-Bayraktar, Adapazarı Ziraat Odası Genel Kurulu’na katıldı…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Büyükşehir belediye başkanlarına ve valilere sesleniyorum: Allah aşkına verimli tarım arazilerini imara açmayın”
-“ Toprak Kurullarında daha dikkatli ve hassas davranalım. Biz bu toprakların sahibiyiz. Bu toprakları korumaya devam edeceğiz”
-“Gıda hayatın kaynağı. Çiftçilerimiz çok hayati bir görev ifa ediyorlar”
-“Dünyada gıdada büyük bir israf varken, tarımsal kayıplar da çok büyük boyutlarda”
-“Mazot, elektrik, gübre, ilaç gibi girdilerde vergi yükü çok ağır. Bunun aşağı çekilmesi lazım”
-“Ülke genelinde halen sulanamayan 2,77 milyon hektar alan var. Bu alanların sulamaya açılması önemli. İmkân sağlandığında, yağlı tohumlar, yem bitkileri, süs bitkileri başta,
bitkisel üretimin birçok alanında üretim artışı olur”
-“Yapısal sorunları çözmeli, daha verimli, kaliteli, standart üretim yapmalıyız”
Adapazarı – 20.02.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de 30 ilde büyükşehir belediyesi olduğunu, tarım topraklarının yüzde 57’sinin bu büyükşehirlerin hudutları içinde bulunduğunu bildirerek, “Büyükşehir belediye başkanlarına ve valilere sesleniyorum: Allah aşkına verimli tarım arazilerini imara açmayın, vebal altına giriyorsunuz. Toprak Kurullarında daha dikkatli ve hassas davranalım. Biz bu toprakların sahibiyiz. Bu toprakları korumaya devam edeceğiz” dedi.
Bayraktar, Adapazarı Ziraat Odası Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Aralık ayında delege seçimlerini bitirdiklerini, Türkiye genelinde oda genel kurullarının sürdüğünü, Şubat ayı sonunda tamamlanacağını vurguladı. Mart ayında il kongrelerini yapacaklarını hatırlatan Bayraktar, Mayıs ayında Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Kurulu’nu gerçekleştireceklerini belirtti.
-“Ziraat Odalarını ve TZOB’u idari ve mali yönden güçlü hale getirdik”-
İdari ve mali yönden güçlü olmayan Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği’nin kendi dönemlerinde idari ve mali yönden güçlendiğini bildiren Bayraktar, “Yönetime geldiğimizde sandalyesi olmayan Ziraat Odaları vardı. 60 yıllık, ihtiyaçlara cevap vermeyen ama bir türlü de değiştirilemeyen Ziraat Odaları Kanunu’nun çıkarılmasını sağladık. Odalarımızı, parası, kendine ait hizmet binası olmayan TZOB’u idari ve mali yönden güçlü hale getirdik. Daha iyi hizmet verir hale getirdik” dedi.
Bayraktar, şunları söyledi:
“İl ve ilçelerin yüzde 90’ında teşkilat kurduk. 800’e yakın Ziraat Odamız var. Ziraat Odalarımızın yüzde 70’i kendi hizmet binasına sahip. Yine Ziraat Odalarımızın yüzde 45’inde tarımsal araç ve makine parkı, 75 adet toprak tahlil laboratuvarı kurduk. Odalarımızın ürün işleme, paketleme ve ambalajlama tesisleri var. Zeytinyağı fabrikası kurdular. Odalarımızın birçoğunda girdi temin mağazaları var.
Kırsal kalkınmayla ilgili 200’e yakın proje yaptık, bu projeler kapsamında Avrupa Birliği’nden aldığımız hibeleri çitçimizin hizmetine sunduk. Otomasyonu kurduk.”
