Bayraktar, Polatlı Ziraat Odası’nda…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Türkiye her hâlükârda 30-35 milyon ton buğdayı kaliteli üretmek zorunda”
-“Ekonomi güven veren bir hükümet ister. İstikrar ister. Onun için bir an evvel hükümetin kurulmasını arzu ediyoruz”
-“Zaten yüksek maliyetlerle boğuşuyoruz, üretim yapıyoruz. Daha fazla yüksek maliyete tahammülümüz yok”
-“Yeni hükümetimiz kurulduktan sonra da bu sektörle alakalı sorunları ve ihtiyaçları yeni hükümetimizle görüşeceğiz”
-“Biz 20 kuruş civarında süte zam istiyoruz. Sanayicimizin bir an evvel bu inadından vazgeçerek bu 20 kuruşu üreticimize vermesini bekliyoruz”
-“Bunu alıncaya kadar da mücadelemiz devam edecektir. Bunun da herkes tarafından bilinmesi lazım”
Polatlı-Ankara – 09.07.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin ihtiyacı olan 19 milyon tonun üzerinde bir buğday rekoltesi olacağını, rekolteyi 22 milyon ton olarak revize ettiklerini bildirerek, “Türkiye’nin üretmesi gereken buğday rekoltesi bu değil. Her hâlükârda 30-35 milyon ton buğdayı kaliteli üretmek zorunda” dedi.
Bayraktar, bugün katıldığı Hasat Bayramı sonrası Polatlı Ziraat Odası’nı ziyaret etti. Oda Başkanı Zekai Köseoğlu’ndan bilgi alan Bayraktar, burada basın mensuplarına yaptığı açıklamada, geçen yıl doğal afetler sebebiyle hububatta üretimin 19 milyon tona düştüğünü bildirdi. Bu yıl yağışların iyi gittiğini, mevsim normallerinin üzerinde yağış alındığını belirten Bayraktar, şunları söyledi:
“Ama bu sefer de aşırı yağışlar maalesef hem verimliliği hem kaliteyi olumsuz yönde etkiledi. Bazı bölgeler için söylüyorum. Biraz evvel hasat yaptığımız yerde de gördüğümüz gibi aşırı yağışlardan bu bölgenin bir kısmı etkilenmiş ve bu bölgelerin bir kısmından arzu ettiğimiz buğday üretimini yakalamamız mümkün değil. Biz Türkiye genelinde de buna benzer bir olayı görüyoruz. Aşırı yağışların üretimi olumsuz etkilediğini görüyoruz ve dolayısıyla 23 milyon ton olarak tahmin ettiğimiz buğday rekoltesini 22 milyon ton olarak revize ettik. Tahmin ediyorum TÜİK’te bizim söylediğimiz rakamlara gelecektir. Tabii Türkiye’nin ihtiyacı 19 milyon ton civarında. 22 milyon ton Türkiye’nin ihtiyacının üzerinde olan bir buğday rekoltesi. Ancak Türkiye’nin üretmesi gereken buğday rekoltesi bu değil. Türkiye her hâlükârda 30-35 milyon ton civarında buğdayı kaliteli üretmek zorunda. Zaman zaman kaliteli buğday üretemediğimiz için bu ülkede, aşağı yukarı 4-4,5 milyon ton civarında buğday ithal ediyoruz. Niye? Sanayici kaliteli buğday istiyor. Çünkü ondan mamul madde üretecek ve bunların ihracatını yapacak. Dolayısıyla biz bu 4,5 milyon ton civarında ithal olarak getirdiğimiz kaliteli buğdayı Türkiye de üretebiliriz. Yani bu şartlar var.
Üreticimize bu imkân sağlandığında biz 30- 35 milyon ton civarında bir buğday üretmeyi hedefliyoruz. Çünkü bazı ülkelere baktığımızda 40-45 milyon ton civarında buğday ürettiğini görüyoruz. Bunun için mesela Polatlı’ya da baktığımızda arazilerinin önemli bir kısmını hala sulayamadığımızı görüyoruz. Yani 300–350 bin dekar civarındadır suladığımız arazi. Arazilerin sürekli parçalandığını da görüyoruz. İşletmeler fevkalade ufak. Ve kaliteli tohum kullanmaya gayret ediyoruz ama bazı çiftçilerimizin halen sertifikalı ve kaliteli buğday tohumu kullanamadığını da görüyoruz. İşte bütün bunları aştığımız da bütün bunlarla ilgi tedbirleri aldığımızda, bu alanları sulamaya açtığımızda… şu çok önemli Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu değişti. Artık arazilerin parçalanma şansı yok. Toplulaştırma çalışmalarını da beraberinde götürebilirsek, arazileri de büyütebilirsek ve üreticimize kaliteli girdi temin edebilirsek ucuz fiyattan ve girdi fiyatlarımız biraz pahalı onda da indirim bekliyoruz. Özellikle mazot fiyatlarında... Bunları sağlayabilirsek ben inanıyorum ki başta Ankara olmak üzere Türkiye’nin her tarafında kaliteli ve verimli üretim yapacağız. İthalatı önlemiş olacağız. Polatlı ile ilgili bir tedbir de almak lazım. Polatlı’nın verimlilik rakamları Türkiye ortalamasının altındadır. Şimdi bunu oturup düşüneceğiz. Niçin altında? Demin söylediğim bazı nedenlerden dolayı üreticinin burada verimli üretim yapmasını sağlayamıyoruz. İşte bu enstrümanları kullandığımızda inşallah Polatlı çiftçileri daha verimli üretim yapacaktır.”
