-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Pamukta ithalat artıyor. 1995 yılında 113 bin ton
olan lif pamuk ithalatı, 2012 yılına kadar yüzde 442,5 artarak 613 bin tona çıktı”
-“Pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucatta 2008 Ocak-2013 Eylül döneminde ithalata 16 milyar dolar giderken, ihracattan 9,5 milyar dolar gelir elde edildi’’
-“Kütlü pamuk rekoltesinin 2013 yılında, 2012 yılına göre yüzde 1,7 düşüşle 2 milyon 320 bin tondan 2 milyon 280 bin tona ineceği tahmin ediliyor”
-“Pamukta üretimin yeterince artırılamamasının sebebi ekim alanlarının daralmasından kaynaklanmaktadır”
-“1995-2012 döneminde verimde yüzde 62 artış olmasına karşın ekim alanları yüzde 36 daralmıştır”
-“Bu dönemde teknoloji kullanımı nedeniyle yakalanan verim artışı eski hızını kaybedecektir. Bundan böyle pamuk üretimindeki artış ancak ekim alanlarındaki
artışa bağlı olacaktır”
-“Çiftçi pamuk ekimine tekrar yönlendirilmeli ve ithal pamukla rekabet edilebilmesi için girdi fiyatları düşürmeli, destekler artırılmalıdır”
-“Pamukta ‘net ithalatçı’ olmamızın en büyük sebepleri, Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması’nda pamuk ithalatında herhangi bir önlem olmaması, Gümrük Birliği
anlaşması nedeniyle 1995 yılından itibaren gümrük vergisinin sıfır olması ve girdi fiyatlarının yükselmesidir”
Ankara – 07.11.2013 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Şemsi Bayraktar, pamukta rekabet koşullarının üretim artışını önlediğini bildirerek, “Pamukta ithalat artıyor. 1995 yılında 113 bin ton olan lif pamuk ithalatı, 2012 yılına kadar yüzde 442,5 artarak 613 bin tona çıktı” dedi.
Bayraktar, pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucatta, 2008 Ocak-2013 Eylül döneminde ithalata 16 milyar dolar 2 milyon 826 bin dolar giderken, ihracattan 9 milyar 507 milyon 189 bin dolar gelir elde edildi, net ithalat 6 milyar 495 milyon 637 bin doları buldu.
Bayraktar, 2011 yılında 3 milyar 608 milyon 859 bin dolar olan pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucat ithalatının 2012 yılında 2 milyar 337 milyon 563 bin dolara indiğini, 2013 yılında ise Ocak-Eylül döneminde 2 milyar 200 milyon 38 bin dolar olduğunu gittiğini belirterek, “2011 yılında 1 milyar 922 milyon 73 bin dolar olan ihracat, 2012 yılında 1 milyar 785 milyon 531 bin dolara indi. 2013 yılının Ocak-Eylül döneminde 1 milyar 438 milyon 309 bin dolarlık ihracat yapıldı” dedi.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, tekstil ve hazır giyim sektörünün Türkiye’nin istihdam ve katma değer yaratan, ihracattaki en temel ve önemli, lokomotif sektörlerden birisi olduğunu hatırlattı. Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörünün ithal girdi kullanımı az olduğu için bir bütün olarak, tüm sektörler içinde en fazla dış ticaret fazlasını verdiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu sektörün temel girdisi olan ve ülkemiz açısından stratejik bir özelliği bulunan pamuğun üretimi ve tüketimi, izlenen tarım, sanayi ve ticaret politikaları ile dünya piyasalarındaki olumlu-olumsuz tüm gelişmelerden yoğun bir şekilde etkilenmektedir.
Yıllar itibarıyla tekstil ve hazır giyim sektöründe yaşanan olumlu genişlemelere paralel olarak, pamuk tüketimindeki artış iç üretim artışıyla karşılanamamış, pamuk ithalatı zorunlu hale gelmiştir. 1990 yılına kadar pamuk ihracatçısı olan Türkiye, tekstil ve konfeksiyon sektöründe üretimini artırıp, önemli ihracatçı ülkelerden birisi olması nedeniyle her yıl artan oranda ithalat yapar hale gelmiştir. Bugün Türkiye, pamuk ithalatında Çin’den sonra gelen ikinci ülke konumundadır.”
