TZOB
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“Mayıs
başında 22 olarak tespit edilen kuraklıktan etkilenen il sayısı 41’e çıktı”
-“Mayıs
ayında kuraklıktan en fazla zarar gören ürünler arpa, buğday ve kırmızı
mercimek oldu”
“Mayıs
ayında yeterli yağış alınabilseydi buğday rekoltesi 18 milyon tonun üzerinde,
arpa rekoltesi de 7,5 milyon ton civarında olabilirdi”
-“Buğdayda
18 milyon tonun, arpada 7 milyon tonun ve mercimekte ise 250 bin tonun altında
bir rekolte tahmin ediliyor”
-“Kuraklıktan
zarar gören çiftçilere dekar başına nakdi hibe kuraklık desteği verilmelidir”
-“1-2
yıl içinde basınçlı sulama sistemine geçmeyen çiftçi kalmamalıdır”
-“Doğal
afetler önemli zararlara neden oldu”
-“Kuraklık,
hayvancılıkta yükselen maliyetleri daha da artıracak”
-“Kuraklıktan
zarar gören üreticilerden sulama ücreti alınmamalıdır”
Ankara- 30.05.2021- Türkiye Ziraat
Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Mayıs ayı başında
kuraklıktan etkilenen il sayısını 22 olarak açıklamıştık. Mayıs yağışları
yetersiz olunca kuraklıktan etkilenen il sayısı 41’e çıktı. Haziran yağışları
da yetersiz olursa bu sayı daha da artacak” dedi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 2020-2021
üretim sezonunda kuraklığın ciddi oranlarda baş gösterdiğini vurguladığı “Mayıs
2021 Kuraklık Raporu” açıklamasında, “Kuraklık, üretimi ciddi oranda etkileyen
afetlerin başında geliyor. Ne yazık ki pandemiyle mücadele ettiğimiz 2020-2021
yılı üretim sezonunda bir de kuraklığın yol açtığı kayıplarla karşı karşıya
kaldık. Bu dönemde çiftçilerimizin yoğun emek vererek ürettikleri ürünler,
kuraklıktan büyük zarar gördü. Kayıpların etkisi sürmeye devam ediyor”
ifadelerini kullandı.
Bayraktar, TZOB olarak üreticilerin afetlerden en az seviyede etkilenmesi ve kayıpların asgari düzeyde olması için her tarım yılı başında olduğu gibi bu yılın başından itibaren de iklim koşulları ve bitki gelişimlerinin yakından takip edildiğini hatırlatarak, “Ayrıca bölgelerde alan çalışmasını aralıksız sürdüren Ziraat Odalarımızla video konferans yöntemiyle toplantılar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Toplantılarımız sonucunda alınması gereken tedbirlere yönelik teknik heyetimizin hazırladığı raporları çözüm önerileriyle sürekli kamuoyuyla paylaşıyoruz ve ilgili Bakanlıklara iletiyoruz” dedi.
“Kuraklıktan
zarar gören çiftçilere dekar başına nakdi hibe kuraklık desteği verilmelidir”
“Ülkemizde
son yıllarda kış yağışları yetersiz. Bu yılda sezonun başından itibaren ülke
genelinde beklenen yağışlar gerçekleşmedi. Bunun sonucunda meteorolojik ve
tarımsal kuraklığın yanı sıra bir de hidrolojik kuraklıkla karşı karşıya
kaldık” diyen Bayraktar şöyle devam etti:
“Mayıs
başında kuraklıktan etkilenen il sayısını 22 olarak açıklamıştık. Mayıs
yağışları yetersiz olunca kuraklıktan etkilenen il sayısı 41’e çıktı. Haziran
yağışları da yetersiz olursa bu sayı daha da artacak. Yaşanan kuraklık; üretim sezonunda harcanan
emeğin, kullanılan tohumun, atılan gübrenin ve ilacın karşılıksız kalmasına
neden oldu. Bu durum üretim maliyetlerini de
artırdı. Bu sezon maliyetlerin artmasında özellikle gübre fiyatlarında yüzde 90’a
varan artışlar da etkili oldu.
