-Suya yatırım şart…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Suyun önemli bir kısmı sulama şebekelerinde kaybediliyor. Şebekelerin sadece yüzde 17’si borulu”
-“GAP, KOP, DAP gibi sulama yatırımlarını bitirmemiz yetmez, suyu tasarruflu kullanmayı öğrenmeliyiz”
-“Su zengini bir ülke değiliz”
-“Artık, bitkide verim kaybına ve toprakta tuzlanmaya neden olan vahşi sulama yöntemlerini bırakmalıyız. Bu tür sulama hem sulama maliyetini artırıyor hem de yarar getirmiyor”
-“DSİ sulamalarında, sulama oranı yüzde 62, randıman yüzde 42’de kalıyor”
-“1970’lerden kalma kanaletlerin oranı bir hayli fazla. Bu tesisler eski ve atıl vaziyette”
-“Arazilerin çok parçalı ve dağınık olması, parsel büyüklükleri yeterli olmaması sulama açısından da önemli bir sorun”
-“Parsel şekilleri tarımsal mekanizasyonun ve sulamanın ihtiyaçlarına cevap vermiyor”
-“Mevcut parsellerin yüzde 50’den fazlasının doğrudan suya erişim imkanının bulunmuyor”
-“Sulama imkanı olduğu halde sulanmayan her birim alanın potansiyel gelirden kayıp anlamına geldiği unutulmamalı”
-“Yeni alanlar sulamaya açılırken, mevcut sulama şebekeleri de yenilenmeli, modern sulama şebekeleri kurulmalıdır”
Ankara – 20.12.2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, suyun önemli bir kısmının sulama şebekelerinde kaybedildiğini bildirerek, “şebekelerin sadece yüzde 17’si borulu. Yüzde 39’u klasik, yüzde 44’ü ise kanalet. Su zengini bir ülke değiliz. GAP, KOP, DAP gibi sulama yatırımlarını bitirmemiz yetmez, suyu tasarruflu kullanmayı öğrenmeliyiz” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını, suyu azami dikkat ve tasarrufla kullanması gerektiğini, aksi takdirde, önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin de etkisiyle ciddi bir su sıkıntısı içine gireceğini belirtti. Türkiye’nin 14 milyar metreküpü yer altı, 98 milyar metreküpü yerüstü olmak üzere 112 milyar metreküp tüketilebilir su potansiyeli bulunduğunu, nüfusu dikkate alındığında su azlığı çeken ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Bayraktar, halen kullanılan 44 milyar metreküp suyun 5 milyar metreküpünün sanayide, 7 milyar metreküpünün içme ve kullanım suyu olarak, 32 milyar metreküpünün ise tarımda kullanıldığı bilgisini verdi.
-Suyun Türkiye’de 4’te 3’ü, Avrupa’da 3’te 1’i tarımda kullanılıyor-
Ülkemizde kullanılan suyun büyük bir kısmı, neredeyse 4’te 3’ünün tarımda kullanıldığına, bunun Avrupa ülkelerinde 3’te 1’de kaldığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemizin iklim şartları nedeniyle tarımda sulama yapmak zorundayız. Tarımsal sulamayı daha yaygınlaştırmak, bu amaçla su kaynakları geliştirerek rasyonel kullanmak durumundayız. Bu bizim bir gerçekliğimiz.
Türkiye’nin bitkisel ürün yetiştirilen alanları ve çayır mera alanlarının toplamı 38 milyon 560 bin hektardır. Bunun 14 milyon 617 bin hektarı çayır ve mera, 15 milyon 789 bin hektarı tahıllar ve diğer bitkisel ürün ekim, 804 bin hektarı sebze bahçeleri, 5 bin hektarı süs bitkileri, 1 milyon 945 bin hektarı meyve, içecek ve baharat bitkileri alanlarından, 467 bin hektarı bağlardan, 826 bin hektarı ise zeytinliklerden oluşmaktadır. Toplam ekili dikili alanlarımızın yüzde 84,2’sinde kuru tarım yapılmaktadır. Halen, Hollanda büyüklüğünde, 4 milyon 108 bin hektar tarım arazimizi de yağış yetersizliği ve sulama yapamamız dolayısıyla nadasa bırakıyoruz. Bu, büyük bir israftır.
Ülkemizin teknik ve ekonomik olarak sulanabilecek arazisi 8,5 milyon hektarı buluyor. Bu alanın 6 milyon 90 bin hektarı sulamaya açılmış durumda. Bunun 3,8 milyon hektarı da Devlet Su İşleri (DSİ) marifetiyle yapılıyor. 2,41 milyon hektar alan, sulama yatırımlarını tamamlayamadığımız için halen sulamaya açılmamış durumda. Bir an önce sulama yatırımları tamamlanıp bu alanlar da verimli bir şekilde tarıma kazandırılmalıdır.”
