-Bayraktar, 2019
yılını değerlendirdi ve 2020 beklentilerini açıkladı…
-TZOB Genel
Başkanı Bayraktar:
-“Doğal afetlerle, yüksek girdi maliyetleriyle mücadele eden çiftçimiz, üretimini sürdürürken yeterli geliri elde edememiştir. Bunun yanı sıra kazancının büyük bölümünü de finansman maliyetlerine, kredi borçlarına harcamıştır”
-“Çiftçimizin dayanacak gücü kalmamıştır. Çiftçi borçları acilen uzun vadeli ve faizsiz olarak ertelenmeli, enflasyonun çok üzerinde artan elektrik ve sulama ücretleri makul seviyelere çekilmelidir”
-“Tarım BAĞ-KUR sigortası prim aylık 914
liraya çıktı. Çiftçinin bu primi ödemesine imkan bulunmamaktadır. Prim gün
sayısı, 2008 yılında olduğu gibi 15 güne indirilmelidir”
Ankara - 09.01.2020 - Türkiye
Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2019 yılının çiftçi açısından zor bir yıl
olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Doğal afetlerle, yüksek girdi maliyetleriyle
mücadele eden çiftçimiz, üretimini sürdürürken yeterli geliri elde edememiştir.
Bunun yanı sıra kazancının büyük bölümünü de finansman maliyetlerine, kredi
borçlarına harcamıştır. Artık çiftçimizin dayanacak gücü kalmamıştır. Çiftçi
borçları acilen uzun vadeli ve faizsiz olarak ertelenmeli, enflasyonun çok
üzerinde artan elektrik ve sulama ücretleri makul seviyelere çekilmelidir” diye
konuştu.
Bayraktar, Birlik Merkezi’nde düzenlediği basın
toplantısında tarımda 2019 yılını değerlendirdi, 2020 beklentilerini ve üretici
market fiyatlarını açıkladı.
Basın toplantısına, dün Barış Pınarı
harekât bölgesinde şehit düşen askerlere Allah’tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileyerek başlayan Bayraktar, Adana, Antalya ve Mersin illerinde şiddetli yağış,
fırtına ve hortumların neden olduğu tabii afetlerden etkilenen çiftçilere
geçmiş olsun dileklerini iletti ve biran öne hasar tespit çalışmalarının
tamamlanması ve çiftçinin mağduriyetinin giderilmesini istedi.
Çiftçilerin zor şartlara rağmen tarımsal faaliyeti
sürdürdüğüne, sofralardan üç öğün hiçbir şeyi eksik etmediğine vurgu yapan
Bayraktar, “Ülkemizin gıda güvencesini sağlayan eli öpülesi çiftçimize bir kez
daha teşekkür ediyorum. Herkes bu çiftçinin değerini bilmelidir. Ziraat Odaları
ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bizler, çiftçimizin hizmetinde olmaktan
büyük bir şeref duyuyoruz” ifadelerini kullandı.
-“Tarım
ülke ekonomisindeki önemini koruyor”
Türk tarımının gerçekleştirdiği üretim, sağladığı
istihdam ve ihracatla ülke ekonomisindeki önemini koruduğunu belirten
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Milli gelirin yüzde 5,8’ini karşılayan
tarım, 2019 yılının Ocak-Eylül döneminde yüzde 3,7 büyümüştür.
Çiftçimiz, 83 milyon ülke nüfusunun, 5 milyonu aşkın
sığınmacı, mülteci ve yabancının, 45 milyonu aşkın turistin gıda güvencesini
sağlamıştır.
Bitkisel
üretim verilerine göre, üretim, tahılda ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 1,4,
sebzelerde yüzde 3,5, meyvelerde (baharat bitkileri ve çay dahil) yüzde 0,3
arttı. 2019 yılında toplam bitkisel üretim, bir önceki yıla göre yüzde 1,8
artarak 115,2 milyon tondan 117,3 milyon tona çıktı.
Hayvansal
üretim, Ocak-Ekim döneminde, tavuk etinde yüzde 1,4, sanayiye aktarılan sütte
yüzde 5,5 azalırken, tavuk yumurtasında yüzde 2,1 arttı. Ocak-Eylül döneminde
ise kırmızı et üretimi yüzde 3,4 artış gösterdi.
Her
şeye rağmen esas itibarıyla verimliliğe dayalı bitkisel ve hayvansal üretimdeki
artış, büyüme rakamlarına olumlu yansımıştır.
Aralık
ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde yurtiçi üretici fiyatları 7,36, tüketici
fiyatları yüzde 11,84, gıda ve alkolsüz içecek fiyatları yüzde 10,89, tarımda
üretici fiyatları ise Kasım ayı itibarıyla yüzde 13,60 arttı.
Eylül ayında açıklanan verilere göre
tarımda istihdam, 108 bin kişi azalmış ve 5 milyon 590 binden 5 milyon 482 bine
gerilemiştir.
Eylül ayları itibarıyla tarımın
istihdamdaki payı yüzde 19,2’den yüzde 19,3’e çıkmıştır.
Tarımın Eylül ayında işsizliği 2,6 puan
indirerek, yüzde 16,4’den yüzde 13,8’e düşürmesi Türkiye için bir kazançtır.”
- “İhracata daha fazla destek verilmeli, üretim teşvik edilmelidir”
Tarımın
önemli unsurlarından birinin de dış ticaret olduğunu belirten Bayraktar, “2019 yılının Ocak-Kasım döneminde
ihracat yüzde 1,1 artarak, 16 milyar dolardan 16,2 milyar dolara çıkmıştır.
Buna karşın ithalatta yüzde 4,1’lik azalış görüldü. İthalat rakamı 12 milyar
dolardan 11,5 milyar dolara geriledi. Bu dönemde dış ticaret fazlası ise yüzde
16,3 artarak, 4 milyar dolardan 4,7 milyar dolara yükseldi. Türkiye gibi hemen her ürünün üretilebildiği bir ülkede yaptığımız
ithalatın en az 3-4 katı ihracat gerçekleştirmemiz gerekir. Bunun için ihracata
daha fazla destek verilmeli, üretim teşvik edilmelidir” diye konuştu.
-“Girdi fiyatları”-
Nisan
2018’den itibaren döviz kurlarında görülen aşırı dalgalanma ve enflasyondaki
yükselişten en fazla etkilenen kesimlerden birinin çiftçiler olduğunu
vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:
“Mazot, gübre, tohum, ilaç, yem, elektrik gibi
girdiler enflasyonun çok üzerinde artmıştır.
Kimi girdilerdeki artış yüzde 100’ün üzerinde
olmuştur.
Önemli bir tarımsal girdi olan gübrede son bir yılda,
bazı gübre çeşitlerinde fiyatların gerilemesine rağmen, 2017-2018 Kasım
dönemlerinde ürede yüzde 64,8 ve DAP’ta yüzde 80,1 oranındaki artışı göz ardı
edemeyiz.
Fiyat artışı nedeniyle çiftçimiz gübre kullanırken
zorlanmaktadır.
Gübre Takip Sistemini destekliyoruz. Gübrenin
izlenebilirliği açısından önemli buluyoruz. Yalnız bu sistemin getirdiği
maliyet, gübre fiyatlarını artırmadan çözülmelidir.
Çiftçimizin en önemli girdi kalemlerinden mazotun
yarısını devletin karşılaması olumlu olsa da mazot fiyatları, 6 lira 65 kuruş
gibi yüksek düzeydedir.
Tarımsal
üretimi artırmanın yollarından biri de sertifikalı tohum kullanmaktır. Son
yıllarda sertifikalı tohum üretimi artmışsa da özellikle sebze tohumlarında
üretim açığımız sürmektedir, sertifikalı tohum kullanımı da hala gelişmiş ülke
standartlarına ulaşmamıştır.
Çiftçimizin
bir diğer sorunu da elektrik fiyatlarıdır.
2019 yılında
elektrik fiyatındaki artış, tarımsal sulama tarifesi bazında yüzde 32,5 olsa
da, 2018’deki yüzde 70,7’lik artış nedeniyle 2017 Aralık-2019 Aralık aylarını
baz aldığımızda artış yüzde 126,2’ye ulaşmıştır.
En son bu
Ocak ayında 0,17 kuruşluk artışla elektrik fiyatları 80,77 kuruşa ulaşmıştır.
Elektrik
borcu bulunan üreticilerimizin desteklerine konan blokeler de ayrı bir
sorundur.
Tarımsal
Sulamaya İlişkin Elektrik Borcu Bulunan Çiftçilere Bu Borçları Ödeninceye Kadar
2017 Yılında Tarımsal Destekleme Ödemesi Yapılmamasına İlişkin Uygulama
Tebliği, açılan dava sonucu Danıştay tarafından iptal edilmiştir.
Alınan
karar, elektrik borçlarının desteklerden tahsil edilmesiyle ilgili uygulamanın
yanlışlığını hukuken ortaya koymuştur.
-“Elektrikli traktörde
devlet akü desteği vermeli”
Elektrikten
bahsetmişken, son günlerin önemli gündem konularından biri olan elektrikli
traktör ve otomobil konusuna da değinmek istiyorum. Bilindiği gibi çiftçimizin
en önemli maliyet unsurlarından biri mazottur. Elektrikli araçlar bu maliyeti
önemli oranda düşürecektir. Yalnız bu konuda önemli bir sorun akü bedelidir.
Devlet akü desteği verirse elektrikli traktör tarımımız açısından önemli bir
gelişme olacaktır.
2019
yılında traktör ve mekanizasyon alımlarında da önemli düşüş görülmektedir.
Tarımsal verimlilik açısından önemli olan mekanizasyon yatırımları
desteklenmelidir.
-“Destekler
artırılmalıdır”
Tarım sektörüne bütçeden 2017 yılında 12,7 milyar, 2018’de
14,5 milyar lira, 2019’da ise 16,9 milyar lira destek sağlanmıştır.
