-Kuru
üzüm fiyatları aşırı düştü…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: -“Bayram öncesinde 5,20 liraya kadar çıkan kuru üzüm kilogram fiyatı bugünlerde 3,60 liraya kadar indi”
-“Devlet müdahalesi şart oldu. TMO veya belirlenecek bir kurum müdahale alımı yapmalıdır. Aksi takdirde üreticimiz büyük bir sıkıntı yaşayacak, üretimi sürdürmekte zorlanacaktır”
-“Üzüm önemli bir ürün. Ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor”
-“Üretimde dünya 6’ncısı olduğumuz üzümde, ihracatta yarım milyar doları ancak geçiyoruz”
-“2012 yılında 681 milyon dolara kadar çıkan ihracat, Rusya ambargosuyla 2016 yılında 529 milyon dolara kadar indi”
-“İhracata ağırlık verilirse, Türkiye, anavatanı Anadolu olan üzümden çok daha fazla para kazanır. Üretimi Türkiye’nin yüzde 60’ını bile bulmayan Şili’nin yaptığı 1,5 milyar dolarlık ihracat bize örnek olmalıdır”
Ankara – 11.09.2017 – Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kuru üzüm fiyatlarının aşırı
düştüğünü, Kurban Bayramı öncesinde 5,20 liraya kadar çıkan kuru üzüm kilogram
fiyatının bugünlerde 3,60 liraya kadar indiğini bildirerek, “devlet müdahalesi
şart oldu. TMO veya belirlenecek bir kurum müdahale alımı yapmalıdır. Aksi
takdirde üreticimiz büyük bir sıkıntı yaşayacak, üretimi sürdürmekte zorlanacaktır”
dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, kuru üzümde
bir türlü fiyat istikrarının sağlamadığını, bunun da üreticiyi düzenli ve makul
bir gelirden yoksun bıraktığını belirtti. Üreticinin bin bir emek sarf ederek
ürettiği kuru üzümü yok pahasına elden çıkarmak zorunda kalmasının kabul
edilebilir bir durum olmadığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kuru üzüm üretimi Türkiye, ABD, İran,
Yunanistan, Güney Afrika Cumhuriyeti, Şili ve Afganistan’da önem kazanıyor.
Türkiye, çekirdeksiz kuru üzümüyle dünya çapında ünlüdür. Çekirdeksiz kuru üzüm
ihracatında Türkiye ilk sırayı alırken, ABD ikinci, İran üçüncü, Şili dördüncü,
Güney Afrika beşinci sırada bulunuyor. Dünya sofralık üzüm ihracatında Şili ilk
sırayı alırken, bu ülkeyi, ABD, İtalya, Çin, Peru, Güney Afrika Cumhuriyeti,
Hong Kong, İspanya, Avustralya, Hindistan, Mısır, Meksika, Yunanistan ve
Türkiye takip ediyor. Türkiye sofralık üzüm ihracatında 14’ncü sırada
bulunuyor.
Çekirdeksiz kuru üzüm üretimimiz, 2014’de
328 bin ton ve 2015’de de 196 bin ton olarak gerçekleşti. 2015’deki üretim
düşüşü dolu ve don afetinden kaynaklandı. 2016’da üretim 313 bin ton oldu.
Türkiye, çekirdeksiz kuru üzüm üretimde ilk sırayı alırken, ülkemizi, 238 bin
tonla ABD, 155 bin tonla İran, 140 bin tonla Hindistan, 130 bin tonla Çin, 70
bin tonla Şili, 45 bin tonla Özbekistan, 33 bin tonla Güney Afrika Cumhuriyeti,
30 bin tonla Arjantin, 19 bin tonla Avustralya izledi. Ülkemizde çekirdeksiz
kuru üzüm tüketimi 40-50 bin dolaylarında değişmektedir. 2016 yılında
kurutmalık çekirdeksiz üretiminin yüzde 84,7’si Manisa’da gerçekleştirildi. 1
milyon 141 bin tonluk kurutmalık çekirdeksiz üretiminin 966 bin tonunu Manisa
üretiyor. Manisa’yı, 103 bin tonla İzmir, 67 bin tonla Denizli izliyor. Üç ilin
toplam üretimdeki payı yüzde 99,6’ya yaklaşıyor.”
2015 ve 2016’da afetlerden ve ihracat
yapılamamasından dolayı büyük kayıplar yaşayan kuru üzüm üreticilerinin, bu yıl
da fiyatların düşmesinden mağdur olduğunu vurgulayan Bayraktar, bu yıl Temmuz
ve Ağustos aylarındaki aşırı sıcakların, bazı bölgelerde yaşanan don afetinin
rekolteyi etkilediğini, Turgutlu ve Ahmetli’de sıcaklardan dolayı yüzde 40’a
varan rekolte kayıpları yaşandığını belirtti.
