14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü…
TZOB
Genel Başkanı Bayraktar:
-“Koronavirüsle
mücadelenin kahramanlarından biri de Türk çiftçisidir”
-“Biz
üretemezsek Türkiye aç kalır. Çiftçimiz pandemi sürecinde, fedakarlık
göstererek üretmeye devam etti ve gıda arzında kesinti yaşanmasına müsaade
etmedi”
-“Tarım
demek gıda güvencesi demektir. Gıda güvencemizi sağlamak için çiftçilerimizi
desteklemek zorundayız”
-“TMO,
üreticimizi mağdur etmeyecek seviyede hububat fiyatı açıklamalıdır”
-“Süt ve et üreticileri sıkıntı yaşıyor”
Ankara-
14.05.2021- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, “Koronavirüs sürecinde çiftçilerimiz tüm zorluklara rağmen hiç
yılmadan üretmeye devam ediyor. Pandeminin başından bu yana sofralarımızda gıda
eksik olmuyorsa bu onların sayesinde. O nedenle her zaman tekrarlamaktan gurur
duyuyorum; ‘Koronavirüsle mücadelenin kahramanlarından biri de Türk
çiftçisidir.’ Bir alkışı da emektar çiftçilerimiz hak ediyor” dedi.
Bayraktar, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP) tarafından alınan kararla 1984 yılından bu yana her yıl tüm dünyada kutlanan 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Ülkemizdeki çiftçilerin yaşadığı zorlukları, gelecek kaygılarını ve çözüm önerilerini aktaran Bayraktar, “Tarım demek gıda güvencesi demektir. Gıda güvencemizi sağlamak için çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Çiftçimiz kazanırsa ülke kazanır” dedi.
“Biz
üretemezsek Türkiye aç kalır”
Şemsi Bayraktar, salgın sürecinde tüm kesimlere “evde kal” çağrısı yapılırken çiftçilerin sofralar gıdasız kalmasın diye canla başla üretmeye devam ettiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Bu süreçte tarımın ve
çiftçilerimizin önemi çok daha iyi anlaşıldı. Hepimiz biliyoruz, hastalıklarla
mücadelede yeterli ve dengeli beslenme, en az ilaç kadar önemli. O nedenle,
tarım ve gıda sektörü durursa hayat durur. Biz üretemezsek Türkiye aç kalır.
Fedakâr çiftçilerimiz hayat durmasın diye uğraştı, didindi ve gıda arzında
kesinti yaşanmasına müsaade etmedi.
Tarımın gıda güvencesi anlamına
geldiğini biliyoruz. Gıda güvencemizi sağlamak için çiftçilerimizi desteklemek
zorundayız çünkü çiftçimiz kazanırsa ülkemiz kazanır! Tarlada kalmak, üretmek,
insanlarımızı doyurmak istiyoruz.
Yaşadığımız tecrübeler gösteriyor ki tarım potansiyelimizin tamamını kullanmak, arz açığımız olan ürünlerimizin üretimini doğru planlamak zorundayız. Arz açığı veren ürünlerin üretiminin artırılması için iyi bir üretim planlaması yapılmalı, destek politikaları artırılmalı ve verim artışı sağlanmalıdır.”
“İthalata
bağımlı ülkeler bu süreçte yara alıyor”
“Koronavirüs salgını tüm dünyaya çok
önemli bir şey öğretti ve tarımda kendine yeten ülke olmanın önemi bu süreçte
daha iyi anlaşıldı” diyen Bayraktar, şöyle devam etti:
“Kendi kendine yeten ülkeler, zor dönemleri daha başarılı bir şekilde atlatıyor. İthalata bağımlı ülkeler ise bu süreçte yara alıyor. ‘Gıda milliyetçiliği’ kavramı bu dönemde daha fazla önem kazandı. Ülkeler uyguladıkları korumacılık tedbirleri kapsamında ihracata kısıtlamalar getiriyor. Bu şartlarda ithalat yapılsa bile ürünün çok daha pahalıya geleceği bilinen bir gerçek!”
