-Sosyal güvenlik bilgilendirme semineri Adana’da yapıldı
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Üretici örgütlerimizden de ricamız şu; lütfen hep beraber, sektörde bulunan bütün paydaşlar, bu yükün altına girelim”
-“Tarımın çok ciddi yapısal sorunları var. Bunlar sadece Ziraat Odaları Birliği’ne bırakılacak bir mesele değil. Bu sektöre el birliğiyle bütün paydaşlar olarak omuz vermemiz lazım. Hep beraber çalışmamız lazım”
-“Narenciye, pamuk ve soya fasulyesindeki sıkıntıları biliyoruz. İhracat iadeleri, destekler olmak üzere neler yapabileceğimizi Ziraat Odası başkanlarımızla görüştük”
-“Bu konudaki sorunları Ankara taşıyacağız. Zaten ilgili bakanlıklarımızla görüşmelerimiz devam ediyor”
-“Tarım sektörünü ihmal etme, diğer sektörlerin arkasında bırakma veya dışlama şansımız yok. Bu ülkede, üreticilerimize, sürdürülebilir üretim noktasında olması için, her türlü desteği vermemiz gerekiyor”
-“Ekonomik örgütler bu alanda zayıf olduğu için plansızlık var, pazarlama sorunlarını aşamıyoruz”
-“Biz ekonomik kuruluş değiliz, meslek kuruluşuyuz ama ekonomik örgütlenme zayıflığı bizi bu alanlara doğru itmeye başladı. Oda başkanlarımız ürün işleme tesisleri açıyor”
-“Aile İşletmelerini ayakta tutamadığımız müddetçe tarımda sürdürülebilirlik mümkün değil”
-Adana Valisi Mustafa Büyük: -“Sosyal güvenlikteki avantajları, ne kazanacaklarını ortaya koyarak bu gibi toplantılar düzenleyerek çiftçilerimize anlatmak durumundayız”
Ankara – 11.12.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel başkanı Şemsi Bayraktar, sektörde bulunan bütün paydaşlar olarak tarımdaki yükün altına girmek gerektiğini bildirerek, “Üretici örgütlerimizden de ricamız şu; lütfen hep beraber, sektörde bulunan bütün paydaşlar, bu yükün altına girelim. Tarımın çok ciddi yapısal sorunları var. Bunlar sadece Ziraat Odaları Birliği’ne bırakılacak bir mesele değil. Bu sektöre el birliğiyle bütün paydaşlar olarak omuz vermemiz lazım. Hep beraber çalışmamız lazım” dedi.
Bayraktar, Adana’da 6’ncısı düzenlenen Sosyal Güvenlik Bilgilendirme seminerinde yaptığı konuşmada, dün akşam, oda başkanlarıyla 4,5 saat süren bir toplantı yaptığını, hepsini dinlediğini, sıkıntılarla ilgili yeni bilgiler aldığını belirtti.
Narenciye, pamuk ve soya fasulyesindeki sıkıntıları bildiğini, narenciye konusunda daha önce basın açıklaması da yaptığını vurgulayan Bayraktar, hem soya fasulyesi hem de pamukta sıfır gümrük uygulandığını, bu nedenle dünya fiyatlarındaki düşüşün Türkiye’deki fiyatları çok olumsuz etkileyebildiğine dikkati çekti.
Bunun dışında çevre ülkelerdeki siyasi istikrarsızlığın dış talebi azalttığı için üretimde artış olmamasına rağmen ürün fiyatlarını düşürdüğünü belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Mandalinada üretimde yüzde 12 artış var ama greyfurtta, portakalda, limonda üretim artışı görünmüyor. Buna rağmen, fiyatlarda bir düşme var. İhracat iadeleri, destekler olmak üzere neler yapabileceğimizi Ziraat Odası başkanlarımızla görüştük. Değerli başkanlarımızın görüşlerini de aldım. Bu sorunları Ankara’ya taşıyacağız. Zaten ilgili bakanlıklarımızla görüşmelerimiz devam ediyor. Bu sorunların çözümüne katkı sağlayacağız.”