Tarımın önemini kaybetmeyen bir sektör olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Gıda sektörü enerji ile birlikte dünyanın öncelikli sektörlerinden biri. Gıda hayatın kaynağı. Çiftçilerimiz çok hayati bir görev ifa ediyorlar. Gıda güvenliğini sağlayan ülkeler şanslı olacak. Sadece çiftçileri değil, ülkeleri zenginleşecek. Sektörümüz 5,5 milyon kişiye istihdam sağlıyor, 62,5 milyar dolarlık hasıla üretiyor, 18 milyar dolar ihracat yapıyor. 77 milyon ülke nüfusunu, 37 milyon turisti besliyor” dedi.
-“Yapısal sorunlara rağmen üretimden vazgeçmeyen çiftçi”-
Sıkıntılara, yapısal sorunlara rağmen, üretimden vazgeçmeyen çiftçinin hizmetinde olmaktan gurur duyduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Hedeflerimiz büyük. Bunun için öncelikle yapısal sorunların çözülmesi gerekiyor. Girdi maliyetleri yüksek. Mazot, elektrik, gübre, ilaç gibi girdilerde vergi yükü çok ağır. Bunun aşağı çekilmesi lazım.
Sulama çok önemli. Sakarya’da işlenebilir arazilerin sadece yüzde 10’unu sulayabiliyoruz. Ülke genelinde halen sulanamayan 2,77 milyon hektar alan var. Bu alanların sulamaya açılması önemli. Bu alanlar sulamaya açılırsa net ithalatçı olduğumuz ve 3,6 milyar dolar ithalat yaptığımız yağlı tohumların üretiminde patlama olur. İthalatçı olmaktan kurtuluruz. İmkân sağlandığında, yağlı tohumlar, yem bitkileri, süs bitkileri başta olmak üzere bitkisel üretimin birçok alanında üretim artışı olur.
Arazilerimiz parçalanmış, parçalanmaya da devam ediyor. İşletme bazında ortalama arazi büyüklüğümüz 59 dekara inmiş durumda. Üstelik bu alanda yaklaşık 10 parselden oluşuyor. Bu kadar küçük arazilerde verimli tarımsal faaliyet yürütülemez. Sakarya’da işletmelerin arazi büyüklüğü yüzde 70’i 20 dekar ile 100 dekar arasında. İşletmelerimiz çok küçük. Bu şekilde bitkisel üretim ve hayvancılık yapmamız mümkün değil. O yüzden bu arazilerin parçalanmasını önlemek ve toplulaştırma çalışmalarına önem vermek lazım.
Türkiye’de 30 ilde büyükşehir belediyesi var ve tarım topraklarının yüzde 57’si bu büyükşehirlerin hudutları içinde. Buradan büyükşehir belediye başkanlarına ve valilere sesleniyorum: Allah aşkına verimli tarım arazilerini imara açmayın, vebal altına giriyorsunuz. Bunun vebalinden kurtulamazsanız. Cenab-ı Allah bu toprakları bize üretim yapın, insanınızı besleyin diye bahşetti. Fabrikanın üzerine fabrika kurulmaz. Gelin bu toprakları koruyalım. Toprak Kurullarında daha dikkatli ve hassas davranalım. Biz bu toprakların sahibiyiz. Bu toprakları korumaya devam edeceğiz.”
-“Üretici örgütleri idari ve mali açıdan güçlendirilmeli”-
Tarımda örgütlenme, planlama eksikliği olduğunu, üretici örgütlerinin idari ve mali açıdan güçlendirilmesi gerektiğini bildiren Bayraktar, şunları söyledi:
“Çiftçimizin ekonomik örgütleri, idari ve mali açıdan güçlü olmadıkları için planlama yapamıyorlar, piyasayı yönlendiremiyorlar, depolama tesisleri, soğuk hava depoları kuramıyorlar. Piyasaya ürünü düzenli bir şekilde sunamıyorlar. Bundan dolayı üretici ve market fiyatları arasında çok büyük farklar oluşuyor. Çiftçimiz de mağdur oluyor, tüketicimiz de mağdur oluyor. Çiftçimiz malını zararına elden çıkarmak zorunda kalıyor.