Bayraktar, 1995 yılında 113 bin ton olan lif pamuk ithalatının, 2012 yılına kadar yüzde 442,5 artarak 613 bin tona çıktığını da belirtti.
-Verim arttı ama ekilen alan daraldı-
Kütlü pamuk veriminin 1995 yılında dekarda 294 kilogram iken, 2012 yılında 475 kilograma yükseldiğini, verimde yüzde 62 artış olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“2012 yılında elde edilen kütlü pamuk rekoltesi 2 milyon 320 bin ton iken, 2013 yılında yüzde 1,7 düşüşle 2 milyon 280 bin tona inmesi beklenmektedir.
Pamukta üretimin yeterince artırılamamasının sebebi ekim alanların daralmasından kaynaklanmaktadır. 1995-2012 döneminde verimde yüzde 62 artış olmasına karşın ekim alanları yüzde 36 daralmıştır. Pamukta, sertifikalı tohumların tercih edilmesi, tarım makinelerinin kullanımının artması, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi olumlu gelişmeler sonucu verim yüksek oranda artırılmıştır. 1995-2012 döneminde teknoloji kullanımı nedeniyle yakalanan verim artışı eski hızını kaybedecektir. Bundan böyle pamuk üretimindeki artış ancak ekim alanlarındaki artışa bağlı olacaktır. Çiftçi pamuk ekimine tekrar yönlendirilmeli ve ithal pamukla rekabet edilebilmesi için girdi fiyatları düşürmeli, destekler artırılmalıdır.
Sanayicinin her yıl artan ihtiyacını karşılayamadığımız için, pamukta ‘net ithalatçı’ olmamızın en büyük sebepleri, Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması’nda pamuk ithalatında herhangi bir önlem olmaması, Avrupa Birliği Gümrük Birliği anlaşmasında sanayi ürünü olarak işlem gördüğü için, pamukta 1995 yılından itibaren gümrük vergisinin sıfır olması ve girdi fiyatlarının yükselmesidir. Son yıllarda pamukta en fazla ithalat yaptığımız ülkelerin ABD ve Yunanistan olması bu anlaşmalardan kaynaklanmaktadır.”
-Türk pamuğunun sorunu maliyet-
Türk pamuğunun üretiminde maliyet sorununun bilinen bir gerçek olduğunu vurgulayan Bayraktar, “girdi fiyatları, işçilik giderleri ve tarıma yönelik mal ve hizmetlere uygulanan vergi oranlarına, küçük, parçalı ve dağınık işletme yapısının getirdiği sorunlar da eklenince, üretim maliyeti daha da artmaktadır. Bunların yanında pamuk hasadı ve çırçırlama işlemlerinde karışarak lif kalitesini düşüren yabancı maddeler, standardizasyon problemleri ve pamukla ilgili kesimlerin birbirleriyle işbirliği yapamaması gibi nedenler de pamuğun diğer problemleri arasında yer almaktadır” dedi.
Pamuk üretiminde ABD’li çiftçinin Türk çiftçisinden yüzde 17,2 daha az masraf yaptığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bunun yanında, ABD’de dekara 38 cent (75 kuruş) doğrudan destekleme alan üreticilere, ayrıca düşük faizli ürün rehin kredileri, uzun vadeli ihracat desteği kredileri ve 2008 yılından itibaren de gelir koruma ödemeleri gibi çeşitli destekler verilmektedir.
Dünya piyasalarından önemli ölçüde etkilenen iç piyasada pamuğun üreticisine kazandırmaması, üreticinin pamuk ekiminden vazgeçerek muadil diğer ürünlere kaymasına neden olmaktadır. Bunun sonucunda, mısır, ayçiçeği gibi ürünlerin de arz ve talep dengeleri etkilenmekte, fiyat istikrarsızlığı ortaya çıkmaktadır.
Gerekli önlemler alınarak pamuk üreticisi ülkelerle rekabet edebilirse, geçmişte pamuk yetiştiren, yeteri geliri elde edemediği için üretmekten vazgeçen üretici tekrar pamuk ekecektir. Ayrıca üreticilerin ve üretimlerinin korunması için, birçok ülkenin hatta Avrupa Birliği’nin yaptığı gibi tarife dışı engellerin konulması gerekmektedir. Bu tip önlemlerle pamuk için verilen dövizin büyük bir kısmı ülkemizde kalacaktır.”