Orta Güney Anadolu Bölge Toplantısı Karaman Ziraat Odası'nın ev sahipliğinde yapıldı. Karaman Ziraat Odası Toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantıya TZOB Genel Başkanı Şemsi BAYRAKTAR'ın yanı sıra TZOB Yönetim Kurulu Üyeleri, Hüseyin ÖNBEY, Necat AVCI, Mustafa HEPOKUR, Mehmet Rıfat AKYÜZ, Hüseyin TOPÇUOĞLU, Nizamettin AYDİŞ, Nuri SORMAN, Selahattin BİÇER, Genel Sekreter Vekili Vedat KOÇ, Organizasyon ve Odalar Şube Müdür Vekili Mithat BAL, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Aysun ÇİLİNGİR ile Bölge Ziraat Odası Başkan ve Yöneticileri katıldı.
Toplantıda ilk sözü alan Karaman Ziraat Odası Başkanı Ercüment YILMAZ, toplantının Karaman'da gerçekleşmesinin kendisi, Oda Yönetimi ve Meclis Üyeleri açısından memnuniyetle karşılandığını belirterek, Karaman Ziraat Odası çalışmalarının gösterildiği sinevizyonu katılımcıların beğenisine sundu.
TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa HEPOKUR ise “Diğer bölgelerde olduğu gibi bizim bölgemizde de toplantımızı burada gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Oda Başkanlarımızın seçimleri var. Bütün arkadaşlarıma başarılar diliyorum” diyerek toplantının hayırlı geçmesini diledi.
TZOB Genel Başkanı Şemsi BAYRAKTAR, göreve geldikleri günden beri Türkiye'yi karış karış dolaştıklarını, açılışlara katıldıklarını, Bölge toplantıları yaparak, Odaları ziyaret ettiklerini belirterek, “Ankara'ya döndüğümüzde bizleri ziyaret eden Oda Başkanlarımızla gerek yüzyüze gerekse telefonla görüşmek suretiyle dert ve sıkıntılarına, sorunlarına çare bulmaya çalışıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi Ankara'da oturmak suretiyle sizlerin meselelerine vakıf olmak, çözüm olmak mümkün değildir. Bu yüzden sahada olmak zorundayız. “Ben her şeyi biliyorum, Ankara'dan idare ederim” dediğinizde sınıfta kalırsınız. Çiftçinin ayağına gideceksiniz, köylere gideceksiniz. Çiftçinin dertlerini bizzat dinleyeceksiniz. Dinlemekle kalmayacaksınız, öğreneceksiniz. Ondan sonra geleceksiniz Ankara'da o sorunlara çözüm bulmaya çalışacaksınız. Bizim de yaptığımız bu. Türkiye'nin her tarafına gidip, köylere ulaşıp çiftçilerimizle görüşüyoruz” dedi.
3,5 yıldır Ziraat Odaları Birliği'nde neler yaptıklarını anlatan BAYRAKTAR; sözlerine şöyle devam etti: “Kanunumuz yoktu. 50 yıla yakın bir süredir çalışılmış gayret gösterilmiş ama çıkartılamamış. Bu Kanun'la Odalarımızın idari ve mali yönden güçlü olması mümkün değildir. Kurumsallaşma mümkün değildir. Bir mücadele içerisine girdik ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Kanunu'nu Oda Başkanlarımızın da desteğiyle çıkarma başarısını elde ettik. Bu Kanun'la neler kazandık; aidat alamıyorduk, şimdi aidat alıyoruz. Bakanlık teftişlerini kaldırdık. Bunları bağımsız olma adına yaptık. Bu kurum sivil toplum örgütüyse bağımsız çalışmak zorundadır. Görev süreleriniz yeterli değildi. Görev sürelerini 4 yıla çıkardık. 2 yıl istikrarlı çalışma adına yeterli değildi.
Kooperatif kurma şansınız var, şirket kurma şansınız var. Bunun dışında Sigorta Acenteliği'ni oluşturduk. Şubelikleri dağıtıyoruz. Havuz büyüdükçe sigorta kapsamına giren çiftçi sayısı da önümüzdeki yıllarda hızla artacak.