Açıklanan buğday, arpa ve mercimek alım
fiyatları kuraklık
yaşamayan iller için makul seviyede kabul edilebilir ancak kuraklıktan zarar
gören illerde yaşanacak verim kayıpları maliyeti daha da artıracak,
üreticilerin daha fazla zarara uğramasına neden olacak.
Kuraklıktan zarar gören üreticilerin
elinde yeterli ürün olmayacağı için fiyat artışlarından da yeterince
faydalanılması mümkün olmayacak. Bu
mağduriyetin telafi edilmesi için 2008 yılında olduğu gibi, bu yılda da
kuraklıktan zarar gören çiftçilere dekar başına nakdi hibe kuraklık desteği
verilmelidir.”
“Doğal
afetler önemli zararlara neden oldu”
2010 yılında 556 aşırı hava olayı
gerçekleştiğini, 2020 yılında ise bu sayının 984’e yükseldiğine dikkati çeken
Bayraktar, şunları söyledi:
“Nisan ve mayıs ayında aşırı sıcak esen
rüzgâr, toprak yüzeyini kuruttu ve başta Konya olmak üzere Çankırı, Aksaray,
Ankara, Afyonkarahisar, Çorum, Denizli, Nevşehir, Niğde, Kayseri, Kütahya,
Eskişehir, Kırıkkale gibi illerde kuraklık zararını artırdı. Bir yandan
kuraklık diğer yandan nisan ve mayıs aylarında görülen don olayı hububata ve
meyve ağaçlarına zarar verdi.
Ordu ve Giresun’da fındıkta, Aydın’da
çilekte, Manisa’da bağlarda, Niğde’de elma, kiraz ve kayısıda, Elazığ ve
Malatya’da kayısıda, Afyonkarahisar’da kiraz ve vişnede hasara neden oldu.
Ayrıca Kayseri, Kilis, Tokat, Denizli,
Kahramanmaraş ve Sivas’ta meyve ağaçlarında zarar meydana getirdi.
Yine mayısın son haftasında Bursa,
Balıkesir, Çanakkale ve İzmir’in bazı ilçelerinde aşırı yağış, fırtına ve sel
balıkçı teknelerini zarara uğrattı ve birçok ürüne zarar verdi.
Üretim döneminin başladığı 1 Ekim
2020–30 Nisan 2021 döneminde yağışlar normale göre yüzde 23,6, geçen yıla
oranla ise yüzde 18,6 azaldı. Mayıs ayında da beklenen yağışlar gelmeyince
kuraklığın sebep olduğu zarar iyice arttı. Bazı bölgelerimizde haziran ayında
yeterli yağış görülmediği takdirde kuraklığın boyutu ciddi oranlara ulaşacak.
Marmara, Karadeniz, Akdeniz Bölgeleri ve
Ege Bölgesi’nin birkaç ili hariç, azalan yağışlar özellikle Güneydoğu Anadolu
Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi’nin tüm illerinde ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin
bazı illerinde kuraklığın boyutunu daha da artırdı.
Mayıs ayında kuraklıktan en fazla zarar
gören ürünler arpa, buğday ve kırmızı mercimek oldu. Yeni ekilen mısır,
şekerpancarı, patates, nohut, yeşil mercimek, çeltik ve yem bitkileri gibi
ürünler de kuraklıktan etkilendi. İkinci ürün ekilişlerinde de sıkıntı olması
bekleniyor.
Yine mayıs ayında beklenen yağışların
gelmemesi sonucu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa,
Mardin, Kilis, Siirt, Şırnak, Gaziantep illerinde kıraç şartlardaki buğday,
arpa ve kırmızı mercimek kuraklıktan ciddi olarak zarar gördü.
Buğday ve arpada ise İç Anadolu
Bölgesi’nin Konya, Ankara, Aksaray, Eskişehir, Niğde, Nevşehir, Yozgat,
Çankırı, Sivas ve Kırıkkale illerinde, Ege Bölgesi’nin Afyonkarahisar, Kütahya,
Uşak, Denizli, Muğla ve Aydın illerinde, Akdeniz Bölgesi’nin Isparta ve Burdur
illerinde, Karadeniz Bölgesi’nin Amasya ve Çorum illerinde ciddi oranda rekolte
kayıpları yaşandı.”
