-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Tabloya baktığımızda üreticiden hale kadar fiyat
artışlarının çok yüksek olmadığını görüyoruz. Fakat
halden markete fiyat artışının çok fazla olduğunu
tespit ediyoruz.”
-“Tüketicilerimiz pazarlardan alışveriş yapsınlar”
-“Ben bugünkü market yapısında bir oligopol yapı
görüyorum. Öyle bir piyasa var. Büyük marketler fiyatları
istedikleri gibi ayarlıyorlar. Fiyat makasını fevkalade açıyorlar”
-“Fiyat makasında hem tüketicimiz hem üreticimiz için iyi
bir tablo göremiyoruz. Bu tabloyu değiştirmemiz lazım.
Aradaki aracıları devreden çıkaran, üreticiden tüketiciye
ürünün daha ucuza sevkini sağlayacak mekanizmaları
kurmamız lazım”
-“Fındık, bugün Karadeniz’de fındık 15 liradan 9 liraya
düşürülmüş. Maalesef üzülerek söylüyorum, fındıkta oligopol
yapı, tekelleşme var”
-“Fındıkta üreticiden tüketiciye yüzde 160 civarında bir fiyat
artışı var. Bunlar kabul edilebilir değil”
-“Kırmızı ette ithalat çözüm olsaydı bu artış olmazdı. Yaklaşık
olarak 3,5 milyar dolar civarında ithalata para ödedik. Bütün
bunlara rağmen fiyatları niye düşüremedik? Çünkü ithalatla
bu ülkenin, bu kadar nüfusun gıda güvencesini sağlamak
mümkün değil”
-“Çiğ süt fiyatları birbuçuk yıldır artmadı. Süt hayvanlarının
kesime gitmesi halinde ette büyük bir problemle karşı karşıya
kalınır”
-“Üretimi desteklemeden hiçbir ülkede gıda güvencesi
sağlanamaz, tüketici de ucuza ürün tüketemez”
Ankara – 05.02.2016 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici market tablosuna baktıklarında üreticiden hale kadar fiyat artışlarının çok yüksek olmadığını gördüklerini bildirerek, “Fakat halden markete fiyat artışının çok fazla olduğunu tespit ediyoruz. Tüketicilerimiz pazarlardan alışveriş yapsınlar” dedi.
5 Şubat 2016 Cuma günü Habertürk TV’de Ece Üner’in sunduğu Haber Bülteni’ne katılan Bayraktar, sebze, meyvede ve et fiyatlarında yaşanan dalgalanmaları, üretici market fiyat farkını ve nedenlerini değerlendirdi.
Bitkisel üretimin, 2014 yılında 106 milyon ton civarında iken, yüzde 7’nin üzerinde bir artışla 2015 yılında 114 milyon tonla rekor kırıldığını, kırmızı et üretiminin de 1 milyon 50 bin tonu, süt üretiminin 18,5 milyon tonu bulacağını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bütün bunlara rağmen fiyatlar niye artıyor diye baktığımızda, buradaki en önemli parametrenin üretimi artırmaktır. Üretimi daha fazla artırmamız lazım. Tabii maliyetler, üretici market fiyat makası önemli. Spekülasyona açık bir durum var. Bazı ürünlerde spekülatif faaliyetler oluyor. Son günlerde iklim değişikliklerinin fiyatlar üzerinde etkili olduğunu görüyoruz. Fiyatların aşağı çekilmesini arzu ediyorsak, maliyetleri aşağı çekmemiz gerekiyor. Bu çok önemli. Bir taraftan petrol fiyatları aşağı düşerken, bir taraftan da kurda yükselme var. Biri avantajken, diğeri dezavantaj oluyor. Son 5 yılda elektrik fiyatlarında yüzde 50 civarında, gübre fiyatlarında yüzde 26, mazot fiyatlarında yüzde 8,5 civarında bir zam olduğunu görüyoruz. Mazot fiyatları son bir yılda yüzde 7,7 geriledi ama petrol fiyatları 60 dolarlardan 30 dolarlara civarına indi. Bugünlerde bir artış trendi olacak 35 dolarları bulacak ama bu üreticiye çok yansımadı. Petrolde özellikle mazotta açısından değerlendirdiğimizde vergi, rafineri, pompa, karı koyduğumuzda litre fiyatı 2,5 lira civarında oluyor. Dünyadan petrolü bedava da alsak bu vergi yüküyle 2,5 liranın altında satmamız mümkün değil. Dolayısıyla dünyadaki bu fiyat düşüşünün üreticimize yansıması lazım.”
