyor. Sanayiyi, konut, turizm, madencilik ve ulaştırma amaçlı kullanımlar izliyor.
Sanayi, çoğunlukla verimli araziler üzerinde kuruldu. Endüstriyel kuruluşların çevresindeki şehirleşme, üstün vasıflı tarım arazilerini niteliklerinin bozulmasına neden oldu. Hızlı nüfus artışının konut ihtiyacını artırması, mirasla arazilerin çok küçük parçalara bölünmesine ve atıl hale gelmesine sebep olması, verimli araziler üzerinde kurulu kentlerde sanayileşmenin artması üzerine bu kentlere ve verimli kıyı bölgelerine yönelik yoğun iç göç, verimli tarım arazilerinin geri dönüşümü olmayan bir şekilde elde çıkmasına sebep oluyor. Verimli tarım alanlarından geçirilen yollar da çevresinde sanayileşme ve yerleşim alanları yarattığı için tarım arazilerini hedef haline getiriyor. Yine verimli kıyı ovalarında gelişen turizm sonucu meydana gelen yapılaşma tarım arazilerinin elde çıkmasına neden oluyor. Kıyılarda, meyve bahçeleri kesildi. Yerlerine yazlıklar inşa edildi.
Alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken verimli tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanılması, kuşkusuz büyük bir savurganlıktır. Kentlerde sanayi, turizm gibi ekonomik faaliyetlerin arazi kullanım biçimlerini belirlemesi, dolayısıyla tarım dışı kullanımının özellikle Çukurova, Gediz, Menderes, Tarsus ovaları, İzmir, Bursa, Antalya, Mersin, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Trakya gibi verimli tarım arazilerinin bulunduğu yerlerde yoğunlaşması, konunun ciddiyetini daha da artırıyor.”

-“Şehir planları, ülke tarımının geleceği düşünülerek yapılmalı”-

Şehir planlarının, ülke tarımının geleceği düşünülerek yapılması gerektiğini belirten Bayraktar, tarım alanlarını korumak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Öncelikle ayrıntılı toprak etütleri tamamlanmalı, ülke çapında arazi kullanım planı yapılmalıdır. Neresi tarım, neresi turizm, neresi sanayi alanı olacak belirlenmelidir.
Konut ihtiyacının karşılanması için tarım arazilerinin niteliklerine bakılmadan, alternatif alanların olup olmamasına dikkat edilmeden şehir planları yapılmamalı.
Tarım alanlarının imara açılması yerine mevcut yerleşim alanlarında kentsel dönüşüm projeleri yapılarak, insanların bu alanlarda ikamet etmeleri sağlanmalı.
Toprak Kanunu, tavizsiz ve kararlı biçimde uygulanmalı ve tüzük uygulanır hale getirilmelidir. Yasanın etkin bir biçimde uygulanabilmesi için, Toprak Koruma Kurullarına önemli görevler düşmektedir.
Sıkı kontrol ve denetimle tarım arazileri üzerinde kaçak yapılaşma önlenmelidir.
Tarım arazilerinde amaç dışı kullanım için izin verme sürecinde, alternatif arazi arama konusuna gerekli özen gösterilmeli.
‘Kamu yararı’ kavramı çoğu zaman tarım arazilerinin tarım dışına çıkarılmasında kullanıldığı için, bu kavrama açıklık getirilmeli.
İllerde kurulan Toprak Koruma Kurulları üyelerinin çok azı sivil toplum kuruluşlarından, çoğunluğu ise resmi kurumlardan oluşturuluyor. Tarım arazileri söz konusu olduğunda, oluşturulacak kurulda mutlaka Ziraat Odalarından bir yetkili bulunması gerekir. Mevcut durumda odalarımızın çok az bir kısmı oluşturulan kurullarda yer alıyor.

-Bir diğer sebep Miras Kanunu hükümleri-

Tarım arazilerimizde üretim yapılmasını engelleyen diğer bir konu da, Medeni Kanunun miras hükümleri yüzünden çok küçülen tarım arazilerinin ekonomik olarak üretim yapılamadığından pek çoğunun tarım yapılmayarak atıl vaziyete gelmeleridir. Modern tarım işletmeciliği esaslarına göre; toprak verimliliği, sulanabilirlik durumu, iklim koşullarına bağlı yetişen bitki deseni, işletmedeki iş gücü durumu, işletmenin alet, ekipman ve fiziki koşulların oluşturduğu kriterler dikkate alınarak belirlenecek optimal işletme büyüklüğünü sağlayacak şekilde arazilerin toplulaştırılması, şekillendirilmesi ve düzenlenmesiyle mevcut işletmelerin daha fazla küçülmesini önleyecek tedbirlerin alınması büyük önem taşımaktadır. TBMM gündeminde olan miras hukukuyla ilgili düzenleme bir an önce kanunlaştırılsa tarım arazilerindeki parçalanma önlenir.”
Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımının geleceğimizi ipotek altına konulması bilincinde olan TZOB’un, yayınlamış olduğu genelgeyle Ziraat Odası Başkanlarından tarım arazilerinin korunması için, ellerinden gelenin fazlasını yapmalarını istediğine dikkati çeken Bayraktar, “Ziraat Odası Başkanlarından tarım arazilerinin korunması için Toprak Koruma Kurullarında etkin bir şekilde faaliyet göstermeleri, ikna çalışmaları yapmaları talep edilmiştir. Tarım arazilerinin korunması konusunda yargı da çok duyarlı hareket etmektedir. Toprağı korumak için yargıya gitmek zorunda kalmayalım. Birlik ve Odalar olarak; biz bunu yapmazsak, tarım arazilerimiz elden çıkmaya devam edecektir. Toprağımızı koruyalım, çocuklarımızın geleceğiyle oynamayalım” dedi.

