Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > Doğu ve Güneydoğu’ya yatırım seferberliği…

Doğu ve Güneydoğu’ya yatırım seferberliği…

-Doğu ve Güneydoğu’ya yatırım seferberliği…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Hükümet tarafından yatırım destek hamlesi kapsamına alınan 23 il, tarım ve hayvancılıkta olağanüstü zengin bir potansiyel barındırıyor”

-“Tarıma, hayvancılığa, kırsal kalkınmaya yapılacak her kuruş harcama misliyle geri dönecek, çok kısa zamanda bölge, ülkemizin en önemli tarım ve tarıma dayalı sanayi bölgelerinden biri haline gelecektir”

-“Tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin gelişmesi için 3,7 milyar lira yatırım yapılması, sulama yatırımları için 5 milyar lira kaynak ayrılması, toplulaştırma çalışmaları ve ek destekler bölge ekonomisini çok olumlu etkileyecektir”

-“Özellikle sulamaya açılacak alanlar ve planlanan yatırımlarla bölge kalkınmada önemli gelişme gösterecek; göç duracaktır”

-“Kırsalda tarıma dayalı ekonominin gelişmesi, ekonomik ve sosyal kırsal kalkınmanın sağlanması,sektörler ve bölgeler arası dengeli kalkınma,insanlara aş ve iş olarak yansıyacak,bölgede terörü de bitirecektir”

-“Küçükbaş hayvancılığa gereken önem verilirse bölge, geçmişte olduğu gibi yeniden küçükbaş hayvancılığın ihracat merkezi olabilir”

-“Bölge, hem mevcut potansiyeli hem de en önemli ihraç pazarlarına yakınlığıyla kanatlı sektörü açısından önem arz ediyor”

-“Birlik, beraberliğin korunması, güvenliğin sağlanması halinde yapılacak yatırımlarla Doğu ve Güneydoğu’nun gelişmemesi, kalkınmaması için herhangi bir sebep yoktur”

-“Yerel dinamikler harekete geçirilerek çok kısa bir sürede bölge, büyük bir kalkınma hamlesiyle ülkenin yıldız bölgesi haline dönüşür”

 

Ankara –18.09.2016 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer alan ve hükümet tarafından yatırım destek hamlesi kapsamına alınan 23 ilin tarım ve hayvancılıkta olağanüstü zengin bir potansiyel barındırdığını bildirerek, “tarıma, hayvancılığa, kırsal kalkınmaya yapılacak her kuruş harcama misliyle geri dönecek, çok kısa zamanda bölge, ülkemizin en önemli tarım ve tarıma dayalı sanayi bölgelerinden biri haline gelecektir” dedi.

Bayraktar, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin gelişmesi için 3,7 milyar lira yatırım yapılması, sulama yatırımları için 5 milyar lira kaynak ayrılması, toplulaştırma çalışmaları ve ek desteklerin bölge ekonomisini çok olumlu etkileyeceğini vurguladı.

 

-“Yatırım Destek Hamlesi’nde tarım ve hayvancılıkla ilgili

önemli kararlar bulunuyor”-

 

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Başbakan Binali Yıldırım’ın 4 Eylül 2016 Pazar Günü Diyarbakır’da bölgedeki 23 ile yönelik “Doğu ve Güneydoğu Yatırım Destek Hamlesi”ni kamuoyuna duyurduğunu, pakette tarım ve hayvancılıkla ilgili önemli kararlarının da bulunduğunu belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Başbakan Binali Yıldırım’ın, 800 bin hektar alanın sulamaya açılması için 5 milyar liralık bütçe ayırdıklarını, 3 milyon 760 bin hektarlık alandan 2 milyon 270 bin hektarını toplulaştırdıklarını, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin gelişmesi için 3,7 milyar liralık yatırım yapılacağını, bölgeye yıllık 380 milyon lira tarım ve hayvancılık desteği vereceklerini, Silvan Barajı’nı yapacaklarını, sertifikalı tohum üretim ve kullanımını için verdikleri desteği bölgede yüzde 50 artırarak vereceklerini, verimlilikte yüzde 25 artış beklediklerini açıkladığını vurguladı.

