-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Küçük aile işletmelerine pozitif ayrımcılık
tanınmalı, küçük aile işletmeleri daha fazla desteklenmelidir”
-“Tarımsal üretim karlı ve cazip hale getirilmeli,
küçük aile işletmelerinin uygulayabileceği projeler geliştirilmelidir”
-“Kentten köye göç edenlerin
sayısında bir artış bekliyoruz”
-“Köye, kırsala dönmeyi özendirmeye yönelik
uygulanan politikalar artırılmalıdır”
-“Kırsalda yaş ortalaması yükselmektedir.
Kırsaldaki gençler ve köylerine dönen gençler teşvik edilmelidir”
-“Kırsalı yaşanır hale getiren eğitim, sağlık,
sosyal güvenlik, iletişim gibi hizmetler geliştirilerek altyapı modernize
edilmelidir”
-“Vatandaşlarımız köy
hayatını seçerek hem kazançlarını hem de huzurlarını artırmak istiyor”
-“Şehrin
karmaşasından uzak, toprağın işveren olduğu köylerde çiftçilik yapmak en cazip
mesleklerden biri haline geldi”
-“Ekonomik kaygıların, iş kayıplarının etkisi göz önüne
alındığında, kentten köye göç edenlerin sayısında bir artış bekliyoruz”
-“Tarım dışı sektörler, zor dönemlerde en çok
etkilenen sektörlerdir. Bu dönemlerde tarımda istihdamın arttığı tarımın
işsizliği azalttığı görülmektedir”
-“Ekonomik krizlerde kırsala yönelim vardır. Salgın
ve benzeri tehlikelerin neden olduğu ekonomik güçlükler de köylere geri dönüşe
bir ivme kazandırabilecektir”
Ankara- 08.06.2020- Türkiye
Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pandemi sürecinin yaşam
tercihlerinde de değişikliklere neden olduğunu bildirerek, “Kalabalık
şehirlerden kırsala göç başladı. Vatandaşlarımız köy hayatını seçerek hem kazançlarını hem de
huzurlarını artırmak istiyor. Şehrin karmaşasından uzak, toprağın işveren
olduğu köylerde çiftçilik yapmak en cazip mesleklerden biri haline geldi” diye
konuştu.
Kırsalda yaşama
olan ilgi artarken, küçük aile işletmelerine pozitif ayrımcılık tanınması
gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, küçük aile işletmelerinin daha fazla
desteklenmesinin önemine vurgu yaptı.
Bayraktar, koronavirüs
salgınıyla birlikte doğal yaşamın önem kazandığını belirtti. Sağlık, ekonomik
ve psikolojik gerekçelerle köy hayatına olan ilginin arttığını ifade eden
Bayraktar, “Pandemi ile mücadele ederken insanlar, sağlıklarının yanı sıra
ekonomik güvencelerini de kaybetme endişesi yaşadı. İnsanlar artık kalabalık
şehirlerden uzaklaşarak daha sakin bir hayatı seçmek ve üretmek istiyorlar.
Ekonomik kaygıların, iş kayıplarının etkisi göz önüne alındığında, kentten köye
göç edenlerin sayısında bir artış bekliyoruz” diye konuştu.
Bayraktar, daha iyi işlerde çalışmayı ümit
ederek kente göç edenlerin de yeniden köye dönme eğilimi gösterdiklerini ifade
etti. Ekonomik kaygıların yanı sıra memleket özlemi ve doğa tutkusunun da
tersine göçte etkili olduğunu belirten Bayraktar, “Köyüne
dönüp yeniden toprağını işlemek isteyenlerin yanı sıra, beyaz yakalılar da
şehir hayatında elde ettikleri deneyimlerden faydalanarak üretmek, girişimci
olmak istiyor” ifadelerini kullandı.