“Kuraklık
ve gıda güvencesi”
“Pandemi sürecini yaşamaya başladığımız
2020 yılından bu yana, gıda güvenliği endişesi, iklim değişikliği gibi
nedenlerle ithalatçı ülkelerin fazla alım yapmaları, ihracatçı ülkelerin ise
ihracatlarını kısıtlamaları, durdurmaları veya stoklarını artırmak istemeleri
gibi nedenlerle talep yönünde sıkıntılar yaşanıyor. Bu durum, dünya
fiyatlarında yukarı yönlü bir hareketlenmeye sebep oldu ve olmaya devam ediyor”
diye Bayraktar şöyle devam etti:
“Bu yıl buğday, arpa ve mercimekte dünya
fiyatları yüksek seyrediyor. Diğer taraftan buğday, kırmızı mercimek, ayçiçeği,
soya, mısır gibi ithal etmek zorunda kaldığımız birçok ürün dikkate alındığında
uluslararası piyasalarda yaşanan fiyat hareketlerinin ülkemiz piyasalarını
doğrudan etkilediğini söyleyebiliriz. Buna kurdaki olası hareketlenme de
eklenince ithal ettiğimiz ürünlerin maliyetleri iç piyasa fiyatlarını
artıracaktır ve gıda enflasyon riski devam edecektir. Şurası da bir gerçektir
ki artan fiyatlardan çoğu zaman yararlanamayan üreticiler, aşırı fiyat
dalgalanmalarından da olumsuz etkilenecektir.
“Buğdayda
18 milyon, arpada 7 milyon tonun altında rekolte tahmin ediliyor”
Bayraktar, “Şayet mayıs ayında yeterli
yağış alınabilseydi buğday rekoltesi 18 milyon tonun üzerinde, arpa rekoltesi
de 7,5 milyon ton civarında olabilirdi” diyerek şöyle devam etti:
“Yeterli yağış gelmediği için rekolte
beklentisi de değişti. Buğdayda 18 milyon tonun, arpada 7 milyon tonun ve
mercimekte ise 250 bin tonun altında bir rekolte tahmin ediliyor. Özellikle
buğday, arpa ve mercimekte nisan ve mayıs yağışları çok etkilidir. Bu nedenle
bu ürünlerin üretiminde Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgeleri başta olmak
üzere diğer bölgelerde büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Hasat zamanı yaklaşan
bölgelerde mayıs ayının sonuna kadar yeterli yağış olmadığı için hububat
tarlalarına genellikle biçerdöverler giremedi.
“Sulanabilir
alanlardaki kayıplar ve desen değişikliği”
Son yıllarda kış yağışlarının yetersiz
olması ve bu yıl da sezonun başından itibaren ülke genelinde beklenen
yağışların gelmemesinin, göl ve akarsularda kurumalara yol açtığını belirten
Şemsi Bayraktar, “Barajlarda su seviyeleri azaldı, yeraltı su seviyeleri
geriledi. Ayrıca zaman zaman içme suyu konusunda da endişeler arttı. Yaşanan
verim kayıplarının birçok sonucu var. Barajlardan yeterli su verilememesi
nedeniyle, yeterli sulama yapılamayan ürünlerde verim kaybı yaşanıyor” dedi.
Sebze, yem bitkileri ve meyveler de
dâhil olmak üzere birçok üründe verim kaybı beklendiğini ifade eden Bayraktar,
şunları söyledi:
“Ege Bölgesi’nde pamuk yerine kuru
şartlarda üretimi yapılabilen ayçiçeğine yönelme oldu. Su sıkıntısından dolayı
yonca, silajlık mısır gibi yem bitkilerinin ekim alanları daraldı. Son
zamanlarda taban arazilerde üreticiler, fazla su tüketen ve ekolojisinden uzak
yerlerde yetiştirilebilen çok yıllık bitkilere geçmeye başladılar. Bunun
önlenmesi için tek yıllık bitkilere verilen desteklerin artırılması gerekiyor.