-“Yapısal sorunların çözülmesi gerekiyor”-
Çok ciddi yapısal sorunlar bulunduğunu, bunların çözülmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bu ülkenin uzun yıllar gıda güvencesini sağlamak, 79 milyon insanın, 40 milyon turisti beslemek istiyorsak yapısal sorunları çözmeliyiz. Suriye’den 2,5 milyon, Irak’tan 300 bin sığınmacı geldi. Türkiye, dışarıdan gelen 5 milyon civarında insan var. Türk çiftçisi bunları da besliyor. İşletmelerimiz fevkalade küçük. 60 dekar ve 10 parsel. Bir bütünlük içinde değil. Bunları muhakkak surette büyütmemiz gerekiyor. Bazı ürünlerde açık vermek istemiyorsak sulama yatırımlarını tamamlamamız, verimliliği artırmamız lazım. ABD çok güçlü ve zengin bir ülke ama tarıma çok önem veriyor. İhracatçı bir ülke. Avrupa Birliği ülkelerine bakıyorsunuz, İngiltere, Almanya, Hollanda bunlar zengin ülkeler, bunlar ithalat yaparak da ülkelerin gıda güvencesini sağlayabilirler. Fakat öyle yapmıyor, tarımlarına çok önem veriyorlar, üreticilerini hem üretim hem ihracat aşamasında destekliyorlar, ihracat yapıyorlar. O yetmiyor. Başka ülkelerde de üretim yapıyorlar. Mesela İngiltere, çayda markası var ama üretimini Kenya’da, başka ülkelerde yapıyor. ABD, dünyada muzda söz sahibi, gidiyor Amerika ülkelerinde üretiyor. Gayri safi yurtiçi hasıla içinde tarıma ayrılan yatırımı artırmamız lazım.”
-“Soğuk hava ürünlerde gelişimi olumsuz yönde etkiledi, arzı yavaşlattı”-
Özellikle bu dönemde mevsimsel etkilerin de bulunduğunu belirten Bayraktar, “Son günlerde havalar fevkalade soğuk gitti. Kar ve don özellikle seradaki bazı ürünlerde gelişimi olumsuz yönde etkiledi, arzı yavaşlattı. Hatta bazı ürünlerde mesela havuç gibi önemli bir ürünü tarlada toplayamadık. Bazı ürünler de dondan zarar gördü, hasadını yapamadık. Bunlar arzı yavaşlatınca biraz spekülatif faaliyetlere de yol açtı. Bu işte aracılar da var. Bir şeyleri bahane ederek, fiyatları yükseltmeleri mümkün olabiliyor” dedi.
