“Süt üreticisinin üretmeye devam etme hevesi kursağında kaldı”
TZOB
Genel Başkanı Bayraktar:
-“Süt
fiyatının nasıl belirlendiğini bilmeden süt fiyatı hakkında yorum yapmak mümkün
değildir”
-“25 Kasım ile 16 Aralık 2021 tarihli
fiyatlarına bakıldığında, beyaz peynirde yüzde 95, kaşar peynirinde yüzde 62,
günlük pastörize sütte yüzde 60, yoğurtta yüzde 81, tereyağında yüzde 117, uzun
ömürlü UHT sütte ise yüzde 147’ye varan oranlarda fiyat artışları var”
-“Bu artışlara kim dur
diyecek, üretici ve tüketicilerin zarar
görmesine nasıl engel olacağız?”
-“Süt üreticisi üretime
devam edebilmek için bir litre süt sattığında bir buçuk kilo yem alabilmelidir”
-“Süt üreticisinin ya
aldığı yem fiyatları düşürülmeli ya da sattığı süt fiyatları artırılmalıdır”
-“Ocak
ayından bugüne kadar yem fiyatlarına yüzde 93,4 zam yapıldı”
-“Yem
fiyatları o kadar yükseldi ki Konsey tarafından belirlenen 4 lira 70 kuruşluk
brüt fiyat daha hayata geçmeden anlamını yitirdi”
-“Üreticinin
üretmeye devam etme hevesi kursağında kaldı”
-“Yem
sanayicileri yem zamlarının daha da devam edebileceği uyarısında bulundu”
-“Çiğ
süt fiyatları hayata geçirilmeden süt ürünleri fiyatlarına aşırı zamlar
yapıldı”
-“Yine
USK’nin belirlediği 4 lira 70 kuruş brüt fiyattır. Üreticinin eline 4 lira 40
kuruş civarında bir fiyat geçecektir.”
-“Süt
yem paritesi 0,96-0,97 seviyelerine düşecektir. Bu parite olması gereken 1,5
paritenin çok altındadır. Parite düzelmezse damızlık hayvanlar kasaba gitmeye
devam edecektir”
-“Tarım bir milli güvenlik meselesidir”
Ankara- 18.12.2021- Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, süt fiyatı konusunda açıklama
yaptı.
Süt fiyatının nasıl belirlendiğini, süt fiyat oluşumunun geçmiş yıllardaki seyrini, süt üretim değer zincirini, bu zincirin halkalarının genel karakterini, fiyata karar veren mekanizmada yer alan aktörlerin kimler olduğunu, üreticiden tüketiciye süt ve süt ürünleri süreçlerini ve maliyetlerde yaşanan anormal yükselmeleri detaylı bir şekilde öğrenmeden süt konusunda analiz yapabilmenin mümkün olmadığını vurgulayan Bayraktar, “Bu gerçeğe rağmen, son zamanlarda bazı çevrelerce süt fiyatları hakkında yapılan tartışmalar ve eleştiriler üreticilerimizi derinden üzmektedir. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve vatandaşlarımıza gerçekleri duyurmak amacıyla Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bazı bilgileri kamuoyuyla paylaşmamız gerektiğine inanıyoruz” dedi.
“Girdi fiyatları
artarken süt fiyatı sabit kaldı”
“Çiğ
süt fiyatı, 2018 yılından beri enflasyon yükselecek endişesiyle bütün üyeleri
Kamu tarafından oluşan ‘Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve
Değerlendirme Komitesi’ tarafından belirleniyordu ama bu fiyat ‘Ulusal Süt Konseyi’ (USK) tarafından
açıklanıyordu” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“2020
yılı Ocak-Aralık döneminde yem
fiyatları yüzde 41,7 arttı. İşçilik, elektrik, mazot gibi her türlü girdiye zam
yapıldı. Fakat üreticinin sattığı çiğ süt fiyatları bir yıl boyunca yani 12 ay
süreyle sabitlendi.
2021
yılı Ocak-Temmuz ayları arasındaki süreçte ise üreticilerin en önemli girdisi
olan yem fiyatları yüzde 25 arttı. Ancak
buna rağmen çiğ süt fiyatları 6 ay süreyle brüt 2 lira 80 kuruş olarak sabitlendi.