İşin başka bir yönü de israf. Dünyada gıdada büyük bir israf varken, tarımsal kayıplar da çok büyük boyutlarda. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde tarımda üretim ve kullanımda büyük kayıplar görülüyor.
Sorunların çözümünü de sadece kamuya da bırakamayız. Meslek kuruluşları olarak da çalışmalı, sorunların çözümüne katkı sağlamalıyız. Yapısal sorunları çözmeli, daha verimli, kaliteli, standart üretim yapmalıyız. Burada eğitim çok önemli. Bilgi çok önemli. Hangi kanunu çıkarırsak çıkaralım. Hangi tedbirleri alırsak alalım, eğer bilgi eksikliği varsa, çiftçimizi doğru enforme edemiyorsak, netice almanız mümkün değil. Çiftçi eğitimine önem veriyoruz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü ile yaptığımız protokoller çerçevesinde, çiftçi eğitimi, kadın çiftçi eğitimi, genç çiftçi eğitimi, güvenli traktör kullanımı, Tarım Bağ Kur’u eğitimlerini ortaklaşa sürdürüyoruz. Ağaçlandırma seferberliğini sürdürüyoruz. Ankara’da eğitim merkezi inşa ettik.”
-“Tarım üstü açık fabrika”-
Tarımın üstü açık fabrika olduğunu, iklim şartlarına açık bir üretim yapıldığına dikkati çeken Bayraktar, çiftçinin 2013-2014 üretim sezonunda doğal afetlerle uğraştığını, başta kuraklık, don olmak üzere hemen her afetin görüldüğünü, bunun sonucu olarak bitkisel üretimde azalma meydana geldiğini belirtti. Buğdayda üretimin 22 milyon 50 bin tondan 19 milyon tona indiğini bildiren Bayraktar, “2014-2015 üretim sezonunun da afetlerle başladığını Ege, Akdeniz, Marmara’daki çoğu ilimizde aşırı yağış, sel, su baskınlarıyla karşı karşıya kaldık. Geçen ay Bursa çevresini ziyaret ettim. Orhangazi ve Gemlik’te aşırı kar, zeytin dallarını kırmış. Oradan Akdeniz’e geçtim Antalya’da sel felaketi Demre’de Kumluca’da Finike’de sera ve sebze bahçelerine zarar vermiş. Fakat kar yağışının iyi olması buğday başta olmak üzere hububat üretimine çok olumlu yansıyacak. Kar bereket” diye konuştu.
-SGK çalışmaları-
Türk çiftçisini temsilen Sosyal Güvenlik Kurumu’nda (SGK) Yönetim Kurulu Üyeliği de yaptığını hatırlatan Bayraktar, SGK’daki çalışmalarıyla ilgili şunları söyledi:
“1994 yılından beri prim kesintisi yapılan çiftçilerimizin, ben oraya girdikten sonra gelir ve yapılandırmalarını sağladık. Kadın çiftçilerimizin de sıkıntıları vardı. 2003 yılından önce aile reisi olmadıkları için bizim tarafımızdan verilen öneriyle Kanun değişikliğine gidilerek birçok kadın çiftçimizi emekli etme şansımız oldu.
Prim ödeyemeyecek durumda olan çiftçilerimiz vardı. Muafiyet hakkı getirerek sağlık hizmeti görüyorlar. 65 yaş üstü çiftçilerimiz bir şekilde Sosyal Güvenlik Kurumu’na dâhil oluyorlar ve prim ödemek zorunda kalıyorlardı. Teklifimizle bunu önledik. Kendileri istemedikleri sürece prim ödemeyecekler. 2012 yılında yüzde 5 olan prim kesintileri bizim teklifimizle yüzde 2’ye düşürdük. 12 aydan fazla prim borcu olan çiftçilerimiz borçları ileri bir tarihe ertelenerek, tekrar ödemek suretiyle sağlık hizmetinden faydalanabilecek ve emekli olabilecekler. Sosyal Güvenlik Kurumu’nda bizimle ilgili konularda sorunları çözmeye çalışıyoruz.”