-TZOB
Genel Başkanı Bayraktar:
-“Çok
sayıda üretici az sayıda alıcının olduğu Antep fıstığında istikrar ancak bir
müdahale kurumunun varlığıyla sağlanabilir”
-“Müdahale
kurumu piyasayı takip etmeli, gerektiğinde fiyat açıklamalı, piyasayı regüle etmelidir”
-“Ürünün
çok olduğu yıllarda müdahale kuruluşu ürünü alarak depolamalı ve az olduğu
dönemde piyasaya arz etmelidir”
-“Yeni
kurulan lisanslı depoların kapasiteli artırılmalı, lisanslı depolar
yaygınlaştırılmalı, ürün ihtisas borsaları hayata geçirilmelidir”
-“Yüksek
rekolte beklentisi fiyatların gerilemesine neden oldu”
-“Fiyatların
çok fazla düşmesinin önüne geçmek için ihracat kanalları zorlanmalıdır”
-“Bu
yıl piyasada fiyat istikrarının sağlanması halinde ihracatımız 6 bin tonu,
ihracat gelirimiz ise 100 milyon doları aşabilir”
-“Antep
fıstığı da fındıkta olduğu gibi alan bazlı destek kapsamına alınmalıdır”
-“Yeni
kurulacak bahçelerde ihracata yönelik çeşitler tercih edilmeli, tanıtım
faaliyetleri ile “Türk Fıstığı” imajı oluşturulmalıdır”
Ankara- 13.09.2020- Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, adil rekabet şartlarının
oluşmadığı serbest piyasa koşullarının asla kabul edilemeyeceğini belirterek,
“Çok sayıda üretici ve az sayıda alıcının olduğu Antep fıstığında istikrar
ancak bir müdahale kurumunun varlığıyla sağlanabilir” diye konuştu.
Bayraktar, çok sayıda Antep fıstığı
üreticisinin karşısında az sayıda alıcı bulunduğunu ve bu alıcıların da tekelci
bir yapı oluşturduklarını bildirdi. Bu tekelci yapının piyasa üzerinde her
türlü oyunu oynayarak Antep fıstığı fiyatları üzerinde spekülasyona neden
olduklarını belirten Bayraktar şunları söyledi:
“Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği
Antep fıstığını sezon başında ucuz fiyatla alarak stok yapan bu yapı, ürün
arzının bitmesiyle birlikte stok yaptığı Antep fıstığını yüksek fiyatlarla
piyasaya sürerek haksız kazanç sağlamaktadır. Bu durum başta tatlı üreticileri
olmak üzere, fıstığı ham madde olarak kullanan imalatçıları ve tüketicileri
olumsuz etkilemektedir.
Devletimiz bu durumu net şekilde görmelidir.
Devletimiz üreticilerimizi serbest piyasa adı altında Antep fıstığında
tekelleşen alıcılara teslim etmemelidir. Çiftçinin elinden tutmalıdır. Fındıkta
olduğu gibi müdahale kurumu piyasayı takip etmeli, gerektiğinde fiyat
açıklamalı, piyasayı regüle etmelidir. Ancak bu şekilde piyasa içerisindeki
tekelci yaklaşımlar kırılacak, üretici arkasında bir desteğin olduğu bilinci
ile daha fazla üretime odaklanacaktır.”
-
Üretim miktarlarındaki büyük değişiklikler,
fiyatlarda
istikrarsızlığa yol açıyor”
Bayraktar yaptığı açıklamada, 2019 yılında
Antep fıstığının periyosite göstermesi sebebiyle rekoltede düşüş yaşandığını,
bu yıl geçen yıla göre daha yüksek üretim beklendiğini bildirdi.
Üretim miktarlarındaki değişikliklerin, fiyatlarda
istikrarsızlığa yol açtığını, bu durumun hem üretici hem de tüketiciye olumsuz
yansıdığını belirten Bayraktar, “Antep fıstığı ağacı periyodisiteye bağlı
olarak bir yıl ürün verirken ertesi yıl ya hiç vermemekte ya da çok az
vermektedir. Bu nedenle üretim bir yıl yüksek, ertesi yıl düşük oluyor. Bu
durumda piyasayı kontrol etmek zorlaşıyor” diye konuştu.
Ürünün az olduğu yıllarda fiyatın
yükseldiğine, çok olduğu yıllarda ise düştüğüne işaret eden Bayraktar, “Ürünün
çok olduğu yıllarda bir müdahale kuruluşu ürünü alarak depolamalı ve az olduğu
dönemde piyasaya arz etmelidir” önerisinde bulundu.
-İller
arasında Şanlıurfa birinci”
2010 yılında 718 bin ton olan dünya Antep
fıstığı üretiminin 2018 yılında yüzde 91,5 oranında artarak 1 milyon 375 bin
ton seviyesine yükseldiğini belirten Bayraktar, “Bu üretimin 551 bin tonunu
İran, 447 bin tonunu ABD, 240 bin tonunu Türkiye, 74 bin tonunu Çin, 28 bin
tonunu Suriye gerçekleştiriyor” diye konuştu.