Başbakan Yıldırım’ın bölgede sulamalarla 3,7 milyar liralık gelir artışı beklediklerini açıkladığını vurgulayan Bayraktar, “bunlar önemli kararlar. Geri dönüşü de hızlı olacak yatırımlar. Başbakan Yıldırım’ın söylediği gibi sulama yatırımları 2,5 yılda kendini amorti ediyor. Ekonomiye bu kadar hızlı katkı yapan başka hangi yatırım var?” dedi.

Bölgedeki sulama alanlarının genişlemesiyle bitki desenin çeşitlenmesi ve sulamaya bağlı verimin artacak olmasının tarım için büyük bir adım olacağını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Özellikle sulamaya açılacak alanlar ve planlanan yatırımlarla bölge kalkınmada önemli gelişme gösterecek; göç duracaktır. Kırsalda tarıma dayalı ekonominin gelişmesi, ekonomik ve sosyal kırsal kalkınmanın sağlanması, sektörler ve bölgeler arası dengeli kalkınma, insanlara aş ve iş olarak yansıyacak, bölgede terörü de bitirecektir.

 

-Bölge tarım alanlarının yüzde 22,1’ine, meraların yüzde 44,4’üne sahip-

 

Toplam 227 bin 172 kilometrekare yüzölçümüyle ülke alanının yüzde 29,1’ini kaplayan 23 il (Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, Malatya, Elazığ, Adıyaman, Bingöl, Tunceli, Erzurum, Bayburt, Erzincan, Gümüşhane, Van, Bitlis, Hakkari, Muş, Kars, Ağrı, Ardahan, Iğdır), toplam su kaynaklarının yüzde 45’ine, tarım alanlarının yüzde 22,1’ine, mera alanlarının yüzde 44,4’üne, sığır sayısının yüzde 27,8’ine, koyun sayısının yüzde 44,9’una, keçi sayısının yüzde 35,4’üne sahip bulunuyor. Bölge 3,9 milyon sığır, 14 milyon koyun, 3,7 milyon keçi varlığıyla önemli bir potansiyeli barındırıyor.

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) sadece ülkemizin değil dünyanın en önemli bölgesel kalkınma projelerinden biridir. Doğu Anadolu Projesi (DAP) yine önemli sulama yatırımları ve bölgesel kalkınma programları içeriyor. 23 ilin 21’i bu projelerde yer alan iller. GAP’ta yer alan Gaziantep ve Kilis, DAP’ta yer alan Sivas 23 il kapsamında değerlendirilmemiş. Gümüşhane ve Bayburt ise bu kapsama dahil edilmiş.

Bölgede 800 bin hektar alanın sulamaya açılması için 5 milyar liralık kaynak ayrıldı. Bu yatırımlar tamamlanınca, ülkemizin sulanabilir alanları da 6,23 milyon hektardan 7,03 milyon hektara ulaşacak. Böylece 8,5 milyon hektar olan toplam alanın yüzde 82,7’si sulanabilir hale gelecek. Başbakan Yıldırım’ın tamamlanacağını açıkladığı Silvan Barajı 235 bin hektar tarım arazisi sulayacak. Sulama tarımda çok önemli. Buğdayı örnek alırsak, sulama verimi 3’e katlıyor.”

 

-“Sulamanın katkısının en önemli göstergesi bizatihi GAP’ın kendisidir”-

 

“Sulamanın üretime yaptığı katkının en önemli göstergesi bizatihi GAP’ın kendisidir” diyen Bayraktar,henüz tamamlanmamasına rağmen, GAP’a dahil 9 ilde (Şanlıurfa, Gaziantep, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Şırnak, Siirt, Kilis),  1991-2015 döneminde,tarımsal üretimde neredeyse bir patlama olduğunu hatırlattı.

Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Seçilmiş 34 üründebölge üretimi 6,7 milyon tondan 12,2 milyon tona çıktı. Üretim buğdayda 1,8 milyon tondan 4,3 milyon tona, mısırda 7 bin tondan 1,9 milyon tona, kütlü pamukta 38 bin tondan 1,2 milyon tona, Antep fıstığında 58 bin tondan 135 bin tona, zeytinde 11 bin tondan 160 bin tona, domateste 274 bin tondan 678 bin tona, biberde 50 bin tondan 256 bin tona yükseldi. Yine bu dönemde kültür ırkı sığır sayısı 20 katına, kültür meleziırkı sığır sayısı 6 katına çıktı. Süt üretimi ikiye katladı. Yerli ırk sığır sayısı yüzde 54,8 azalmayla 645 bin baştan 291 bin başa inerken, kültür melezi sığır sayısı yüzde 530,8 artışla 63 bin baştan 401 bin başa çıktı. Kültür ırkı sığır sayısı ise yüzde 1932 artışla 16 bin baştan 326 bin başa yükseldi. 1991-2015 döneminde, toplam süt üretimi yüzde 103,6 arttı ve 694 bin tondan 1 milyon 413 bin tona yükseldi. İnek sütü üretimindeki artış yüzde 158,2’yi buldu. Bölgenin bal üretimi yüzde 587,8 artışla 851 tondan 5 bin 853 tona yükseldi.”

 

-“Sulama bitki deseni de değiştirecek”-

 

Sulama yatırımlarının tamamlanmasının, bölgede yetiştirilen bitki desenini de değiştireceğini, başta yağlı tohumlar olmak üzere sulamaya dayalı ürün üretimine geçilmesine imkan sağlayacağını bildiren Bayraktar, “özellikle Güneydoğu illerimiz sıcak iklime sahipler. Sorun bu yöremizde sulamanın yetersiz olmasıydı. Sulamayla bu illerimizde bir üretim sezonunda birden fazla ürün yetiştirme, bir tarladan iki-üç ürün kaldırma imkanı da bulunuyor. Örneğin sulamayla pamuk üretiminde büyük artış meydana geldi. Pamuk üretimimizin önemli bölümü Güneydoğu Anadolu’ya kaydı. Bölge özellik durum buğdayı, arpa, kırmızı mercimek, Antep fıstığı üretimi için de çok uygun ve büyük potansiyel barındırıyor” dedi.

Modern, basınçlı sulama sistemi yatırımlarının su tasarrufuna da önemli bir kaktı yapacağını vurgulayan Bayraktar, su tasarrufunun yanı sıra, bilinçsiz sulamadan kaynaklı tarım arazilerinin çoraklaşmasının da önüne geçilmesi gerektiğini belirtti.

Büyükbaş ve küçükbaş hayvan potansiyelinin önemli bir kısmının bu bölgede bulunmasına rağmen buralarda verimi düşük hayvan ırklarıyla ağırlıklı bir üretimin söz konusu olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Öncelikli hedefimiz, hayvan varlığını verimi yüksek hayvanlardan oluşturmak olmalıdır. Özellikle etçi ırklara yönelmek Son yıllarda süt inekçiliğine yönelik kurulan büyük işletmelere DAP, GAP kapsamında kurulan büyük işletmelerin de eklenmesiyle birlikte süt hayvancılığı önemli bir noktaya gelmiştir. 23 il, 18,7 milyon tonluk süt üretimin yüzde 26,9’u olan 5 milyon tonunu karşılamaktadır.Dolayısıyla süt işleme tesislerinin kurulması son derece önemli bir ihtiyaç halini almıştır. Bu işletmeler aynı zamanda besiciliği de artıracağından dolayı et işleme tesisi ihtiyacını önemli boyutlara ulaşmıştır. Bu konuda yatırımların teşvik edilmesi bu kapsamda girişimcilerin buralara yatırım yapması elzem bir hal almıştır. Bu yatırımlar gerçekleştirilebilirse, hayvancılıkta katma değer de artacaktır.