“Ziraat
Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak çiftçimizin hizmetinde ve
yanındayız”
763 Ziraat Odasıyla birlikte Türkiye
Ziraat Odaları Birliği’nin çiftçinin hizmetinde kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşu olduğunu hatırlatan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat
Odaları Birliği olarak çiftçimizin her zaman hizmetindeyiz, her koşulda
yanındayız. Çiftçilerimiz üretmeye devam etsinler diye onlara her türlü desteği
veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz. Her zaman olduğu gibi koronavirüsle
mücadele ettiğimiz bu süreçte de çiftçilerimizin karşılaştıkları her sorunda
yanlarında olduk. Tarlada çalışmaya devam edebilsinler diye önemli adımlar
attık. Pandemi dönemindeki yasaklardan çiftçilerimizin muaf tutulmalarını
sağladık.
Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanımız
Süleyman Soylu ve Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli ile ayrı ayrı birer
görüşme gerçekleştirdim. Bakanlarımıza tam kapanma döneminde çiftçilerimizin ve
Ziraat Odalarımızın karşılaştıkları sorunlarla ilgili taleplerimizi ilettim.
Tam kapanmada üretim gücümüzün
azalmaması için çiftçilerimizin desteklemesi konusunda görüşlerimi sundum.
Akabinde İçişleri Bakanlığı ek bir genelge yayımladı.
Genelgede, çiftçilerimizin tarımsal
faaliyetlerde bulunduğu Tarım ve Orman Müdürlüklerinden alınan ‘Çiftçi Kayıt
Sistemi Belgesi’ veya Ziraat Odalarınca verilen ve verildiği yılın tasdikini
taşıyan ‘Çiftçi Belgesi’ni ibraz etmeleri durumunda sokağa çıkma yasaklarından
muaf tutulacakları açıklandı.
Ayrıca çiftçilerimizin e-Devlet sistemi
üzerinden “Çalışma İzni Görev Belgesi” almalarına gerek olmadığı da belirtildi.
Bir de üreticilerimizin gündeminde olan
çok önemli bir konu var: Semt pazarları. Genelgede semt pazarlarının tam
kapanma döneminde cumartesi günleri açılacağı duyuruldu ancak üreticilerimizin
ellerindeki malların zayi olacağı gerçeğiyle bu izni yeterli bulmadığımızı da
belirtmek isterim.
Bu dönemde tarım aletleri ve traktör
tamircileri kapalı. Çiftçimiz bu konuda da mağduriyet yaşıyor. Sayın İçişleri
Bakanımız çiftçilerimizin yaşadığı bu sorunu da çözeceklerini belirtti.”
Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin bu süreçte Ziraat Odası İl Koordinasyon Kurulu Başkanlarıyla gerçekleştirdiği toplantılarda, salgın sürecinde üreticilerin bitkisel ve hayvansal üretimde karşılaştıkları sorunlar, çözüm önerileri ve beklentilerin görüşüldüğünü, toplantıların ardından hazırlanan raporların Sayın Cumhurbaşkanı’na ve ilgili Bakanlara iletildiğini de sözlerine ekledi.
“Çözüm
önerileri ve talepler”
Şemsi Bayraktar, çiftçilerin diğer
kesimlerin üçte biri oranında gelir elde ettiğini, bu durumun sürdürülebilir
olmadığını söyledi.
Yoksulluk, kıtlık ve açlıkla mücadele
etmek için üretimi artırmanın şart olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Üretimin
artarak devam etmesi için çiftçilerimizin yeterli gelir elde etmesi önemlidir.
Bunu sağlamak için sektörün başlıca sorunlarının çözüme kavuşturulması
gerekmektedir” dedi.
Bayraktar, üretimin artması için çözüme
kavuşturulması gereken başlıca sorunları da şöyle sıraladı:
“Gübre, elektrik, ilaç, yem gibi
girdiler ile sulama ücretlerindeki artış tarımsal üretimi olumsuz
etkilemektedir. Gübre fiyatları üretimde önemli bir kriterdir. Fiyatlar
arttığında kullanım azalmakta, yeterli ve kaliteli bir üretim sağlamak
güçleşmektedir. Girdi fiyatları makul seviyelere çekilmelidir.
Çiftçilerimizin sulama birlikleri ve
elektrik şirketlerine olan borçları nedeniyle tarımsal desteklere konulan
blokeler kaldırılmalıdır.
Üreticilerimiz, yapılandırma sonrasında
bile kredi borçlarının ödenmesi konusunda büyük sıkıntı yaşamaktadır.
Beklentimiz çiftçilerimizin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
kredi borçları ile elektrik, sulama, BAĞ-KUR primleri gibi borçlarının faizsiz
olarak uzun vadeli yapılandırılmasıdır. Ayrıca BAĞ-KUR primlerinde indirime
gidilmelidir.
