BAYRAKTAR, CNN Türk Manşet Programına Katıldı
TZOB tarafından düzenlenen “Türkiye-AB Entegrasyonunda Tarım” konulu uluslararası konferansın ikinci günü TZOB Genel Başkanı Şemsi BAYRAKTAR, CNN TÜRK'de yayınlanan ve Mithat BEREKET'in sunduğu Manşet Programına katıldı. Programa ayrıca, IFAP Genel Sekreteri Davit KING ve AB Komisyonu Tarım ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü'nden Antonis CONSTANTINOU katıldı. Programda Türkiye tarımında gelinen son nokta ve neler yapılması gerektiği değerlendirildi.
Türkiye'nin AB tarım politikalarına uyum açısından nerede bulunduğunu değerlendirilen TZOB Genel Başkanı Şemsi BAYRAKTAR, AB sürecinde en önemli ve öncelikli konunun tarım konusu olduğunu belirterek, “AB ile aramızda farklılıklar var. Mesela nüfus farklılığı var, verim sorunumuz var, işletmelerle ilgili sorunlarımız var. Kalite ve standartlar konusunda farklılıklarımız var. Burada anahtar kelime verimlilik ve bu konuda mesafe almamız gerekiyor. Bizim önümüzde iki tane yol var. Bir tanesi öngörülen süre içerisinde AB Ortak Tarım Politikalarına uyum sağlayabilmek. Bu uyumu sağlayamazsak, AB'ye tam üyeliğimizi sağlayamayız. Bundan dolayı bu süreci iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Burada önemli üç başlık var. “Kırsal Kalkınma”, “Gıda Güvenliği” ve “Balıkçılık”. Bunlar önemli hususlar. Tabi AB bize şunu söylemiyor. Sende buğday verimi şu kadar, bende bu kadar, süt verimi bu kadar. Senin bu mesafeyi kapatman lazım demiyor. Verimliği sağlayarak AB Ortak Tarım Politikalarına uyum sağlamanız lazım demiyorlar. O sizin sorununuz diyorlar. Hazırlanmadan girerseniz bize ürün satamazsınız diyorlar. Hem AB'de uygulanan hem Türkiye'de uygulanan tarım politikalarını DTÖ müzakereleri çok etkiliyor. Orada iç destekler, ihracat destekleri kaldırılmaya başladı” dedi.
BAYRAKTAR ayrıca, müzakere süreci içerisinde “Sivil Toplum Diyalogu”nun çok önemli bir konu olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “ Müzakere heyeti içerisinde sadece kamu var. Biz Karma İstişare Komitesi üyesiyiz. Müzakere heyeti içerisinde olmak istiyoruz. Tabi ki, Bakanlıklarla sürekli diyalog içerisindeyiz ve onları bu süreçte bilgilendirmeye çalışıyoruz. Ama kamuoyunun da bu süreçte bilgilendirilmesi gerekiyor. Biliyorsunuz dış kuruluşlarla da iyi bir diyalog içerisinde bulunmamız gerekiyor. Çünkü, referandum yapılacak, siz müzakere sürecini iyi geçirebilirsiniz ama referandumdan “evet” çıkmazsa tam üyelik gerçekleşmeyecek. Onun için Sivil Toplum Örgütleri yurtdışında çalışmalar yapmak zorunda.”
Tarımdaki sorunların çözümü için yeterli finansmanın gerekli olduğuna dikkat çeken BAYRAKTAR; “AB fonlarından yeterli kaynak gelmeyebilir. Bütçeden tarım için kaynak ayırmak gerekecektir. Sivil Toplum Diyalogu iyi sağlanmazsa, Sivil Toplum Örgütlerinin katkısını alamazsa süreçte başarılı olma şansını göremiyorum. Hangi üründe ne kadar zamanda Ortak Piyasa Düzenlerine intibak edeceğimiz konusu önemlidir. Biz hem maddi açıdan hem de ekibimizle bu sürece katkı sağlamak istiyoruz.
