-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Çiftçimiz, birçok üründe ülke ihtiyacını rahatlıkla
karşılıyor. Önemli üretim açığı, soya, ayçiçeği, kolza,
mısır gibi yağlı tohumlar ile mısır, muz, yeşil mercimek, pirinç,
bezelye, badem, kuru fasulye, ceviz gibi ürünlerde
görülüyor”
-“Yağlı tohumlarda açığın kapatılması için
yapılması gerekenlerin başında sulanan alanların
artırılması geliyor”
-“8,5 milyon hektar sulanabilir alanın, kalan
2,89 milyon hektarının da en kısa zamanda altyapısının
kurularak sulamaya açılması, bu ürünlere ödenen
milyarlarca dolarlık dövizin ülkemizde kalmasını,
çiftçimizin kazanmasını sağlayacaktır”
-“GAP, KOP gibi sulanan alanları çok büyük oranda
artıracak projelerin bir an önce tamamlanması için
gereken yapılmalıdır”
-“Yeterlilik derecesi açıklanan 63 üründen 43’ü
yüzde 100’ün üzerinde, 20’si yüzde 100’ün altında
kalırken, bu rakam incirde yüzde 993,4’e, greyfurtta
yüzde 723’e, kayısıda yüzde 524,8’e, fındıkta yüzde 468,4’e
çıkıyor; kolzada yüzde 49,6’ya, muzda yüzde 47,5’e,
ayçiçeğinde yüzde 42,2’ye, soyada ise yüzde 5,4’e
kadar iniyor”
-“Ülke ihtiyacını karşılamayan ürünlerden en önemlileri
mısır, pirinç, ayçiçeği ve soya”
-“Sulamaya açılacak alanlarda öncelikle tarım ürünleri
ithalatımızı en aza indirecek, ihracatımızı artıracak
ürünlere öncelik verilmesi ülkemizin ve çiftçimizin
çıkarınadır”
Ankara – 24.07.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin muz, badem, ceviz, dut, yeşil mercimek, bezelye, kuru fasulye, kuru sarımsak, marul, taze fasulye, taze soğan ile birkaç istisna hariç sebze ve meyvede önemli bir üretim açığı olmadığını bildirerek, “Çiftçimiz, birçok üründe ülke ihtiyacını rahatlıkla karşılıyor. Önemli üretim açığı, soya, ayçiçeği, kolza, mısır gibi yağlı tohumlar ile mısır, muz, yeşil mercimek, pirinç, bezelye, badem, kuru fasulye, ceviz gibi ürünlerde görülüyor” dedi.
Şemsi Bayraktar, yulaf, çavdar, çayda ve durum buğdayında da az da olsa bir üretim açığı bulunduğu bilgisini verdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, yaklaşık 78 milyon hektar olan ülke topraklarının 28 milyon hektarının tarıma elverişli olduğunu, ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar alanın 2011 yılı sonu itibarıyla 5,61 milyon hektarının sulamaya açıldığını, 2,89 milyon hektarın halen altyapı tamamlanamadığı için sulanamadığını bildirdi.
-“Sulamaya açılmamış alan Çukurova’nın 5-6 katı…”-
Milyarlarca dolar döviz ödenen yağlı tohumlarda açığın kapatılması için yapılması gerekenlerin başında sulanan alanların artırılması geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“8,5 milyon hektar sulanabilir alanın, kalan 2,89 milyon hektarının da en kısa zamanda altyapısı kurularak sulamaya açılması, bu ürünlere ödenen milyarlarca dolarlık dövizin ülkemizde kalmasını, çiftçimizin kazanmasını sağlayacaktır. Sulamaya açılmamış alan, Çukurova’nın 5-6 katı büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Çukurova’nın tarımsal üretim boyutu düşünüldüğünde, sulamaya açılacak bu alanlarda tarımsal potansiyelinin fevkalade önemli olduğu görülür. GAP, KOP gibi sulanan alanları çok büyük oranda artıracak projelerin bir an önce tamamlanması için gereken yapılmalıdır. BBu alanların sulamaya açılması ve doğru politikalarla, yağlı tohumlar başta olmak üzere çok sayıda üründe üretim patlaması yaşanacaktır.”