Tarım sektörünün, enerji ile birlikte fevkalade önemli bir sektör olduğunu vurgulayan Bayraktar, “tarım sektörünü ihmal etme, diğer sektörlerin arkasında bırakma veya dışlama şansı yok. Bu ülkede, üreticilerimize, sürdürülebilir üretim noktasında olması için, her türlü desteği vermemiz gerekiyor. Sadece bu ülkenin gıda güvencesi açısından değil dünyadaki gelişen konjonktürden ülkemiz adına bir fırsat yaratma, ülkemizin zenginliği adına bunu talep edip, sağlamak durumundayız. Bunu da herkesin bilmesi lazım” dedi.
Sosyal güvenlik kurumuyla alakalı çalışmaların uzun zamandan beri devam ettiğini belirten Bayraktar, şunları söyledi:
“2013 yılında 14 ilde bilgilendirme toplantıları yaptık. Bunun dışında Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak 81 ilden personelimizi Ankara çağırdık. Otomasyonun yanı sıra arkadaşlarımız, sosyal güvenlik konusunda bilgilendirme çalışmaları yaptılar. 6 pilot il tespit ettik. Bu pilot illerde bilgilendirme toplantıları düzenledik. Bugün sonuncusunu Adana’da yapıyoruz. Önümüzdeki yıl da bu toplantılar devam edecek.
Enformasyonun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Sadece Sosyal Güvenlik Kurumuyla alakalı çalışmalar yapmıyoruz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak eğitim çalışmalarımız var. Genç çiftçilerimizi eğitiyoruz. Bazı bölgelerde bu çalışmalar başladı. Bunu fevkalade önemsiyoruz. Bunun dışında yine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız ile araştırma enstitülerini birer eğitim merkezi haline getirdik. Orada üreticilerimize eğitim veriyoruz. Yine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak kadın çiftçilerimizi eğitmeye başladık. Bu çok önemli. Çünkü erkeklerimiz göç ediyor. Kadınlarımız tarımda. Projeksiyonlarımıza göre tarım istihdamında önemli rol oynayacaklar. Kadınlarımıza tarımda iyi eğitim veremediğimiz takdirde, verimliliği yakalama şansımızın olmadığını biliyoruz.”
Kendisi de Sakaryalı olan Bayraktar, Adana Valisi Mustafa Büyük’ün Sakarya Valiliği döneminde Sakarya’da 322 kadın çiftçiye eğitim verildiği, Vali Büyük’ün Sakarya’ya çok önemli hizmetleri olduğunu söyledi. Bayraktar, bu bölgede Gaziantep’te kadın çiftçi eğitimi verildiğini ve sertifikaların dağıtıldığını hatırlattı.
Bayraktar, Mesleki Yeterlilik Kurumu ile benzer çalışmaların sürdürüldüğünü, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı ile de eğitim çalışmalarına devam ettiklerini belirtti.
-“Projeler yapmaya devam ediyoruz”-
Ziraat Odası başkanlarının 200 tane Avrupa Birliği kırsal kalkınma projesini hayata geçirdiklerini, bu projelerin çiftçilerin yeni gelişen teknolojiyi kullanma ve tanıma noktasında fevkalade faydalı olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:
“Proje yapmaya devam ediyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak Degricol dediğimiz sulama boruları projesi yapıyoruz. Biliyorsunuz plastik boralar toprakta erimiyor. Çevreye de fevkalade zarar veriyor. Avrupa Birliği projeleri kapsamında Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak doğayla barışık organik materyalden üretilen bir sulama sistemi geliştiriyoruz. Yine Orman ve Su İşleri Bakanlığımız ile bir ağaçlandırma seferberliği başlatmak üzere proje geliştirdik ona devam ediyoruz.