2020 bütçesine ise 22 milyar liralık destek ödeneği
konuldu. Ancak destekler artırılmalı, destekler Tarım Kanunu’nda belirtildiği
gibi Gayri Safi Milli Hasıla’nın en az yüzde 1’ine çıkarılmalıdır. Bu rakam son
yıllarda yüzde 0,4 düzeylerinde kalmıştır. Destek milli gelirin yüzde 1’ine
çıkarsa çiftçimiz bunun karşılığını misliyle üreterek, istihdam sağlayarak,
ihracata destek olarak öder.”
-“Hasatlara katılıyor, çiftçilerimizle buluşuyoruz”
Üreticilerin yaşadığı
sorunları dinlemek, çözüm önerilerini tespit etmek amacıyla çiftçi buluşmaları
düzenlendiğini anlatan Bayraktar, bu çerçevede Şanlıurfa, Edirne, Ordu,
Giresun, Trabzon, Antalya, Muğla ve Ankara’da hasatlara katıldıklarını ve
çiftçilerle bir araya geldiklerini belirtti. Çiftçileri tabii afetlerde de
yalnız bırakmadıklarına dikkati çeken Bayraktar, “Sakarya,
Düzce, Samsun, Ordu, Denizli, Adana illerimizde doğal afet yaşayan
çiftçilerimizi ziyaret ettik, dertlerini, taleplerini dinledik, çözüm için
ilgili yerlere ilettik.
Veteriner hekim ve ziraat
mühendislerimiz de sahada üreticilerimizle buluştu. Elazığ, Adıyaman,
Kahramanmaraş, Tokat, Giresun, Adana, Mersin, Aydın, Tekirdağ, Kars’tan oluşan
10 ilimizde bu illerin ilçelerinde, köylerinde, çiftçilerimizle bir araya
geldiler, tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorun ve beklentileri ilk ağızdan
dinlediler.
Ekiplerimiz gittikleri il ve
ilçelerde valiler, kaymakamlar, tarım ve orman müdürleri başta olmak üzere
birim amirleriyle de görüştüler, çiftçilerimizin sorunlarını doğrudan
aktardılar, çalışmalar, projeler hakkında bilgi aldılar, her ilin raporunu da
hazırladılar.
Oda başkanlarımız ve sahaya çıkan Birlik
personelimiz çiftçilerimizin bir kısmının artan girdi fiyatları nedeniyle
yeterince gübre kullanamadıklarını belirtmişlerdir” diye konuştu.
- “Çiftçi 2018-2019’da aynı miktardaki krediye daha fazla faiz ödemiştir”
Çiftçilerin
finansman açısından da sıkıntılar yaşadığına işaret eden Bayraktar, şunları
söyledi:
“Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2019 Eylül ayı itibarıyla, son bir yılda tarım
ve balıkçılık sektörüne kullandırılan nakdi kredi miktarı yüzde 3,3 artışla
101,2 milyar liradan 104,6 milyar liraya ulaştı.
Bu dönemde
Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçiye kullandırdığı kredi miktarı da 8,1
milyar liradan 8,5 milyar lira liraya çıktı.
Tarım Kredi
Kooperatifleri kademeli olarak, 4 Kasım 2019 tarihinde 1 yıllık işletme kredisi
faiz oranını, yüzde 17’ye, Ziraat Bankası ise yüzde 12’ye, bazı özel bankalar
ise faiz oranlarını yüzde 13,5’e kadar düşürmüştü. En son Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrak tarımsal kredilerde faiz oranını yüzde, 12’den yüzde 9’a
çekildiğini açıkladı.
Bu finansman
sıkıntısı çeken çiftçimizin faiz yükünü bir nebze de olsa hafifletecektir.
Kararı olumlu bulmakla birlikte faizler daha da aşağı çekilmelidir.
2018 ve 2019
yıllarında çiftçi yüksek faiz oranları ile kredi kullanmış, yüksek faiz
oranları ile borcunu ertelemiş veya yapılandırmıştır.
Sonuçta
artan faiz oranları ile çiftçi 2018 ve 2019’da aynı miktardaki krediye daha
fazla faiz ödemiştir.
Ziraat
Bankası 2019 yılında kredi talebinde bulunan çiftçilere kullandırdığı kredinin
tamamını nakit olarak ödememiştir.
İlçeden
ilçeye oranlar değişmekle birlikte genel olarak kredinin bir kısmını nakit, bir
kısmını ise çiftçiye girdi alımı için vermiş olduğu çiftçi kartına
yüklemektedir. Bununla ilgili çiftçilerimizin şikâyetleri vardır. Çiftçimiz
kredisini nakit olarak almak istemektedir.”
- “Afetler nedeniyle
borçların ödenmesi mümkün görünmemektedir”
Çiftçilerin, küresel iklim
değişikliğinin bir sonucu olarak son yıllarda sürekli doğal afetlere maruz
kaldığını belirten Bayraktar, 2019’da da aşırı yağış, sel-su baskını, fırtına, dolu, don, kuraklık,
yıldırım düşmesi, hortum gibi hemen her afetle karşı karşıya kalındığını
belirtti.
2019’da 76 ilde üreticilerin doğan
afetlerden etkilendiğini ifade eden Bayraktar, şunları söyledi:
“Adana, Adıyaman,
Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Bartın,
Balıkesir, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Burdur, Bursa,
Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum,
Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Hatay, Isparta, İstanbul,
İzmir, Kahramanmaraş, Karabük, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli,
Kırşehir, Kastamonu, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin,
Mersin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Sakarya, Samsun,
Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Tunceli, Uşak, Van,
Yalova, Yozgat, Zonguldak olmak üzere 76 ilimizde çiftçimiz afete maruz kaldı.
Bu afetler
sebebiyle çiftçimizin ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri ve
seraları büyük oranda zarar gördü.
Bunun da
etkisiyle, kullanmış olduğu kredilerin taksitlerini de ödeyemedi.
Bunun yanı
sıra çiftçimiz pazarlama sorunları yaşamış, hastalık ve zararlılar nedeniyle
yeterince üretim yapamamış, ürettiği ürünü de hakkıyla pazarlayamamıştır.
Bu sorunlar
çiftçimizin makul bir gelir elde etmesine imkan tanımamıştır.
Son yıllarda afetlerin de etkisiyle çiftçi, kredi borcunu
başka banka kredisi ile kapatmak zorunda kalmaktadır.
Bu yıl da yaşanan afetler nedeniyle borçların ödenmesi mümkün
görünmemektedir.
Hemen her
yıl doğal afet zararına uğrayan çiftçimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kapsamındaki borçları ertelenirdi.
Ancak 2019’da bu erteleme yapılmadı.
Bu nedenle 2019 yılı için de afet yaşayan çiftçilerin kredi
borçlarının faizsiz olarak ertelenmesini sağlayacak kararname çıkarılmalıdır.
Tarım
Sigortaları Kanunu’nun çıkması ve uygulamanın başlatılması için Türkiye Ziraat
Odaları Birliği sonuna kadar destek vermiştir. TZOB, TARSİM’e kurulduğu 2006
yılından bu yana desteğini sürdürmektedir.
Yalnız tarım
sigortası uygulamasından çiftçimizin şikâyetleri vardır.
Tarım
sigortasındaki devlet desteğine rağmen, prim oranları çiftçimize yüksek
gelmektedir.
Tarım
sigortaları tüm riskleri karşılamamaktadır. Sigorta yaptırdığı halde kapsamda
olmayan riskler nedeniyle tazminat alamayan üreticilerimiz de vardır.
Çiftçi Kayıt
Sistemi’ne dahil olmayan çiftçilerimiz, tarım sigortası yaptıramamaktadır.
Çiftçimizin,
eksperlerin tespitleriyle ilgili de sorunları vardır.
Poliçe
düzenleyen acentelerin üreticilere yeterli bilgi vermemesi gibi nedenler
çiftçilerin tarım sigortasına olan ilgisini azaltmaktadır.
2019
yılında afet yaşayan ancak çeşitli nedenlerle sigorta yaptıramayan çok sayıda
çiftçinin zararı karşılanmadı, sigorta yaptırdığı halde sigorta kapsamı dışında
kalan çiftçiler de prim ödediği halde tazminat alamadı.”
-Yapısal sorunlar-
Çiftçimizin
güncel sorunlarının yanı sıra çözüm bekleyen yapısal sorunları da bulunduğuna
dikkati çeken Bayraktar, bu sorunları şöyle sıraladı:
“Parçalı
arazi yapısı, işletme küçüklüğü ile sulama altyapısının bitirilememiş olması
yapısal sorunlar arasındadır.
Ülkemizde
verimli üretim yapabilecek uygun büyüklükte arazi yapısına ulaşmak zorundayız.
61
dekar işletme büyüklüğü, 6 dekar parsel büyüklüğüyle verimli tarımdan
bahsedemeyiz. Arazilerimizin daha fazla parçalanmasına tahammülümüz yoktur.
Üreticimizin
en önemli sorunlarından biri de ekonomik örgütlenme eksikliğidir.
Çiftçimizin
tarlada 1’e sattığı ürünün fiyatı markette 4-5 katına kadar çıkabilmektedir.
Üreticimiz
ürününü değerine satmak, emeğinin karşılığını almak istemektedir.
Tüketicimizin
fahiş ve sürekli değişen fiyatlarla şaşkına dönmemesi için üreticinin tarlada
kalması ve bunun için de üreticinin ne kazanacağını bilmesi gerekir.
Üreticimiz
ne kazanacağını bilirse üretir.
Bundan
daha tabii bir istek de olamaz.
Tüketicimiz
de makul fiyatlarla ürün tüketebilmelidir.
Üstelik
çiftçimiz üretirken planlama eksikliği de yaşamaktadır. Fiyata göre ekeceği
ürüne karar vermekte, bu da üretimin bir yıl fazla bir yıl da eksik olmasına
neden olmaktadır.
Üretim
fazla olduğunda fiyat düşmekte, çiftçimiz zarar etmekte, az olduğunda da fiyat
artsa da üretim azlığından dolayı çiftçimiz yine yeterli geliri elde
edememektedir.
