Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > “Dünya Süt Günü”…

“Dünya Süt Günü”…

-“Dünya Süt Günü”…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Süt, insan yaşamının her evresinde tüketilmesi
gereken bir besindir”
-“Ne yazık ki ülkemizde içme sütü tüketim alışkanlığı
yaygın değil; araştırmalar içecekler arasında 4. sırayı
aldığını gösteriyor”
-“Okul Sütü Projesi birçok açıdan önemli bir uygulamadır.
Süt ürünleriyle de desteklenerek bu uygulama devam
etmelidir”
-“Süt fiyatlarında belirsizlik hala devam etmektedir,
üreticilerimiz Dünya Süt Günü’ne buruk girmektedir”
-“Süt fiyatında top sanayicilerdedir; bindikleri dalı
kesmesinler”
-“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak açıklanan
maliyetleri gören sanayicilerimizin şapkalarını
önlerine koyup düşünmelerini, yüz binlerce üreticinin
beklentilerini karşılayacak bir fiyatı açıklamalarını
bekliyoruz”

Ankara – 21.05.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sanayiye verilen süt fiyatlarında belirsizliğin hala devam ettiğini, üreticilerin Dünya Süt Günü’ne buruk girdiğini belirterek, “Ulusal Süt Konseyi’nin bölgelere göre maliyeti belirleyip ilan etmesi bir milattır ve sektörümüz açısından olumlu bir gelişmedir. Şimdi top sanayicidedir. Bindikleri dalı kesmesinler. Üreticilerimiz sanayiciden maliyetleri gözeten bir fiyat beklemektedir” dedi.
Bayraktar, 21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, sütün faydalarını anlatmak, süt içme alışkanlığının kazandırılmasını ve süt tüketiminin artırılmasını sağlamak amacıyla Uluslararası Sütçülük Federasyonu'nun 1956 yılında aldığı bir karar gereğince, her yıl 21 Mayıs gününün, Federasyon’a üye tüm ülkelerle birlikte ülkemizde de “Dünya Süt Günü” olarak kutlandığını hatırlattı.
Sütün sadece bebeklikte değil, insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken bir besin olduğunun altını çizen Bayraktar, düzenli süt tüketimi alışkanlığının, bebeklikten yaşlılığa, bireyin zihinsel ve fiziksel gelişimine, vücudunun güçlenmesine ve sağlığının korunmasına çok ciddi oranda katkı sağladığını vurguladı. Bütün faydalarına rağmen, ne yazık ki ülkemizde içme sütü tüketim alışkanlığının yaygın olmadığını belirten Bayraktar, “Bu doğrultuda yapılan araştırmalar Türk halkında içme sütü tüketiminin su, çay ve gazlı içeceklerden sonra 4. sırayı aldığını göstermektedir. Gelişmiş ülkelerdeki içme sütü tüketim rakamları ülkemizle karşılaştırıldığında içme sütü tüketimimizin gelişmiş ülkelerle kıyaslanamayacak derecede düşük olduğu görülmektedir” dedi.
-“Okul Sütü Projesi devam etmeli”-
Dünyada birçok ülkenin içme sütü tüketimi alışkanlığı sağlamak için özendirici ve teşvik edici okul sütü programlarına başvurduğuna dikkati çeken TZOB Genel Başkanı Bayraktar, mevcut verilere göre 60’dan fazla ülkede okul sütü programlarının uygulandığı bilgisini verdi.
Bayraktar, şöyle devam etti:
“Ülkemizde çocuklarımız süt ve süt ürünlerini yeterince tüketmediğinden sağlıklı beslenememektedir. Bu ürünler özellikle yoksul aile çocuklarına ulaşamamaktadır. Okul sütü programlarıyla çocuklara süt içirmek, yoksul aile çocukları başta olmak üzere tüm çocukların gerek bedensel gerekse zihinsel gelişimi için çok önemlidir. Ülkemizde bu durumun tespit edilerek buna yönelik tedbir amaçlı başlatılan ve 2 yıldır da uygulanan Okul Sütü Projesi birçok açıdan önemli bir uygulamadır. Uzun vadede yürütülecek Okul Sütü Projesi sayesinde Türkiye’de süt kalitesi yükselirken, aynı zamanda hayvancılık ve hayvancılıkla ilişkili diğer sektörler de gelişecek; bu sektörlerde istihdam kapasitesi artacaktır. Yine Okul Sütü Projesi ile beslenme yetersizliğinden kaynaklanan gelişim bozukluklarına yönelik yapılan harcamalar azalacaktır. Türkiye’de, Okul Sütü Projesi’nden sosyal gelişimin yanı sıra ekonomik anlamda da topyekûn bir fayda sağlanacaktır. Bu tür programlar, sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından sosyal; tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik fayda sağlamaktadır. Yani süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanılmaktadır.
Okul Sütü Projesi birçok açıdan önemli bir uygulamadır. Süt ürünleriyle de desteklenerek bu uygulama devam etmelidir. Uygulamanın peynir, yoğurt gibi süt ürünleri ile çeşitlendirilmesine ve mutlaka yasal bir zemine oturtulması gerektiğine inanıyoruz. Böylece, bu programların uygulandığı ülkelerdeki gibi sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi devlet garantisine alınmış olacaktır.”
-“Süt, hayvancılığın lokomotifidir”-