Değerli Oda başkanlarım ürün işleme tesisleri açıyorlar. Bu çok önemli. Biz ekonomik kuruluş değiliz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği anayasal bir meslek kuruluşu. Ancak tarım sektörünün en büyük yapısal sorunlarından bir tanesi olan ekonomik örgütlenme zayıflığı bizi bu alanlara doğru itmeye başladı. Ekonomik örgütler bu alanda zayıf olduğu için plansızlık var, pazarlama sorunlarını aşamıyoruz. Bugün mandalina para etmiyorsa burada üretici örgütleri olmadığındandır. Bu örgütler mal alacak, stoklayacak, sanayiciyi, üreticiyle buluşturacak ve bu işin planlamasını yapacak, pazarlamaya katkı sağlayacak. Var mı böyle bir üretici örgütü. Olmadığı için geçen Aydın’da gittim Ziraat Odamız bir zeytinyağı fabrikası kurmuş onu açtım. Bir hafta sonra oda başkanım aradı, ‘başkanım biz zeytinyağı fabrikası açtıktan sonra burada zeytin ve zeytinyağı fiyatları yüzde 70 arttı’ dedi. Ama esas olan üretici örgütlerini idari ve mali yönden daha fonksiyonel hale, daha güçlü hale getirmemiz lazım. Bunların bir müdahale kurumu gibi görev yapması lazım. Bununla alakalı da hükümetimizle görüşmelerimiz devam ediyor. Bu kurumları daha güçlü hale getirelim diyoruz. Ama kendilerinden de bir istirhamım olacak. Türkiye çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Küresel ısınmanın getirdiği doğal afetler bizi fevkalade vurdu. Türkiye’nin değişik yerlerini oda başkanlarımla beraber gezdim. Hatta Hazineden, Maliyeden, Sosyal Güvenlik Kurumu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızdan üst düzey bürokratlarımızı da toplantılarımıza götürdük. Çiftçilerimize sahip çıkmaya çalıştık ama üretici örgütlerini yanımızda göremedik. Üretici örgütlerimizden de ricamız şu; lütfen hep beraber, sektörde bulunan bütün paydaşlar bu yükün altına girelim. Bu işi hep beraber kaldıralım. Tarımın çok ciddi yapısal sorunları var, problemleri var. Bunlar sadece Ziraat Odaları Birliği’ne bırakılacak bir mesele değil. Bu sektöre el birliği ile bütün paydaşlar olarak omuz vermemiz lazım. Hep beraber çalışmamız lazım. Çiftçiden gelen parayı alın terini son kuruşuna kadar çiftçimiz için harcamak zorundayız. Bunun bilincinde olmamız lazım. Yoksa bunun hesabını Allah’a veremeyiz.”
-“SGK çok önemli bir kuruluş”-
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun çok önemli bir kuruluş, Türkiye’nin en büyük kuruluşlarından bir tanesi olduğunu bildirerek, “81 il müdürlüğü, 485 civarında sosyal güvenlik merkezi var. 77 milyona hizmet eden bir kurum. Yönetim Kurulu olarak sosyal güvenlik merkezlerini bütün ilçelerde hızlı bir şekilde açmaya devam ediyoruz” dedi.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sosyal güvenlik merkezleri açmaya fevkalade önem verdiğini belirten Bayraktar, şunları söyledi:
“Yönetim Kurulu olarak bizler de yardımcı oluyoruz. Hızlı bir şekilde sosyal güvenlik merkezlerini ilçelerde açıyoruz. Çünkü insanlarımız il merkezlerine gidiyor, randevu alıyor ve büyük sıkıntılarla karşılaşıyorlardı. Ama şimdi ilçede kendi ayaklarının dibinde sosyal güvenlik merkezlerine gitmek suretiyle işlerini daha hızlı bir şekilde halledebiliyor ve bu rakamda daha hızlı bir şekilde artıyor artmaya devam edecek. Yönetim Kurulu olarak da buna destek verdiğimizi ifade etmek istiyorum.
2008 yılından sonra özellikle sosyal güvenlik sisteminde önemli gelişmeler oldu. Özellikle prim gelirlerinin bu dönemde arttığını görüyoruz. Yine kayıt dışılığın azaldığını görüyoruz. Dünya nüfusu yaşlanıyor, Türkiye nüfusu da yaşlanıyor. Bu sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürülebilirliğini de riske atıyor. Bu çok önemli. Siz o zaman ne yapmanız lazım. Mali sürdürülebilirliği sağlamak üzere en önemli kayıt dışılığı önlemeniz lazım ki dünya da bunu yapıyor. Sosyal güvenlikte kayıt dışılık Avrupa’da yüzde 15-20’lerde ama bunu hala azaltmaya çalışıyorlar. Bu gayretin içindeler. Çünkü nüfusları yaşlandı. Aktüeryel dengeyi de sağlamaları lazım. Bir mali disipline de oturtmak lazım. Onların mücadelesi halen devam ediyor. Ama Türkiye’nin burada bir başarısı var. Bunu da kabul etmek lazım.
