-GENEL BAŞKAN BAYRAKTAR: YENİ SİSTEMDE
ANAHTAR KELİME ‘KALİTE. BU SİSTEMDEN SONRA
ARTIK SLOGAN DA ŞU OLMALI:
KALİTELİ ÜRETİM YAP, ÇOK KAZAN”
ANKARA - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından bu yıl uygulamaya konulan hububatta yeni alım sisteminin tanıtılması amacıyla düzenlenen panelin açılışında, “Yeni alım sisteminde anahtar kelime ‘kalite’. Bu sistemden sonra artık slogan da şu olmalı: Kaliteli üretim yap, çok kazan” dedi.
Genel Başkan Bayraktar, TMO’nun, Ankara Grand Otel’de, ''Yeni Alım Sisteminin Üretim ve Piyasalara Etkileri'' başlığıyla düzenlediği panelin açılışında, yeni alım sisteminin kaliteli üretimi zorunlu kıldığını vurgulayarak, “Şayet kaliteye odaklanırsak üretici olarak biz de, sanayici de, TMO da, ülke de, tüccar da bundan fayda görür” diye konuştu.
Konuşmasında, müdahale alımlarına değinen ve bu alımların sadece üreticiyi korumak için yapılmadığının altını çizen Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bu anlamda, sektörde bir bilgi kirliliği var. Bakanlık temelinde, ortak bir akılla bu kirliliği ortadan kaldırmalıyız. Zira, müdahale alımları, sadece üretici için yapılmıyor. Bu sistem,hem üreticiyi hem tüketiciyi hem de sanayiciyi koruyan bir sistem.
Yapısal sorunlar ve maliyetlerin yüksekliğine rağmen bu çiftçi AB ülkeleriyle rekabet ediyor; 74 milyonu doyuruyor, ülkemize gelen 30 milyon turisti doyuruyor ve milyonlarca dolarlık ihracat yapıyor. Bunu zor durumuna rağmen Türk çiftçisi yapıyor. Bu nedenle müdahale alımları herkes açısından, ülkemiz açısından çok önemlidir.”
-ÜRETİCİYİ DESTEKLEMEK ZORUNDAYIZ-
Dünyadaki tüketim taleplerinin karşılanabilmesi ve fiyat artışlarından asgari düzeyde etkilenilmesi için, ülke olarak geleceğe yönelik üretim hedeflerini belirleyip bu hedeflerin gerekleştirilebilmesi amacıyla uygun tarım politikaları ortaya konulması gerektiğini belirten Bayraktar, “Başka bir ifadeyle tarımsal üretimi artırmak ve bunun için de üreticileri desteklemek zorundayız” dedi.
Bayraktar, yeni alım sistemiyle Türk çiftçisinin yepyeni bir sürece girdiğine işaret ederek, TMO’nun artık kaliteli ürün alacağını, bu çerçevede ortak piyasa düzenleri içinde anahtar kelimeler bulunduğunu kaydetti. Bayraktar, “Bunlardan ilki ‘verimlilik’. Eğer Türk çiftçisi olarak verimliliği yakalayamaz, kaliteyi yakalayamazsak, ortak piyasa düzenine intibak sağlayamayız” diye konuştu.
-OLUMLU İŞLERİN ARKASINDA DURMALIYIZ-
Her şeyi olumsuz görme alışkanlığının terk edilmesi gerektiğine de işaret eden, sürekli kaygılarla bir yere varılamayacağı gibi, sektörü bir araya getirmenin de mümkün olamayacağını belirten Bayraktar, “Olumlu yapılan her işin, birlikte arkasında olmalıyız, arkasında durmalıyız” dedi.
Tarım sektöründe kaliteli üretim için, “toplulaştırmanın, tekniğin, açılan laboratuarların ve bölgeye ve protein değerine göre tohumluk kullanılması”nın önemini vurgulayan Bayraktar, kaliteye ulaşmanın en önemli ayağını da “bilgi” olarak gösterdi.
Bu açıdan, TZOB’a, Bakanlığa ve sektör paydaşlarına düşen görevler bulunduğunun altını çizen Bayraktar, “Üreticimize mutlaka doğru bilgiyi ulaştırmalıyız” dedi ve bu çerçevede TZOB’un yaptığı eğitim çalışmaları anlattı.
TMO’nun yeni alım sisteminin sektöre, Türk çiftçisine, tüketicisine ve sanayisine hayırlı olmasını dileyen Bayraktar, sözlerini, “Yapılan her olumlu çalışmaya destek verdik, destek veriyoruz ve gelecekte de vereceğiz” diyerek tamamladı.
-BAKAN EKER’İN SÖZLERİ-
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker de panelin açılışında yaptığı konuşmada, Anadolu coğrafyasında hububat ve koyun üretiminin çok önemli bir yeri olduğunu belirterek, ''Anadoluda bir söz vardır; buğday ile koyun gerisi oyun. Anadolu coğrafyasının bize sunduğu bu iki temel ürün. Bunlardan vazgeçemeyiz'' dedi.
Eker, bir yandan Türkiye'nin tarımsal potansiyelini daha çok kullanma, bir yandan da üretimde kaliteyi, standardı artırma ve çiftçilerin yaşam standardını yükseltme hedefleri bulunduğunu belirterek, bu hedeflere ulaşılamazsa tarımın sürdürülebilir bir faaliyet olmaktan çıkacağını söyledi.
Bugün buğdayda kalitenin önemli ölçüde artırıldığını ve buğday unu ihracatında Türkiye'nin dünyada lider haline geldiğini anlatan Bakan Eker, bazı sanayicilerin kendisine ''Sayın Bakanım kalitesiz buğdaya ihtiyacım var, bize kalitesiz buğday ithal etme imkanı sağlayın'' bile dediğini kaydetti.