Kuru üzüm fiyatlarındaki düşüşün, Tariş’in
etkin alım yapamaması, tüccarın fiyatları düşürmesinden kaynaklandığına dikkati
çeken Bayraktar, “üreticimiz depolama imkanı olmadığı için ve borçlarını
kapatma zorunluğundan dolayı ürününü fiyat ne olursa olsun emanete veriyor veya
açığa satış yapıyor. Büyük zarara uğruyor. Üzümde depolama imkanları
artırılmalıdır” dedi.
-“İhracata
ağırlık verilmeli”-
Üzümün önemli bir ürün olduğunu, ülke
ekonomisine büyük katkıları bulunduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“İhracata ağırlık verilirse, Türkiye,
anavatanı Anadolu olan üzümden çok daha fazla para kazanır. Üretimi Türkiye’nin
yüzde 60’ını bile bulmayan Şili’nin yaptığı 1,5 milyar dolarlık toplam üzüm ihracatı
bize örnek olmalıdır. Sofralık ve kuru üzümde Şili 1,5, ABD 1,24 milyar dolar
ihracat yaparken, Türkiye’nin, ihracatta, Şili, ABD’nin yanı sıra, İtalya, Çin,
Peru, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ardından yedinci sırada yer alması ülkemize
yakışmamaktadır.
Üzüm ihracatı, 2012’de 681 milyon dolara
ulaştı. İhracat, 2015’de üretim düşüşü yüzünden 569 milyon dolara, 2016’da
Rusya ambargosu dolayısıyla 529 milyon dolara geriledi. Toplam üzüm ihracatının
yüzde 77,1 kurutulmuş çekirdeksiz üzümden meydana gelmektedir. Türkiye, 2016
yılında 408,1 milyon dolarlık kurutulmuş çekirdeksiz üzüm ihracatı yaparken,
taze üzüm ihracatı 104,5 milyon dolarda kalmaktadır.
Üretimde dünya 6’ncısı olduğumuz üzümde
ihracatta yarım milyar doları ancak geçiyoruz. 2012 yılında 681 milyon dolara
kadar çıkan ihracat, Rusya ambargosuyla 2016 yılında 529 milyon dolara kadar indi.”
-Yapılması
gerekenler-
Türkiye’nin bağcılıktaki gelişmesinin büyük
ölçüde ihracata bağlı olduğunu, iç piyasanın doyduğunu, ihracatın önündeki
büyük engellerin kaldırılması gerektiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“İhracat kapıları zamanında açılmalıdır.
İhracata prim desteği verilmeli, sofralık
üzüm ihracatı da artırılmalıdır.
TARİŞ yeniden yapılandırılarak kuru üzümde
müdahale kurumu olarak faaliyet göstermesinin sağlanmalıdır.
Kaçak yollarla ülkeye üzüm girmesinin önüne
geçilmelidir. Sınır ticaretiyle üzüm girişleri iyi kontrol edilmeli, sınır illeri
dışında satılmasına izin verilmemelidir.
Üzümler, aflatoksin oluşmaması için beton ve
tel sergi üzerinde kurutulmalıdır.
Ambalajlama ve depolamaya önem verilmeli,
Avrupa Birliği benzeri bir depolama kuruluşu oluşturulmalı, depolama
maliyetleri desteklenmelidir. Lisanslı depoculuk sistemine geçilmesi
sağlanmalıdır.
Hasat zamanı tat oranı ölçümü yapılarak
belirlenmelidir.
Üzümün alternatif değerlendirme biçimleri
olan pekmez, şıra, pestil, üzüm suyu üretimi desteklenmelidir.
Ürün ihtisas borsaları oluşturulmalı, mevcut
borsalara işlerlik kazandırılmalıdır.
Diğer üzüm üreticisi ülkelerin çiftçileriyle
mücadele edilebilmesi için girdi maliyetleri düşürülmeli, üzüm üreticimiz
desteklenmelidir.
Mevcut ihracat pazarlarının korunması, yeni
pazarlar bulunması, hem ülke içinde hem de ülke dışında tüketimin artırılması
için üzüm tanıtım grubu oluşturulmalıdır.
Üzümün sağlığa yararları konusunda kamuoyu
bilinçlendirilmeli, okul üzümü programı devam etmelidir.
Rekoltenin yüksek olduğu dönemlerde fiyat
düşüşlerinin önüne geçilmesi veya kazanılmış ihracat pazarlarının korunabilmesi
açısından kalitenin bozulduğu yıllarda kullanılmak üzere ihtiyaç fazlası ürünün
piyasadan çekilebilmesi için stok kurumu oluşturulmalıdır.”