-“Ekonomi belirsizlik kaldırmaz”-
Bayraktar, siyasi atmosferin tarımı nasıl etkilediğine ilişkin bir soruyu da şöyle yanıtladı:
“Tabii sadece tarım açısından değerlendirmek de çok doğru değil. Ekonomi belirsizlik kaldırmaz. Ekonomi önünü görmek ister. Ekonomi güven veren bir hükümet ister. İstikrar ister. Onun için bir an evvel hükümetin kurulmasını arzu ediyoruz. Bu boşluk daha fazla sürdürülebilir değil. Piyasalardaki oynaklığı görüyorsunuz. Kuru zapt etmekte fevkalade zorlanıyoruz. Faizler bir miktar yükseldi. Bunlar devam ettiği takdirde ekonomi bundan çok daha büyük zarar görecektir. Ekonominin zarar görmesi demek bu ülke de yaşayan sosyal tarafların zarar görmesi demektir. Başta çiftçimiz olmak üzere… Zaten yüksek maliyetlerle boğuşuyoruz, üretim yapıyoruz daha fazla yüksek maliyete tahammülümüz yok. Onun için bir an evvel yeni hükümetimizin kurulmasını da arzu ediyoruz. Yeni hükümetimiz kurulduktan sonra da bu sektörle alakalı sorunları ve ihtiyaçları yeni hükümetimizle görüşeceğiz. Çünkü doğal afetler de halen devam ediyor. İşin bir de bu tarafı var. Yani 2014’te çok fazla doğal afet yaşadık ama 2015 yılında da yine sel felaketleriyle boğuşuyoruz. Zaman zaman dolu felaketleriyle boğuşuyoruz. Üreticimiz zarar görüyor. Bunlarla alakalı bütün çiftçilerimizle alakalı bir takım taleplerimiz olacak. Onun için yeni hükümetimizin bir an önce kurulmasını bekliyoruz. Temennimiz bu yönde.”
-“Sütte fiyat istikrarı çok önemli”-
Şemsi Bayraktar, süt konusunda yaşanan sıkıntıyla ilgili bir soru üzerine, Türkiye’de besi hayvancılığı konusunda bir mesafe alındığını, üretimin arttığını bildirdi. “Üretim artıyor niye ithalat olmadığı için artıyor. Piyasada fiyat istikrarı sağlandığı sürece bu ülkede üretim artar” diyen Bayraktar, şunları söyledi:
“Yalnız et fiyatlarının biraz fazla olduğu söyleniyor, doğrudur. Ama bu biraz da bizim maliyetlerimize bağlı bir şey. Yani üretim maliyetlerini biraz daha desteklememiz ve aşağı çekmemiz lazım. O zaman et fiyatlarının da biraz daha aşağı indiğini göreceğiz. Ama üretimde 1 milyon tonları yakaladık bu önemli. İthalat lobileri tatlı para kazanma uğruna ithalat yapmak istiyorlar. Onunla ilgili karar vericilere de ulaşıyorlar. Ama Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verdiği güzel, iyi bir mücadele var ve bu mücadeleyi aşamadıkları için biz bugünleri ithalat yapmadan geçiriyoruz. Ve sürdürülebilir üretim noktasındayız. Bu işin bir ayağı. Süt tarafına baktığımızda. Sütte fiyat istikrarı çok önemlidir. Biz bunu bu ülkede yıllarca yakalayamadığımız için 4 yılda bir, 5 yılda bir süt hayvanlarını kesime götürürdük. Biz bunu istemiyoruz, arzu etmiyoruz. Çünkü süt hayvancılığı 2008- 2009 yıllarını hatırlarsınız, bu yıllar da yine süt fiyatları istikrar yakalayamadığı için, üretici para kazanamadığı için süt hayvanları kesime gitti. Bunun sonucun da sadece süt üretimi değil et üretimi de darbe yedi. Çünkü materyal gelmediği için et hayvancılığını geliştirme imkânımız olmadı, ithalatçı olduk. Bunu hiçbir zaman unutmamak lazım. Süt fiyatları bir yıldır yerinde sayıyor. Sanayicinin verdiği para 1 lira 15 kuruş. Peki, bizim bir yıldır maliyetlerimiz artmadı mı? Ama market raflarına baktığımızda tereyağı gibi, peynir gibi, yoğurt gibi ürünlerin fiyatlarının arttığını görüyoruz. Bu kabul edilir bir durum değil. Tabii herkesin kazanması lazım. Biz kimsenin para kazanmasına karşı değiliz. Ama sanayici ve tüccarın para kazanırken çiftçide kazanmalı. Ya da kazan kazan politikası olmalı. Yoksa üretimin bir ayağını götüremezsin. Bunun bir ayağını götüremezsek. Üretim ayağı en önemli. Bunun menşe ve kaynağı bu. O zaman kendileri de işleyecek süt bulamazlar. Onun için her zaman söylüyoruz kimse kendi ayağına kurşun sıkmasın. Bu ülkede üretimi sürdürülebilir kılalım. Süt üretimini de artıralım. Son yıllarda artmaya başladı. Biz 20 kuruş civarında süte zam istiyoruz. Sanayicimizin bir an evvel bu inadından vazgeçerek bu 20 kuruşu üreticimize vermesini bekliyoruz. Ve bunu alıncaya kadar da mücadelemiz devam edecektir. Bunun da herkes tarafından bilinmesi lazım.”
Ziyarete TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli, TZOB Yönetim Kurulu üyeleri Ahmet Bahadır Sezgin, Hüseyin Darcan, Ankara Ziraat Odası başkanları katıldı.