Bunun
sıkıntısını sadece çiftçimiz değil, istikrarlı bir fiyat olmaması nedeniyle
tüketicilerimiz de yaşamaktadır.”
Arz
talep dengesini sağlamanın yolunun üretim planlama yapmaktan geçtiğini belirten
Bayraktar, “Çiftçimiz ne kazanacağını ne kadar ekeceğini bilmeli o zaman fiyat
istikrarını sağlamış oluruz. Hem üreticimiz istikrarlı bir fiyat gelirine
kavuşmuş olur hem de tüketici pazarda şaşkınlığa uğramaz, mağdur olmaz. Ziraat
Odaları Birliği olarak elimizi taşın altına koyarız, planlama konusunda
yardımcı olmamız gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığımızın bu konuda yapacağı
planlama çalışmalarına destek oluruz” diye konuştu.
-Üretici market fiyatları-
Türkiye
Ziraat Odaları Birliği olarak 2007 yılından bu yana gıda fiyatlarını yakından
takip ettiklerini belirten Bayraktar, basın toplantısında, Aralık ayı ve 2019
yılı fiyatlarındaki değişimleri de açıkladı.
Aralık
ayında markette, 42 ürünün 29’unda fiyat artışı, 10’unda fiyat azalışı,
üreticilerde ise 34 ürünün 20’sinde fiyat artışı, 5’inde ise fiyat azalışı
meydana geldiğini belirten Bayraktar, “Markette 3, üreticide 9 üründe fiyatlar
değişmedi. Yaptığımız tespitlere göre, Aralık ayında fiyatı en fazla artan
ürün, marketlerde kuru soğan, üreticilerde ise patlıcan olurken, hem marketlerde
hem de üreticilerde fiyat düşüşünde ilk sırayı kabak aldı” diye konuştu.
Aralık
ayında market fiyatlarında kuru fasulye, zeytinyağı, toz şeker fiyatında
değişim görülmezken, fiyat düşüşünün, yüzde 16,59 ile en fazla kabakta meydana
geldiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kabaktaki
fiyat düşüşünü, yüzde 16,02 ile sivri biber, yüzde 4,77 ile fındık, yüzde 2,69
ile kuru üzüm izledi.
Markette
en fazla fiyat artışı ise yüzde 42,56 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğandaki
fiyat artışını yüzde 40,2 ile patlıcan, yüzde 33,66 ile mandalina, yüzde 25,14
ile yeşil soğan, yüzde 21,83 ile domates izledi.
Aralık
ayında üretici fiyatlarında, maydanoz, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek,
yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir fiyatında değişiklik
olmazken, kabak yüzde 35,97 azalmayla fiyatı en fazla düşen ürün oldu.
Kabaktaki
fiyat düşüşünü, yüzde 20,87 ile elma, yüzde 6,73 ile limon, yüzde 5 ile lahana,
yüzde 2,99 ile sivri biber takip etti.
Üreticide
en fazla fiyat artışı yüzde 135,71 ile patlıcanda görüldü. Patlıcandaki fiyat
artışını yüzde 124 ile kuru soğan, yüzde 66,1 ile mandalina, yüzde 62,6 ile
yeşil soğan, yüzde 39,34 ile domates izledi.
Aralık
ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı 354,67 ile en fazla kuru
incirde görülürken, kuru kayısıda yüzde 354,67, lahanada yüzde 287,72, sütte
yüzde 250,98, nohutta yüzde 248,44, portakalda yüzde 239,65, pırasada yüzde
238,29 oldu.
Kuru
incir ve kuru kayısı 4,5 kat, lahana 3,9 kat, süt ve nohut 3,5 kat, portakal ve
pırasa 3,4 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır.
Bugün
üreticide 13 lira olan kuru incir markette 59 lira 13 kuruşa, 10 lira olan kuru
kayısı 45 lira 47 kuruşa, 48 kuruş olan lahana 1 lira 84 kuruşa, 2 lira 4 kuruş
olan süt 7 lira 16 kuruşa, 2 lira 89 kuruş olan nohut 10 lira 7 kuruşa, 1 lira
19 kuruş olan portakal 4 lira 3 kuruşa, 1 lira 23 kuruş olan pırasa 4 lira 14
kuruşa satılıyor.
Görüldüğü
gibi üretici ile market fiyatları arasındaki tutarsızlık sürüyor. Bu durum sürdürülemez. Devam ederse,
önünde sonunda çiftçimizin üretimden kaçınmasıyla sonuçlanır. Çiftçimiz
istikrarlı bir gelir elde etmeli, tüketicimiz de makul fiyatlarla ürün
tüketebilmelidir. Mevcut durumdan hem çiftçimiz hem de tüketicimiz mağdurdur.
Patlıcan,
domates ve salatalıkta arz örtü altından sağlanmaktadır. Hava sıcaklıklarındaki
düşüş ile birlikte olgunlaşmanın gecikmesi arzı yavaşlatmış, fiyatlarda artış
yaşanmıştır.
Kuru
soğanda geçen yıla göre rekoltede yaşanan artış ile birlikte üreticilerimiz
pazarlama sorunları yaşamış, fiyatlar 63 kuruş seviyesine düşmüştü. Aralık
ayında Hindistan’ın ülkemizden soğan alımı ile birlikte fiyatlarda artış
yaşandı. Ancak iç piyasada ürün sıkıntısı yaşanmaması için ihracat durduruldu.
Mandalinada
geçen yıla göre rekoltedeki düşüşün arzı daraltması nedeniyle fiyatlar
artmıştır. Portakalda da rekoltedeki düşüş nedeniyle fiyatlarda artış
görülmüştür.
Yeşil
soğan ve marulda mevsim itibarıyla hasat edilen ürün miktarındaki azalma
fiyatları artış yönünde etkiledi.
Havuç,
ıspanak, pırasa ve karnabahar gibi kış sebzelerinde de kış koşulları fiyat
artışında etkili oldu. Ispanakta tüketimin normale dönmeye başlaması da
fiyatları artırdı.
Fiyatı
düşen ürünlere baktığımızda kabakta ihracatın yavaşlaması fiyat düşüşünde
etkili olurken, limon çeşitlerinin hasadının çakışması, lahanada ise hasat
dönemi olması fiyata yansıdı.
-Patates tüketiminin
artırılmasını talebimize Milli Savunma ve
Sağlık Bakanlıklarımız
olumlu cevap verdi-
Patates
fiyatları 2019 yılında üretim artışı nedeniyle düşük seyretti, 60 kuruşa kadar
geriledi.
Bunun
üzerine Milli Savunma Bakanlığı’na kışlalarda patates tüketiminin artırılmasını
talep ettiğimiz yazıya olumlu cevap verildi. İç talepte patates tüketimini
artırıcı yönde düzenleme yapılmasının milli ekonomiye katkı sağlayabileceğini
değerlendiren bakanlık, bu kapsamda Kuvvet Komutanlıklarına yemek listelerinde
patates tüketiminin artırılması yönünde teşvik edici talimat verdi.
Sağlık
Bakanlığımız ise yazımız üzerine taşra teşkilatlarına gerekli duyuruyu
yaptığını ve ayrıca merkez teşkilatında yemek menüsünde patates kullanımına
özen gösterileceğini bildirdi.
Bakanlıklarımıza
göstermiş olduğu hassasiyetten dolayı teşekkür ediyoruz.
Bunun
yansımasını hemen Aralık ayı fiyatlarında gördük. Üretici fiyatlarında yüzde
23,1’lik bir artış yaşandı.
Kuru
soğan ve tohumluk hariç patates ihracatının izne bağlanması özellikle patates
üreticimizi olumsuz etkileyebilir. Kuru soğanda üretim yeterli olsa da
patateste bir arz fazlası olduğu göz önüne alınmalı patates ihracatındaki izin
uygulaması kaldırılmalıdır.”
-2019 yılı fiyat
değişimleri-
Bayraktar,
2019 yılında, Markette 42 ürünün
28’inde fiyat artışı, 14’ünde fiyat azalışı, üreticide ise 34 ürünün 20’sinde
fiyat artışı, 11’inde fiyat azalışı meydana geldiğini bildirdi.
2019
yılında, fiyatı en fazla artan ürünün, marketlerde fındık, üreticide limon,
fiyatı en fazla düşen ürünün ise marketlerde kuru soğan, üreticide ise kabak
olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“2019
yılında, 2018 yılına göre market fiyatlarında fiyat düşüşü, yüzde 39 ile en
fazla kuru soğanda meydana geldi. Kuru soğandaki fiyat düşüşünü, yüzde 32,7 ile
patates, yüzde 24,2 ile sivri biber, yüzde 18,1 ile patlıcan takip etti.
Geçen
yıl markette en fazla fiyat artışı yüzde 50,8 ile fındıkta görüldü. Fındıktaki
fiyat artışını yüzde 49,1 ile limon, yüzde 42,3 ile Antep fıstığı, yüzde 31,6
ile yoğurt, yüzde 27,2 ile mandalina izledi.
2019
yılında üretici fiyatlarındaki değişime baktığımızda kabak yüzde 41,5 azalmayla
fiyatı en fazla düşen ürün oldu.
Kabaktaki
fiyat düşüşünü yüzde 37,5 ile patates, yüzde 37,3 ile kuru soğan, yüzde 30,5
ile lahana, yüzde 21,2 ile sivri biber, yüzde 20,5 ile pırasa, yüzde 13,3 ile
kuru incir takip etti.
Geçen
yıl, üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 120,5 ile limonda görüldü.
Limondaki
fiyat artışını yüzde 117,8 ile mandalina, yüzde 61,9 ile Antep fıstığı, yüzde
58,3 ile portakal, yüzde 55,9 ile kırmızı mercimek, yüzde 34,2 ile süt, yüzde
32,1 ile fındık izledi.
Limon,
mandalina ve portakalda çiçeklenme döneminde meydana gelen olumsuz hava
koşullarının rekoltede düşüşe yol açması fiyatlarda artışa neden oldu.
Antep
fıstığında da yok yılı olmasına bağlı olarak üretimin düşmesi fiyatları
artırdı.