Son 12 yılda kayıt dışılık yüzde 53’ten yüzde 33’e indirildi bu ülkede. Bu gerçekten de bir rekordur. Hedef önümüzdeki on yıl içinde yüzde 15’tir. Böyle giderse bu hedefe ulaşacağız. Yüzde 33’ün maliyeti bu ülkeye 30 milyardır. Her yüzde 1’lik düşük bu ülkenin ekonomisine 1 milyar lira katkı sağlıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu tarımsal reformdan sonra yaptığı en önemli iş sosyal tarafların özellikle yönetim kurulunda temsili. Türkiye Ziraat Odaları Birliği yönetimde olduğu için biz bu toplantıları rahatlıkla yapabiliyoruz. Bu yönetimde Türk-İş’te var, TOBB’da var, TESK’te var, emeklilerde orada bütün taraflar temsil ediliyor. Ve hepsi de kayıt dışılığın azaltılması noktasında bir gayret içinde. Kayıt dışılığı önlemenin değişik enstrümanları var. Mükellefleri desteklersiniz, teşrifleri verirsiniz. Denetimi artırırsınız. Cezaları artırırsınız. Ben her zaman şunu söylüyorum burada anahtar kelime toplumsal duyarlılıktır. Sosyal güvenlik kurumunun şuurunu bilincini biz toplum kademelerine yayamadığımız takdirde bu ülkede yaşayan vatandaşlarımız Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıt dışılıkla alakalı mesafe alamadığımız takdirde bunun ülkemize vatanımıza bu ülkede yaşayan herkese ve kendisine büyük zarar vereceğini anlayamadığı ve ya anlatamadığımız takdirde mesafe almamız mümkün değil. Bu kadar net söylüyorum. Bizim bu toplantılardaki maksadımız bu. Herkesin bunu anlamasını sağlamak. Bunun için sosyal güvenlik şuuru bilinci fevkalade önemli.
-Aile işletmeciliği-
Türkiye’de küçük işletmelerin sermayesinin zayıf, çalışanların eğitim seviyesinin düşük olduğunu kaydeden TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, şunları söyledi:
"Bunları teşvik etmez, bilgilendirmez de ceza yöntemini birinci enstrüman olarak bunların üstüne koyarsanız, ceza sistemiyle bu işletmeleri kapatırsınız. Sosyal Güvenlik Kurumu'na düşen çok önemli bir görev var. Bilgilendirme ve teşvik en önemli enstrüman. 'Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım'. Aksi takdirde bu ülkede orta direği yıkarız ve üretimin sürdürülebilirliği açısından tarımda da böyle, küçük ve orta işletmelerde diğer sektörlerde de böyle. Bunları da ayakta tutmamız gerekiyor. Aile işletmeciliği diye bir kavram geldi. Niye önemsendi? 'Aile işletmelerini ayakta tutamadığımız müddetçe tarımda sürdürülebilirlik mümkün değil' dediğimizde kimse dikkate almıyordu ama gıda fiyatları manipüle edilmeye, fiyatlar yükselmeye başladı. Baktılar spekülasyonlar içinde bazı büyük firmalar var, dediler ki 'Bu ülkede spekülasyon yapmayan, stok imkanı bulunmayan kurumlar aile işletmeleri. Biz bu ülkenin üretimini bunlarla ayakta tutarız' dediler ve bu yıl aile işletmeciliği yılı. Tüm dünyada insanlar nasıl ayakta tutabileceklerinin mücadelesi içindeler. Onun için KOBİ'ler çok önemli.
Bunun için küçük ve orta boy işletmeler fevkalade önemli. Sosyal Güvenlik Kurumu olarak da bu noktada çok dikkatli olmamız lazım. Yine bu işletmelerin desteklenmesi ve bilgilendirilmesi kayıt dışılığın önlenmesi manasında çok önem taşıyor.”
