Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > 16 Ekim Dünya Gıda Günü…

16 Ekim Dünya Gıda Günü…

-16 Ekim Dünya Gıda Günü…

-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba: "Daha fazla sağlıklı gıda üretirsek ve israfı önlersek, açlıktan ölüm oranlarını azaltacağımıza inanıyorum"

-"Özellikle küçük çiftçilerimizi destekleyen projelerimiz olacak”

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: -“Dünyada açlık ve yetersiz beslenmeden etkilenen insan sayısı Türkiye nüfusunun 10 katından fazla”

-“2014 yılından beri dünyadaki aç ve yetersiz beslenen insan sayısının 40 milyon arttığı gerçeğini görmezden gelemeyiz”

-“Gıdayı dengeli dağıtır, israfı da en aza indirirsek açlık kalmaz. Dünyamızda 815 milyon aç ve yetersiz beslenen insan var ama 682 milyon da obez insan olduğunu unutmayalım”

-“Dünyada her ülke kendi tarımını sürdürülebilir hale getirmeli, tarım ve ekonomilerini istikrarsız kılmaya yönelik dış etki, politika ve müdahalelere karşı kendi üreticilerini ve tarım sektörlerini korumalıdır”

-“Kırdan kente göçün önlenebilmesinde yapılması gereken, tarımda çalışanlar için yeterli gelir düzeyi sağlanması ve kırsal bölgelerde yaşayanlara uygun yaşam standardı temin edilmesidir”

-“Türk tarımının sadece ülkemiz için değil, bölgemiz ve dünyamız açısından da büyük önem taşıdığını görüyoruz”

-FAO Türkiye Temsilcisi ve Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü Shoji: -"Kırsal alanlardaki insanların yüzde 75'i yoksul ve gıda güvencesinden yoksun, tarım ve doğal kaynaklardan geçimini sağlıyor"


Ankara – 16.10.2017 – Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, israfın tüm dünya için önemli bir konu olduğunu belirterek, "Allah'ın izniyle daha fazla sağlıklı gıda üretirsek ve israfı önlersek, açlıktan ölüm oranlarını azaltacağımıza inanıyorum" dedi.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda, Tarım Bakanlığı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) işbirliğinde  “Göç, gıda güvenliği ve kırsal kalkınma” teması altında 16 Ekim Dünya Gıda Günü toplantısı düzenlendi.

Fakıbaba, burada yaptığı konuşmada, bu sene Dünya Gıda Günü temasının "Göçün geleceğini değiştirin, gıda güvenliğine ve kırsal kalkınmaya yatırım yapın" olduğunu söyledi. 

Türkiye'nin yaklaşık 3,5 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını anımsatan Fakıbaba, "Birleşmiş Milletler rakamlarına göre yaklaşık 66 milyon insan zorla yerinden edilmiştir. Bunların yüzde 26'sı ülkemizin bulunduğu coğrafyada misafir edilmektedir. Mültecilerin önemli bir bölümünü Suriye, Afganistan ve Güney Sudan olmak üzere üç ülkenin vatandaşları oluşturmaktadır. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Suriye krizi mağdurları için ilk günden itibaren din, dil, ırk ayrımı yapmadan 'açık kapı politikası' uygulamıştır" diye konuştu.

 

-Genç çiftçiye destekler artıyor-

 

Fakıbaba, kırsal kalkınma destekleri kapsamında genç çiftçilere 30 bin liraya kadar hibe ödenmesi yaptıklarına işaret ederek, geçen sene yaklaşık 15 bin genç çiftçiye 450 milyon lira hibe verildiğini bildirdi.

Bu yıl da 16 bin genç çiftçiye 483 milyon lira hibe desteğinin sağlanacağını dile getiren Fakıbaba, şu ana kadar 330 milyon lira hibe ödemesi yapıldığını aktardı. 

Fakıbaba, Türkiye'nin gıda üretimini artırdığında dünyada çok önemli bir yerde olacağının altını çizerek, şöyle dedi: 

"Toprağımızı suyla ve çiftçimizi bilgiyle donatırsak Türkiye çok ciddi bir tahıl ambarı ve gıdanın merkezi haline gelecektir. Ayrıca gıdada israf tüm dünya için çok önemli bir konu. Allah'ın izniyle daha fazla sağlıklı gıda üretirsek ve israfı önlersek açlıktan ölüm oranlarını azaltacağımıza inanıyorum." 