Önümüzdeki aylarda yağışların yetersiz
olması ve sulamanın yeterli düzeyde yapılamamasıyla mısır, pamuk, çeltik,
şekerpancarı ve yonca gibi çok su tüketilen ürünlerde sorunlar yaşanacağı
tahmin ediliyor.
Aydın’da Devlet Su İşleri Bölge
Müdürlüğü tarafından ürünlere 2 defa su verilmesiyle ilgili alınan karar;
pamuk, yem bitkisi ve meyvelik alanlarda üretim yapan çiftçiler için ciddi
sıkıntılara yol açacaktır. DSİ sulama konusunda çiftçilerimize destek
olmalıdır.”
“1-2
yıl içinde basınçlı sulama sistemine geçmeyen çiftçi kalmamalıdır”
Kuraklık döneminde bireysel basınçlı
sulama sisteminin öneminin bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan Bayraktar, “Türkiye’de
suyun yüzde 77’sini kullanan tarım sektöründe en kısa zamanda basınçlı sulama
sistemine geçilmesi için verilen hibe desteği artırılmalı, 1-2 yıl içinde
basınçlı sulama sistemine geçmeyen çiftçi kalmamalıdır. Bireysel basınçlı
sulama sistemlerinin desteklenmesinde başvuru süreleri kaldırılmalı ve bu
sisteme geçiş için yıl boyunca müracaat edebilme imkânı sağlanmalıdır” dedi.
“Kuraklıktan
hayvancılık da zarar görüyor”
Bayraktar, “Kuraklıktan dolayı yem
bitkileri ve hububatta yaşanan kayıpların bu ürünlerin fiyatlarının artmasına
neden olacağı açıktır. Bu artışlar hayvancılık sektörünü de olumsuz
etkileyecektir. Özellikle arpa, hayvancılık için en önemli hububat ürünüdür”
diyen Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Saman hayvancılıkta en fazla kullanılan
kaba yem kaynağıdır. Hububatta yaşanan kayıp ve bitki boylarının kısa kalması
saman arzında sıkıntı yaşanmasına neden olabilecektir. İç Anadolu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde görülen kuraklık bu bölgeden saman temin eden iller için
sıkıntı oluşturacaktır. Saman fiyatlarının fahiş oranlarda yükselmemesi için
saman arzına yönelik tedbirler alınmalı, özellikle stoklamaya yönelik
girişimler önlenmelidir. Hububat yan ürünü olan kepekte de ton fiyatının
şimdiden artmaya başladığı görüldüğünden gerekli tedbirlerin biran önce
alınması gerekmektedir.”
“Kuraklık,
hayvancılıkta yükselen maliyetleri daha da artıracak”
Hayvancılığın en önemli kaliteli kaba
yem kaynaklarından birinin de yem bitkileri olduğunu vurgulayan Bayraktar, kuraklığın
etkili olduğu illerde bu ürünlerde verimin de olumsuz etkilendiğini söyledi.
Bayraktar, şu bilgileri paylaştı:
“Hayvancılığın en önemli kaliteli kaba
yem kaynaklarından biri de yem bitkileridir. Kuraklığın etkili olduğu illerde
bu ürünlerde verimin de olumsuz etkilendiği görülmektedir. İç Anadolu Bölgesi
başta olmak üzere meralarda yağış yetersizliğinden dolayı önemli ölçüde ot
kaybı yaşanmış ve bitki boyları çok kısa kalmıştır.
Bu zarar, büyükbaş ve küçükbaş
hayvancılık kadar arıcıları da etkilemektedir. Arıcılarımız mera ve çayırlarda
yeterli çiçek olmadığı için mağdur olmaktadır. Kuraklığın hayvancılıkta da
yükselen maliyetlerin daha da artmasına neden olabileceği görülmektedir. Üreticilerimizi
bu dönemde üretimde tutmak için maliyetleri düşürücü, arz açığı olan ürünlerde
arzı dengeleyici, ürün satış fiyatlarının sürdürülebilir olmasını sağlayıcı
tedbirler alınmalıdır. Geçimini hayvancılıkla sağlayanlar, yem fiyatlarını
karşılayamadıkları için hayvanlarını satarak veya kestirerek sektörden
çıkmakta, ahırlar boşalmaktadır.”