IFAP Genel Sekreteri David KING ise Türkiye tarımının büyük bir potansiyeli olduğunu belirterek, “Bu potansiyelin geliştirilmesi gerekiyor. Bu konferansın güzelliği de oradan geliyor. Başkan BAYRAKTAR 1000 kişiyi bir araya getirdi. Uluslararası federasyonumuzun üyelerini bir araya getirdi. Yapmak istediği şuydu, Türkiye'deki tarımcılarla birlikte karşı karşıya kaldıkları sorunların ele alınması istendi. Onların zorlukları diğer ülkelerdeki çiftçilerin yaşadığı zorluklardan çok da farklı değil. Bir fark var, Türkiye'nin 10 yıl içinde AB'ye üye olacak duruma gelmesi gerekiyor. Tabi ki, tüm çiftçilerin daha rekabetçi bir yapıya gelmesi gerekiyor. Maliyetler kontrol edilmeli, daha yüksek kalitede ürün elde etmeleri ve piyasada daha örgütlü olmaları gerekiyor. Zor şartlar altında hayatta kalabilmeleri gerekiyor, daha rekabetçi olmaları gerekiyor. Türkiye'de tarımcıların örgütlerine destek vermeleri gerekiyor. Hükümetler desteklerini yavaş yavaş çekiyor. Gittikçe tek başlarına kalıyorlar. Kendi örgütlerinin güçlenmesi gerekiyor. Yapılacak bir diğer şey de, kendi organizasyonlarını siyasi anlamda da desteklemeleri. Böylece hükümette lobi oluşturabilirler. Aslında bu zorlukların aşılması için hükümetin desteğine ihtiyaçları var. Eğitim, araştırma düzenleyici çerçevelerin oluşturulması açısından desteklere ihtiyaçları var. Türkiye’de genelde çiftlikler çok küçük. Gıda ve sebze açısından aslında bu avantaj. Tahıllar için daha büyük çiftlikler söz konusudur. Çiftçilerin kendi aralarında birleşmesi gerekiyor ve eğer çiftçiler siyasi anlamda güçlü olurlarsa ki Türkiye’de böyle olduğunu görüyorum. İki günlük toplantıda siyasi liderler buradaydı ve çiftçilere destek vereceklerini söylediler. Bu önemli” dedi.
AB Komisyonundan Antonis CONSTANTINOU tarımda değişikliklerin her zaman varolduğunu belirterek, “Bu değişim Türkiye'de de yaşanıyor. Tarım nüfusunun yüzde 33'den 29'a düştüğünü öğrendik. AB'ye üye olmak istediği için Türkiye'nin AB'de ne olup bittiğini öğrenmesi gerekiyor. AB'de de mütemadiyen bir değişim söz konusu. Türk tarımı ve çiftçisi için önemli olan şu; mümkün olduğunca çabuk kendilerini yönlendirmeleri gerekiyor. Kendi ülkeleri dışında ne olduğunu görmeleri gerekiyor ki kendilerine fayda sağlayabilsinler. Öncelikle yapısal değişikliklerin olması gerekiyor. Türk hükümeti tarafından eminim ki bu değişiklikler yapılacaktır. Ama şuanda olması gereken bu sürecin pekiştirilmesi ki tüm çiftçiler bu katılımdan fayda sağlayabilsinler. Müzakereye başlayan ülkeler derhal katılım öncesi programa da dahil ediliyorlar. 1 Ocak 2007'den itibaren bu katılım öncesi program Türkiye içinde uygulanır. Kırsal kalkınma için önemli fonlar var. Katılım programında Türkiye’nin büyük bir ülke olması dolaysıyla bu fonlardaki payı da büyük olacaktır. Tabi ki, bu fonlar tüm sorunları çözmeye yetmez ama Türk Hükümetinin de destek olması gerekiyor” dedi.