-Erozyonla
Mücadele Haftası…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Tarım arazilerimizin yüzde 59’u, meralarımızın yüzde 64’ü erozyonun yıkıcı etkisi altında”
-“Erozyona maruz kalan tarım ve mera alanlarının büyüklüğü İngiltere boyutlarına yaklaşıyor”
-“İklim değişikliği ve erozyonla mücadele tüm dünyanın sorunudur ve küresel boyutta çaba gerektirir. Aksi takdirde dünyamızı çöl olmaktan kurtaramayız”
-“Erozyonla mücadelede en önemli konu, bitki örtüsünün korunması ve artırılmasıdır. Bundan dolayı ormanların, meraların zarar görmemesi, bu alanların yaygınlaştırılması gerekir”
Ankara – 14.11.2017 – Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkemizde tarım arazilerinin
yüzde 59’unun, meraların yüzde 64’ünün erozyonun yıkıcı etkisi altında olduğunu
bildirdi.
Bayraktar, Erozyonla Mücadele Haftası
nedeniyle yaptığı açıklamada, toprağı koruyan bitki örtüsünün çeşitli
sebeplerle tahribata uğramasının erozyonun en önemli nedeni olduğunu belirtti.
Arazi eğimi, toprak yapısı, yıllık yağış miktarı, iklim, bitki örtüsü, toprak
ve bitkiye yapılan çeşitli müdahalelerin erozyonun şiddetini belirlediği
bilgisini veren Bayraktar, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafi konum, iklim,
topografya ve toprak şartlarının, arazi ve toprak bozulumuna ve kuraklığa karşı
hassasiyeti artırdığına dikkati çekti.
-Eğimli
arazi yapısı erozyonu artırıyor-
“Tarım arazilerimizin yüzde 59’u, meralarımızın
yüzde 64’ü, orman arazilerinin yüzde 54’ü çeşitli şiddette erozyona maruz
kalıyor. Tarım alanlarının 14 milyon hektarında, meraların ise 9,35 milyon
hektarında erozyon görülüyor. Erozyona maruz kalan tarım ve mera alanlarının
büyüklüğü İngiltere boyutlarına yaklaşıyor. Küresel ısınma da olumsuz
etkileriyle topraklarımız üzerindeki baskıyı her geçen gün artırıyor. Geçmişe
göre daha sık, uzun süreli ve şiddetli kuraklıklar, ani ve normallerin çok
üzerinde yağışlara bağlı sel ve su baskınları, aşırı atmosfer olaylarıyla
karşılaşıyoruz. Çiftçilerimiz de doğal afetlerle sürekli bir şekilde mücadele
etmek durumunda kalıyor. Üst üste yaşanan doğal afetler yüzünden mağdur olan
çok sayıda çiftçimiz bulunuyor.
-“Küresel
ısınma ilerleyen dönemde erozyonu daha da artıracak”-
-Erozyonla
mücadele için yapılması gerekenler-
“22,3 milyon hektar olan orman varlığımızın
yüzde 43’ü bozuk orman alanlarıdır. Bu alanlar iyileştirilmelidir. Ormanlar,
toprak üstünde gövde, dal ve yapraklarının yardımıyla, toprak altında da
köklerinin tutucu gücüyle erozyonu önler. Ormanlar aşırı ve yanlış kullanılmamalıdır.
Orman yangınları, tarla açılması, sanayileşme ile birlikte çevre ve hava
kirlenmesi sonucunda asit yağmurlarının yol açtığı problemler, orman
alanlarında tahribatı artırmaktadır.
Tarım alanları toprak işlemeyi azaltan,
değiştiren ve ortadan kaldıran yöntemler ile korumalı tarım uygulamaları erozyonla
mücadelede önemlidir. Korumalı tarım, su ve rüzgarın aşındırıcı etkisine karşı,
toprak yüzeyinde anız bırakılmasını ve yıl boyunca düzgün bir toprak üstü atık
dağılımını hedefler. Malçlı (örtüleme), azaltılmış ve doğrudan ekim gibi
yöntemlerin uygulanması erozyonu önler.
Erozyona yol açan vahşi sulamanın önüne
geçilmeli, üretici doğru sulama konusunda bilinçlendirilmeli, basınçlı sulama
sistemleri artırılmalıdır.
Erozyonla mücadele meralar da çok önemlidir.
Meraların, ekolojik çevre ve bölge şartlarına uygun biçimde otlatma
kapasiteleri ve dönemleri belirlenmeli, meralarda, erken, geç ve aşırı otlatma
yapılmamalı ve bozulmuş mera alanları iyileştirilmelidir.
Kuraklığa dayanıklı uygun türler belirlenmeli,
bu türler çoğaltılmalıdır.
Bozulmayı azaltacak, ot verimini artıracak,
gübreleme, yapay tohumlama, aşılama, göze tesisleri, münavebeli otlatma, kontur
karıklama, hendekleme ve teraslama gibi kültürel ve teknik tedbirler
alınmalıdır.”