“Kuraklıktan
etkilenen üreticilerin beklentileri”
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kuraklıktan
etkilenen üreticilere yönelik alınması gereken tedbir ve talepleri şöyle sıraladı:
“Kuraklıktan
zarar gören çiftçilere dekar başına 200 TL nakdi hibe kuraklık desteği
verilmelidir.
Üreticilerimizin Tarım Kredi
Kooperatifleri, Ziraat Bankası ve özel bankalara olan kredi borçları uzun
vadeli ve faizsiz ertelenmelidir.
Kuraklık yaşanan illerde
üreticilerimizin elektrik ve sulama maliyetleri artmıştır. Elektrikle sulama
yapan çiftçilerimizin borçlarından dolayı elektrikleri kesilmemeli ve sulama
ücretleri ile elektrik fiyatlarında indirime gidilmeli, tarımsal abone grubunda
elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV yüzde 1’e indirilmelidir.
Kuraklıktan zarar gören çiftçilere hibe
tohumluk dağıtımı yapılmalı, fide ve fidan desteği verilmelidir.
Kuraklıktan zarar gören üreticilerden bu
yıl için sulama ücreti alınmamalıdır.
Elektrik ve sulama borçları nedeniyle
desteklere bloke konulmasına son verilmeli, borçlar uzun vadeli ve faizsiz
ertelenmelidir.
Yapılandırılan üretici borçları faizsiz
ertelemeye dâhil edilmelidir.
Kuraklık yaşayan çiftçilere faizsiz
kredi kullandırılmalıdır.
Gübre başta olmak üzere girdilere
verilen destek artırılmalıdır.
2021 yılı destek ödemeleri bir an önce
verilerek kuraklıktan zarar gören üreticilere bunların can suyu olması
sağlanmalıdır.
Üreticilerimizin BAĞ-KUR prim borçları
uzun vadeyle faizsiz ertelenmeli ve yüksek olan BAĞ-KUR primleri
düşürülmelidir.
Yüksek olan TARSİM sigorta primleri
düşürülmeli, devlet desteği artırılmalıdır.
Hazine arazilerini eken ve Çiftçi Kayıt
Sistemi’ne kayıtlı olmayan üreticilerinde desteklerden yararlanması sağlanmalıdır.
Yeni gölet, baraj, yeraltı baraj
yatırımları artırılmalı ve devam edenler biran önce tamamlanmalıdır.
Kurak şartlara uygun çeşitlerin
yaygınlaştırılması daha fazla desteklenmelidir.
Güneydoğu Anadolu Projesi, Konya Ovası
Projesi, Doğu Anadolu Projesi gibi büyük sulama yatırımlarını içeren projeler
biran önce tamamlanmalıdır.
Acilen eski ve atıl vaziyette olan sulama sistemleri yenilenmeli, kapalı sistemlere geçilmelidir.”
Kuraklıktan Zarar Gören
İller;
1. Diyarbakır,
2. Şanlıurfa,
3. Batman,
4. Adıyaman,
5. Şırnak,
6. Siirt,
7. Mardin,
8. Gaziantep,
9. Kilis,
10. Erzurum,
11. Erzincan,
12. Elazığ,
13. Malatya
14.Tunceli,
15. Van,
16. Konya,
17. Aksaray,
18. Sivas,
19. Kütahya,
20. Burdur,
21. Amasya,
22. Denizli,
23. Nevşehir,
24.
Kırıkkale,
25.
Afyonkarahisar,
26. Çankırı,
27. Kayseri,
28. Yozgat,
29. Çorum,
30. Niğde,
31. Isparta,
32. Kırşehir,
33. Uşak,
34. Karaman,
35. Ankara,
36. Eskişehir,
37. Muğla,
38. Muş,
39. Aydın,
40. Hakkâri,
41. Kahramanmaraş.