Türkiye’de 38 ilde Antep fıstığı
yetiştirildiğini, üretimin büyük bölümünün Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinde
gerçekleştirildiğini belirten Bayraktar şöyle devam etti:
“Güneydoğu Anadolu bölgemizde bulunan dokuz
ilimiz Türkiye Antep fıstığı üretiminin yaklaşık yüzde 92’sini üretmektedir.
2019 yılında Şanlıurfa 31 bin 931 tonluk üretimle ilk sırada yer alırken, bu
ilimizi 26 bin 343 tonla Gaziantep, 12 bin 208 tonla Siirt takip etti.”
-“Üretim
ve ihracatı artırma potansiyelimiz var”
Bayraktar, Antep fıstığı üretiminde artış
yaşandığını belirterek, “Yüksek rekolte beklentisi fiyatların gerilemesine
neden oldu. Fiyatların çok fazla düşmesinin önüne geçmek için ihracat kanalları
zorlanmalıdır” diye konuştu.
Bayraktar, Türkiye’nin, 2016 yılında 4 bin
709 ton, 2017 yılında 2 bin 706 ton, 2018 yılında 4 bin 776 ton, 2019 yılında
ise 5 bin 734 ton Antep fıstığı ihraç ettiğini bildirdi.
Türkiye’nin Antep fıstığında üretim ve
ihracatı artırma potansiyeli olduğunu vurgulayan Bayraktar şunları söyledi:
“2017
yılında Antep fıstığı ihracatımız 45 milyon 430 bin dolar olarak gerçekleşmiştir.
2018 yılında 71 milyon 914 bin dolara yükselen ihracatımız, 2019 yılında 90
milyon 310 bin dolar, 2020 yılının ilk yedi ayında 20 milyon 463 bin dolar
olarak gerçekleşmiştir. Bu yıl yüksek rekolte avantajı ve piyasada fiyat
istikrarının sağlanması halinde ihracatımız 6 bin tonu, ihracat gelirimiz ise
100 milyon doları aşabilir.”
-Yapılması
gerekenler-
Antep fıstığı üreticilerinin en önemli
sorunlarından birinin yüksek girdi maliyetleri olduğunu belirten Bayraktar,
“Girdi fiyatlarındaki artışlardan Antep fıstığı üreticilerimiz de olumsuz
etkilenmiştir. Verilen destekler girdi maliyetlerindeki yüksekliğin yanında
yetersiz kalmaktadır. Antep fıstığı da fındıkta olduğu gibi alan bazlı destek
kapsamına alınmalıdır” diye konuştu.
Verim ve kaliteyi arttırıcı önlemlerin teşvik
edilerek üretim kapasitesinin arttırılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar,
şunları söyledi:
“Türkiye’nin mevcut antepfıstığı
bahçelerinde, verim ve kaliteyi artırıcı önlemler teşvik edilerek üretim
kapasitesinin artırılması gerekmektedir.
Yeni kurulacak bahçelerde ihracata yönelik
çeşitler tercih edilmeli, tanıtım faaliyetleri ile “Türk Fıstığı” imajı
oluşturulmalıdır. Türkiye’de yetiştirilen Antep fıstığı genellikle aroması
yoğun, yeşil içli ve lezzetli çeşitlerdir. Ürünün damağa hitap eden bu belirgin
özellikleri yapılacak tanıtımlarda öne çıkarılmalıdır.
İthalatçı ülkeler ürünü tamamen tüketmekte,
stok yapmamaktadır. Ülkemizde var yılı ve yok yılı arasında belirgin bir fark
olmasından dolayı, yok yıllarında dış piyasaya düzenli ürün sunulamamaktadır.
Her yıl kaliteli ürününün piyasada bulunabilirliğinin sağlanması ancak lisanslı
depolarla mümkün olabilmektedir. Gaziantep’de kurulumu devam eden lisanslı
depolar toplam 15 bin ton kapasiteye sahip olmasına rağmen bu yıl ancak 2 bin
ton Antep fıstığı alabilecektir. Depoların kurulumu hızla tamamlanmalıdır.
Antep fıstığı üreten diğer illerimizde de
lisanslı depolar yaygınlaşmalı, ürün ihtisas depoları hayata geçirilmelidir.
Böylece üretici ürününü yok pahasına elden çıkarmayacak, depoya teslim ettiği
ürün için alacağı ürün senedi ile nakit sıkışıklığını da giderebilecektir.
Lisanslı depolar ile depolama süresi uzun olan Antep fıstığında, piyasada
kaliteli ürünün her an bulunabilmesi, fiyat istikrarı ve üreticimizin yeterli
gelir elde edebilmesi sağlanmış olacaktır.
Komşu
ülkelerden özellikle de İran’dan kaçak olarak giren fıstık, üreticimizin satış
fiyatını etkilemekte, üreticilerimizi zor durumda bırakmaktadır. Kaçak fıstık
girişi önlenmelidir.
Sulama imkanlarının yetersiz olması sebebiyle
verim kayıpları yaşanmaktadır. Bu sebeple sulama yatırımlarının arttırılması
gerekmektedir.
Toprak işleme, gübreleme, budama gibi
kültürel işlemler etkin bir şekilde ve bilinçli olarak yapılmalı, uluslararası pazarların ihtiyaçlarını
karşılayacak miktar ve kalitede Antep fıstığı üretilmelidir.”