-“GAP en kısa zamanda tam anlamıyla hayata geçirilmeli”-
Sulamaya açılacak alanların önemli bir bölümünün de GAP yöresinde olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“GAP kapsamında yapımı öngörülen 13 adet proje çerçevesinde; 22 baraj inşa edilerek, toplam 7 bin 490 megavat kurulu gücünde 19 hidroelektrik santral ile yılda 27,4 milyar kilovatsaat hidroelektrik enerjisi üretilecek. Enerji projelerinin yüzde 75’i gerçekleşmiş durumda. Fakat sulamaya gelince aynı şeyi söylemek mümkün değil. Projeler tamamlandığında GAP kapsamında 1 milyon 822 bin hektar tarım arazisi sulanacak. Fakat, sulama projelerinde gerçekleşme oranı yüzde 32’de kalıyor. 762 bin hektar alanın altyapısı tamamlanarak GAP en kısa zamanda tam anlamıyla hayata geçirilmelidir.”
-“İncirde ihtiyacın 10, greyfurtta 7,2, kayısıda 5,2, fındıkta 4,7 katı üretim”-
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yeterlilik derecesi açıklanan 62 üründen 43’ünün yüzde 100’ün üzerinde, 20’sinin yüzde 100’ün altında kaldığını bildiren Bayraktar, “Bu rakam incirde yüzde 993,4’e, greyfurtta yüzde 723’e, kayısıda yüzde 524,8’e, fındıkta yüzde 468,4’e çıkarken, kolzada yüzde 49,6’ya, muzda yüzde 47,5’e, ayçiçeğinde yüzde 42,2’ye, soyada ise yüzde 5,4’e kadar iniyor. Bir diğer ifadeyle incirde ihtiyacın 10, greyfurtta 7,2, kayısıda 5,2, fındıkta 4,7 katı üretim var. Buna karşın, kolza, muz, ayçiçeğinde ihtiyacın yarısından az, soyada ise 20’de biri kadar üretim yapılıyor” dedi.
-“Açık yaşanan ürünlere yönelik tarım yapılmalı”-
Ülke ihtiyacını karşılamayan ürünlerden en önemlilerinin mısır, pirinç, ayçiçeği ve soya olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Buğdayda yüzde 105,1 olan yeterlilik oranı, durum buğdayında yüzde 140,3’e çıkarken, diğer buğdayda yüzde 99,7’ye iniyor. Özellikle durum buğdayı önemli ihracat rakamlarına ulaşılmış makarna sanayisinde kullanılıyor. Bu nedenle yeterlilik oranının yüksek olması gerekiyor. Türkiye gibi çok büyük bir tarım potansiyelini barındıran bir ülkenin, taze soğan, diğer buğday, taze fasulye, marul, dut, çay, çavdar, yulaf, kuru sarımsak, ceviz, kuru fasulye, badem, mısır, bezelye, yeşil mercimek gibi ürünlerde ülke ihtiyacının altında üretim yapması kabul edilebilir bir durum değildir. Bu ürünlerde üretimi artıracak çalışmalar süratle yapılmalıdır.
Sulama yatırımların bir an önce tamamlanmalı. Sulamada damlama sulama gibi modern yöntemlere geçilmeli ki, su kaynaklarında israfa gidilmesin. Türkiye, su zengini bir ülke değil. Ülkemizin su kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirmek, suyun kirlenmesini önlemek zorundayız.
Tarımda örgütlenmenin güçlendirilmesi, üretim planlamasının en iyi şekilde kullanılması gerekir. Sulamaya açılacak alanlarda öncelikle tarım ürünleri ithalatımızı en aza indirecek, ihracatımızı artıracak ürünlere öncelik verilmesi ülkemizin ve çiftçimizin çıkarınadır. Bundan dolayı bu alanlarda yağlı tohumlar başta olmak üzere, üretim açığımızın olduğu ürünlere yönelik tarım yapılması fevkalade önemlidir.”
-Onuncu Kalkınma Planı’nda yağlı tohumlar-
Bayraktar, 2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planı’nda ayçiçeği, soya ve kozadan oluşan yağlı tohumlarda kendine yeterlilik oranının 2018 yılında yüzde 45’e ulaştırılmasının hedeflendiğini bildirerek, “2006 yılında yüzde 28, 2012 yılında yüzde 36 olan kendine yeterlilik oranının, 2013’te yüzde 38, 2018’de yüzde 45’e çıkacağı öngörülüyor. Artış önemli de olsa, Türkiye’nin yağlı tohumlarda bir an önce yüzde 100’lere yaklaşması gerekir” dedi.