 

 

-“Doğu ve Güneydoğu deyince akla küçükbaş hayvancılık geliyor”-

 

Hepinizin de bildiği gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu deyince akla küçükbaş hayvancılık gelir. Geçmiş yıllarda buralar, Ortadoğu başta olmak üzere birçok ülkeye hayvan ihracatı yapan ‘küçükbaş canlı hayvan ihracat merkezi’ olarak bilinmekteydi. Şimdilerde ne yazık ki bundan bahsetmek mümkün değil. Küçükbaş hayvancılığa gereken önem verilirse bölge, geçmişte olduğu gibi yeniden küçükbaş hayvancılığın ihracat merkezi olabilir.

Hayvancılıktaki en önemli sorun yem konusudur. Hayvancılıkta ekonomik bir üretim yapılabilmesi için doğal yem kaynaklarından yani çayır ve meralardan maksimum düzeyde faydalanmak gerekmektedir. Ülkemizdeki 14,6 milyon hektarlık mera alanının yüzde 37,5’i Doğu Anadolu’da, yüzde 6,9’u da Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunmaktadır. Toplam mera alanımızın yüzde 44,4’ü bu iki bölgemizde yer almaktadır. Dolayısıyla buralar için hayvancılık demek, mera demektir. Öncelikle bu meraların kaliteli ve üretim yapılabilir bir duruma getirilmesi gerekmektedir. Meraların bakımlarının yapılması ve ıslah edilerek kullanılabilir hale getirilip çiftçilerin hizmetine sunulması bir zorunluluktur.

Hayvan hastalıkları ülkemizde olduğu gibi bölge hayvancılığının da en önemli sorunudur. Özellikle bölgenin yapısı, sınırlardan kaçak girişler bizleri bu sorunu ciddi şekilde düşünmeye sevk etmektedir. Bölge hayvancılığının geleceği için hayvan hastalıkları ile mücadele ve hayvan hareketlerini önlemeye yönelik çalışmalara ağırlık verilmeli ve hastalık riski minimum düzeye indirilmeye çalışılmalıdır.”

Bu iki bölgenin hem mevcut potansiyeli hem de en önemli ihraç pazarlarına yakınlığıylakanatlı sektörü açısından önem arz ettiğini vurgulayan Bayraktar,“büyük firmalarımızın bu avantajları değerlendirmesi ve bu bölgede yatırım yapmaları bölge üreticileri ile sözleşmeli üretim yapmaları konusunda teşvik edilmeleri, bölgenin en önemli sorunu olan işsizliğin çözümüne olduğu kadar sektörün de gelişmesine katkı sağlayacaktır” dedi.

 

-“Bölge arıcılık için zengin floraya sahip”-

 

Bölgenin arıcılık için zengin floraya sahip olduğunu, 21 bin ton bal üretimiyle ülke üretiminin yüzde 19,5’inin 23 ilden karşılandığını bildiren Bayraktar,arıcılığa verilen teşviklerin artırılması, üreticilere sıfır faizli kredi imkânı verilmesi gerektiğini, bu uygulamaların bal üretimini ve ihracatını artıracağını belirtti.

Doğu ve Güneydoğu’nun en önemli sorunlarından birinin büyük tüketim merkezlerine uzaklığı olduğunu belirten Bayraktar, “bu sorun bölgede Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin,Malatya, Elazığ, Erzurum, Van, Kars gibi şehirlerin cazibe merkezleri olarak öne çıkarılması ve daha büyük şehirler haline dönüştürülmesi, ulaşım imkanlarının artırılması, Ortadoğu, Kuzey Afrika, İran, Kafkasya, Orta Asya’ya ihracat kanallarının daha fazla açılmasıyla çözülür” dedi.

Bayraktar, birlik, beraberliğin korunması, güvenliğin sağlanması halinde yapılacak yatırımlarla Doğu ve Güneydoğu’nun gelişmemesi, kalkınmaması için herhangi bir sebep olmadığını, yerel dinamikler harekete geçirilerek çok kısa bir sürede bölgenin büyük bir kalkınma hamlesiyle ülkenin yıldız bölgesi haline dönüşeceğini belirtti.