-Sulamada oran ve randıman çok önemli-
Sulamada oran ve randımanın çok önemli olduğunu, mevcut durumda suyun önemli bir kısmının sulama şebekelerinde kaybedildiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Şebekelerin sadece yüzde 17’si borulu. Yüzde 39’u klasik, yüzde 44’ü ise kanalet. Bunun doğal bir sonucu olarak Devlet Su İşleri sulamalarında sulama oranı yüzde 62, randıman yüzde 42’de kalıyor. 1970’lerden kalma kanaletlerin oranı bir hayli fazla. Bu tesisler eski ve atıl vaziyette. Sulama imkanı olduğu halde sulanmayan her birim alanın potansiyel gelirden kayıp anlamına geldiği unutulmamalı. Yeni alanlar sulamaya açılırken, mevcut sulama şebekeleri de yenilenmeli, modern sulama şebekeleri kurulmalıdır. Su zengini bir ülke değiliz. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Konya Ovası Projesi (KOP) ve Doğu Anadolu Projesi’nin (DAP) gibi sulama yatırımlarını bitirmemiz yetmez, suyu tasarruflu kullanmayı öğrenmeliyiz. Suyun damlası bile ziyan etmemeliyiz. Yeni geliştirilen sulama projelerinde borulu sistem kullanımı artırmak ve bakım-onarım faaliyetlerini hızlandırmak zorundayız. Kayıpları ancak bu şekilde büyük ölçüde önleriz.
-İşletme ve parsellerle ilgili sorun-
Bunun yanı sıra, sulama oranını ve randımanı etkileyen bir diğer sebep de işletme ve parsellerle ilgili sorunlardır. Arazilerin çok parçalı ve dağınık olması, parsel büyüklükleri yeterli olmaması sulama açısından da önemli bir sorundur. Parsel şekilleri tarımsal mekanizasyonun ve sulamanın ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Mevcut parsellerin yüzde 50’den fazlasının doğrudan suya erişim imkanının bulunmuyor. Bunlar çözülmesi gereken sorunlardır. Bu açıdan TZOB olarak bizim de her platformda çıkarılması için büyük destek verdiğimiz Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu değişikliği, TBMM’den çıktı. Bu kanunun ikincil mevzuatı da tamamlandı. Sıra uygulamaya geldi. Kanun hakkıyla uygulanırsa, arazi parçalanmasının önüne geçer. Bunun yanı sıra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’mızın arazi toplulaştırma çalışmaları önemli. 14 milyon hektar arazi toplulaştırması yapılabilecek alan var. Halen Bakanlığımız 5 milyon hektarda bunun tamamlamış durumda. Hükümet programında bu alanın 8 milyon hektara çıkarılacağı taahhüt edildi. Bir an önce arazi toplulaştırma çalışmaları tamamlanmalıdır.”
-“Basınçlı sulama yüzde 60’a varan oranlarda su tasarrufu sağlıyor”-
Sulamada basınçlı sulama gibi modern sistemlerin yüzde 60’a varan oranlarda su tasarrufu sağladığını vurgulayan Bayraktar, “artık, bitkide verim kaybına ve toprakta tuzlanmaya neden olan vahşi sulama yöntemlerini bırakmalıyız. Bu tür sulama hem sulama maliyetini artırıyor hem de yarar getirmiyor. Özellikle ülkemizde tarımda verimliliğin artması ve gelecek kuşakların gıda ihtiyacının garanti altına alınması amacı ile tarımda kullanılan suyun sürdürülebilirliğinin sağlanması olmazsa olmazlarımız arasında olmalıdır. Orta ve yüksek basınçlı borulu şebekeler yapmalıyız. Ekonomik ömrünü tamamlamış kanalları modern tesislerle değiştirmeliyiz” dedi.
Bayraktar, hükümet programında yer alan “Tarımda Su Kullanımının Etkinleştirilmesi Öncelikli Dönüşüm Programı” tarım sektöründe israfı önlemek ve suyu etkin kullanmayı amaçlayan çalışmaları, DSİ sulamalarında sulama oranın yüzde 62’den yüzde 68’e, sulama randımanının ise yüzde 42’den yüzde 50’ye çıkarılması ve 2019’a kadar 1 milyon hektar ilave arazinin sulamaya açılması hedeflerini desteklediklerini bildirdi.
Şemsi Bayraktar, sulamada GAP, KOP ve DAP çok büyük önem taşıdığını, hükümet programında yer alan bu projelerle ilgili çalışmaların da sulamadaki gelişime büyük katkı sağlayacağını belirtti.