-Kimse çiftçiyi yok sayamaz…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Son yılların en büyük doğal afeti yaşanmasına rağmen
tarım ülkenin gündeminde değil”
-“Seçimden başka bir şey konuşmaz olduk”
-“77 milyonu besleyen 5 milyonun üzerindeki çiftçimizi bu ülkede kimse yok sayamaz, sıkıntılarını görmezden gelemez”
-“Türkiye gerçek gündemine dönmeli”
-“Her akşam televizyonlarda seçim, dış politika üzerine oturumlar yapılıyor. Tarımı konuşan yok. Çok büyük bir afet yaşandı ama televizyonlarda hiçbir açık oturumda tartışma konusu yapılmadı”
-“Tarımın bu yıl yaşamadığı afet kalmadı. Çiftçimiz zor durumda. Türkiye bunu da konuşmalı, çözüm yolları üretmeli”
-“Bu afetin sonuçlarını Ağustos ayından itibaren göreceğiz. Tedbirler alınmadığı takdirde Türkiye’nin gıda güvencesini sağlayamayız”
-“Gelişmiş ülkeler öncelikle seçimi değil, geçimi konuşuyor”
-“Sorunlara odaklanmalıyız. Bu yıl mahalli idare seçimi yaptık, Cumhurbaşkanlığı seçimi var. 2015 yılında milletvekili genel seçimleri var. Seçimler olacak ama sorunları da konuşmalıyız”
-“Kimse, içinde bulunduğumuz yıldaki üretim yetersizliği nedeniyle Türkiye’nin tarımda çok daha fazla ithalata mecbur kalabileceğini göz önünde bulundurmuyor”
Ankara – 22.06.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin seçimden başka bir şey konuşmaz olduğunu bildirerek, “son yılların en büyük doğal afeti yaşanmasına rağmen tarım ülkenin gündeminde değil. 77 milyonu besleyen 5 milyonun üzerindeki çiftçimizi bu ülkede kimse yok sayamaz, sıkıntılarını görmezden gelemez” dedi.
Bayraktar, çiftçinin zor durumda olduğunu, Türkiye’nin bunu da konuşması, çözüm yolları üretmesi, gerçek gündemine dönmesi gerektiğini belirtti.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2013-2014 üretim döneminde başlangıcından itibaren, kuraklık, don, dolu, aşırı yağış, fırtına, hortum gibi doğal afetlerin hemen her türlüsünün yaşandığını belirtti. Doğal afetlerin 81 ilin büyük çoğunluğunda zarara yol açtığını vurgulayan Bayraktar, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin kuraklıktan şiddetli bir şekilde etkilendiğine, tahılların hepsinde rekolte düşüşü beklendiğine dikkati çekti. Bayraktar, en önemli tahıl olan buğdayda geçen yıl 22 milyon 50 bin ton olan rekoltenin, bu yıl 18 milyon tonu bulmasının bile sevindirici bir gelişme olacağını bildirdi.
Kuraklık başta olmak üzere doğal afetlerin sadece tahılları ve meyveyi olumsuz etkilemeyeceğini, yem bitkilerinde de rekolte kaybına neden olacağına dikkati çeken Bayraktar, “kuraklık nedeniyle buğday ve arpada sap boyu yeterince gelişmedi, kısa kaldı. Bu da saman üretiminin beklenenin çok altında kalacağını gösteriyor. Türkiye, 2012 yılında saman ithal etmek zorunda kalmıştı. Saman ithalatına yönelik düzenlemeler, yine böyle bir yola gidileceğini bize gösteriyor” dedi.
Türkiye’nin zaten kaliteli kaba yem açığı yaşadığını hatırlatan Bayraktar, bu yıl hayvan yemi olarak da kullanılan buğday, arpa, mısır, çavdar, yulaf ve tritikalenin yanı sıra fiğ gibi yem bitkileri üretiminde de önemli rekolte kaybı beklendiğini, bunun hayvancılığı da olumsuz etkileyeceğini, yem ve dolayısıyla üreticinin maliyetlerini artıracağını vurguladı. Zaten şu sıralar üreticinin dana karkası kilogramı 19 lira 10 kuruştan, neredeyse maliyetine sattığını, bu maliyetlerin daha da artması halinde üretimin sürdürülemez bir hale geleceğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Mart ayında yaşanan don olayı çok sayıda ilde etkili oldu. Kayısı, fındık, elma, ceviz başta olmak üzere hemen hemen bütün meyveler dondan etkilendi. Yer yer yüzde 90’lara varan üretim kayıpları oluştu. Fiyatlar mevsim normallerinin çok üzerinde seyrediyor. Son bir yılda market fiyatları, kuru kayısıda yüzde 154,5, Antep fıstığında yüzde 70,8, iç fındıkta yüzde 60,24, kirazda yüzde 41,65, şeftalide yüzde 38,10, kavunda yüzde 28,82, limonda yüzde 26,75, elmada yüzde 17,25 arttı. Artış oranları enflasyonun çok üzerinde...