Özelikle tarımda çalışan kadınlarda kayıt dışılığın çok fazla olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Ama bunun sebeplerine de bakmamız lazım. Burada iş gücü fazlalığının çok önemli olduğunu görüyoruz. Çünkü tarımda yapısal sorunlar var bunun getirdiği bir işi gücü açığı ortaya çıkıyor. Teknoloji kullanımı bir işgücü fazlalığı ortaya çıkarıyor. Kırsal kalkınmaya niye önem veriyoruz. Kırsalda tarım dışı istihdam yaratmak zorundayız. İnsanlarımız büyükşehirlere varoşlara gecekondu olarak gitmesinler. Kırsala yatırım yapalım, tarım dışı istihdam yaratalım, aşını işini orda bulsun tarımdan kopsa bile burada yaşasın. Yani tarım dışı istihdam yarattığınızda sosyal güvenlik kapsamına da girmiş olacaktır. Bu manada kayıt dışılığı da önlemiş olacaksınız. Kırsal kalkınma desteklerinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bizde kırsal kalkınmaya büyük destek veriyoruz. Bunun dışında değerli oda başkanlarının şunu istirham ediyorum; muafiyet getirdik. Lütfen bu enstrümanı iyi kullanın. Tarımda geliri yeterli olmayan çiftçilerimize muafiyet getirdik. Asgari ücretin altında olan çiftçilerimizi muaf tuttuk. Sosyal Güvenlik Kurumu’na prim ödememeleri için kendilerine muafiyet belgelerini verelim. Kayıt dışılığı önlemek üzere de muafiyet belgesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
-Tarımda sosyal güvenlikle ilgili yapılanlar-
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yönetimde görev aldıktan sonra tarım sektörü ile alakalı önemli çalışmalarımız oldu. Bu manada hem dönemin bakanlarından hem Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan da büyük destek aldığımızı ifade etmek istiyorum. Çiftçilerimizin bazı sıkıntılarını kanunlarla ve yönetmeliklerle aşmaya çalıştık. Bunlardan bir tanesi 1994 yılından bu yana prim kesintisi yapılan çiftçilerimize geriye dönük yapılandırma imkanı getirdik ve bazı çiftçilerimizde emekli olma şansına sahip oldular. Kadın çiftçilerimizle alakalı sorunumuz vardı. 2003 yılından önce aile reisi olamadıkları için borçlanamadılar. Onlar için bir yasa teklifi verdik. Ve geriye dönük borçlanmalarını sağladık. Ve birçok çiftçi kadınımız emekli oldu. Bazı problemlerimiz var. Onları da aşmaya çalışıyoruz. Daha fazla kadın çiftçimizi yapılandırmaya sokarak emekli etmemiz gerekiyor. Bununla ilgili problemleri çözmeye çalışıyoruz.
Tarımda kendi nam ve hesabına çalışan çiftçilerimiz emekli olduktan sonra kendilerinden yüzde 15 kesinti yapılıyordu bunu kaldırdık. Borcu olsun olmasın 2012 yılında yüzde yapılan kesintiyi yüzde 2’ye düşürdük. Sadece borcu olanlar borcu oranında prim ödüyorlar. Bunu sağladık. Prim ödeyemeyecek olan çiftçilerimizin belgelemeleri halinde kendileri oda kaydı silinmeden muafiyet kapsamına alındılar. 65 yaşın üzerindekilerin sosyal güvenlik sistemine kayıtları yapılıyordu. Ve kendilerine prim borcu çıkarılıyordu. 65 yaşın üzerindekileri muafiyet kapsamına aldık. Arzu etmeleri halinde sosyal güvenliğe prim ödeyebilirler devam edebilirler. Arzu etmiyorlarsa ayrılabilirler. Arzu etmiyorlarsa Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin teklifi olarak kabul gördü. Onları da muafiyet kapsamına aldık. Tarım sektöründe çalışanlarımızın zaman zaman sektör dışında çalışma ihtiyaçları doğuyor. Part time de olsa turizmde inşaat sektöründe veya başka sektörlerde çalışmak istiyorlar. Ama önlerinde bir engel vardı. Çiftçiliği bırakmaları gerekiyordu. Ziraat odalarından çiftçi kaydını sildirmeleri gerekiyordu. Onunda kanunla hallettik ki topraklarını çiftçiliği bırakmaları mümkün değil. Bulundukları yerde tarım dışı istihdam edilmelerini sağladık. Orada sigorta kapsamına girebiliyorlar. Oradaki işlerinden ayrılmaları ve sigorta primlerini ödemeleri halinde sosyal güvenlik kapsamında devam ediyorlar. Bunu da sağladık. Geç bildirimlerden dolayı odalarımıza kesilen cezalar vardı. Bunları da torba yasaya koydurduk. Bir defaya mahsus borçların silinmesini sağlıyoruz. Çiftçilerimizin sosyal güvenlik ve vergi dairelerine olan borçları yapılandırılıyor. Bunu da sağladık. Doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin bir takım talepleri var. Bunları da sosyal güvenlik kurumu bünyesinde değerlendireceğiz.”
