-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Çevre
sorunları insanlığın geleceğini tehdit ediyor”
-“Tarımsal
üretim için en büyük risk küresel ısınmadır”
-“Ülkemiz
iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası'nda yer
alıyor”
-“İklim değişikliği yüzünden doğal afetler çiftçimizin
bir türlü peşini bırakmıyor”
-“İklim değişikliğinin etkilerinden erken ve en ağır
biçimde etkilenecek olan yoksul kesimlerin ve küçük çiftçilerin
korunması ve desteklenmesi için gerçekçi ve kalıcı politikalar
geliştirilmelidir”
-“2018 yılında başta Mersin, Antalya, Adana olmak üzere
69 ilde 483 bin 869 çiftçimize ait 2 bin 27 dekarı örtü altı alanlar
olmak üzere toplamda 17 milyon 967 bin 764 dekar tarımsal alan doğal
afetlerden zarar gördü”
-“KKTC’nin 5 katından büyük olan bu alan
çiftçimizin yaşadığı afetin boyutlarını, neyle mücadele ettiğini ortaya
koyuyor”
Ankara -14.05.2019 - Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, iklim değişikliğinin insanlığın
önündeki en büyük sorunlardan biri olduğunu belirterek, “çevre sorunları insanlığın geleceğini
tehdit ediyor” dedi.
Bayraktar, 15 Mayıs Dünya İklim Günü
dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, özellikle sanayideki hızlı gelişimin
günümüzde çevre sorunlarının artmasına neden olduğunu, atmosfere verilen sera
gazlarındaki artışın küresel ısınmaya dayalı iklim değişikliğini gündeme
getirdiğini bildirdi.
İklimde meydana gelen değişimlerin tarih
boyunca uygarlıkları derinden etkilediğini ifade eden Bayraktar, “İklim değişikliği
yalnızca coğrafyaları değil, insan yaşamını doğrudan etkilemektedir. Çok ciddi
çevresel ve sosyo-ekonomik sonuçlara yol açmaktadır” diye konuştu.
- “Verimlilikteki düşüş doğrudan üretimi azaltacak”
Tarımsal üretimin, tabiat şartlarına bağlı
olarak gerçekleştirildiği için iklim değişikliğinin doğrudan etkisine maruz
kaldığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tarımsal üretim için en büyük risk küresel
ısınmadır. İklim değişikliğinin olumsuz
etkilerinden olan sıcaklığın artması, yağış rejimindeki düzensizlik, sel,
fırtına, su kaynaklarında azalma, kuraklık, su ve toprak kalitesinin ve ekosistemlerin
bozulması ve biyolojik çeşitliliğin azalması, hastalık ve zararlılarda artış
gibi faktörler, tarımsal üretimde azalmaya sebep olmaktadır.
Ülkemiz iklim değişikliği
etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası’nda yer alıyor.
Yapılan çalışmalarda, iklim değişikliğinin Türkiye genelinde çoğu üründe verimlilikte
azalma olacağı, bunun da ekim alanı ve üretim desenini değiştireceği;
verimlilikteki düşüşün doğrudan üretimi azaltacağı öngörülmektedir.”
-“2018 Türkiye için en
sıcak ikinci yıl olmuştur”
Son yıllarda artan doğan
afetlerin, ülkemizde iklim değişikliği yaşandığının bir göstergesi olduğuna
dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Meteoroloji Genel
Müdürlüğü (MGM) sıcaklık verilerine göre, 1981-2010 yılları arasında ortalama sıcaklık
değeri 13,5 derece iken 2018 yılında bu rakam 1,9 artışla 15,4 dereceye
çıkmıştır. Bu sonuçla 2018 yılı, 1961 yılından itibaren yapılan ölçümler dikkate
alındığında Türkiye için en sıcak ikinci yıl olmuştur.
Son yıllarda iklim
değişikliğinin etkileriyle maksimum sıcaklık değerlerinin yükselmesi,
yağışların şiddetli ve belirli bölgelerde yoğunlaşarak gerçekleşmesi, ani
sıcaklık değişikliklerinin yaşanması doğal afet sayısının artmasına neden
olmuştur.
