-Dünya Süt Günü…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Süt fiyatlarında istikrar sağlanamazsa et fiyatlarında da istikrar sağlanamaz. Türkiye’nin kırmızı et sorunu olur”
-“Çiğ süt/yem paritesi, Mayıs ayında 1,19’a kadar indi. Hiçbir zaman paritede 1,5 oranına ulaşılamadı. Bu sağlanmadığı takdirde, üreticinin yeterli gelir elde etmesi mümkün olamayacaktır”
-“Üretici ve market fiyatları arasında önemli fiyat marjları var. Üretici yeterli düzeyde para kazanamazken, tüketicinin süt ürünlerini pahalı tüketmesi ve birilerinin buradan büyük kazanç elde etmesi kabul edilebilir bir durum değil”
-“Nihai tüketici fiyatından tarafların ‘adil pay’ almasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı”
-“Sanayici de ayağına kurşun sıkmamalı, üreticinin yeterli gelir elde edememesi durumunda üretimi sürdüremeyeceğini bilmeli”
-“Mayıs ayı itibarıyla üretici sütünü 1 lira 15 kuruşa satarken, tüketici fiyatları 3 lira 25 kuruş ile 3 lira 59 kuruş arasında değişiyor”
-“Üreticide süt fiyatı, 2014 Haziran-2015 Nisan arasında hiç artmadı. 1 lira 15 kuruşta sabit kaldı. Buna karşın, bu dönemde tüketici enflasyonu yüzde 7,15’i buldu”
-“Okul sütü peynir, yoğurt, ayran gibi ürünlerle çeşitlendirilmeli”
-“Hayvancılık destekleri artarak devam etmeli, çiğ süt/yem paritesinde dengeyi sağlayacak tedbirler alınmalı, Büyükşehir Belediye yasası çerçevesinde mücavir alan
içinde kalan hayvancılık işletmeleri korunmalıdır”
Ankara – 21.05.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, süt fiyatlarında istikrarın sağlanamaması durumunda et fiyatlarında da istikrarın sağlanamayacağını, Türkiye’nin kırmızı et sorunu olacağını bildirdi.
Bayraktar, “Üretici ve market fiyatları arasında önemli fiyat marjları var. Üretici yeterli para kazanamazken, tüketicinin süt ürünlerini pahalı tüketmesi ve birilerinin buradan büyük kazanç elde etmesi kabul edilebilir bir durum değil. Nihai tüketici fiyatından tarafların ‘adil pay’ almasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı. Sanayici de ayağına kurşun sıkmamalı, üreticinin yeterli gelir elde edememesi durumunda üretimi sürdüremeyeceğini bilmeli” dedi.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, sütün faydalarını anlatmak, süt içme alışkanlığının kazandırılmasını ve süt tüketiminin artırılmasını sağlamak amacıyla, Uluslararası Sütçülük Federasyonu'nun 1956 yılında aldığı bir karar gereğince, her yıl 21 Mayıs gününün, Federasyon’a üye tüm ülkelerle birlikte ülkemizde de “Dünya Süt Günü” olarak kutlandığı bilgisini verdi.
Sütün, sadece bebeklikte değil, insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken bir besin olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Düzenli süt tüketimi alışkanlığının, bebeklikten yaşlılığa, bireyin zihinsel ve fiziksel gelişimine, vücudunun güçlenmesine ve sağlığının korunmasına çok ciddi oranda katkı sağladığı kanıtlanmıştır.
Sağlık Bakanlığı bireylerin günlük olarak tüketmesi gereken süt miktarını; çocuklarda, ergenlik çağındakilerde, gebelerde, emziren kadınlarda, menopoz sonrası kadınlarda 3-4 su bardağı, yetişkinlerde 2 su bardağı olarak önermektedir.
Bütün bunlara rağmen, ülkemizde içme sütü tüketim alışkanlığı yaygın değildir. Bu doğrultuda yapılan araştırmalar, Türk halkının su, çay ve gazlı içeceklerden daha az süt tükettiğini göstermektedir.”
-Okul Sütü Programı çok önemli-
Dünyada çok sayıda ülkenin süt tüketimini artırmak için bireyleri özendirici ve teşvik edici okul sütü programlarına başvurduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“60’dan fazla ülkede okul sütü programları uygulanıyor. Ülkemizde çocuklarımız süt ve süt ürünlerini yeterince tüketmediğinden sağlıklı beslenememektedir. Bu ürünler özellikle yoksul aile çocuklarına ulaşamamaktadır. Okul sütü programlarıyla çocuklara süt içirmek, yoksul aile çocukları başta olmak üzere tüm çocukların gerek bedensel gerekse zihinsel gelişimi için çok önemlidir. Çok önemli gördüğümüz ve 3 yıldır uygulanan Okul Sütü Programı’nın, peynir, yoğurt, ayran gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilerek devam ettirilmesini talep ediyoruz.”
