Dünya Bakliyat Günü
ANKARA-
10.02.2024- Türkiye
Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 10 Şubat Dünya
Bakliyat günü dolayısıyla görüntülü basın açıklaması yaptı.
“Beslenmede baklagillerin önemi
tartışılmaz” vurgusu yapan Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Yağ oranı düşük, karbonhidrat oranı
yüksek ve besleyici olan baklagiller, beslenmede bitkisel proteinin ana
kaynağını oluşturuyor. En çok
protein içeren besin gruplarından olan baklagiller günümüzde sağlıklı beslenme
konusunda önemini artıran ürün grubudur.
Baklagillerin
her biri ayrı besin değerlerine sahip olmanın yanında ülkemizin kültürel
değerleridir. Son yıllarda ülkemizde sağlıksız fast food ve hazır gıda
tüketiminin artmasıyla baklagiller diyetisyen ve doktorlar tarafından daha
fazla önerilmeye başlandı.
Baklagillerin toplum
olarak öneminin vurgulanması amacıyla, Birleşmiş Milletler tarafından 2016 yılı
‘Uluslararası Bakliyat Yılı’ olarak ilan edildi ve takip eden süreçte her yıl
10 Şubat günü ‘Dünya Bakliyat Günü’ olarak belirlendi.”
“Dünyada her 4 kişiden birinin
protein kaynağı”
“Baklagiller
dünyada 2 milyardan fazla insan için önemli bir protein kaynağıdır. Bu rakam
dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturuyor.
Baklagiller
dünyada yaklaşık 96 milyon hektar alanda 96 milyon ton üretimle, ortalama 135,2
milyar dolarlık piyasa değeri, 14,6 milyar dolar ihracat ve 16 milyar dolar
ithalat değeri olmak üzere toplam 30,6 milyar dolarlık dış ticaret değerine
sahip bir ürün grubudur.
Dünya
toplam baklagil üretiminde yüzde 28,8’lik payla Hindistan ilk sırada yer
alıyor. Ülkemizin toplam baklagil üretiminden aldığı pay yaklaşık yüzde 1,3
civarındadır.
Türkiye’de üretimi gerçekleştirilen 7
çeşit yemeklik baklagiller arasında en fazla üretilenler nohut, kuru fasulye ve
mercimektir. Baklagil üretimi ülke geneline yayılmış olsa da Güneydoğu Anadolu
Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nin güneyinde yoğunlaşmıştır.
Genel olarak, kırmızı mercimek
Güneydoğu’da, yeşil mercimek İç Anadolu’da, bakla Ege ve Güney Marmara’da,
nohut ve kuru fasulye ise birçok bölgemizde yetiştiriliyor. Toplam yemeklik
baklagil üretiminin, yüzde 44’ünü nohut, yüzde 30 buçuğunu kırmızı mercimek,
yüzde 20,6’sını kuru fasulye oluşturuyor. Geri kalan yüzde 4,9’unu ise yeşil
mercimek, bakla, bezelye ve börülce oluşturuyor.”
“Son 34 yılda baklagil ekim alanları
yarıya indi”
“Ülkemizde 1990 yılında toplam 20 milyon
dekar olan baklagil ekim alanı bugüne geldiğimizde 9 milyon dekara geriledi. Yani
ekim alanlarında yüzde 55,4 oranında azalma yaşandı. Aynı şekilde üretimde de
yüzde 34,8 oranında bir gerileme gerçekleşti.
Tarım ve Orman Bakanlığının
girişimleriyle 2016 yılı FAO tarafından ‘Uluslararası bakliyat yılı’ olarak
ilan edilmişti. Bu yıldan sonra baklagillerde ekim alanlarının artırılmasına
yönelik yapılan çalışmalar yapılsa da belirli ürünlerde istenilen düzeye
maalesef ulaşılamadı. Halen üretim açığı yeşil mercimekte yüzde 49, kırmızı
mercimekte yüzde 43 oranındadır.”