-“Ekonomik
güçlükler de köylere geri dönüşe bir ivme kazandırabilecektir”
Artan nüfus baskısı ve ekonomik
dalgalanmaların göçleri etkilediğini belirten Bayraktar şunları söyledi:
“Eğer köylerden
şehirlere göçenler tarım sektöründe gelir artışı yaşandığını görürlerse, geri
dönüş hızı da o derecede artacaktır. Çünkü tarım dışı sektörler, zor dönemlerden
en çok etkilenen sektörlerdir. Bu dönemlerde tarımda istihdamın arttığı,
tarımın işsizliği azalttığı görülmektedir. 1994 krizinde tarımda istihdam 7,7
milyon kişiden 8,7 milyon kişiye, 2001 krizinde 7,8 milyon kişiden 8,1 milyon
kişiye ve 2008 krizinde ise 4,9 milyon kişiden 5,2 milyon kişiye yükselmişti.
Ekonomik krizlerde kırsala yönelim vardır. Salgın ve benzeri gelişmelerin neden
olduğu ekonomik güçlükler de köylere geri dönüşe bir ivme kazandırabilecektir.”
-“Hangi köye döneceğiz?”
Daha çok
şehirlerde görülen koronavirüs salgınının beraberinde getirdiği sosyal
problemlerin köy hayatına özendirdiğini ifade eden Bayraktar şunları söyledi:
“Ama hangi
köylere? Alt yapısını tamamlamış, interneti de dahil iletişimin sağlandığı,
tarımsal üretimin yapılabileceği arazilere sahip köylere mi? Yoksa tarımsal
üretimle ilişkisi kesilmiş, sadece yaşlıların ve birkaç hanenin ikamet ettiği
köylere mi?
Köye, kırsala
dönmeyi özendirmeye yönelik uygulanan politikalar artırılmalıdır. Kırsalda yaş
ortalaması yükselmektedir. Kırsaldaki gençler ve köylerine dönen gençler teşvik
edilmelidir. Kırsalı yaşanır hale getiren eğitim, sağlık, sosyal güvenlik,
iletişim gibi hizmetler geliştirilerek altyapı modernize edilmelidir.
Tarımsal üretim
karlı ve cazip hale getirilmeli, küçük aile işletmelerinin uygulayabileceği
projeler geliştirilmelidir. Projelerin hazırlanması ve yürütülmesi konusunda
Tarım Orman İl Müdürlüğü teknik elemanları ve Ziraat Odalarımızda çalışan
danışmanlar görev almalıdır” diye konuştu.
-Yapılması gerekenler-
Köylerdeki genç
nüfusun her geçen gün azaldığına işaret eden Bayraktar, pandemi süreciyle
birlikte cazip hale gelen tersine göçün, doğru değerlendirilmesi durumunda
önemli bir avantaj olduğuna işaret etti. Köylerde yaşamın cazip hale getirilmesiyle
şehirlerdeki göç baskısının da sona ereğini belirten Bayraktar, “Kırsala,
kentlerde olan hizmetler götürülmelidir. Kent ve kır arasındaki sosyo- ekonomik
farklılıklar giderilmeli, tarım sektörünün ülke ortalamasının üçte birinde
kalan kişi başına gelir seviyesi yükseltilmeli, küçük aile işletmeleri
desteklenmeli, tarıma dayalı sanayiler ve kırsal turizm geliştirilmelidir” diye
konuştu.
Bayraktar,
kırsalda yaşamın avantajlı hale gelmesi için, tarımın, küçük ve parçalı arazi
yapısı, sulama, örgütlenme, tarımsal eğitim ve yayım hizmetleri konusundaki
yetersizlikler, kalite ve standartlara uyum konusundaki güçlükler, tarım-sanayi
entegrasyonu ve pazarlama faaliyetlerinde etkinlik sorunları, sermaye ve mali
kaynak yetersizlikleri, üretimin doğa koşullarına bağımlılığı ve verim
düşüklüğü gibi yapısal sorunlarının çözülmesi gerektiğini belirtti.
Bayraktar,
“Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi hizmetlerin başarıyla uygulanması, kırsal
altyapının modernize edilmesi ve tarımsal sanayinin köylerde geliştirilmesi ile
istihdam sağlanması durumunda kırsala ve köye dönüş olmaması için hiçbir sebep
yoktur” diye konuştu.