-Çayda hasat zamanı…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Çayda üreticimiz için iyi bir fiyat bekliyoruz. Üreticimiz mağdur edilmemelidir”
-“İngiltere, bir gram bile çay üretmeden tüm dünya çay piyasasını, şirketleri aracılığıyla yönlendiriyor”
-“Doğu Karadenizli üreticimizin en büyük güvencesi Çaykur, korunmalı, sermayesi güçlendirilmeli, global bir oyuncu haline getirilmelidir”
-“Uluslararası boyutta bir çay firmamız yok. Bu rolü Çaykur üstlenmelidir. Sadece iç piyasayı düşünmemeli, tüm dünya piyasasını hedeflemelidir”
-“Türkiye’de bir yılda tüketilen çayın 135 bin tonunu Çaykur çayları, 125 bin tonunu özel sektör çayları, 35 bin tonunu yabancı menşeli çaylar oluşturmaktadır”
-“Üstelik, tüketilen yabancı menşeli çayların yüzde 90’ı vergisiz ve gayri resmi yollardan yurda girmiş çaylardan meydana gelmektedir”
-“Doğu Karadeniz’de yetiştirilen çaylar, ekolojik şartlar nedeniyle kış aylarında kar altında kalmaktadır. Bu doğal özellik dünyada Doğu Karadeniz kıyılarından başka hiçbir bölgede bulunmamaktadır”
-“Gerek ekolojik gerek coğrafi koşullar nedeniyle bu bölgede çay bitkisi üzerinde hiçbir suretle kimyasal ilaçla mücadele yapmaya gerek duyulmamaktadır”
Ankara
– 18.05.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, Doğu Karadeniz’de bir milyona yakın insanın geçim kaynağı olan çayda
hasadın başladığını bildirerek, “çay hasadının temel iki konusu fiyat ve alım
kotalarıdır. Çayda üreticimiz için iyi bir fiyat bekliyoruz. Üreticimiz mağdur
edilmemelidir” dedi.
Bayraktar,
yaptığı açıklamada, çay tarımının, Doğu Karadeniz Bölgesi açısından büyük önem
taşıdığını, tarım ve sanayide istihdam yaratarak bölgesel göçü önlediğini, ülke
ihtiyacını karşıladığını belirtti. 2016 yılı verileriyle 764 bin dekar alanda
213 bin üreticinin, aileleri ve sektörden faydalananlarla birlikte 1 milyona
yakın insanın geçimini çayın sağladığına dikkati çeken Bayraktar, şunları
kaydetti:
“Ülkemizde
1 milyon 350 bin ton yaş çay üretiliyor. Doğu Karadeniz’de yetiştirilen çaylar,
ekolojik şartlar nedeniyle kış aylarında kar altında kalmaktadır. Bu doğal
özellik dünyada Doğu Karadeniz kıyılarından başka hiçbir bölgede
bulunmamaktadır. Gerek ekolojik gerek coğrafi koşullar nedeniyle bu bölgede çay
bitkisi üzerinde hiçbir suretle kimyasal ilaçla mücadele yapmaya gerek
duyulmamaktadır. Ülkemiz çayının tarım ve sanayinde kimyasal ilaç ve katkı
maddesi kullanılmadan üretilmesi çayımızı daha değerli hale getirdiği gibi
organik çay tarımı için de önemli bir avantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
avantadan gereği gibi istifade edilmelidir.”
-Üreticinin refah payını dikkate alan,
mağdur etmeyen bir fiyat…-
Üreticilerin Çaykur’un yanı sıra özel sektöre
de ürün teslim ettiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Zaman zaman üreticilerimiz zararına ürün
teslim etmek durumunda bırakılıyor. Ayrıca özel sektörün açıklanan fiyatın
altında alım yapması da üreticimizi mağdur ediyor. Özel sektörün de alımlarda
hassas davranması ve üreticilerimizi mağdur etmemesi gerekiyor.