Çiğ süt fiyatı, Temmuz-Aralık 2021 tarihleri
arasında brüt 3 lira 20 kuruş olarak belirlendi. Aynı dönemde yem fiyatları
yüzde 48 oranında arttı.
Üreticiler de bunun üzerine; ‘bu düşük fiyatlara müdahale
etmezseniz damızlık hayvanlar kesime gider, bunun sonucunda tüketiciler yüksek
et ve süt ürünleri tüketmek zorunda kalır, üreticiler üretimi bırakır. Neticede
dışa bağımlı bir ülke oluruz, kendi üreticilerinize verilmeyen paraları yabancı
ülke üreticilerine vermek zorunda kalırsınız’ diyerek yetkilileri bu duruma
müdahale etmeye davet etti.
Bu davete uyan Birliğimizin de içinde olduğu süt
üretici örgütleri 24 Kasım 2021 tarihinde, ‘süt fiyatlarının neden artırılması
gerektiği konusunda’ kamuoyuna ortak açıklama yaptı.
Süt üreticilerinin maliyetlerinin yüzde 60-65’ini
yem oluşturuyor. Çiğ süte yapılan ve bazı çevreler tarafından ‘fahiş’ olarak
nitelenen yüzde 47’lik zam, daha hayata bile geçmeden yani son 2 haftada süt
yemi fiyatlarına yüzde 24,4 oranında zam yapıldı. Bu zamla birlikte ocak
ayından beri yani yaklaşık bir yılda yapılan zam yüzde 93,4’e kadar yükseldi
Çiğ süte yapılan yüzde 47’lik zammın geri alınmasını gündeme getiren bazı çevrelere de ‘çiğ süt zammının hayata geçirileceği tarih olan 8 Aralık’tan önce, birçok market, mandıra ve süt işleyicisinin süt ve süt ürünleri fiyatlarına aşırı zam yaptığını’ da hatırlatmak isterim.”
“Bu artışlara kim dur
diyecek, üretici ve tüketicilerin zarar
görmesine nasıl engel olacağız?”
“Birliğimizce
üç marketin sanal mağazalarından derlediğimiz birçok markaya ait süt ve süt
ürünlerinin 25 Kasım ile 16 Aralık 2021 tarihli fiyatlarına bakıldığında, beyaz
peynirde yüzde 95’e varan oranlarda, kaşar peynirinde yüzde 62’ye varan
oranlarda, günlük pastörize sütte yüzde 60’a varan oranlarda, yoğurtta yüzde
81’e varan oranlarda, tereyağında yüzde 117’ye varan oranlarda, uzun ömürlü UHT
sütte ise yüzde 147’ye varan oranlarda fiyat artışları olduğu görülmektedir.
Bir
yerlerde fahiş fiyat artışı arıyorsak önce sanayicilere ve marketlere bakmamız
lazım. Bu artışlara kim dur diyecek,
üretici ve tüketicilerin zarar görmesine nasıl engel olacağız? Asıl buna
kafa yormamız lazım.
Üretimi ayakta tutamazsak 2022 yılında et ve süt fiyatlarında çok daha fazla artış yaşanacaktır. İthalatında daha pahalı olduğu düşünüldüğünde tüketicilerimizin et ve süt ürünlerine kolayca ulaşması mümkün olmayacaktır. Üretimi desteklemezsek zor günler yaşayacağız. Bu sektörde stokçuluk artacaktır.”
“Süt üreticisi üretime
devam edebilmek için bir litre süt sattığında bir buçuk kilo yem alabilmelidir”
“Bilim adamlarımız bir çiğ süt üreticisi bir litre
süt sattığında 1,5 kilo yem alabilmelidir diyor. Buna ‘süt/yem paritesi’
(alım gücü) denilir.
Yani sürdürülebilir bir süt hayvancılığı için ideal parite 1,5’tir” diyen TZOB
Genel Başkanı açıklamasına şöyle devam etti:
“Üreticimiz eline geçen net fiyatla 2021 yılının
ocak ayında 1,12 kilo yem alabildi. Parite kasım ayında 0,82’lere kadar düştü. Böyle düşük bir parite,
damızlık hayvan kesimlerini hızlandırdı. Bu nedenle USK toplanarak çiğ süt fiyatını brüt 3 lira 20 kuruştan, brüt
4 lira 70 kuruşa çıkardı.
