“Odalarımız yanılmadı. Küllenme hastalığı nedeniyle rekoltenin 468 bin tonun altında olacağını dillendirdiler, yeniden tespit yapılmasını istediler ve sonuçta rekoltenin 420 bin ton olduğu ortaya çıktı”
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Odalarımız yanılmadı. Küllenme hastalığı nedeniyle rekoltenin 468 bin tonun altında olacağını dillendirdiler, yeniden tespit yapılmasını istediler ve sonuçta rekoltenin 420 bin ton olduğu ortaya çıktı”
-“Bu şartlar altında fındık fiyatlarının bu seviyelerde olması manidardır. Uyarıları dikkate almayan ürününü emanete bırakan üreticimiz, diğer üreticilerimize de zarar veriyor”
-“Bu sektörde rekabeti sağlayamazsak bu durumu her zaman yaşarız. Bu tartışmaları yapmaya uzun yıllar devam ederiz. Olan sektöre ve Karadeniz çiftçisine olur. Karadeniz’den göçü de önleyemeyiz”
-“Büyük şirketlerimiz bu ülkede uyuyor mu? 2,8 milyar dolar ham ürün ihracat, 14-15 milyar dolarlık katma değerli üretim olanağı olan böyle değerli ve milli bir üründen niçin para kazanmazlar? Niçin bu parayı ekonomimize kazandırmazlar?
Niçin fındığa yatırım yapmazlar? Anlamakta güçlü çekiyorum”
-“Karadeniz’de milyonlarca vatandaşımızın ekmek parası olan bu üründen para kazanmazlar da niçin bu ürünü yabancı firmaların tekeline bırakırlar?”
-“Koç, Sabancı, Ülker gibi büyük holdinglerimizi, tüm yerli sermayemizi, Karadeniz ekonomisini tek başına ayakta tutan, üretimde ve ihracatta rakipsiz olduğumuz böyle bir ürüne sahip çıkmaya, Karadeniz’e yatırıma davet ediyorum”
-“Sizin işiniz sadece montajcılık yapmak mıdır? Yabancı ülkelerden döviz ödeyerek getirdiğiniz yedek parçaları montaj yapıp satmak mıdır? Niçin hiç ithalat yapmadan işleyip dünya piyasalarına ihracat yapacağınız böyle bir ürüne yatırım yapmazsınız?”
-“Bu üreticinin sizin üzerinizde de hakkı var. Gelin hep birlikte Karadeniz çiftçisine sahip çıkalım. Milyonların sesine kulak verelim”
Ankara – 28.10.2016 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fındıkta rekoltenin 646 bin tondan 420 bin tona indiğini bildirerek, “Odalarımız yanılmadı. Küllenme hastalığı nedeniyle rekoltenin 468 bin tonun altında olacağını dillendirdiler, yeniden tespit yapılmasını istediler ve sonuçta rekoltenin 420 bin ton olduğu ortaya çıktı. Bu üretimde yüzde 35 düşüş demektir. Biz, üretimde en az yüzde 30 gerileme görüleceğini vurgulamıştık” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, fındıkta geçen yıl 646 bin ton olan üretimi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2016 yılı için 468 bin ton tahmin ettiğini, daha sonra küllenme nedeniyle üretimin daha da düşük gerçekleşeceğini Ziraat Odaları olarak dillendirdiklerini ve Tarım Bakanlığı’ndan yeni tahmin yapmasını istediklerini belirtti. Sonuç olarak ikinci tahminde fındık üretiminin 420 bin ton düzeyinde kalacağının ortaya çıktığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu üretimde yüzde 35 düşüş demektir. Biz üretimde en az yüzde 30 gerileme görüleceğini vurgulamıştık. Bu şartlar altında fındık fiyatlarının bu seviyelerde olması manidardır. Üreticimizi muhakkak daha dikkatli olmaya davet ediyorum. Uyarıları dikkate almayan ürününü emanete bırakan üreticimiz, diğer üreticilerimize de zarar veriyor. Bu sektörde rekabeti sağlayamazsak bu durumu her zaman yaşarız. Rekabet ortamı sağlandığında hem sektör daha gelişecek hem de üreticinin yüzü gülecektir. Bu kadar düşük rekolteye rağmen fiyatların artmadığını görüyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi hem fındıkta yapısal sorunların çözmesi hem de fındık fiyatlarının üreticiyi tatmin edeceği, makul düzeye gelmesi noktasında devlet politikası olmak zorunda. Aksi takdirde bu tartışmaları yapmaya uzun yıllar devam ederiz. Olan sektöre ve Karadeniz çiftçisine olur. Karadeniz’den göçü de önleyemeyiz.”
-Yerli sermayeye yatırım daveti-
Yerli sermayeyi bu alana yatırım yapmaya davet eden Bayraktar, şöyle devam etti:
“Büyük şirketlerimiz bu ülkede uyuyor mu? 2,8 milyar dolar ham ürün ihracat, 14-15 milyar dolarlık katma değerli üretim olanağı olan böyle değerli ve milli bir üründen niçin para kazanmazlar? Niçin bu parayı ekonomimize kazandırmazlar? Niçin fındığa yatırım yapmazlar? Anlamakta güçlü çekiyorum. Karadeniz’de milyonlarca vatandaşımızın ekmek parası olan bu üründen para kazanmazlar da niçin bu ürünü yabancı firmaların tekeline bırakırlar? Koç, Sabancı, Ülker gibi büyük holdinglerimizi, tüm yerli sermayemizi, Karadeniz ekonomisini tek başına ayakta tutan, üretimde ve ihracatta rakipsiz olduğumuz böyle bir ürüne sahip çıkmaya, Karadeniz’e yatırıma davet ediyorum.
Sizin işiniz sadece montajcılık yapmak mıdır? Yabancı ülkelerden döviz ödeyerek getirdiğiniz yedek parçaları montaj yapıp satmak mıdır? Niçin hiç ithalat yapmadan işleyip dünya piyasalarına ihracat yapacağınız böyle bir ürüne yatırım yapmazsınız? Katma değer yaratıp 14-15 milyar dolarlık üretim değerini bu ülkeye kazandırmazsınız? Bunu kendilerine sormak isterim. Milli bir ürünü değerlendirmek ve yatırım yapmak sadece devletin görevi değildir, özel sektörün de görevleri arasındadır.
Değerli işadamlarımız şunu iyi bilmeli ki, üreticimiz çocuklarını evlendirdiklerinde hazırladıkları çeyizleri sizlerin fabrikalarınızda üretip, satıp para kazandığınız ürünlerle oluşturuyorlar. Bu üreticinin sizin üzerinizde de hakkı var. Gelin hep birlikte Karadeniz çiftçisine sahip çıkalım. Milyonların sesine kulak verelim.”