İthalat dışında özellikle kaçak yollarla
ülkemize giren çaylar, büyük tehdit oluşturmaktadır. Ülkemize yurt dışından
gelen çaylar, zati eşya
muafiyeti, yolcu beraberi hediyelik eşya muafiyeti, ithalat ve kaçak yollarla
gelmektedir. İthal
ürünlerin girişinin zorlaştırılması bakımından çayda uygulanan gümrük vergisi
oranı yüzde 145’dir. 2016 tarihli Çay Sektör Raporu’na göre, çay sektörünü
olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri yabancı menşeli çaylardır.
Türkiye, yılda tüketilen çayın 135 bin tonunu Çaykur çayları, 125 bin tonunu
özel sektör çayları, 35 bin tonunu yabancı menşeli çaylar oluşturmaktadır.
Üstelik, tüketilen yabancı menşeli çayların yüzde 90’ı vergisiz ve gayri resmi
yollardan yurda girmiş çaylardan meydana gelmektedir. Özellikle Güneydoğu Anadolu,
Doğu Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerimizde sınır illerinde yoğunlukla yabancı
menşeli çaylar tüketilmektedir.
Gerekli tedbirler alınarak gayri resmi yollarla
ülkemize çay girişi kesinlikle engellenmelidir. Kaçak olarak ele geçirilen
çaylar imha edilmelidir.”
-“Yaşlanmış
çay ocakları bir program dahilinde yenilenmelidir”-
Yaşlanmış
çay ocakları bir program dahilinde üstün verim ve kaliteye sahip çeşitlerle
vakit geçirilmeden yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “Bu aşamada
çay üreticilerimiz devlet tarafından desteklenerek, teşvik edilmelidir” dedi.
Çay Kanunu’nun
çiftçiyi mağdur etmemesi gerektiğini, Çay Kanunu çalışmalarında tüm tarafların
görüşleri alınması, fikir birliği sağlanmasının önemli olduğuna dikkati çeken
Bayraktar, oluşturulacak bir yapılanmada üreticilere mutlaka yer verilmesi
gerektiğini belirtti.
-Çaykur global oyuncu olmalı-
Doğu
Karadeniz’in tarım açısından sınırlı bir olanak sunduğunu, bölgede fındık ve
çay dışında kırsalın geçimini sağlayacak önemli bir ürün olmadığını bildiren
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Artık
kurumlar, şirketler ülke hudutlarıyla kendilerini sınırlamıyorlar. Tüm dünya
piyasasını hedefliyorlar. Doğu Karadenizli üreticimizin en büyük güvencesi
Çaykur, korunmalı, sermayesi güçlendirilmeli, global bir oyuncu haline
getirilmelidir. İngiltere, bir gram bile çay üretmeden tüm dünya çay
piyasasını, şirketleri aracılığıyla yönlendiriyor. Çayı, Hindistan’dan, Sri
Lanka ve Kenya’dan alan, hatta o ülkelerde çay tarımı yapan ve işlediği çay
ürünlerini markalar yaratarak tüm dünyaya satan İngiliz şirketleri, bu işten
milyonlarca dolar gelir sağlıyor.
Dünyadaki
çay alanlarının yüzde 2’si Türkiye’de, üretimin yüzde 4,1’ini ülkemiz yapıyor.
Çay alanlarında Çin, Hindistan, Sri Lanka, Kenya, Endonezya, Vietnam,
Myanmar’ın ardında sekizinciyiz. Çin, Hindistan, Kenya, Sri Lanka, Vietnam’ın
ardından dünyanın altıncı büyük çay üreticisiyiz. Dev nüfuslu ve çay üretimi
ancak tüketimlerine yeten Çin ve Hindistan’ı hatta Vietnam’ı dışarıda
bırakırsak, ihracat potansiyeli açısından önümüzde sadece iki ülke, Kenya ve
Sri Lanka var. Buna rağmen, 2016 yılında 6 bin 119 ton çay ihraç edebildik ve
28,6 milyon dolar döviz geliri sağladık. Buna karşın 16 bin 187 ton çay
ithalatına 44,3 milyon dolar döviz ödedik. Uluslararası boyutta bir çay
firmamız yok. Bu rolü Çaykur üstlenmelidir. Sadece iç piyasayı düşünmemeli, tüm
dünya piyasasını hedeflemelidir.”
Bayraktar,
açıklamasında, yeni sezonun üreticilere bolluk ve bereket getirmesi dileğiyle
hayırlı hasatlar diledi.