-“Fiyat makasında iyi bir tablo göremiyoruz”-
Bunun dışında fiyat makasının çok önemli olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:
“Fiyat makasında hem tüketicimiz hem üreticimiz için iyi bir tablo göremiyoruz. Bu tabloyu değiştirmemiz lazım. Aradaki aracıları devreden çıkaran, üreticiden tüketiciye ürünün daha ucuza sevkini sağlayacak mekanizmaları kurmamız lazım. Mesela bu ay açıkladık. Maydanoz üreticiden 27 kuruşa çıkıyor, hal fiyatı 34 kuruş, pazar fiyatı 85 kuruş, market fiyatına baktığınız da 1 lira 17 kuruş. Yüzde 341 artış var. Portakalda yüzde 324, kuru incirde yüzde 285, patateste yüzde 206 artış var. Fındık, bugün Karadeniz’de fındık 15 liradan 9 liraya düşürülmüş. Maalesef üzülerek söylüyorum,fındıkta çok oligopol yapı, tekelleşme var. Bakıyorsunuz 9 lira kabuklu fındık. İki kilogram kabuklu fındık 1 kilogram iç fındık yapıyor. Üreticide iç fındık fiyatı 18 lira eder. Bakıyorsunuz marketlerde 53 lira. Fındıkta üreticiden tüketiciye yüzde 160 civarında bir artış var. Bunlar kabul edilebilir değil. Ben buradan özellikle tüketicilerimize sesleniyorum. Tabloya baktığımızda üreticiden hale kadar olan artışların çok yüksek olmadığını görüyoruz. Fakat halden çıktığında marketlerdeki artışın çok fazla olduğunu tespit ediyoruz. Tüketicilerimiz pazarlardan alışveriş yapsınlar. Ben bugünkü market yapısında bir oligopol yapı görüyorum. Öyle bir piyasa var. Büyük marketler fiyatları istedikleri gibi ayarlıyorlar. Fiyat makasını fevkalade açıyorlar. Mümkün mertebe marketlerden değil, semt pazarlarından daha fazla alışveriş yapmaları tüketicilerimizin faydalarına olacaktır.”
-“Kırmızı ette fiyat artışının kaynağını iyi irdelememiz lazım”-
Kırmızı ette gerek üretici, gerek markette fiyatların arttığının görüldüğünü bildiren Bayraktar, “bugünlerde ithalat söylemleri var. Buna çok dikkatli yaklaşmamız gerekiyor. Bugün kırmızı et üretimimiz 1 milyon 50 bin tonun üzerine çıktı. Bu rakam belki yeterli değil, daha yukarılara çekmemiz lazım ama fiyat artışının kaynağını, sebeplerini iyi irdelememiz, iyi tespit etmemiz lazım” dedi.
Bayraktar, şöyle konuştu:
“2008 yılında süt hayvancılığı krizi girince süt hayvanları kesime gitti. Tabii dana bulunamadı, süt hayvancılığıyla beraber et hayvancılığı da çöktü. Bunun üzerine ithalat politikalarına girdik. 2010 yılında 10 lira olan karkas fiyatlarının bir yılda 15 liraya çıktığı basında yazıldı. İthalat çözüm olsaydı bu artış olmazdı. Biz yaklaşık olarak 3,5 milyar dolar civarında ithalata para ödedik. Bütün bunlara rağmen fiyatları niye düşüremedik? Çünkü ithalatla bu ülkenin, bu kadar nüfusun gıda güvencesini sağlamak mümkün değil. İthalatın bir çözüm olmadığını düşünüyoruz. Üretim hızlı bir şekilde artıyor. Üretimle alakalı enstrümanları iyi kullanmak, gerekli destekleri vermek lazım.”
-“Maliyetleri aşağı düşürücü tedbirlerin alınması bir zorunluluk”-
Çiğ süt fiyatlarının birbuçuk yıldır artmadığını, süt hayvanlarının kesime gitmesi halinde ette büyük bir problemle karşı karşıya kalınacağını bildiren Bayraktar, süt hayvancılığın muhakkak surette desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Maliyetleri aşağı düşürücü tedbirlerin alınmasının bir zorunluluk olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “fiyatları yükselten bazı kesimlere de seslenmek istiyorum. Bakın üreticileri yaşatmamız lazım ki sizler para kazanın, tüketicinin de gıda güvencesini sağlayabilelim. Üretimi desteklemeden hiçbir ülkede gıda güvencesi sağlanamaz, tüketici de ucuza ürün tüketemez” dedi.