Sütün, insanların sağlıklı geleceği için öneminin yanında hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü olduğunu bildiren Bayraktar, “Bilhassa büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, gelişmesi, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Söz konusu şartlara haiz bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir” dedi.
Piyasada istikrar için ise süt fiyatlarında fiyat istikrarın sağlanmasının şart olduğunu vurgulayan Bayraktar, bu şartlar sağlanamadığı takdirde hayvancılığın ayakta kalabilmesinin mümkün olmadığını belirtti. Bayraktar, “Bu yönde yaşanan sorunları çözmeye yönelik kuruluşu tamamlanan Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü’nü çok önemsiyoruz. Bu kurumun en kısa zamanda fiilen faaliyetine başlamasını temenni ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.
-“Süt fiyatlarında belirsizlik hala devam ediyor”-
Sanayiye verilen süt fiyatlarında belirsizliğin hala devam ettiğini de bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Süt üreticilerimiz Dünya Süt Günü’ne buruk girmektedir. Bilindiği üzere Ulusal Süt Konseyi'nde yapılan bir dizi toplantı sonuç vermemiş, Nisan 2013 sonrası çiğ süt fiyatının ne olacağı konusunda sanayicilerle üreticiler bir türlü anlaşamamıştır. Üreticiler sanayicilere bir litre sütün maliyetinin 117 kuruş olduğunu, teklif edecekleri fiyatta buna dikkat etmeleri gerektiğini belirtmiş, sanayiciler ise bu teklif karşısında farklı tutumlar sergilemişlerdir. Bir kısmı geçen 6 aylık fiyattan yani 90 kuruştan devam kararında olduklarını, bir kısmı ise net 88 kuruş bir fiyat önermişlerdir. Netice de fiyatta anlaşma sağlanamamıştır.
Üretim yapan, sütünü sanayiciye satan üreticiler hala sütü kaçtan verdiklerini bilmemektedirler. Yani Nisan ayından itibaren sanayicilere ‘belirsiz fiyattan’ süt vermektedirler. Yani anlayacağınız milyonlarca dolarlık yatırım yapan büyük ölçekli süt üreticisi de, 5-10 baş süt hayvanı olan küçük ve orta ölçekli yüz binlerce süt üreticisi de tedirgin bir şekilde, bir elin parmaklarını geçmeyen sanayicilerin iki dudağının arasından çıkacak fiyata kilitlenmiş, beklemeye başlamıştır.
Fiyatın ne olacağı konusunda hala bir netlik yoktur. Sanayicilerin bu uzlaşmaz tavrı üreticileri tedirgin etmekte, fiyat belirsizliği sürecinin bilerek uzatılması ise ‘üreticiyi bezdirerek, istenilen fiyatı kabul ettirmeye zorlama’ olarak algılanmaktadır.”
-“Bölgesel maliyet milattır, ancak…”-
Ulusal Süt Konseyi’nin bölgelere göre maliyeti belirleyip ilan etmesini bir “milat” olarak değerlendiren ve “Bu sektörümüz açısından olumlu bir gelişmedir” yorumunda bulunan Bayraktar, üreticilerin şimdi de sanayiciden fiyat beklediğini bildirdi.
Bayraktar, süt fiyatlarıyla ilgili gelişmelerle ilgili şu bilgileri verdi ve şu değerlendirmelerde bulundu:
“Birliğimizin yoğun girişimleri ve telkinleri neticesinde Ulusal Süt Konseyi, yönetmelikle kendisine verilen görevi geç de olsa yerine getirmiş ve 9 bölgede olmasa da 4 bölgede süt maliyetini belirleyip 9 Mayıs 2013 tarihi itibarıyla ilan etmiştir. Bu, süt sektörü açısından bir milattır. Çünkü ilk defa sanayici örgütünün başkanlık yaptığı, içinde sanayicilerin de olduğu bir yapı, yani Ulusal Süt Konseyi, üreticinin maliyeti konusunda mutabık kalmış ve bunu da kamuoyuyla paylaşmıştır.
Konseyin açıklamasına göre süt üreticisi bir litre sütü; Marmara Bölgesi’nde 118,7 kuruşa, Ege’de 100,6 kuruşa, Anadolu’da 97,4 kuruşa, Karadeniz’de ise 125,6 kuruşa mal etmektedir. Maliyetin bölgeler ortalaması ise 110,6 kuruştur. Yani sanayiciler, üreticiler ve kamu yetkilileri, süt üreticisi çiğ sütü 1 TL'nin üzerinde bir fiyata mal ediyor demektedirler.
Maliyetler ortadadır ve daha önce Ulusal Süt Konseyi’nde üreticilerce sanayicilere sunulan maliyete yakındır. Bundan sonra top sanayicilerdedir. Bindikleri dalı kesmesinler. Üreticilerimiz sanayiciden maliyetleri gözeten bir fiyat beklemektedir. Artık sanayicilerin, fiyatları askıda bırakma lüksleri yoktur. Ya ilan edilen bu maliyetleri dikkate alarak bir fiyat teklif edecek ve ‘Bu gemide biz de varız beraber yürüyelim, hayvancılığımızı gelişmiş ülkeler seviyesine beraber ulaştıralım’ diyecekler ya da maliyetin altında bir fiyat teklif ederek, ‘Biz kazanacağımız paraya bakarız’ diyerek, bindikleri dalı kesmek suretiyle hayvancılığımızı 2008 dönemine geri göndereceklerdir. 2008 yılı damızlık hayvan kesimlerinin ülkemize 3 milyar dolara yakın bir bedele mal olduğu düşünülecek olursa, ne sanayicilerimizin ne de Hükümetimizin buna izin vermeyeceğine inanıyoruz. Aksi takdirde süt hayvancılığımızı zor günler beklemektedir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak açıklanan maliyetleri gören sanayicilerimizin şapkalarını önlerine koyup düşünmelerini, yüz binlerce üreticinin beklentilerini karşılayacak bir fiyatı açıklamalarını bekliyoruz.”