-Süt hayvancılık sektörünün lokomotifi-
İnsan sağlığı için çok önemli olan sütün, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bilhassa büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Söz konusu şartlara haiz bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir.
Sütte üretim hızla artıyor. 2011 yılında 15,1 milyon ton olan süt üretimi, 2012 yılında 17,4, 2013 yılında 18,2, 2014 yılında 18,5 milyon tona çıktı. Üretim artışı ve verilen teşviklerle birlikte sanayiye aktarılan süt miktarı artıyor. 2011 yılında 7 milyon 74 bin ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, 2012’de 7 milyon 932 bin, 2013’de 7 milyon 939 bin, 2014’de 8 milyon 626 bin tona yükseldi.
Sektör önemli miktarda ihracat da gerçekleştiriyor. 50’ye yakın ülkeye süt ve süt ürünleri ihracatı yapılıyor. 2013 yılında 282 milyon dolar olan süt ve süt ürünleri ihracatı, 2014 yılında 348 milyon dolara çıktı.
Süt sektörü 2014’de 44,3 milyar lira olan hayvansal üretimin yüzde 45,5’ini karşılıyor. Sektörü, yüzde 39,1 ile kırmızı et, yüzde 9,8 ile yumurta izliyor.
Mayıs ayı itibarıyla üretici sütünü 1 lira 15 kuruşa satarken, tüketici fiyatları 3 lira 25 kuruş ile 3 lira 59 kuruş arasında değişiyor. Yani üreticiden çıkan süt, tüketiciye yüzde 182,6 ile yüzde 212 farkla ulaşıyor. Üreticide süt fiyatı, 2014 Haziran-2015 Nisan arasında hiç artmadı. 1 lira 15 kuruşta sabit kaldı. Buna karşın, bu dönemde tüketici enflasyonu yüzde 7,15’i buldu. Enflasyon mağduru olan üreticimizin alım gücü de düştü.”
-“Piyasa istikrarı açısından Et ve Süt Kurumu çok önemli”-
Piyasa istikrarı açısından Et ve Süt Kurumu’nun müdahale kurumuna dönüştürülmesinin çok önemli olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Hayvancılığımızın gelişmesine ve sorunlarının çözümlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandığımız ve her platformda dile getirdiğimiz ‘müdahale kurumunun’ oluşturulmasıyla ilgili talebimizin dikkate alınması ve Et ve Süt Kurumu’nun müdahale kurumuna dönüştürülmesini memnuniyetle karşılıyoruz.
Türkiye’de artık şunun çok net anlaşılması gerekmektedir; piyasayı düzenlemeden, piyasada istikrar sağlamadan sektöre aktarılacak her kaynak istenilen yerlere ulaşamayacaktır. O nedenle ülkemizde öncelikle hayvancılıkta piyasa düzeninin ve bunu hayata geçirebilecek müdahale kurumunun oluşturulması, bütçeden bu piyasa düzenine yönelik paranın ayrılması ve kaynağın burada kullanılması gerekmektedir. Bu sayede üretim daha güçlü temeller üzerinde devam ettirilebilecek, üreticiler önlerini görerek üretim yapabilecekler, yatırım kabiliyetlerini geliştirebilecekler, geleceğe daha güvenle bakabileceklerdir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak beklentimiz, bir an önce gerekli kaynaklar aktarılarak kurum, tam anlamıyla faaliyete geçirilmesidir.”
-Yapılması gerekenler-
Bayraktar, bunların dışında yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
“Büyükşehir Belediye yasası çerçevesinde mücavir alan içinde kalan hayvancılık işletmeleri korunmalıdır. Üretimden el çektirilmek yerine bu alanların üretimi sürdürülebilir şekilde korunması ve desteklenmesi gerekmektedir.
Üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak için çiğ süt/yem paritesinde en az 1,5 olarak belirlenen dengeyi sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. Parite, Mayıs ayında 1,19’a kadar indi. Hiçbir zaman paritede 1,5 oranına ulaşılamadı. Bu sağlanmadığı takdirde, üreticinin yeterli gelir elde etmesi mümkün olamayacaktır.
Hayvancılık destekleri artarak devam etmelidir.
Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele edilmeli, başta şap, brusella, tüberküloz olmak üzere birçok hastalıkla mücadele için bütçeden gerekli kaynak aktarılmalıdır.”
Süt üreticileri başta olmak üzere herkesin “Dünya Süt Günü”nü kutlayan Bayraktar, üretenin hak ettiği kazancı elde ettiği, tüketenin ise rahatça süt tüketebildiği günler diledi.