Fakıbaba, Bakanlığın özellikle küçük çiftçileri destekleyen projelerinin olacağını söyledi.

 

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar-

 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toplantının açış konuşmasında, dünyada açlık ve yetersiz beslenmeden etkilenen insan sayısı Türkiye nüfusunun 10 katından fazla olduğunu belirtti.

Bayraktar, şunları söyledi:

“Dünya nüfusunun yüzde 11’ine yakını açlıktan veya yetersiz beslenmeden kurtulmuş değil. Bunun yanı sıra yetersiz ve dengesiz beslenmeden kaynaklı milyonlarca insanın sağlığının da tehdit altında olduğunu unutmamak gerekir. Üstelik, açlığı küresel düzeyde azaltma konusunda iyiye gideceğimize kötüye doğru bir yol alıyoruz. Açlık çeken insan sayısı 2014’ten beri artıyor. 775 milyondan 815 milyona çıktı. Bu durumu tersine çevirmek, hepimizin boynunun borcudur.

2050 yılına kadar dünyada gıda üretiminin yüzde 60-70 oranında artırılması gerektiği, açlıkla mücadelede sorunun sadece gıda üretimiyle çözülemeyeceği, gıdaya erişimin en önemli nokta olduğu FAO tarafından dile getirilmektedir.

Veriler, halen 19 ülkenin gıda açısından müzmin kriz durumunda olduğunu ortaya koyuyor. Bu ülkeler, sıklıkla kuraklık ve sel gibi aşırı iklim olaylarına maruz kalıyor.

Son 15 yıla baktığımızda dünyamızda yaşanan açlık azaldı. Bunu önemli buluyoruz. Ancak 2014 yılından beri dünyadaki aç ve yetersiz beslenen insan sayısının 40 milyon arttığı gerçeğini de görmezden gelemeyiz.

Peki dünyamızda açlık yok edilemez mi? Tabii ki edilebilir. Gıdayı dengeli dağıtır, israfı da en aza indirirsek açlık kalmaz. Dünyamızda 815 milyon aç ve yetersiz beslenen insan var ama 682 milyon da obez insan olduğunu unutmayalım. Obezite gün geçtikçe artıyor. En tehlikeli olanı da çocuklardaki obezite. Yerkürede 41 milyon obez çocuk var. Açlık sorununun bir yana bir gerçek daha var ki bizi çok rahatsız ediyor. Dünyada üretilen gıdanın üçte birini israf ediyoruz. 1,3 milyar ton gıdayı çöpe atıyoruz. Dünyanın önemli tarım memleketlerinden biri olan ülkemizde 120 milyon tona yakın bitkisel üretim, 23-24 milyon ton hayvansal üretim olduğunu düşünürseniz, çöpe giden gıdanın büyüklüğünü daha iyi anlarız.”

 

-“8 bin yılda tükettiğimiz gıdayı önümüzdeki 40 yılda tüketeceğiz”-

 

Gıdaya erişimin zorlaştığı dünyada nüfusun artmaya devam ettiğini, dünya nüfusunun önümüzdeki 33 yılda 2 milyar daha artarak 2050 yılında 9,6 milyara çıkacağına dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:

“Uzmanlara göre son 8 bin yılda tükettiğimiz gıdayı önümüzdeki 40 yılda tüketeceğiz. Gıdaya olan bu talebi karşılamak zorundayız. Aksi takdirde çok daha büyük bir açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Açlığın bitirilmesi ve oluşan gıda talebinin karşılanabilmesi için tüm ülkelerin işbirliği içinde çalışmasının yanı sıra tarım sektörünün devamlılığı ve güçlenmesi de şarttır.

Dünyada her ülke kendi tarımını sürdürülebilir hale getirmeli, tarım ve ekonomilerini istikrarsız kılmaya yönelik dış etki, politika ve müdahalelere karşı kendi üreticilerini ve tarım sektörlerini korumalıdır.

 

-“Kırsalın korunması büyük önem taşıyor”-

 

İşte burada kırsalın korunması büyük önem taşıyor. Tarımsal üretimin devamlılığı için kırsal nüfusun yerinde kalması gerekiyor. Çünkü tarımın en önemli sorunlarından biri kırsaldaki nüfus kaybıdır.