İklim değişikliği yüzünden doğal afetler
çiftçimizin bir türlü peşini bırakmıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre
1940-2009 yılları arasında zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olay sayısı 1963
yılında 329 olay olarak tespit edilmişken, 2009 yılından itibaren olağanüstü
meteorolojik olaylar artış göstermiştir. 2009 yılında 461, 2010 yılında 555,
2011 yılında 324, 2012 yılında 538, 2013 yılında 461, 2014 yılında 500, 2015
yılında 781, 2016 yılında 654, 2017 yılında 598 olağanüstü meteorolojik olay
gerçekleşmiştir.
2018 yılında zarar
oluşturan meteorolojik olağanüstü olayların oransal dağılımı ise şiddetli yağış
ve sel yüzde 39, fırtına yüzde 28, don afeti yüzde 16 olarak gerçekleşmiştir.
2018 yılında iklim
değişikliği sonucu yaşanan aşırı kar yağışı, aşırı yağış, dolu, don, kuraklık,
fırtına, heyelan, hortum, sel ve su baskını, şiddetli rüzgar afetlerinden başta
Mersin, Antalya, Adana olmak üzere 69 ilimizde 483 bin 869 çiftçimize ait 2 bin
27 dekarı örtü altı alanlar olmak üzere toplamda 17 milyon 967 bin 764 dekar
tarımsal alan zarar görmüştür. KKTC’nin 5 katından büyük olan bu alan
çiftçimizin yaşadığı afetin boyutlarını, neyle mücadele ettiğini ortaya koyuyor.”
-İklim değişikliği ile mücadelede
yapılması gerekenler-
Bayraktar iklim değişikliği ile mücadele kapsamında yapılması
gerekenleri şöyle sıraladı:
“Yağışlardaki azalmayla birlikte Akdeniz bölgesinde su havzalarında suyun
azalması söz konusu olacaktır. Su yönetimi, tarım, arazi kullanımı, ormancılık,
doğal kaynak yönetimi ve havza yönetimi konularında; sektörel, sektörler arası
ve diğer ülkelerle işbirlikleri çerçevesinde adaptasyon çalışmalarının
yapılması, stratejilerinin oluşturulması ve uygulamaya geçilmesi gerekmektedir.
Küresel ısınmanın önlenmesi yönünde olumlu
adımlar atmak için enerji ve sanayi üretiminde fosil yakıtların kullanılması
yerine rüzgar ve güneş enerjisi, biyogaz ve biyokütle gibi daha temiz ve
doğayla dost yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimin artırılması
sağlanmalıdır.
Modern tarım tekniklerinin uygulanması,
orman arazilerinin ve biyolojik çeşitliliğin korunması oldukça önemlidir.
Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilmeli,
kuraklığa dayanıklı çeşitler geliştirilmelidir.
Bilinçsiz ilaç ve gübre kullanımının önüne
geçilmeli, üreticiler bu konuda eğitilmelidir.
İklim politikalarının kalkınma
politikalarına entegrasyonuyla, bu politikaların uygulanabilirliği ve iklim
değişikliği ile mücadelede yaşanan zorlukların üstesinden gelmek kolaylaşacaktır.
Gelişmekte olan ülkelerde yeni enerji altyapı yatırımlarının yapılması,
sanayileşmiş ülkelerde ise enerji altyapılarının modernleştirilmesi ve enerji
güvenliği teşvik politikalarının oluşturulması sera gazı emisyonunun
azaltılmasına katkı sağlayacaktır.
İklim değişikliğine adaptasyon için toplumda
farkındalığın artırılması, çiftçilerin bilgilendirilmeleri, erken uyarı
sistemlerinin geliştirilmesi, konuya ilişkin plan ve projelerin bir bütün
olarak ele alınması önemlidir. Bilinçlendirme çalışmaları, eğitimler ve teşvik
yöntemleriyle insanlarda davranış değişikliğine katkıda bulunarak çevre
kalitesini iyileştirmek mümkün olacaktır.
İklim değişikliği ile mücadeleyi ve sera
gazı emisyonu azaltım çalışmaları sadece uluslararası anlaşmaların bir gereği
olarak algılanmamalı, yaşanabilir bir dünya için herkes üzerine düşen görevi
yapmalıdır.”
Dünya İklim Günü kutlamalarının, çevre sorunların kamuoyuyla
paylaşılması ve insanların dikkatlerinin çekilmesi açısından önemli olduğunu
belirten Bayraktar, iklim değişikliğinin etkilerinden erken ve en ağır biçimde etkilenecek
olan yoksul kesimlerin ve küçük çiftçilerin korunması ve desteklenmesi için
gerçekçi ve kalıcı politikalar geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.