Bu yılın Ocak-Temmuz döneminde 1,5 milyon ton mamul madde ihracatı yapıldığını ve 1 milyar dolar ihracat geliri elde edildiğini ifade eden Eker, şöyle konuştu:
''Hububatta hem kalite hem standart hem de miktar itibarıyla, 3 alanda da çok büyük bir mesafe katedildi. Burada bir şeyi söylememiz lazım. Artık Türkiye çağ atlıyor. Bu abartılı bir ifade değil. TMO eskiden alım yapacağı zaman eksper gelir numuneyi alır, buna bakar ve fiyatı belirlerdi. Bazen üreticiye, bazen de kamuya haksızlık yapılır. Sonuçta TMO vatandaşın buğdayını aldığında kaliteliyi de kalitesizi de aynı siloya yığardı. Biz bu alım sistemini değiştirdik. 8,2 milyon avro para ödedik, 300'ün üzerinde kimyasal analiz cihazı satın aldık. TMO'nun Türkiye genelinde alım yapılan bütün noktalarına bu cihazı verdik. Nasıl hastaneye gidip kan verdiğiniz zaman biyokimya sonuçları çıkar. Aynı onun gibi bu makineler proteini ve diğer oranları veriyor. Fiyat da buna göre belirleniyor. Sonra buğday kalitesine göre ayrı ayrı depolanıyor. Sanayici geldi 'ben makarnalık buğday istiyorum' dedi, 'git şu silodan al deniliyor. Bir diğer sanayici 'ben ekmeklik buğday alacağım' o da ona göre yönlendiriliyor. Bu sistem kaliteli buğday üretimini de destekliyor, üretilen buğday da değerini buluyor.''
-ET VE SÜT MÜDAHALE KURUMU ÇALIŞMASI-
Hem tüketici hem de üretici açısından çok önemli iki gıda ürünü olan et ve sütle ilgili de bir müdahale kurumu kurulması konusunda çalışmalar yapıldığını belirten Eker, piyasanın dengesi bakımından bu tür bir kurumun büyük önem taşıdığını kaydetti.
Türk tarımının dünyada 11'inci sıradan 7'inci sıraya yükseldiğini ve 23 milyar dolarlık tarımsal hasılatın 62 milyar dolara çıktığını hatırlatan Eker, bu yapının sürdürülebilir hale getirilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin kesin olarak önüne geçecek düzenlemenin de bu dönem yapılacağını ifade eden Eker, ''Taslağımız hazır, son bir değerlendirme ile bakanlar kuruluna götürüp tasarı haline getirip TBMM'ye sunacağız'' dedi. Tarım arazilerinin bölünmesi sorununun çok uzun yıllardan beri sürdüğünü, verimli tarım arazilerinin bölünerek işletilemez hale geldiğini kaydeden Mehdi Eker, dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bu tür bir uygulama olmadığına dikkat çekti.
-NE KOYUNDAN, NE BUĞDAYDAN VAZGEÇİLİR-
Türkiye coğrafyasının büyük ölçüde koyun coğrafyası olduğunu, büyükbaş hayvanların Anadolu'ya çok sonradan Avrupa'dan getirildiğini anlatan Eker, şöyle konuştu:
''AB ülkelerinde yenilen kırmızı etle ilgili bilgilerin çoğu eksik. AB'de yenilen etin yüzde 45'i domuz etidir, geri kalanı sığır etidir. Biz de etimizin tamamını sığırdan karşılayamayız. Biz de domuz yok, çok şükür. Olsun diye bir şeyimiz de yok. Ama koyun ve keçi varlığımız rahatlıkla bu eksiğimizi tamamlayacak, bizim çok önemli bir kültür unsurumuzdur. Anadolu'da bir söz vardır; buğday ile koyun, gerisi oyun. Anadolu coğrafyasının bize sunduğu bu iki temel ürün. Bunlardan vazgeçemeyiz, ne buğdaydan, ne koyundan.''
-TMO GENEL MÜDÜRÜ KÖSE-
TMO Genel Müdürü Mesut Köse de yeni sistemle ilgili bilgi verirken, geçen yıllarda hububat alımlarında sadece fiziksel analize göre fiyatlandırma ve depolama yapılmakta iken, bu yıldan itibaren fiziksel analizlerin yanında kimyasal analizlerin de alımlara esas alındığını söyledi. Yeni alım sistemi ile insan faktörü olmadan, cihazlarla kimyasal analiz yapıldığını belirten Köse, şunları söyledi:
''Protein cihazıyla ürünün protein, rutubet ve benzeri kimyasal değerlerinin ölçülmesine ve bilgisayar ortamına doğrudan aktarılarak otomatik olarak fiyatlandırılmasına imkan sağlanmaktadır. Yeni alım sistemi 2011 döneminde TMO'nun tüm işyerlerinde başarıyla uygulanmış olup, bu sayede alım hızı artmış, üreticilerin ürünlerini satması için bekleme süresi azalmış, analizler protein cihazı tarafından yapılarak bilgisayar sistemine otomatik aktarılmış, fiyatlandırma bilgisayar ortamında yapılmış, analizler ve fiyatlamada insan faktörü en aza indirilmiş, ürünler kalitesine göre fiyatlandırılarak, kalitesine göre depolanmış, proteini yüzde 12'nin üzerinde olan buğdaylara yüzde 1-3 arasında ilave fiyat verilmiş, kaliteli üretim yapan üretici daha fazla kazanç elde etmiş, yeknesaklık sağlanmıştır. Ayrıca sektörün ihtiyacı olan kaliteli buğdayın daha kolay temin etme imkanı sağlanmıştır.''