Fakat hammaddede yüzde 60 dışa bağımlı olduğumuz ve
dolara bağlı olarak sürekli artan yem fiyatları o kadar fazla yükseldi ki, Konsey
tarafından belirlenen 4 lira 70 kuruşluk brüt fiyat daha hayata geçmeden anlamını
yitirdi. Üreticinin
üretmeye devam etme hevesi kursağında kaldı.
Öte
yandan yem sanayicileri dolar böyle
arttıkça fiyat oluşturmakta zorlandıklarını, aldıkları malı aynı fiyattan
yerine koyabilmek için yeme zam yapmak zorunda kaldıklarını, bu zamların daha
da devam edebileceğinin uyarısında bulundu.
USK’nın
belirlediği 4 lira 70 kuruş brüt fiyattır. Üreticinin eline toplama, soğutma,
borsa tescil ücretleri gibi masraflar çıkıldıktan sonra yaklaşık 4 lira 40
kuruş ile 4 lira 50 kuruş arası bir fiyat geçecektir.
Süt yeminin aralık ayı itibariyle 4 lira 60 kuruş
olduğunu düşünecek olursak süt/yem paritesi 0,96-0,97 seviyesinde olacaktır.
Yani üreticilerimiz 1,5 paritenin çok altında bir pariteyle karşı karşıya kalacaktır.
29
Kasım 2021 tarihinde belirlenen ve 8 Aralık 2021 tarihinden sonra yürürlüğe
giren çiğ süt fiyatı, yıllardan sonra
ilk defa Ulusal Süt Konseyi’nde, üretici, kamu ve sanayici temsilcileri tarafından
belirlendi.
Üstelik açıklanan fiyata, henüz belirlenmemiş asgari ücret zammı da eklenmedi. Fiyat tamamıyla maliyetler dikkate alınıp, pazarlık yapılarak belirlendi.”
“Süt üreticisinin ya
aldığı yem fiyatları düşürülmeli ya da sattığı süt fiyatları artırılmalıdır”
Bayraktar,
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin ve üreticilerin sürekli olarak süt konusunda
yapmış olduğu uyarıları ise şöyle sıraladı:
“Sanayide
içme sütü, yoğurt, peynir gibi süt ürünlerine dönüştürülerek sofralarımıza
gelen çiğ süt, günün 24 saati yoğun emek sarf eden üreticilerimiz tarafından
bin bir zorluklarla üretilmektedir.
Süt
üreticisinin sürekli artan yem başta olmak üzere diğer masraflarına karşılık
sattığı süt fiyatının sabitlenmesi ekonominin kurallarıyla bağdaşan bir durum
değildir.
Süt
üreticisinin ya aldığı yem fiyatları düşürülmeli ya da sattığı süt fiyatları
artırılmalı, bu da 1,5 pariteyle sağlanmalıdır. Bu sağlanmazsa damızlık
hayvanlar kasaba gidecek, tüketiciler üretilemeyen süt nedeniyle çok yüksek
fiyatlardan süt ve süt ürünleri yiyecek, ithal süttozu ile süt ürünlerini tüketmek
zorunda kalacaktır. Döviz kurunun sürekli yükseldiği düşünülecek olursa, ithal
ürünlerin de ucuza alınamayacağı aşikardır.
Sürecin bir diğer hazin tarafı ise; süt hayvanları kesilince, besilik hayvan da üretilemeyecek, bu durumda da tüketicinin gündemini fahiş kırmızı et fiyatları işgal edecektir.”
“Tarım
bir milli güvenlik meselesidir”
“2008
yılında da benzer sorunları yaşadık ve ülke olarak canlı hayvan ve et
ithalatına 9,2 milyar dolar harcadık” hatırlatması yapan Bayraktar, “Bugün
gelinen noktada bu ürünlere o dönemdeki kadar kolayca ulaşamayacağımız aşikardır.
Çünkü döviz kuru sürekli artıyor, ülkeler arz güvencesini sağlamak için
stoklayıcı bir politika izliyor. Neticede cebimde param var dediğimizde bile o
ürünü alamayabiliriz” dedi.
Bayraktar, “Tarım bir milli güvenlik meselesidir.
Üretimi canlı tutmalı, üreticileri memnun etmeli, üretimde sürdürülebilirlik
için üreticilere her türlü desteği vermeliyiz” diyerek açıklamasını bitirdi.