Kırsal göçün nedenleri, tarımın genel dezavantajlı özelliğinden kaynaklanmakta ve diğer sektörlerle arasındaki fırsat eşitsizliğine dayanmaktadır. Özellikle yoksulluğun fazla, gelirin diğer sektörlere göre daha düşük olması ve sosyal güvenlik sorunu göçün nedenleri arasında yer almaktadır.

Kırdan kente göçün önlenebilmesinde yapılması gereken, tarımda çalışanlar için yeterli gelir düzeyi sağlanması ve kırsal bölgelerde yaşayanlara uygun yaşam standardı temin edilmesidir.

Yeterli gelir düzeyini oluşturmak, bu bölgelerde yaşayanlar için göçü önleyici bir etki oluşturacaktır.

Ancak sadece gelir artırıcı önlemler kırsal göçü önlemek için yeterli değildir.

Sosyal hizmetlerin bu bölgelere ulaştırılması ve bölgeler arası kalkınma düzeyinin dengelenmesi de gerekmektedir. Kırsal göç sorununun yarattığı tahribatları en aza indirmek açısından çiftçiyi tarımsal üretimde tutmak ve göçü önlemek için desteklerin artırılması ve etkinliğinin geliştirilmesi çok önemlidir.

Kırsal kalkınma, çiftçiyi, üretimi kurtaracak, ülkenin birçok sorununu halledecek, istikrar sağlayacak, en önemli faaliyet alanı olacaktır.

Kırsal kalkınma ülkemiz için de önemli bir olgudur. Kırsalda nüfus tutamıyoruz. Kırsal boşalıyor. Sadece tarımın geleceği açısından değil, ülke nüfus dengesi açısından da bu çözülmesi gereken bir sorundur.”

 

-“TZOB olarak kırsal kalkınmayı hep gündemde tuttuk”-

 

TZOB olarak kırsal kalkınmayı hep gündemde tuttuklarını ve bu yönde çalışmalar yaptıklarını belirten Bayraktar, “bugün burada Gaziantep Şahinbey Ziraat Odamızın ortak olduğu ‘Ekonomik Fırsatların Artırılması Yoluyla Türkiye’nin Güneyindeki Suriyeli Mülteciler ve Ev Sahibi Toplulukların Dayanıklılıklarının Desteklenmesi Projesi’ ödül alacak. Antalya Muratpaşa Ziraat Odamızın ortak olduğu ‘Kadın Çiftçileri Tarım İşletmeciliği Eğitimi ile Güçlendirme’ projesi panelde anlatılacak” dedi.

Bayraktar, yine Suriyeli mülteciler ve çiftçilere tarımsal yayım hizmetleri konusunda teknik kapasitelerini artırmak ve sosyal güvenlik kapsamında kayıt altına alabilmek için FAO ile birlikte bir proje başlatacaklarını bildirdi.

Yapılan çalışmaların sadece 2015 yılında, 65,3 milyon kişinin zorunlu olarak

çatışma ve zulüm nedeniyle yerlerinden ayrıldığını, 19 milyonu aşkın kişinin de doğal afetler nedeniyle ülke içinde yer değiştirdiğini gösterdiğini bildiren Bayraktar, şunları söyledi:

“BM rakamları, 2015 yılında yaklaşık 244 milyon uluslararası göçmen olduğunu ortaya koyuyor. Bu rakam Türkiye nüfusunun üç katından fazladır ve 2000 yılı rakamının yüzde 40 üzerindedir. 2013 yılında, Türkiye’nin 10 katına yakın, 763 milyon insan da kendi ülkeleri içinde göç etmiştir. Bugün 65 milyon zorunlu göçmen bulunuyor. Bu rakamın 21,3 milyonu mülteci; 40,8 milyonu ülkesinde yerinden edilmiş kişi ve 3,2 milyonu ise sığınmacıdır. Dünyadaki mültecilerin dörtte biri, Türkiye, Pakistan ve Lübnan’da yaşıyor.