-Meyve alanlarında artış-

Bayraktar, tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin ekilen alanının 1995-2013 döneminde, yüzde 14,4 azalmayla 18,25 milyon hektardan 15,62 milyon hektara, nadas alanlarının yüzde 19 gerilemeyle 5,12 milyon hektardan 4,15 milyon hektara indiğini bildirdi. Bu dönemde sebze alanlarının yüzde 13,9 azalışla 938 bin hektardan 808 bin hektara gerilediğini, meyve, içecek ve baharat bitkileri alanının ise yüzde 28,3 yükselişle 2,52 milyon hektardan 3,23 milyona çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“2013 yılında, 2012 yılına göre toplam tarım alanı 23 milyon 782 bin hektardan 23 milyon 811 bin hektara, tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ekilen alanın 15 milyon 463 bin hektardan 15 milyon 618 bin, meyveler, içecek ve baharat bitkileri alanı 3 milyon 201 bin hektardan 3 milyon 232 bin hektara çıktı. Buna karşın sebze bahçeleri alanının 827 bin hektardan 808 bin hektara, nadasa bırakılan alanın ise 4 milyon 286 bin hektardan 4 milyon 148 bin hektara indi. 2013 yılında toplam tarım alanı, 2012 yılına göre, 29 bin hektar, tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ekilen alan 155 bin, meyveler, içecek ve baharat bitkileri alanı 31 bin hektar artarken, nadasa bırakılan alan 138 bin hektar, sebze bahçeleri alanı ise 19 bin hektar azaldı.
Meyvecilik alanındaki genişleme üretim rakamlarına yansımıştır. Özellikle zeytin üretiminde önemli artış vardır. Fakat meyve ve sebzedeki üretim artışı, ekonomik örgütlenme yetersizliği ve güçsüzlüğü nedeniyle iç ve dış pazarlara yeterince yansıtılamadı. Düşük üretici fiyatları yüzünden üreticilerimiz sıkıntıya girdi. Örgütlenme meyve ve sebzede arz ve talebi dengeleyerek fiyat istikrarını sağlayacak, üreticinin düzenli gelir elde etmesini, tüketicinin de makul bir fiyattan meyve ve sebze tüketebilmesine olanak tanıyacaktır.”
Toplam tarım alanı, ekilen tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin alanı, nadasa bırakılan alan, sebze, süs bitkileri ile meyve, içecek, baharat bitkilerinin alanı yıllar itibarıyla şöyle:



Toplam Tarım Alanı (Bin Hektar)

Tahıllar ve Diğer Bitkisel Ürünler Ekilen Alanı (Bin Hektar)

Nadasa Bırakılan Alan (Bin Hektar)

Sebze Bahçeleri Alanı (Bin Hektar)

Meyveler, İçecek ve Baharat Bitkileri Alanı (Bin Hektar)

Süs Bitkileri Alanı (Bin Hektar)

1995

26.835

18.252

5.124

938

2.520

-

1996

26.987

18.469

5.094

894

2.529


1997

26.864

18.431

4.917

891

2.624


1998

26.967

18.561

4.902

899

2.604


1999

26.801

18.260

5.039

914

2.588


2000

26.379

18.038

4.826

904

2.611


2001

26.350

17.917

4.914

909

2.610

-

2002

26.579

17.935

5.040

930

2.674

-

2003

26.027

17.408

4.991

911

2.717

-

2004

26.593

17.962

4.956

895

2.780

-

2005

26.607

18.005

4.876

894

2.831

-

2006

25.876

17.440

4.691

850

2.895

-

2007

24.887

16.945

4.219

815

2.909

-

2008

24.505

16.460

4.259

836

2.950

-

2009

24.295

16.217

4.323

811

2.943

-

2010

24.394

16.333

4.249

802

3.011

-

2011

23.614

15.692

4.017

810

3.091

4,2

2012

23.782

15.463

4.286

827

3.201

4,8

2013

23.811

15.618

4.148

808

3.232

4,5

                Kaynak: TÜİK