Kırmızı
mercimek, kuru fasulye ve yeşil mercimekte sararma döneminde meydana gelen
yağışların ürün kalitesini olumsuz etkilemesi fiyata yansıdı.
Fındıktaki
fiyat artışında TMO’nun alım politikası etkili oldu.
Zeytinyağında
son iki yıldır rekoltedeki düşüş fiyatlara yansıdı.
Süt,
dana eti ve kuzu etinde, artan üretim maliyetleri fiyatlarda artışa yol açtı.
Girdi
fiyatlarındaki yaşanan artışın üretim maliyetlerine yansıması ile birlikte
marul, domates, salatalık, maydanoz, elma, kuru üzüm fiyatları yükseldi.
Fiyatı
düşen ürünlere baktığımızda; kabakta Aralık ayında ihracatta yaşanan yavaşlama
fiyatı düşürdü.
Yaşanan
rekolte artışı ve pazarlama sorunları nedeniyle kuru soğan ve patateste fiyat
düşüşleri yaşandı.
Lahanada
ve karnabaharda rekoltedeki artış fiyata yansırken, pırasada arzdaki yoğunlaşma
fiyatı düşürmüştür.
Kuru
incirde yaşanan fiyat düşüşünde rekoltedeki yükselme etkili olmuştur.
Nohutta
geçen yıldan üreticimizin elinde ürün olması nedeniyle fiyatlarda düşüş
yaşanmıştır.”
-“Ülke hayvancılığı ancak ve ancak iç üretim geliştirilerek sağlanabilir”
Bayraktar,
son yıllarda hem büyükbaş
hem de küçükbaş hayvan sayılarında bir artış görüldüğünü belirtti. Büyükbaş
hayvan sayısının 2019 yılında, 17,3 milyondan 18,3 milyona küçükbaş hayvan
sayısının ise 47,4 milyondan 49,8 milyona çıktığına dikkati çeken Bayraktar,
şöyle devam etti:
“Yalnız kırmızı etteki
sorunumuz devam etmektedir. 2016 yılında 1 milyon 173 bin tona kadar çıkan
kırmızı et üretimi, 2017 yılında 1 milyon 126 bin tona, 2018’de 1 milyon 119 bin tona
inmiştir.
Kırmızı et
üretimi bu yılın Ocak- Eylül döneminde yaklaşık 51 bin tonluk artışla 859 bin
tondan 910 bin tona yükselmiştir.
2019 yılının son dönemi besiciler için sıkıntılı
geçmiştir.
Besiciler, yüksek yem fiyatlarından şikâyet
etmektedir. Yağsız karkasın 1 kilogramıyla satın aldığı besi yemi miktarı
2015-2019 döneminde yüzde 27,6 azalarak 26,32 kilogramdan 19,05 kilograma
düşmüştür.
Sadece 2019’daki düşüş bile yüzde 12’ye ulaşmıştır.
Et ve Süt Kurumu’nun depolarında et stokları oluşmuş,
bu ürünün ihracat yolları aranmıştır.
Diğer
taraftan süt üretimimiz sürekli artmaktadır. Öyle ki 2010 yılında 13,5 milyon
ton olan toplam süt üretimi yüzde 63,7’lik artışla 2018 yılında 22,1 milyon
tona çıkmıştır.
Bu durum süt
hayvancılığımız açısından olumlu bir gelişmedir.
Ancak
sanayiye aktarılan sütte aynı oranda bir artış görülmemektedir. 2010 yılında 6,7
milyon ton olan sanayiye aktarılan süt miktarı yüzde 49,2’lik artışla 2018’de
10 milyon tona ulaşmıştır. Yalnız sanayiye aktarılan inek sütü miktarı 2019
yılının on ayında önceki yıla göre yüzde 5,5 azalarak 8,5 milyon tondan 8,1
milyon tona inmiştir.
Süt sektörü,
kırmızı et açısından çok önemlidir. Çünkü besiye alınan materyal oradan
gelmektedir. Sütte istikrar olmadan, kırmızı ette istikrar olmaz. Süt/yem
paritesi 1,5 olmalıdır. Ancak son verilere göre bu rakam 1,05’de kalmaktadır.
Önümüzdeki
yıllarda bu sektörde bir arz talep dengesizliği oluşmaması açısından süt
tüketimini teşvik edici uygulamalar, geçmişte son derece yararlı olan okul sütü
programı tekrar hayata geçirilmelidir.
Süt ve süt
ürünleri ihracatı daha fazla desteklenmelidir.
2019 yılının
Ocak-Nisan döneminde litre başına 25 kuruş olarak uygulanan, daha sonra tekrar
10 kuruşa indirilen süt primi desteği yeniden artırılmalıdır.
Milyarlarca dolar harcanarak ithal
edilen veya yetiştirilen damızlıkların kasaba, üretimi artırmak için verilen
milyarlarca liralık desteğin boşa gitmemesi, 2010 yılında yaşanan et krizinin
tekrar yaşanmaması için en kısa zamanda çiğ sütte 1,5’lik süt/yem paritesi
yakalanmalıdır.
Canlı hayvan
ve et ithalatı ülkeye fayda sağlamamaktadır.
Ülkemiz 2010
yılından 2019 yılı Kasım ayı sonuna kadar olan dönemde damızlık, besilik,
kasaplık ve et ithalatına 8,4 milyar dolara yakın döviz harcamıştır.
Bu rakamın 3
milyar doları aşkın bölümü sadece kasaplık ve et ithalatına gitmiştir.
Ülkemiz o
kadar da zengin değildir.
Üstelik Et ve
Süt Kurumu’nun depolarında önemli miktarda et stoku olduğuna dair açıklamalar
da mevcuttur. Bu alanı iyi planlamamız gerekmektedir.
Ülke
hayvancılığı ancak ve ancak iç üretim geliştirilerek sağlanabilir.
Her türlü
olumsuzluğa rağmen üreticimizin besi ve süt hayvancılığında kalması takdire
şayan bir durumdur.
Yurt içi
üretim desteklenmeli, başka ülkelerin çiftçilerine para kazandırılmamalıdır.
Üreticimiz,
devletin vereceği desteklerle ve gümrük vergilerindeki koruyucu önlemlerle
birlikte halkımızın ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilir.
Ülkemizde
kırmızı et açığının kapatılmasında küçükbaş hayvancılık en önemli
alternatiftir.
Süt ve süt
ürünleri ihracatımız 2019 yılı 11 aylık döneminde bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 5,3’lük artışla 282,5 milyon dolardan 329,8 milyon dolara
yükselmiştir.”
-“Hayvancılıkta hedef; üretim ve ihracat olmalıdır”
Kanatlı
sektörünün ülkenin yüz akı sektörlerinden biri olduğunu söyleyen Bayraktar,
sektörde doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 500 bin kişinin istihdam
edildiğini, 2 milyon kişinin de geçimini sağladığını belirtti. Güçlü bir alt
yapıya sahip olan sektörün son zamanlarda, gerek üretimde, gerekse dış
ticarette hızlı bir ivme yakaladığını ve büyümeye devam ettiğini ifade eden
Bayraktar, şöyle devam etti:
“2018
itibarıyla kanatlı eti üretimimiz 2,2 milyon tona, yumurta üretimimiz ise 19,6
milyar adede yükselmiştir.
2019 yılı Ocak-Ekim döneminde, geçen
yılın aynı dönemine göre, tavuk eti üretimi yüzde 1,4 azalışla 1,8 milyon tonun
altına gerilerken, tavuk yumurtası üretimi yüzde 1,3 artışla 16,5 milyar adede
yükselmiştir.
Teknolojide en üst seviyeye ulaşan
kanatlı sektöründe yapılan yatırımın karşılığı ne yazık ki alınamamaktadır.
Yemde dışa bağımlı olunması ve yükselen yem fiyatları maliyetleri
etkilemekte, üreticileri sıkıntıya sokmakta, üretimin sürdürülebilirliğini ve
kârlılığını engellemektedir.
Özellikle yumurta sektöründe üretim planlaması yapılamaması çoğu zaman
sıkıntı oluşturmaktadır.
Sektör her zaman hastalıkların tehdidi altındadır.
Ülkemiz özellikle
küçükbaş hayvancılık, kanatlı sektörü, süt ve süt ürünlerinde büyük ihracat
potansiyeline ulaşabilecek imkanlara sahiptir.
Kanatlı eti ve ürünleri ihracatı
2019 yılı Ocak-Kasım ayı rakamı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,8
artışla 519,2 milyon dolardan 538,7 milyon dolara çıkmıştır.
Yumurta ve yumurta ürünleri
ihracatında ise 2019 yılında Irak’ın koyduğu ithalat yasağı nedeniyle kötü bir
yıl yaşadık.
Nitekim, yumurta ve yumurta
ürünlerinde 2019 Ocak-Kasım ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde
33,2 azalarak 391,4 milyon dolardan 261,4 milyon dolara gerilemiştir.
İhracattaki en ufak bir aksama sektörü zor durumda bırakmaktadır.
Hayvancılıkta
hedef, ithalat değil, iç üretimi artırmak ve ihracat yapmak olmalıdır.
Ülkemizin hedefi de bu eksende belirlenmeli, iç üretimi artırıcı, dış
pazarlarda rekabet edici ve pazar payını artırıcı politikalara destek
verilmelidir.”
-Beklentiler-
Bayraktar,
düzenlediği basın toplantısında, çiftçinin 2020 yılındaki beklentilerini de
açıkladı. Girdi fiyatlarının yüksekliğine işaret eden ve makul seviyelere
çekilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, beklentileri şöyle sıraladı:
“Çiftçinin tarlada
kalması ve üretimini sürdürebilmesi için verilen destekler kesinlikle
artırılmalıdır.
Destek bütçesi, Tarım Kanunu’nda
belirtildiği gibi Gayri Safi Milli Hasıla’nın en az yüzde 1’i oranında
olmalıdır. Desteklemede
yüzde 2-4 arasında uygulanan stopaj kesintisi kaldırılmalıdır.