Rakamlar, Türkiye’nin önemi de büyüklüğü de gösteriyor. Çünkü, ülkemiz tek başına 4,5 milyon kayıtlı mülteci, sığınmacı ve yabancıyı bu topraklarda barındırıyor. Kayıtlı olmayanları da dahil ettiğimizde bu sayının 5 milyonun üzerinde olduğunu tahmin ediyoruz. Ülkemizde sadece Suriyeli sığınmacı, mülteci sayısı 3,2 milyonun üzerine çıkmış durumda.

Şu anda ülke nüfusumuz 80 milyon geçti. Türkiye’ye, 40 milyona yakın turist geliyor. 2050’de ülke nüfusumuz 95 milyonu geçecek. Belki çok daha fazla sığınmacı ve yabancıyı beslemek zorunda kalacağız. Turist sayısı da artacak. Demek ki çok daha fazla gıdaya ihtiyacımız olacak. Daha fazla, et ve süt tüketeceğiz. Önümüzdeki yıllarda üretimimizi, bu gelişmeleri de dikkate alarak artırmazsak gıda açığı yaşarız.

Sadece kendimiz için değil, içinde bulunduğumuz ve esasen gıda açığı olan bölge ülkelerini doyurmak için de daha fazla üretmek zorundayız. Bütün bunları düşününce, Türk tarımının sadece ülkemiz için değil, bölgemiz ve dünyamız açısından da büyük önem taşıdığını görüyoruz.”

 

-“Aklımızı başımıza almazsak, açlık sorununu gelecekte de zor çözeriz”-

 

Dünyanın, 21. yüzyılı yaşadığımız şu yıllarda hala açlık ve yetersiz beslenme sorununu çözemediğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Aklımızı başımıza almazsak, enerji ile birlikte en stratejik sektör olan tarımı en önemli gündem maddesi yapmazsak, bu açlık ve yetersiz beslenme sorununu gelecekte de zor çözeriz. Dünyada tarımsal üretim, açlığı bitirecek ve artan gıda talebini karşılayacak düzeyde artmamaktadır. Gıda açığını kapatma konusunda en önemli ülkelerden biri de Türkiye’dir. Ülkemiz olağanüstü büyük bir tarımsal potansiyele sahiptir. Buna karşın, tarımımızın parçalı arazi yapısı, sulama altyapısının tamamlanamaması, örgütlenmenin yetersizliği gibi yapısal sorunları da vardır. Yapısal sorunların getirdiği maliyetler de bulunmaktadır.

Çiftçimize destek isterken yapısal sorunların getirdiği maliyetleri de dikkate alarak talepte bulunuyoruz. Bunda da haklıyız. Çünkü, rakiplerimizle rekabet edebilmek için aynı maliyetlerle üretim yapabilmeliyiz. Dünyada gıdaya talebin arttığı bir konjonktürü yaşıyoruz. Bu konjonktürü ıskalamamalı, bundan en iyi şekilde yararlanmalıyız. Tarımımızın yapısal sorunları çözülür ve çiftçimizin önü açılırsa, sadece ülkemizi doyurmaya devam etmekle kalmayız, rahatlıkla içinde bulunduğumuz bölgenin gıda ambarı olur, gıda açığını da kapatırız.”

 

-“Gelişmiş ülkelerin mukayeseli ve mutlak üstünlüğü var”-

 

Dünyada gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerle tarımda mücadele edemediklerini bunun önemli bir sorun olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:

“Gelişmiş ülkeler iki tane üstünlüğünü kullanıyorlar. Bir tanesi mukayeseli üstünlüktür. Gelişmekte olan ülkelerin verimlilik rakamları gelişmiş ülkelerle fevkalade altında. Kalite ve standart konusunda az gelişmiş ülkelerin alması gereken mesafe var. Gelişmiş ülkeler burada bir üstünlük sağlıyorlar. Bu yetmiyor bir de gelişmiş olan ülkelerin sağladığı bir mutlak üstünlük var. Mukayeseli üstünlüğün avantajlarından yararlanırken kendi çiftçilerini alanda tutmak dünyada da rekabetlerini kaybetmemek üzere desteklerle mutlak üstünlük sağlıyorlar. Ciddi destekler veriyorlar. İşte az gelişmiş ülkelerin bu manada hem kendi ülkelerinin gıda güvencesini sağlamak hem de dünya ticaretinde yer alma konusunda da zorlanıyorlar. Biz de Türkiye’de bu mukayeseli üstünlükte yerimizi alabilme adına özellikle yapısal sorunlarımızı ciddi manada çözmeye çalışıyoruz.”