-“Seçimden başka bir şey konuşmaz olduk”-
Üreticimizin tarlasına, bahçesine adeta ateş düştü. Çiftçimiz zor durumda. Bunlar önemli sorunlar. Bunu konuşup, çözüm yolları üretmemiz gerekirken, seçimden başka bir şey konuşmaz olduk. 2013 yılı sonundan bu yana sürekli seçimi konuşuyoruz. Seçimler elbette önemli. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru. Ama gelişmiş ülkeler öncelikle seçimi değil, geçimi konuşuyor. Gelişmiş ülkelerde sokakta, çarşıda, tarlada, pazarda seçim konuşulmuyor. Herkes işinde gücünde... Çalışıyor, üretiyor. Sistem normal düzeninde işliyor.”
Türkiye’nin artık gerçek gündemine, işine gücüne dönmesi gerektiğini, ülkenin sorunlarını masaya yatırması, çözüm yollarını araması gerektiğini belirten Bayraktar, şu konulara değindi:
“Tarımın bu yıl yaşamadığı afet kalmadı ama gündemde yer almıyor. Son yılların en büyük doğal afetini yaşanmasına rağmen tarım ülkenin gündeminde değil. Her akşam televizyonlarda seçim, dış politika üzerine oturumlar yapılıyor. Tarımı konuşan yok. Çok büyük bir afet yaşandı ama televizyonlarda hiçbir açık oturumda tartışma konusu yapılmadı. Gıda güvencesinden daha önemli bir konu var mı? Büyük bir felaket yaşıyoruz. Bu afetin sonuçlarını Ağustos ayından itibaren göreceğiz. Tedbirler alınmadığı takdirde Türkiye’nin gıda güvencesini sağlayamayız. Tarımın sorunları ve çözüm yolları tartışılmalı. 77 milyonu besleyen 5 milyonun üzerindeki çiftçimizi bu ülkede kimse yok sayamaz, sıkıntılarını görmezden gelemez. Afetin boyutlarının çok büyük olmasına rağmen, tarım sektörü, ulusal medyada, televizyonlarda yer bulamıyor. Tarıma niçin ulusal medyamız bu kadar uzak? Çiftçimiz, insanlarımızı doyuruyor. Bundan daha önemli bir konu var mı? Bazı kesimlerin bunun farkında olmaması bizi üzüyor.”
-“En önemli konu gıda güvencesi ve güvenliğidir”-
Öncelikle sorunlara odaklanılması gerektiğini, bu yıl mahalli idareler genel seçimi yapıldığını, Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“2015 yılında da milletvekili genel seçimleri var. Seçimler olacak ama sorunları da konuşmalıyız. Ancak bizim çiftçimizin, üreticimizin, tüm halkımızın sorunlarını görmemize engel olmamalı.
Kimse, içinde bulunduğumuz yıldaki üretim yetersizliği nedeniyle Türkiye’nin tarımda çok daha fazla ithalata mecbur kalabileceğini göz önünde bulundurmuyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizin ön önemli konusu gıda güvencesi ve güvenliğidir. Gıda güvencesini sağlayan da Türk çiftçisidir. Çiftçimizin sorunu aynı zamanda ülkemizin sorunudur. 77 milyon nüfusumuzu, 39 milyon turisti ve 1 milyonu aşkın Suriyeli mülteciyi, 2 milyondan fazla Türkiye’de yaşayan yabancıyı doyuran, 17 milyar dolarlık tarım ve gıda ihracatının gerçekleştirilmesini sağlayan çiftçimizin sorunlarını çözmezsek, ülkemizin gıda güvencesi sıkıntıya girer. Çiftçimizi ne yapıp edip tarlada tutmalıyız. Finansman ihtiyacını sağlamalıyız. Elektrik, Sosyal Güvenlik prim borçları dahil tüm borçlarını en az 2-3 yıl ertelemeliyiz. Özel bankalara olan borçlarını yapılandırmalıyız. Mazot, gübre, ilaç, tohum gibi girdi maliyetlerini en makul seviyede tutmalıyız. Bunlar yapılmalı ki doğal afetlerden ve borçlardan beli bükülen çiftçimiz yeni üretim sezonuna hazırlanabilsin, ekip biçebilsin, ülkemizin gıda güvencesini sağlamaya devam etsin.”