Destek miktarları girdi fiyatlarında
yaşanan artışlar göz önünde bulundurularak artırılmalıdır. Çiftçilerimize ek
destek verilmelidir.
Dünyada gıda güvencesinin sağlanması
için küçük aile işletmeleri destekleniyor. Ülkemizde de adeta tarımımızın
sigortası olan küçük aile işletmelerine pozitif ayrımcılık sağlanmalıdır. Sayın
Tarım ve Orman Bakanımızın bu konudaki ‘Aile işletmelerine daha fazla destek
vereceğiz’ şeklindeki açıklamaları memnuniyet vericidir. Ayrıca genç çiftçiler
de daha fazla desteklenmelidir.
Et ve süt fiyatlarındaki dengenin
üretici ve tüketici aleyhine bozulmasını önleyecek tedbirler alınmalı, sektör
desteklenmelidir. Gerektiğinde Et ve Süt Kurumu piyasaya müdahale etmelidir.
Bazı gıda ürünlerinde spekülatif olarak
yaşanan fiyat artışları, üretici-tüketici makasının açılmasına neden
olmaktadır. Bu durum hem üreticilerimizi hem de tüketicileri olumsuz
etkilemektedir. Üreticilerimiz ürününü düşük fiyatla satarken tüketici pahalıya
almaktadır. Bu spekülatif hareketlerin denetimlerle kontrol altına alınması
gerekmektedir.
Bilindiği üzere son yıllarda iklim değişikliği nedeniyle yaşanan doğal afetler tarım alanlarımıza zarar vermekte, ürünlerde verim ve kalite kayıplarına neden olmaktadır. Nitekim kışlık ekilişlerin yapıldığı bu dönemde yaşanan kuraklıkla üretim olumsuz etkilenmektedir, bu nedenle tedbirlerin alınması gerekmektedir.”
“TMO
tarafından patates soğanın alınması üreticiyi memnun etmiştir”
Bayraktar, üreticinin elinde kalan
patates ve soğanın TMO tarafından alınmasının olumlu bir karar olduğunu
belirterek bu kararı şöyle değerlendirdi:
“Karar ayını zamanda piyasada patates ve soğan fiyatlarının yükselmesini sağlamış, üreticilerimiz tarafından memnuniyetle karşılanmıştır ancak üreticimizin ürettiği ürünlerde fiyat istikrarının sağlanması için üretim planlaması yapılmalı, sözleşmeli üretim yaygınlaştırılmalı, ürün ihtisas havzaları ve piyasa düzenleyici kuruluşlar oluşturulmalı, üretim doğru yerde, doğru zamanda ve doğru miktarlarda ekonomik olarak iç ve dış talebe göre planlanmalıdır. Üretici örgütlenmesine önem verilmeli, üretim maliyetleri düşürülmeli, tarımsal ürünler üreticiden tüketiciye örgütlü bir yapıyla ulaştırılmalı, pazarlama sorunlarına çözüm getirilmesi için tüm ilgili kurum ve kuruluşlar iş birliği içinde çalışmalıdır.
“TMO, üreticimizi mağdur etmeyecek
seviyede hububat fiyatı açıklamalıdır”
“Hasat sezonuna girdiğimiz bugünlerde ekiliş ve piyasa öngörülerini değerlendirmekte fayda vardır” diyen Bayraktar, tarımsal emtia fiyatının kasım ayından beri son sekiz yılın zirvesini gördüğünü de hatırlattı. Bayraktar, “Bayramdan sonra buğday ve arpada müdahale alım fiyatlarının açıklanması beklenmektedir. Maliyetlerdeki ve girdi fiyatlarındaki artış, döviz kurundaki değişim, yurt dışı fiyatlarındaki hareketlilik, enflasyon, refah payı gibi nedenlerle TMO’nun açıklayacağı fiyatlar dünyada belirlenen hububat fiyatlarının altında kalmamalıdır ve çiftçilerimizi memnun edecek seviyede olmalıdır.”
“Kuraklıktan zarar gören üreticilerimize
dekar başına 150-200 TL ‘Kuraklık Desteği’ verilmelidir”
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “21
Mart 2020 tarihinde, “Aralık ayı ortalarına kadar yağış alamazsak risk daha çok
artacak. 2021 yılı 2020 yılından daha riskli çünkü bu risk
kuraklığa yol
açacaktır. Ülkemizdeki kuraklık, üretimi
olumsuz etkileyecektir” sözleriyle yaptığım
açıklamadaki öngörümüz maalesef
gerçek oldu ve bugün ülkemiz genelinde 22 ilimizde kuraklık yaşıyoruz”
dedi.