-Adana Valisi Mustafa Büyük-
Adana Valisi Mustafa Büyük, tarım sektörünün çok güçlü olduğu, birçok üründe Türkiye birinciliğini alan, yer fıstığından, narenciyeye kadar Türkiye’de bir numara olan Adana’daki çiftçilerin hem kayıtlı sisteme hem üretime dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Onların bu gücünün Allah’ın lütfettiği bu güzel verimli topraklardan daha fazla ürün elde etmek, sosyal güvenlik sistemi içinde de güvenceye bağlamak zorunluluğu bulunduğuna dikkati çeken Büyük, “avantajları, ne kazanacaklarını ortaya koyarak bu gibi toplantılar düzenleyerek çiftçilerimize anlatmak durumundayız” dedi.
Büyük, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın sadece Ziraat Odaları konusunda değil, SGK’daki görevleri sebebiyle de Türkiye’ye çok önemli, hayırlı hizmetler verdiğini bildirdi.
-Sigorta Primleri Genel Müdürü Açıkgöz-
Sigorta Primleri Genel Müdürü Ahmet Açıkgöz, tarım kesiminde kayıt dışığın fazla olduğu, çiftçilerin de sosyal güvenlikle ilişkilendirilmesi gerektiğini söyledi. Sosyal güvenlik konusunda çiftçileri bilgilendirmenin, onlara konuyu iyi bir şekilde anlatmanın çok yararlı olacağını belirten Açıkgöz, “Tarımda kendimize yetecek bir durumda olmalıyız. Tarım desteklenmesi gereken bir alan. Sosyal güvenlikte de bu desteğin devam etmesi gerekiyor. Az bir prim ödeyerek belki diğer sektörlerden daha az düşük tutarlarda emekli aylığı alma konusunda bir düzenleme yapmanın daha uygun olacağını düşünüyorum. Kanunları çıkarmak uygulama için çok yeterli olmuyor. Bunları çok iyi anlatmamız gerekiyor” dedi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, toplantıda Vali Büyük’e TZOB logolu plaket hediye etti.
SGK daire başkanları, uzmanlarının verdiği bilgilendirme seminerine, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Bahadır Sezgin, Adana ve bölge illerinden Ziraat Odası başkanları, yöneticileri ve muhtarlar katıldı.
-Bayraktar, Vali Büyük’ü makamında ziyaret etti-
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toplantı öncesi beraberindeki heyetle birlikte Vali Mustafa Büyük’ü makamında ziyaret etti.
Bayraktar, ziyarette, sosyal güvenlik bilgilendirme seminerleri kapsamında “Tarımsal Faaliyetler ve Tarımdaki Kayıt Dışılığın Önlenmesi” ile ilgili düzenlenecek programa katılmak üzere Adana’ya geldiklerini ifade ederek, etkinlik hakkında Vali Mustafa Büyük’e bilgi verdi.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Vali Büyük ise, programın Adana’da düzenlenmesi ve etkinliğe katılan davetlileri ağırlamaktan mutluluk duyacaklarını belirterek, programın başarılı geçmesi temennisinde bulundu.