Desteklerde adalet sağlanmalı, küçük aile
işletmelerine öncelik verilmelidir.
Gençleri
tarımda tutabilmek için genç çiftçilere yönelik ek teşvik ve destekler
getirilmelidir.
Çiftçinin içinde bulunduğu ekonomik
sıkıntılar dikkate alınarak, 2019 yılı destekleri, 2020 yılının ilk aylarında
çiftçinin hesabına yatırılmalıdır.
Kilogram başına 5 kuruştan 10 kuruşa çıkarılan
buğday ve arpa prim desteklerinde olduğu gibi diğer ürünlerdeki prim destekleri
de yükseltilmelidir.
-“Rahatlıkla
30 milyon tona yakın buğday üretimine ulaşılabilir”
Ülkemiz açısından stratejik bir ürün olan
buğdayda ithalatın artması bizleri üzmüştür. Kullanılmayan tarım alanlarını
değerlendirerek, verimliliği artırarak rahatlıkla 30 milyon tona yakın buğday
üretimine ulaşabilir, ithalat yapmadan hem ülke ihtiyacımızı hem de ihracat
için gerekli hammaddeyi sağlayabiliriz.
Bir diğer önemli ürünümüz de şeker pancarıdır.
Bu üründe de ülke ihtiyacımız ve gıda ihracatı için gerekli hammaddeyi ithalata
gerek kalmadan rahatlıkla üretebiliriz. Şeker pancarı üretiminin
hayvancılığımız açısından da önemli olduğunu unutmamamız gerekir.
Destekler, üreticimizin üretimini planlaması
için ekim sezonundan önce açıklanmalıdır.
Bitkisel Üretim
Destekleme Tebliği 2018’de 27 Mart’ta açıklanmıştı. 2019’da 9 Kasım’da
açıklandı. Tebliğin
geç açıklanması, organik tarım ve iyi tarım uygulamalarına getirilen; gerek
süre kısıtlaması gerekse de destek miktarındaki azalma çiftçimizin
mağduriyetine neden olmuştur. Bu mağduriyet giderilmelidir.
Sofralık zeytinin kilogramına 15 kuruş prim
desteği verilmesini önemli buluyoruz. Yalnız zeytinyağı ve pamuk prim desteğine
getirilen dekara verim sınırlamasının kaldırılması gerektiğine inanıyoruz.
Özellikle
zeytinyağı ve balda önem taşıyan ama diğer gıda ürünlerinde de
yapılan taklit ve tağşişli üretimler tarım sektörünü ve halk
sağlığını olumsuz etkilemektedir.
İhracatımız açısından da hayati bir
konu olan taklit ve tağşişli üretimin son bulması için bu alandaki cezalar caydırıcı hale getirilmelidir.
2018 yılında uygulamaya konulan münavebe
sisteminde de sorun çıkmaktadır. Başka ürün üretme imkânı olmayan bazı tarım
alanlarıyla ilgili özel düzenleme yapılmalıdır. Münavebeye giren üründen dolayı
çiftçinin uğradığı gelir kaybı destek olarak verilmelidir.
Yaş meyve ve sebzeye, çerezlik ayçiçeğine prim
desteği verilmelidir.
Et ve Süt Kurumu güçlendirilmeli, bağımsız
olarak hareket edebilecek bir statüye kavuşturulmalı, piyasayı düzenlemeye
yönelik görevlerini yerine getirmesi için gerekli kaynaklar sağlanmalıdır.
Üreticiyi yemde dışa bağımlılıktan kurtaracak, ucuza yem teminini
sağlayacak destekler hayata geçirilmelidir.
Çeşitli
nedenlerle Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) dahil edilemeyen ancak tarımsal üretim
yapılan araziler de tarımsal desteklerden faydalanmalıdır.
Hububatta dekarda 4 liradan 8 liraya çıkarılan gübre
desteği yeterli olmamıştır. Bu destek 15 liraya çıkarılmalıdır. Hububat
dışındaki ürünlerde de 4 lira olan destek artırılmalıdır.
Toprağın organik maddesini artırmak için
organik, organomineral ve toprak düzenleyicilerin kullanımı
yaygınlaştırılmalıdır. Organik gübreler bu yıl ilk kez destekleme kapsamına
alındı. Bu karar kullanımı artıracağı için topraklarımızın organik açıdan
zenginleştirilmesine katkı sağlayacaktır.
Çiftçimiz, mazotta desteğe esas alınan tüketim
miktarının gerçek tüketim miktarının altında kaldığını belirtmektedir. Hesaplamaların
yeniden yapılması ve gerçek tüketim miktarının yarısının devlet tarafından
karşılanması gerekir.
Tarımda
kullanılan elektrik enerjisinde fiyatlar makul düzeye çekilmelidir. Yüzde 1
Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18 KDV kaldırılmalıdır. Elektrik borçlarının
desteklerden tahsil edilmesiyle ilgili uygulama kaldırılmalıdır. Elektrik faturalarının tahsilatı hasat
döneminde yapılmalıdır.
Üretimde
verim ve kalitenin artırılması için sertifikalı tohum kullanımına verilen
destekler artırılmalı, sebze tohumu
ve fidelerinde uygulanmakta olan KDV, diğer tohumluklarda olduğu gibi yüzde 1’e
indirilmeli, tohumda Ar-Ge çalışmalarına hız verilmeli, dışa bağımlılık
azaltılmalıdır.
-“Yumurta ve balık satışında KDV’nin
indirilmesini olumlu buluyoruz”
Toptan
yumurta ve balık satışlarında KDV oranının yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmesi
kararını üretici birliklerimiz ve üretimin desteklenmesi açısından olumlu
buluyoruz.
Çiftçimiz
faiz ödeyecek durumda değildir. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçimizin
düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalıdır.
Kredi kullanımında bankalar, masraf, komisyon,
ipotek, hayat sigortası, tarım sigortası gibi çiftçinin maliyetini artıran
taleplerde bulunmamalıdır.
Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kaydı olsun olmasın bu
durumdaki tüm çiftçilerimizin borçları faizleri silinmek suretiyle uzun vadeyle
yapılandırılmalıdır.
TARSİM sigorta primleri düşürülmeli, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil
olmayan çiftçiler de tarım sigortası yaptırabilmelidir.
İlçe bazlı uygulanan verim sigortasında
parsel bazına geçilmeli, tüm ürünler ve riskler kapsama alınmalıdır.
Tarım
sigortası kapsamında halen yer almayan risklerin yaşanması durumunda çiftçi
zararlarını karşılayacak şekilde destekleme yapılmalıdır.
Acilen
toplulaştırma çalışmaları tamamlanmalıdır. Verimli tarım arazileri
korunmalıdır.
Toprak
Koruma Kurullarında Ziraat Odaları daimi üye olmalıdır.
Yeterli
büyüklükte arazisi ve geliri bulunmayan çiftçilerin, tarımda kalabilmeleri için
yaşamlarını sürdürebilecek gelire sahip olmaları sağlanmalıdır.
Sulama
yatırımları hızla tamamlanmalıdır. Özellikle GAP, KOP ve DAP gibi büyük sulama yatırımlarını içeren
projeler hızla bitirilmelidir. Su fakiri bir ülke olduğumuz göz ardı edilmemeli, sulamada
yüzde 60’lara varan tasarruf sağlayan basınçlı sulama sistemleri
yaygınlaştırılmalıdır. Su kaybına neden olan sistemler değiştirilmeli, sulama
oranı ve randımanı artırılmalıdır. Kapalı devre sulama sistemleri kurulmalıdır.
Su kısıtı olan havzalarda kuraklığa dayanıklı bitki türlerini yetiştiren
üreticiler daha fazla desteklenmelidir.
Çiftçilerimizin ekonomik açıdan
örgütlenmeleri desteklenmelidir. Bu örgütler idari ve mali yönden
güçlendirilmeli, fonksiyonel ve profesyonel olmaları sağlanmalıdır.
Ülkemizde üretim planlamasının yapılamaması
zaman zaman patates ve kuru soğan başta olmak üzere birçok üründe arz talep
sorunu yaşanmasına sebep olmaktadır. Üretim planlaması tüm ürünlerde süratle
hayata geçirilmelidir.
Artık örtü altı üretim ülkemiz
açısından önemli hale gelmiştir. Halkımız yaz kış demeden her ürünü tüketmek
istemektedir. Nitekim örtü altı üretim miktarımız yıllık 8 milyon tonu
aşmıştır. Olaya bu çerçeveden baktığımızda daha fazla örtü altı üretim yapma
mecburiyetimiz vardır. Bu açıdan Sera A.Ş. dahil seracılık yatırımlarının
artırılması, aile işletmelerini olumsuz etkileyeceğinden seracılık yapan
özellikle küçük aile işletmelerinin daha fazla desteklenmesi gerektiğine
inanıyoruz.
Sözleşmeli üretim, lisanslı depoculuk ve ürün
ihtisas borsaları yaygınlaştırılmalıdır. Depo kurulumu tüm bölgelerde
destekleme kapsamına alınmalıdır.
Hayvancılıkta
ülke içi üretim teşviklerinin devam ederek besilik dana da dahil her türlü
ithalatın kısa zamanda ülke gündeminden çıkarılması sağlanmalıdır. Bu açıdan
besilik hayvan ve et ithalatının durdurulması kararını destekliyoruz.
Bir an önce,
küçükbaş hayvan sayımızı artırmalı, nüfus artışı ve beslenme alışkanlıklarının
değişmesiyle kırmızı ette verilebilecek açığı küçükbaş etiyle kapatmalıyız.
Hayvancılığın
geliştirilmesi için meraların korunması ve ıslah edilmesi,
Özellikle
küçükbaş hayvancılıkta çoban sorununun halledilmesi,
Kırsalın
ekonomik ve sosyal açıdan geliştirilmesi, genç nüfusun kırsalda tutulması için
gerekenlerin yapılması,
İşletme
altyapılarının iyileştirilmesi,
Dış
pazarlarda üstünlük sağlamak için rekabetçi yapının kazandırılması,
Üretim-sanayi
entegrasyonunun sağlanması,
Başta peynir
olmak üzere ürünlere katma değer kazandırılması, markalaştırılması,
Hayvan
hastalıkları ile etkili mücadele edilmesi,
Sınırlardan
kaçak hayvan ve et giriş çıkışlarının önlenmesi sağlanmalıdır.