Hizmet binamız kiradaydı. Arkadaşlarımızla birlikte çalışma yaptık. Hazineden 5 yıl vergi muafiyetiyle 7 trilyonluk binayı 3 trilyon liraya Türkiye Ziraat Odaları Birliği'ne kazandırdık. Bunun dışında çok önemli toplantılar yaptık. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Bakanlarımız katıldı. İstanbul'da çok önemli uluslararası toplantı yaptık. Bunun meyvelerini de topluyoruz. Bu toplantıları çiftçimiz zor durumda olduğu için yapıyoruz. Çiftçinin ne kadar zor durumda olduğunu biz biliyoruz. Tarımın, çiftçimizin sorunlarına Hükümetin, Muhalefetin Kamuoyunun dikkatini çekmek için yapıyoruz. Televizyonları kullandık, canlı yayınlar yaptık. Kendimizi Avrupa'ya da kabul ettirdik. Zaten Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu'nun (IFAP) Yönetim Kurulundayız.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak ilk defa Türkiye'de Sivil Toplum Örgütleri Başkanlığına getirildim. TOBB başta olmak üzere Türkiye Esnaf Odaları Birliği, Türkiye İşverenler Sendikası da dahil olmak üzere Karma İstişare Komitesi adı altında toplandık. Türkiye'deki ve Avrupa'daki çalışmaları biz yürütüyoruz. Ve tarihte ilk defa Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı olarak bu kurumun başkanlığını yapıyorum. Tüm siyasi partileri dolaşacağız ve siyasi partilerin programlarına tarımı sokmaya çalışacağız.
Cumhuriyet tarihinin en büyük mitinglerini 100 bin kişiyi aşan bir kalabalıkla yaptık. Bazı sorunlarımız yine çözülmedi arkasından Ordu'da miting yaptık. Bunları çiftçi rahattı da mı yaptık, halinden memnundu da mı yaptık? Sizden bir talep gelmezse Ziraat Odaları niye bir miting yapsın? Çiftçimiz rahatsa biz de oturur kimseyi eleştirmeyiz. Bizim işimiz siyaset yapmak değil. Bizim işimiz çiftçinin hak ve menfaatlerini korumak. Ama talep sizden geliyor. Çiftçi, Oda Başkanları'nı sıkıştırıyor, köylere gidiyoruz. Çiftçilerimizle konuşuyoruz bu mitingleri yapıyoruz. Bize inanmıyorsanız rakamlara bakın. Türkiye'nin GSMH'si büyüyor. Tarıma bakıyoruz, son yıl 1.2 küçülmüş. Tarım fiyatlarına bakıyorsunuz, tarım fiyatları yerinde sayıyor. Sanayi sektörü yüzde 14 civarında artmış. İstihdam rakamlarına bakıyoruz; 2005 yılında tarımdan 1 milyon insan göç etmiş. 2006 yılında 100 bin kişi buna eklenmiş. Peki bu göç neden oluyor? Siz çok rahatsınız da ondan mı oluyor? 1 milyon insan toprağını, evini bırakmış, toprağını satmış büyük şehirlere göç etmiş. Bu insanlar namazında niyazında, örf ve adetlerine bağlı hırsızlık bilmeyen insanlardır. Büyük şehre gidenlerin bir kısmı kapkaççı oluyorlar. Ekonomiyi düzeltseniz bile bu insanları kazanma şansınız var mı? Bundan büyük kayıp var mı?
Tarım fiyatları yerinde sayarken gübre fiyatları, girdi fiyatları artmış. Biz sanayiciden pahalı fiyatla elektrik kullanıyoruz. Sanayici 12.1, bizim 13.6 rakamlar ortada. Hükümetin yaptığı çalışmaya göre en düşük gelir 2.4 YTL ile tarımda. 1998 yılı rakamlarına baktığımızda pancar üretimi 22 milyon ton. Bugünlere geldiğimizde 14 milyon tonlara düşmüş. Peki nasıl oluyor da bu fabrikalar hala elimizde şeker stoku var diyorlar. Türkiye sınırlarından 1 milyon ton şeker girdiği iddia ediliyor. Güneydoğu'da kaçakçılıkla ilgili toplantılar da yaptık. Basına da duyurduk. Ama bu işleri çözmek bizim değil Devletin işi. Kaçakçılık Türkiye'de önlenmediği sürece pancarda iki yakamız bir araya gelmez. Yüksek kâr yapıyoruz. Şeker fiyatlarını indirebiliriz diyenlere sesleniyorum; şeker fiyatlarını aşağı çekeceğinize pancar fiyatlarını yukarı çekmeyi neden düşünmüyorsunuz? Bu işlerin mücadelesini hep beraber vermek zorundayız. Birlikten kuvvet doğar.”