Dünya Ticaret Örgütü’nün kararlarının ülkeleri bağladığını belirten Bayraktar, “korumaları kaldırıyor. İç destekleri azaltın diyor. İhracat desteklerini kaldırmaya başladı. Ne yapacaksınız? Eğer siz verimliliği yakalayamayacaksanız, destek de veremezseniz nasıl yapacaksınız? Dünyada gelişmiş olan ülkeler size mal satmaya devam eder. Bir şey ürettirmezler. Zaman zaman üreticimize destek verilsin dediğimiz zaman bize eleştiriyorlar. Bizi eleştirmeyin. Bu çiftçi bu ülkenin gıda güvencesini sağlıyor. 40 milyon turisti besliyor. 16 milyar dolar civarında ihracatın gerçekleşmesini sağlıyor. Biz bunlara destek istiyoruz.

Bir gün dediler ki ‘bu çiftçiye neden bu kadar destek istiyorsunuz? Avustralya‘ya gitsenize, çiftçiye 1 lira destek yok’ dediler. Avustralya’ya gittim. İşletmeleri gezdim. 100 bin dekar arazisi olan var. Suyla da buluşturmuş. Benim çiftçilerime de verin bu kadar araziyi destek vermeyin” dedi.

Bayraktar, konuşmasının sonunda 16 Ekim Dünya Gıda Gününü kutladı, açlığın olmadığı, her insanın yeterli gıdaya ulaşabildiği bir dünya diledi.

 

-FAO Türkiye Temsilcisi Shoji-

 

FAO Türkiye Temsilcisi ve Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü Yuriko Shoji de FAO'nun raporuna göre, 2015'te aç insan sayısının 38 milyon arttığını belirterek, bunun en büyük nedeninin tüm dünyada yaşanan çatışmalar, kuraklık ve seller olduğunu bildirdi.

Uluslararası göçmen sayısının 2015'te 2000'li yıllara göre yüzde 40 arttığına dikkati çeken Shoji, "Biliyoruz ki, uluslararası göçmenlerin çoğu kırsal alandan geliyor. Kırsal alanlardaki insanların yüzde 75'i yoksul ve gıda güvencesinden yoksun, tarım ve doğal kaynaklardan geçimini sağlıyor" dedi.

Shoji, mültecilere ev sahipliği yapan toplulukların önemli gelir kaynaklarının gıda ve tarım sektörü olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: 

"Tarım, iş gücüne çok fazla ihtiyaç duyulan ve beceri eksikliği olan bir alan. Tarımı desteklemek, hem Suriyelilerin hem de ev sahibi toplulukların geçim kaynaklarını iyileştirmek için seçenek sunuyor, istihdam olanakları yaratıyor, gıda güvenliği ve dayanıklılığını artırıyor. FAO, Türkiye hükümetiyle mültecilerin ve ev sahibi toplulukların sürdürülebilir geçim kaynaklarına kavuşmaları, güvenli ve insana yakışır iş olanakları sağlayarak sosyoekonomik entegrasyonu teşvik eden etkinlikler yürütmek için çalışıyor."

 

-Ödül töreni-

 

Toplantıda, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD), Gaziantep Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak’ın paydaş kurum ve kuruluşlarla yürüttüğü projeye, bölgesinde alternatif ürün olarak safran yetiştiren Osmaniyeli kadın çiftçi Meryem Pınar’a, Tarım Bakanı Fakıbaba, TZOB Genel Başkanı Bayraktar ve FAO Türkiye Temsilcisi Shoji tarafından FAO madalyası verildi.

Ödül töreninin ardından Bakan Fakıbaba, Genel Başkanı Bayraktar ve FAO Temsilcisi Shoji, Ziraat Odaları’nın ve Tarım Bakanlığı kuruluşlarının ürün standlarını gezdiler.

Toplantıya, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Vekili Mehmet Hadi Tunç, bakanlık bürokratları, yabancı misyon temsilcileri, TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli, Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur, Yönetim Kurulu üyeleri Mehmet Latif Maskan, Ahmet Bahadır Sezgin, Hasan Kozoğlu, Hüseyin Darcan, Arslan Soydan, Ziraat Odası Başkanları ve çiftçiler katıldı.