Kanatlı sektöründeki firmalar, bu
kâr marjları ile bu sektörde kimsenin üretici olarak kalamayacağını hesap
etmeli, buna göre hareket etmelidir.
Ülkemiz kanatlı sektöründe hastalıkların her zaman risk olduğu düşünülerek
mücadelenin taviz verilmeden sürdürülmesi gerekmektedir.
Damızlık ihtiyacının yurt içinden karşılanmasına yönelik Ar-Ge yatırımları
artırılmalıdır.
Dünyada çok büyük miktarlarda kanatlı eti ve kanatlı ürünleri, yumurta ve
yumurta ürünleri, süt ürünleri talebi vardır. Bu talep değerlendirilmeli, başta
Ortadoğu olmak üzere yakın pazarlara yoğunlaşılmalı, mevcut pazarlarda rekabet
edici ve pazar payını artırıcı tedbirler alınmalıdır. Verilen ihracat
destekleri artırılmalıdır.
Çiftçilerimizin Tarım
BAĞ-KUR primi; asgari ücretteki yüzde 15’lik artış ve aylık prim gün sayısının
26’dan 27’ye çıkması nedeniyle yüzde 19,5 oranındaki artışla 765 liradan 914
liraya çıktı. Borcu bulunmayan çiftçimize verilen 5 puanlık Hazine desteğini
göz önünde bulundursak bile çiftçimizin ödeyeceği tarım BAĞ-KUR primi aylık 654
liradan 781 liraya yükselmiştir.
Çiftçimiz
işçi ve memurlarla aynı statüde değildir. İşvereni olmadığı için belirlenen
primin tamamını kendisi ödemek zorundadır. Her ay bu primi ödemesine imkan bulunmamaktadır.
Tarım BAĞ-KUR sigortası
prim gün sayısı, 2008 yılında olduğu gibi 15 güne indirilmelidir. Bu durumda
çiftçimizin ödeyeceği aylık prim 508 liraya, Hazine desteği göz önünde
bulundurulduğunda ise 434 liraya inecektir.
Kadın ve genç
çiftçilere pozitif ayrımcılık yapılmalı, zor şartlarda üretim yapan çiftçilere
her yıl için 90 gün fiili hizmet zammı (yıpranma payı) verilmelidir.
Genç çiftçilerin Tarım
BAĞ-KUR primleri devlet tarafından karşılanmalıdır.
Bilindiği gibi 2019
yılında 15 yıl aradan sonra III. Tarım ve Orman Şurası düzenlendi. Bu Şura’ya Ziraat Odaları, Türkiye Ziraat Odaları Birliği
ve tarım sektörünün paydaşları büyük katkı verdi. Hatta çiftçilerimiz Şura’ya
aktif olarak katılım sağladılar. Ortaya ayrıntılı bir çalışma çıktı. Bu çalışmaya
dayalı önemli kararlar alındı, strateji ve hedefler belirlendi. Ortaya koyulan
strateji ve hedefler çerçevesinde alınan kararların yerine getirilmesi
tarımımıza önemli bir ivme kazandıracaktır. Bu konuda hükümetimiz gerekli
iradeyi göstermelidir.”
Çiftçinin en temel
sorununun borçlar ve girdi maliyetlerinin yüksekliği olduğunu söyleyen
Bayraktar, “En kısa zamanda çiftçi borçları uzun vadeli ve faizsiz olarak
ertelenmeli, yine söylüyorum enflasyonun çok üzerinde artan elektrik, sulama
ücretleri makul seviyelere çekilmelidir” diye konuştu.
Çiftçiler için doğal
afetten uzak, bereketli ve sorunsuz bir yıl temenni eden Bayraktar, “Ülkemiz
tarımının önemli sorunları olmakla birlikte çok da büyük bir potansiyeli
bulunmaktadır. Çiftçimiz, bütün zor şartlara rağmen üretimden kopmuyor. Bu
büyük bir şanstır. Çiftçimiz, çalışıyor, üretiyor ama yeterince para
kazanamıyor. Çözülmesi gereken yapısal sorunlarımız var. Maliyetler
çiftçilerimizi zorluyor.
Yaşadıklarımız bize
gösterdi ki yeterli destek verilirse, üretim sıkıntısı yaşamayız. Sorunlara
yoğunlaşmalı, milletçe el ele omuz omuza vermeli, birlik ve beraberliğimizi
korumalıyız. Böyle hareket ettiğimiz takdirde, 2020 yılı çok daha iyi bir yıl
olacaktır. Buna içtenlikle inanıyorum” diye konuştu.
-Sorular-
Bayraktar, toplantıda
basın mensuplarının sorularına verdiği cevaplarda, üretim planlamasının önemine
dikkat çekti. Bayraklar şu yanıtları verdi:
“İhracata getirilen engel dış talebi
engellediği için patates belki bir miktar daha aşağı çekecek, ya da bu seviyede
kalmasını sağlayacaktır. Bu rakam üreticimizi koruyan bir rakam değil. Muhakkak
surette bu kararın değiştirilmesi lazım”
“Soğanda arz talep
dengesinde bir problem olmamakla birlikte patateste arz fazlalığı yaşanıyor.
Patates tüketiminin artırılması için Milli Savunma Bakanlığı nezdinde girişimlerde
bulunduk. Kışlalarda patates yedirilsin. Çünkü 90 kuruş maliyeti olan patatesin
fiyatı 60 kuruşa düştü. Milli Savunma Bakanlığımız olumlu cevap verdi.
Kışlalarda zannediyorum patates yedirilmeye başlandı. Diğer bakanlıklarımızdan
da olumlu cevap aldık. Talep bir miktar arttı patates fiyatı 80 kuruş civarına
geldi ancak hala 90 kuruşa ulaşmadı. Soğan için bir şey söylemiyorum ama
patatesle alakalı ihracatın ön izne tabi olması yanlış bir karardır.
Üreticimize ve gelecek yıl üretimine zarar verecek bir karardır. Patatesle
alakalı bir talep yaratmaya çalışıyoruz. Bu taleplerden bir tanesi de dış
taleptir. İç taleple alakalı bir mesafe aldık. Ama dış taleple alakalı biraz
sıkıntı görünüyor. Dış talebi yaratmaya çalışırken dış talebe böyle bir engel
çıkartılması yanlış bir karar inşallah o karardan vazgeçerler.
Dış talep yaratamadığımız takdirde patateste
fiyat istikrarını yakalamamız da mümkün görünmüyor. Üreticimizin önümüzdeki yıl
tekrar patates ekmesi için fiyatın tekrar yukarı çıkması lazım. İhracata
getirilen engel dış talebi engellediği için patates belki bir miktar daha aşağı
çekecektir. Ya da bu seviyede kalmasını sağlayacaktır. Bu rakamda üreticimizi
koruyan bir rakam değil. Muhakkak surette bu kararın değiştirilmesi lazım.
Patates ihracatının önünün açılması gerekir.
Üreticimizi
sahada tutmak zorlaştı, gençlerimizi tarlada tutamıyoruz. Asgari ücretle iş
bulan gidiyor. Çiftçi kadınlarımız olmasa şuan üretim yapma şansımız da kalmaz.
Gençlerimizi nasıl tutacağız sektörde? Tutmazsak sektörün geleceği olmaz. 10
sene sonra tarımı kiminle yapacağız? Çiftçi mi ithal edeceğiz? Çiftçimizi
muhakkak surette tarımda tutmamız lazım. İstikrarlı üretim yapmasını sağlamamız
lazım. İstikrarlı gelir elde etmesini sağlamamız lazım. Ziraat Odaları Birliği
olarak da mücadelemiz bu yönde devam ediyor.
İhracatta
zaten patatesle alakalı bir sıkıntı var. Onun için tıkandı piyasalar. Zaten bir
sıkıntı varken yeni bir sıkıntı eklemenin bir mantığı yok. Bu sorunu
planlamayla çözeceğiz. Biz taşın altına elimizi koyarız. Ziraat odaları Birliği
olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu manada yapacağı her türlü çalışmaya
varız ve desteğiz. Patates bu sene para etmezse seneye patates yok. Ne
yapacağız? Fiyatlar yükselecek patates mi ithal edeceğiz? Arz talep dengesini
sağlayacak bir planlamaya acil ihtiyaç var. Türkiye’nin genel sorunudur bu
planlama sorunu. Özellikle pazarda zaman zaman yangına sebep olan ve
tüketicimizi gerçekten de şoka uğratan gelişmeler yaşıyoruz. Eğer bunları
yaşamak istemiyorsak meyve sebze üretiminde muhakkak surette planlamaya
geçmemiz lazım. Biz bu manada yapılacak çalışmalara da her türlü desteği
vermeye hazırız. Türkiye’nin her ilçesinde örgütümüz var. Şu an 800’e yakın
odamız var ve üretim yapan 5 milyona yakın çiftçimiz de bizim üyemiz. Alana
hakimiz. Yapılacak çalışmalara büyük katkı sağlayabiliriz.”
- “Aile işletmeleri bu ülkede tarım sektörünün geleceğidir.
Türkiye’nin gıda güvencesi de ancak bu yolla sağlanır”
Bayraktar,
bir basın mensubunun tarımda ekonomik örgütlerle ilgili sorusunu şöyle
yanıtladı:
“Tarım
sektörü gelişen ülkeler bu işi örgütler marifetiyle, ekonomik örgütler,
kooperatifler ve üretici birlikleriyle çözmüş. Almanya’ya gidip ben süt
üreticisi olacağım dediğinizde, ‘kota var biri bırakacak sen alacaksın’ diyor.