Bayraktar, geçtiğimiz günlerde yaptığı “Türkiye
Ziraat Odaları Birliği 2020-2021 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk Tahmin
Raporu”nu da hatırlatarak, “Ülkemizde şu an 22 ilde tarımsal kuraklık yaşanıyor.
Geçen yıl 20 milyon 500 bin ton olan rekoltenin yüzde 9,75’inin kuraklığa bağlı olarak azalacağı
ve 2021 yılında yaklaşık 18 milyon
500 bin ton olacağı tahmin
edilmektedir. Bu da geçen yılın buğday rekoltesine göre yaklaşık 2 milyon ton
kayıp demektir” diye
konuştu.
Kuraklığa bağlı rekolte düşüşünün daha da artabileceğine dikkati çeken Bayraktar, “Kuraklıktan zarar gören üreticilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi için üreticilere dekar başına 150-200 TL ‘Kuraklık Desteği’ verilmelidir” dedi
“Süt
ve et üreticileri sıkıntı yaşıyor”
TZOB
Genel Başkanı Bayraktar, kırmızı et ve sütte yaşanan krizin üretici
fiyatlarındaki düşüklük, maliyetlerin sürekli artması ve üreticilerin alım
gücünün düşmesinden kaynaklandığını belirterek, bu konudaki çözüm önerilerini
şöyle sıraladı:
“Et ve Süt Kurumu üretici maliyetlerini dikkate alarak ette alım fiyatlarını artırmalıdır ve et piyasasına etkin girerek rekabet oluşturacak yeterlilikte alım yapmalıdır. Sütte ise fiyatlar artırılmalı ve fiyatlar süt/yem paritesi 1,5 olacak şekilde yeniden revize edilmelidir. Yem fiyatlarında tavan fiyat uygulanmalıdır. Ayrıca, tavan fiyatın üzerindeki fiyat, çuval başına destek olarak üreticiye verilmelidir.”
“Çiftçimiz
kazanırsa ülke kazanır”
Türkiye’nin tarım potansiyeli açısından
en şanslı ülkeler arasında bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam
etti:
“İçinde bulunduğumuz süreç gösterdi ki
her zaman önemini koruyan tarım sektörü daha da önem kazanacak. Üreticilerimizi
daha fazla destekler, sektörün yapısal sorunlarını çözersek tüm ülkelerin
zarara uğradığı bu süreçte durumu avantajlı hale getirebilir, içinde
bulunduğumuz coğrafyanın gıda ambarı olabiliriz.
Cumhuriyetimizin 100. yılında yaklaşık
90 milyonluk Türkiye nüfusuyla birlikte 60 milyon turisti besleyecek, tarım ve
gıdada 40 milyar dolarlık ihracat geliri, gıda sanayi ile birlikte 200 milyar
doların üzerinde üretim değeri sağlayacak kapasiteye sahibiz. Ülkemizin
zenginleşmesine katkı sağlamak istiyoruz.
Hedefimiz; bütün sorunlarını çözmüş,
örgütlenmesini tamamlamış, üretimde yüksek verim ve kaliteyi yakalamış, dünya
ile rekabet eden, üreticisine istikrarlı gelir sağlayan, tüketicisine bol ve
makul fiyatlarla ürün sunan, başta Orta Doğu ülkeleri olmak üzere çevre
ülkelerin gıda açığını kapatan bir tarım sektörü oluşturulmasıdır.
Bunun için üreticiyi merkez almış,
istikrarlı, sorun çözen, geleceği planlayan politikalara ihtiyacımız vardır.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Ziraat
Odaları olarak bu hedeflerin peşindeyiz. Gece gündüz bu amaçlar için
çalışıyoruz. Tarımda gelişmiş ülkeler arasında yer alma mücadelemize sonuna
kadar devam edeceğiz.
Tarımda ülkemizin içinde bulunduğu
bölgenin yıldızı olacağına yürekten inanıyoruz. Yeter ki ülkemizin tarımdaki
potansiyeli harekete geçirilsin.
‘Çiftçimiz kazanırsa ülke kazanır.’
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günümüzü
kutluyor, gece gündüz üretimini sürdüren bütün çiftçilerimizi sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum.”