-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm
balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir”
-“İsteyen balıkçılar, uluslararası sularda su ürünleri
tebliğiyle getirilen kurallara uymak kaydıyla
avcılık yapabilir”
-“Ülkemiz önemli su ürünleri potansiyeline
sahip. Yaklaşık 26 milyon hektar büyüklüğündeki
su ürünleri alanları, orman alanlarımızdan fazladır"
-“Karadeniz’de 247, Marmara Denizi’nde 200, Ege
Denizi’nde 300 ve Akdeniz’de 500 civarında balık
türüne rastlanıyor”
Ankara – 15.04.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tüm denizlerimizde bugünden itibaren trol ve gırgır ağlarıyla avcılık yapan balıkçılar için genel av yasağının başladığını bildirerek, “Balık üreme dönemi göz önüne alınarak uygulanan av yasağı, 1 Eylül 2013'ye kadar sürecek. Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, av yasağı süresince balıkçı tezgahlarında daha çok kültür balıkçılığı yöntemiyle üretilen çipura, levrek ve alabalığın yanı sıra ithal edilen kalkan, barbunya, lahoz, orfoz gibi balıkları görmenin mümkün olacağını belirtti.
Su kaynaklarının dünyada önemli gıda rezervleri olarak kabul gördüğünü vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak; göl, gölet, baraj gölü, akarsu ve kaynak suları mevcudiyetiyle önemli su ürünleri potansiyeline sahip. Yaklaşık 26 milyon hektar büyüklüğündeki su ürünleri alanları orman alanlarımızdan fazladır. Denizlerimizin 8 bin 333 kilometrekarelik kıyı şeridi bulunuyor.
Ülkemizde su ürünleri istihsali avcılık karakterli olmakla birlikte yıllara göre değişiklik gösteriyor. Su ürünleri üretimi, 2011 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 7,73 artarak 703 bin 545 tona ulaştı. Üretimin yüzde 61,44’ü deniz balıklarından, yüzde 6,45’i diğer deniz ürünlerinden, yüzde 5,27’si iç su ürünlerinden ve yüzde 26,83’ü yetiştiricilikten elde edildi.”
-“Denizlerimizde ekonomik değere sahip 100 balık var”-
Karadeniz’de 247, Marmara Denizi’nde 200, Ege Denizi’nde 300 ve Akdeniz’de 500 civarında balık türüne rastlandığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bunların 100 tanesi ekonomik değere sahip. Balık üretiminin yüzde 80-90’ını göçmen (pelajik) türlerden oluşuyor. Karadeniz’de; hamsi, istavrit, kefal, palamut, torik, lüfer, Akdeniz’de; sardalye, kefal; Ege’de; sardalye, Marmara’da; hamsi, istavrit, kefal önemli pelajik türler. Demersal balıklardan (dip balıkları) ise; Karadeniz’de kalkan, mezgit; Ege ve Akdeniz’de çipura, barbunya, berlâm, ıstakoz ekonomik öneme sahip türler arasında.
Gelişmiş ülkelerde kişi başına su ürünleri tüketimi, ülkemizden 2-3 kat fazla. Su ürünlerinin hem ekonomik değeri hem de insan sağlığı yönünden önemi göz önüne alındığında balık üretimimizi ve tüketimimizi artırmamız gerekir.”
Su ürünlerinin ve yaşam alanlarının korunması, üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için, su ürünleri avcılığına ilişkin bir takım yasak, sınırlama ve yükümlülükler bulunduğunu hatırlatan Bayraktar, ”bunlar tür, boy, zaman, derinlik, mesafe ve av araçlarıyla ilgili düzenlemeler olup, balıkçıların getirilen bu kurallara uygun olarak avcılık yapmaları zorunlu. Avlanma yasağının başladığı 15 Nisan tarihinden itibaren isteyen balıkçılar, uluslararası sularda su ürünleri tebliği ile getirilen kurallara uymak kaydıyla avcılık yapabilir” dedi.
-“Vatandaşların tavır ve tutumları balıkçılık sektörü için
büyük önem taşıyor”-
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir. Su ürünleri avcılığı konusunda bilinçli ve duyarlı vatandaşlarımızın da gördükleri yasak avcılık faaliyetlerini İl İlçe Müdürlüklerimize ya da Jandarmaya bildirerek su ürünlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına katkıda bulunmaları önemlidir.
Balık alırken boy yasağına aykırı olarak avlanmış küçük balık satışına, av yasağı süresince yasak olan türlerin satışına ve balık satış yerlerinde asgari hijyen şartlarına uyulup uyulmadığına dikkat edilerek balık alınması gereklidir. Vatandaşların bu yöndeki tavır ve tutumları balıkçılık sektörü için büyük önem taşıyor.”
Su ürünleri sektörünün gelişmesinde atılan en önemli adımlardan birinin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bünyesinde kurulan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü olduğunu bildiren Bayraktar, bakanlığın su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla çok sayıda denetim ve düzenlemeler yaptığını, su ürünleri sektörünün geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanması için yapılacak çalışmaların devam etmesinin önem arz ettiğini belirtti.