Türkiye’de, üretim fazlası olsa bile ‘sen dur kardeşim üretim fazlası var, sektöre
girmen doğru değil’ diye bir engel çıkarılıyor mu? Yok. Ben 10 bin 20 bin baş
ile hayvancılık yapacağım diyor, kalkıyor giriyor. Çiftçiliğin meslek olmadığı
buradan belli. Sanayici de giriyor, tüccarı da giriyor. Belediye başkanları da
giriyor. Çok değişik mesleklerden herkes bu mesleğe giriyor. Çiftçilik bir
meslektir. Çiftçi üretimini yapıyor, ama çiftçi olmayan herkes sektöre giriyor.
Tarım sektörü gelişmiş olan ülkelere baktığımızda herkes ben çiftçi olacağım
diyemez. Ama biz de elini kolunu sallayan bu sektöre dalıyor. Bu plansızlığı da
getiriyor. Ama benim çiftçim, aile işletmeleri hayvanını satıyor çiftçiliğe
devam ediyor. Türkiye’de tarımsal üretimin sürdürülebilirliği bunlara bağlı.
Biz
aile işletmelerinin desteklenmesi gerektiğini her zaman söyleriz. Bu büyük
işletmeler para kazanamayınca ben bu işten para kazanamadım diyor. Teoriyle
pratik arasında çok farklılık var. Oturuyorlar kağıt kalemi alıyorlar, ‘Şu
kadar üretim yaparım şu kadar para kazanırım’. Ama pratikte bunun olmadığını
görüyorlar. Çiftçilik zor bir iştir. Hayvancılık sektörü zor bir iştir. Sonra
diyorlar ki, bu bir ekonomik faaliyet olmaktan çıktı para kazanamıyoruz, hadi
eyvallah. Ama benim üreticim hayvanını satarak üretime devam ediyor. Aile
işletmelerini ayakta tutmamız lazım. Aile işletmeleri bu ülkede tarım
sektörünün geleceğidir. Türkiye’nin gıda güvencesi de ancak bu yolla sağlanır.
Kooperatifçiliğimiz
çok eskilere dayanıyor, uzun mazimiz var ancak götüremedik. Şimdi yeniden ele
aldık. Bir tecrübemiz var niye götüremediğimizi biliyoruz. Tarım Şurasında da
örgütlenme ve kooperatifçilik yeniden ele alındı. İnşallah kooperatifleri
geliştiririz. Ekonomik faaliyette bulunmalarını sağlarız. Piyasayı düzenleyici
bir rol üstlenirler. Fonksiyonel olurlar, biz de bu sorunları yaşamayız.”
Seçilmiş ürünlerde 30 Aralık 2019
tarihi itibarıyla ortalama üretici, hal, pazar ve market fiyatları ve fiyat
farkları:
Ürünler |
Üretici |
Hal |
Pazar |
Market |
Hal/Üretici
|
Pazar/Üretici
|
Market/Üretici
|
|
Fiyatı
(TL/Kg) |
Fiyatı
(TL/Kg) |
Fiyatı
(TL/Kg) |
Fiyatı
(TL/Kg) |
Fiyat
Farkı (Yüzde) |
Fiyat
Farkı (Yüzde) |
Fiyat
Farkı (Yüzde) |
Kuru incir |
13,00 |
- |
45,00 |
59,13 |
- |
246,15 |
354,87 |
Kuru
kayısı |
10,00 |
- |
35,00 |
45,47 |
- |
250,00 |
354,67 |
Lahana |
0,48 |
0,75 |
1,25 |
1,84 |
57,89 |
163,16 |
287,72 |
Süt
(litre) |
2,04 |
- |
- |
7,16 |
- |
- |
250,98 |
Nohut |
2,89 |
5,00 |
10,25 |
10,07 |
73,01 |
254,67 |
248,44 |
Portakal |
1,19 |
2,18 |
3,07 |
4,03 |
83,58 |
158,25 |
239,65 |
Pırasa |
1,23 |
1,63 |
2,90 |
4,14 |
32,65 |
136,73 |
238,29 |
Yeşil
mercimek |
2,95 |
4,50 |
7,50 |
9,27 |
52,54 |
154,24 |
214,27 |
Havuç |
1,10 |
1,50 |
2,22 |
3,43 |
36,36 |
101,82 |
211,36 |
Elma |
1,63 |
3,10 |
3,67 |
4,99 |
90,18 |
124,95 |
206,27 |
Karnabahar |
1,40 |
1,95 |
3,10 |
4,20 |
39,29 |
121,43 |
199,94 |
Patates |
0,80 |
1,37 |
2,00 |
2,32 |
71,25 |
150,00 |
190,42 |
Kabak |
1,48 |
2,25 |
3,25 |
4,04 |
51,69 |
119,10 |
172,06 |
Kırmızı
mercimek |
3,29 |
6,80 |
7,50 |
8,83 |
106,69 |
127,96 |
168,49 |
Mandalina |
1,63 |
2,26 |
3,17 |
4,30 |
38,37 |
93,88 |
163,23 |
Ispanak |
1,44 |
1,83 |
2,83 |
3,76 |
26,96 |
97,10 |
161,22 |
Maydanoz
(adet) |
0,60 |
0,80 |
1,25 |
1,45 |
33,33 |
108,33 |
141,11 |
Marul
(adet) |
1,31 |
1,68 |
2,60 |
3,12 |
28,03 |
98,73 |
138,57 |
Zeytinyağı |
15,50 |
- |
|
35,72 |
- |
- |
130,45 |
Sivri Biber |
2,17 |
3,02 |
3,83 |
4,95 |
39,38 |
76,92 |
128,23 |
Fındık
(iç) |
37,00 |
- |
60,00 |
83,23 |
- |
62,16 |
124,95 |
Limon |
2,43 |
3,66 |
4,13 |
5,45 |
50,93 |
70,10 |
124,93 |
Salatalık |
2,53 |
3,45 |
4,47 |
5,53 |
36,18 |
76,32 |
118,36 |
Antep
fıstığı |
53,43 |
- |
90,00 |
113,80 |
- |
68,44 |
112,99 |
Kuru
fasulye |
6,10 |
8,80 |
11,00 |
12,96 |
44,26 |
80,33 |
112,46 |
Kuru üzüm |
9,83 |
- |
19,00 |
20,23 |
- |
93,29 |
105,75 |
Domates |
2,83 |
3,62 |
4,50 |
5,68 |
27,76 |
58,82 |
100,42 |
Kuru soğan |
1,40 |
1,66 |
2,40 |
2,65 |
18,75 |
71,43 |
89,40 |
Yeşil
soğan (kg) |
4,17 |
5,75 |
6,00 |
7,49 |
38,00 |
44,00 |
79,70 |
Patlıcan |
2,75 |
3,31 |
3,75 |
4,73 |
20,45 |
36,36 |
71,98 |
Pirinç |
4,80 |
6,00 |
7,67 |
7,94 |
25,00 |
59,72 |
65,37 |
Dana eti |
31,20 |
- |
- |
51,51 |
- |
- |
65,10 |
Kuzu eti |
42,00 |
- |
- |
68,01 |
- |
- |
61,93 |
Yumurta |
0,39 |
- |
0,75 |
0,56 |
- |
92,80 |
43,96 |
Beyaz
peynir (kg) |
|
|
|
30,46 |
|
|
|
Kaşar
peyniri (kg) |
|
|
|
38,39 |
|
|
|
Yoğurt
(kg) |
|
|
|
8,37 |
|
|
|
Tereyağ
(kg) |
|
|
|
56,09 |
|
|
|
Mısırözü
yağı |
- |
- |
- |
12,43 |
- |
- |
- |
Ayçiçek
yağı |
- |
- |
- |
11,39 |
- |
- |
- |
Tavuk eti |
- |
- |
- |
12,51 |
- |
- |
- |
Toz şeker |
- |
- |
- |
5,52 |
- |
- |
- |
Not: Hal, pazar ve market verileri
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Mersin illerinden derlenen
ortalama fiyatlardır. Üretici fiyatları ise ürünlere göre önemli üretim
merkezlerinden derlenmektedir. Pirinç (Osmancık), kuru fasulye, nohut, kırmızı
ve yeşil mercimek için belirtilen hal fiyatları toptan satış
fiyatlarıdır. Dana eti, kuzu eti, Antep fıstığı ve fındık fiyatı serbest
piyasa fiyatıdır.