“En
önemli protein kaynaklarından olan et ve baklagillerde ithalatçı olmamız kabul
edilemez”
“Et fiyatlarının yüksekliği karşısında
halkımız baklagil tüketiyor. Üretim tüketimi karşılamıyor.
Alternatif protein kaynağı olan
baklagillerde de ithalat artarak devam ediyor. Baklagillerde son 5 yılda toplam
ithalatımız yüzde 90,6 oranında artarak 702 bin ton oldu. Yine son 5 yılda
baklagil ithalatına ödediğimiz tutar yüzde 227,6 oranında artarak 544 milyon
dolara ulaştı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
İnsanımızın protein ihtiyacı
karşılamasında önemli bir yere sahip olan baklagillerin üretimini artırmak
zorundayız. En önemli protein kaynaklarından olan et ve baklagilde ithalatçı
olmamız kabul edilemez. Halkımızın sağlıklı beslenmesi için bu temel gıda
ürünlerinde üretim artırılmalı, ithalattan vazgeçilmelidir.
Ayrıca tüketicilerimizin ucuz gıdaya
ulaşabilmesi için üretici tüketici arasındaki makas kapatılmalıdır. Nitekim son
yaptığımız çalışmada baklagillerde de bu makasın çok açık olduğu görülüyor.
Üreticide 17 buçuk lira olan kırmızı mercimek 47 liraya, 29 buçuk lira olan
nohut 76 liraya, 29 lira olan kuru fasulye 85 liraya, 26 lira olan yeşil
mercimek 64 liraya markette satılıyor.
Protein ihtiyacının yeterince
karşılanması bakımından üreticide ucuz olan bu ürünleri tüketicilerin pahalı
yemesi kabul edilemez.
Bu gibi temel gıda ürünlerine yönelik
yasal düzenlemeler yapılmalı, marketlerde tavan fiyat uygulaması
getirilmelidir.”
“Baklagillere verilen prim desteği 5
yıldır artırılmıyor”
“Ülkemizde
baklagiller üretim maliyetlerinin yüksekliği ve alternatif ekilen ürünlerden
elde edilen kazancın daha yüksek olması üreticilerin baklagil üretiminden
uzaklaşmasına neden oldu.
Ülkemiz
baklagil ihracatında görülen azalış hem üretimde yaşanan sorunlar hem de dünya
piyasasında rakip ülkelerin elde ettikleri rekabet üstünlüklerinden
kaynaklanıyor.
Baklagil
üretimini arttırmak ülkemizi önce kendine yeter, sonrasında ihracatçı ülke
konumuna getirir. Bunun için baklagiller üretim planlamasında öncelikli ürün
grubuna alınmalıdır.
Kurak ve yarı kurak alanlarda nohut ve
mercimeğin, sulu alanlarda ise fasulyenin ekim nöbetine girmesi sağlanmalıdır.
Baklagillere
verilen prim desteği kiloya 50 kuruş olarak veriliyor. Ancak bu destek 2018
yılından bu yana değişmedi. Verilen
desteklerin amacına uygun olması için günün şartlarına göre artırılmalıdır.
Baklagillerde
ülkemizin arz güvenliğini ve üretimin devamlılığını sağlamanın yolu, üreticiyi
memnun edecek bir fiyatın piyasada oluşmasıdır. Bu nedenle hasat dönemine yakın
baklagil ithalatı yapılmamalı, piyasanın dengesi bozulmamalıdır.
Ülkemizin az da
olsa yapmış olduğu baklagil ihracatında yurt dışı piyasaların talepleri göz
önünde bulundurularak istenen kalitede ve Türkiye orijinli ürün üretimi teşvik
edilmelidir.
Geçmiş yıllarda
uygulanan nadas alanlarda üretim uygulaması yeniden başlatılması, sertifikalı
tohum kullanımının yaygınlaştırılması ve tohum desteğinin artarak devam etmesi
gereklidir.”