Seçilmiş
ürünlerde market fiyatlarındaki aylık fiyatlar ve değişim oranları:
Market |
29 Kasım 2019 |
30 Aralık 2019 |
30 Aralık 2019/29 Kasım 2019 |
Ürünler |
Ay Sonu Market Fiyatı (TL/Kg) |
Ay Sonu Market Fiyatı (TL/Kg) |
Değişim (Yüzde) |
Kuru soğan |
1,86 |
2,65 |
42,56 |
Patlıcan |
3,37 |
4,73 |
40,20 |
Mandalina |
3,22 |
4,30 |
33,66 |
Yeşil
soğan (kg) |
5,98 |
7,49 |
25,14 |
Domates |
4,66 |
5,68 |
21,83 |
Patates |
2,01 |
2,32 |
15,54 |
Karnabahar |
3,64 |
4,20 |
15,41 |
Maydanoz
(adet) |
1,29 |
1,45 |
12,00 |
Lahana |
1,68 |
1,84 |
9,55 |
Kırmızı
mercimek |
8,14 |
8,83 |
8,50 |
Havuç |
3,17 |
3,43 |
8,02 |
Salatalık |
5,16 |
5,53 |
7,26 |
Marul
(adet) |
2,92 |
3,12 |
6,75 |
Yumurta |
0,53 |
0,56 |
5,00 |
Süt
(litre) |
6,89 |
7,16 |
3,92 |
Tereyağ |
54,14 |
56,09 |
3,62 |
Pirinç |
7,71 |
7,94 |
2,92 |
Ispanak |
3,65 |
3,76 |
2,88 |
Portakal |
3,94 |
4,03 |
2,46 |
Kaşar
peyniri |
37,70 |
38,39 |
1,85 |
Tavuk eti |
12,32 |
12,51 |
1,60 |
Kuru
kayısı |
44,88 |
45,47 |
1,30 |
Mısırözü
yağı |
12,30 |
12,43 |
1,09 |
Dana eti |
50,99 |
51,51 |
1,02 |
Pırasa |
4,11 |
4,14 |
0,91 |
Ayçiçek yağı |
11,29 |
11,39 |
0,89 |
Kuzu eti |
67,50 |
68,01 |
0,76 |
Elma |
4,96 |
4,99 |
0,70 |
Beyaz
peynir |
30,25 |
30,46 |
0,69 |
Kuru
fasulye |
12,96 |
12,96 |
0,00 |
Zeytinyağı |
35,72 |
35,72 |
0,00 |
Toz şeker |
5,52 |
5,52 |
0,00 |
Antep
fıstığı |
114,23 |
113,80 |
-0,38 |
Limon |
5,49 |
5,45 |
-0,55 |
Kuru incir |
59,97 |
59,13 |
-1,39 |
Yoğurt |
8,55 |
8,37 |
-2,10 |
Yeşil
mercimek |
9,49 |
9,27 |
-2,28 |
Nohut |
10,32 |
10,07 |
-2,38 |
Kuru üzüm |
20,78 |
20,23 |
-2,69 |
Fındık
(iç) |
87,40 |
83,23 |
-4,77 |
Sivri
Biber |
5,89 |
4,95 |
-16,02 |
Kabak |
4,84 |
4,04 |
-16,59 |
Seçilmiş
ürünlerde üretici fiyatlarındaki aylık fiyatlar ve değişim oranları:
Üretici |
29 Kasım 2019 |
30 Aralık 2019 |
30 Aralık 2019/29 Kasım 2019 |
Ürünler |
Ay Sonu Üretici Fiyatı (TL/Kg) |
Ay Sonu Üretici Fiyatı (TL/Kg) |
Değişim (Yüzde) |
Patlıcan |
1,17 |
2,75 |
135,71 |
Kuru soğan |
0,63 |
1,40 |
124,00 |
Mandalina |
0,98 |
1,63 |
66,10 |
Yeşil
soğan (kg) |
2,56 |
4,17 |
62,60 |
Domates |
2,03 |
2,83 |
39,34 |
Havuç |
0,80 |
1,10 |
37,50 |
Ispanak |
1,13 |
1,44 |
27,78 |
Patates |
0,65 |
0,80 |
23,08 |
Antep
fıstığı |
45,05 |
53,43 |
18,60 |
Yumurta |
0,34 |
0,39 |
13,58 |
Süt
(litre) |
1,87 |
2,04 |
9,09 |
Marul
(adet) |
1,22 |
1,31 |
7,53 |
Salatalık |
2,38 |
2,53 |
6,29 |
Zeytinyağı |
15,00 |
15,50 |
3,33 |
Portakal |
1,15 |
1,19 |
3,26 |
Pırasa |
1,19 |
1,23 |
3,16 |
Fındık
(iç) |
36,00 |
37,00 |
2,78 |
Karnabahar |
1,38 |
1,40 |
1,82 |
Dana eti |
30,70 |
31,20 |
1,63 |
Kuzu eti |
41,43 |
42,00 |
1,38 |
Maydanoz
(adet) |
0,60 |
0,60 |
0,00 |
Kuru
fasulye |
6,10 |
6,10 |
0,00 |
Nohut |
2,89 |
2,89 |
0,00 |
Kırmızı
mercimek |
3,29 |
3,29 |
0,00 |
Yeşil
mercimek |
2,95 |
2,95 |
0,00 |
Pirinç |
4,80 |
4,80 |
0,00 |
Kuru
kayısı |
10,00 |
10,00 |
0,00 |
Kuru üzüm |
9,83 |
9,83 |
0,00 |
Kuru incir |
13,00 |
13,00 |
0,00 |
Sivri
Biber |
2,23 |
2,17 |
-2,99 |
Lahana |
0,50 |
0,48 |
-5,00 |
Limon |
2,60 |
2,43 |
-6,73 |
Elma |
2,06 |
1,63 |
-20,87 |
Kabak |
2,32 |
1,48 |
-35,97 |
Seçilmiş
ürünlerde market fiyatlarındaki yıllık fiyatlar ve değişim oranları:
Market |
28 Aralık 2018 |
30 Aralık 2019 |
30 Aralık 2019/28 Aralık 2018 |
Ürünler |
Yıl Sonu Market Fiyatı (TL/Kg) |
Yıl Sonu Market Fiyatı (TL/Kg) |
Değişim (Yüzde) |
Fındık
(iç) |
55,20 |
83,23 |
50,79 |
Limon |
3,66 |
5,45 |
49,14 |
Antep
fıstığı |
79,98 |
113,80 |
42,29 |
Yoğurt |
6,36 |
8,37 |
31,60 |
Mandalina |
3,38 |
4,30 |
27,24 |
Kuru
kayısı |
36,48 |
45,47 |
24,62 |
Kuru incir |
47,47 |
59,13 |
24,58 |
Mısırözü
yağı |
10,16 |
12,43 |
22,35 |
Süt
(litre) |
5,87 |
7,16 |
21,98 |
Ayçiçek
yağı |
9,61 |
11,39 |
18,54 |
Tereyağ |
47,62 |
56,09 |
17,80 |
Kırmızı
mercimek |
7,50 |
8,83 |
17,78 |
Portakal |
3,45 |
4,03 |
16,87 |
Havuç |
2,95 |
3,43 |
16,15 |
Kuru
fasulye |
11,38 |
12,96 |
13,86 |
Kaşar
peyniri |
33,85 |
38,39 |
13,44 |
Toz şeker |
4,95 |
5,52 |
11,43 |
Beyaz
peynir |
27,57 |
30,46 |
10,50 |
Salatalık |
5,03 |
5,53 |
9,92 |
Domates |
5,18 |
5,68 |
9,54 |
Dana eti |
47,13 |
51,51 |
9,29 |
Kuzu eti |
62,53 |
68,01 |
8,76 |
Pirinç |
7,42 |
7,94 |
6,98 |
Kuru üzüm |
19,30 |
20,23 |
4,79 |
Elma |
4,82 |
4,99 |
3,51 |
Tavuk eti |
12,14 |
12,51 |
3,08 |
Yeşil
mercimek |
9,03 |
9,27 |
2,63 |
Zeytinyağı |
35,51 |
35,72 |
0,60 |
Marul
(adet) |
3,13 |
3,12 |
-0,13 |
Maydanoz
(adet) |
1,48 |
1,45 |
-2,43 |
Pırasa |
4,31 |
4,14 |
-3,85 |
Karnabahar |
4,41 |
4,20 |
-4,71 |
Yumurta |
0,61 |
0,56 |
-7,44 |
Yeşil
soğan (kg) |
8,17 |
7,49 |
-8,32 |
Ispanak |
4,24 |
3,76 |
-11,37 |
Nohut |
11,61 |
10,07 |
-13,29 |
Lahana |
2,18 |
1,84 |
-15,33 |
Kabak |
4,85 |
4,04 |
-16,85 |
Patlıcan |
5,78 |
4,73 |
-18,14 |
Sivri
Biber |
6,52 |
4,95 |
-24,20 |
Patates |
3,45 |
2,32 |
-32,71 |
Kuru soğan |
4,35 |
2,65 |
-39,01 |
Seçilmiş
ürünlerde üretici fiyatlarındaki yıllık fiyatlar ve değişim oranları:
Üretici |
28 Aralık 2018 |
30 Aralık 2019 |
30 Aralık 2019/28 Aralık 2018 |
Ürünler |
Yıl Sonu Üretici Fiyatı (TL/Kg) |
Yıl Sonu Üretici Fiyatı (TL/Kg) |
Değişim (Yüzde) |
Limon |
1,10 |
2,43 |
120,45 |
Mandalina |
0,75 |
1,63 |
117,78 |
Antep
fıstığı |
33,00 |
53,43 |
61,91 |
Portakal |
0,75 |
1,19 |
58,33 |
Kırmızı
mercimek |
2,11 |
3,29 |
55,92 |
Süt
(litre) |
1,52 |
2,04 |
34,21 |
Fındık
(iç) |
28,00 |
37,00 |
32,14 |
Kuru fasulye |
4,67 |
6,10 |
30,62 |
Yeşil
soğan (kg) |
3,25 |
4,17 |
28,21 |
Yeşil
mercimek |
2,40 |
2,95 |
22,92 |
Pirinç |
4,00 |
4,80 |
20,00 |
Dana eti |
26,93 |
31,20 |
15,86 |
Marul
(adet) |
1,13 |
1,31 |
15,44 |
Salatalık |
2,20 |
2,53 |
15,15 |
Domates |
2,50 |
2,83 |
13,33 |
Zeytinyağı |
13,75 |
15,50 |
12,73 |
Kuzu eti |
37,73 |
42,00 |
11,32 |
Maydanoz
(adet) |
0,55 |
0,60 |
9,09 |
Elma |
1,52 |
1,63 |
7,24 |
Kuru üzüm |
9,25 |
9,83 |
6,27 |
Havuç |
1,10 |
1,10 |
0,00 |
Kuru
kayısı |
10,00 |
10,00 |
0,00 |
Yumurta |
0,39 |
0,39 |
0,00 |
Ispanak |
1,45 |
1,44 |
-0,86 |
Nohut |
3,16 |
2,89 |
-8,54 |
Karnabahar |
1,55 |
1,40 |
-9,68 |
Patlıcan |
3,10 |
2,75 |
-11,29 |
Kuru incir |
15,00 |
13,00 |
-13,33 |
Pırasa |
1,54 |
1,23 |
-20,54 |
Sivri
Biber |
2,75 |
2,17 |
-21,21 |
Lahana |
0,68 |
0,48 |
-30,49 |
Kuru soğan |
2,23 |
1,40 |
-37,31 |
Patates |
1,28 |
0,80 |
-37,50 |
Kabak |
2,53 |
1,48 |
-41,45 |