Süt sektöründe yaşanan sorunlar
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Ulusal Süt Konseyi’ni görevini yapmaya davet
ediyoruz”
-“Süt fiyatları böyle devam ederse daha fazla
damızlığın kesileceğini, bunun süt yanında et krizi anlamına da geleceğini
bilmiyor musunuz?”
-“Mart ayında üreticimizin bir litre süt sattığında
eline net olarak 4 lira 50 kuruş geçti. Yemin kilosuna ödediği para ise 5 lira
35 kuruş. Bir litre süt sattığında bir kilo yem bile alamıyor yani zarar
ediyor”
-“Üreticiler yem fiyatlarının yüksekliğinden dolayı
buzağılarını hemen ellerinden çıkarıyor, düvelerini tohumlamak yerine besiye
çekip kurban bayramında kestirmeyi planlıyor, ineklerini kestirerek ya hayvan
sayısını azaltıyor ya da işletmesini tasfiye ediyor. Sektör çok sıkıntılı bir
durumla karşı karşıyadır”
-“Bu süreçte atılacak en öncelikli adım süt fiyatının
yeniden revize edilmesi olmalıdır”
-“Yeme zam yapanlar, gübreye zam yapanlar korkmuyor da
siz neden korkuyorsunuz? Süt üretimi durma noktasına gelmiş, seyrediyorsunuz”
-“İthalatla ülkeyi doyurma imkanı yoktur. Bunu
görmezden gelemeyiz. Tarım sektörü dünyada en stratejik sektör haline
gelmiştir”
-“Elimizde ne var ne yoksa üreticiyi destekleyerek
üretimimizi artırmaktan başka çare yoktur. Bunu başaramazsak gıdayı
tüketicilerimize nasıl ulaştıracağız? Bunun sorumluları büyük vebal altında
kalırlar”
Ankara- 09.03.2022- Türkiye Ziraat Odaları Birliği
(TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, süt sektöründe yaşanan son gelişmelere
ilişkin görüntülü açıklama yaptı. “Ulusal Süt Konseyi’ni görevini yapmaya davet
ediyoruz” diyen Bayraktar’ın açıklaması şöyle:
“Bilindiği üzere, Ulusal Süt Konseyi 29 Kasım 2021
tarihinde yaptığı toplantısında aldığı kararla, 8 Aralık 2021 tarihinden
geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ sütün tavsiye satış fiyatını brüt 4 lira 70
kuruş olarak belirledi.
Konseyin yaptığı açıklamada; ‘Ulusal Süt Konseyi, çiğ
sütün üretim maliyetinde öngörülmeyen değişimler görülmesi durumunda yeniden
toplanıp karar verecektir’ denildi. Bu fiyat yeme gelen zamlarla daha hayata
geçmeden anlamını yitirdi.
Süt/yem paritesinin birin altına düşmesi üzerine
üretici örgütleri olarak 25 Aralık 2021 tarihinde, tekrar bir açıklama yaptık.
Sürdürülemez fiyatın yeniden revize edilmesi gerektiğini belirttik. Açıklamamızın
üzerinden bir buçuk ay geçti ama hala bir adım atılmadı. Ulusal Süt Konseyi
neyi bekliyor? Daha fazla hayvanın kesilmesini mi? Daha fazla üreticinin
üretimi bırakmasını mı? Yeme zam yapanlar, gübreye zam yapanlar, korkmuyor da
siz neden korkuyorsunuz? Süt üretimi durma noktasına gelmiş, seyrediyorsunuz. Ulusal
Süt Konseyi’ni görevini yapmaya davet ediyoruz.
Bu yükü üreticiye yüklerseniz kaynağı kurutursunuz. Bu
durumda tüketici süt ve süt ürünlerine nasıl ulaşacaktır? Süt fiyatları böyle
devam ederse daha fazla damızlığın kesileceğini, bunun süt yanında et krizi
anlamına da geleceğini bilmiyor musunuz?
Üretimin sürdürülebilirliği için bir litre süt satan
üretici bir buçuk kilo yem alabilmelidir. Fiyatın belirlendiği aralık ayında
parite 0,93 iken, ocak ayında 0,94, şubat ayında 0,97, mart ayında ise 0,84
olarak gerçekleşti. Süt üreticileri hala sürdürülemez seviyelerin altında bir
pariteyle üretime devam etmek zorunda kalıyor.
Mart ayında üreticimizin bir litre süt sattığında
eline net olarak 4 lira 50 kuruş geçti. Yemin kilosuna ödediği para ise 5 lira 35
kuruş. Bir litre süt sattığında bir kilo yem bile alamıyor yani zarar ediyor.
Bu, uzun yıllardır görmediğimiz bir durumdur. Tablo vahimdir.
Üreticiler yem fiyatlarının yüksekliğinden dolayı
buzağılarını hemen ellerinden çıkarıyor. Düvelerini tohumlamak yerine besiye
çekip kurban bayramında kestirmeyi planlıyor. İneklerini kestirerek ya hayvan
sayısını azaltıyor ya da işletmesini tasfiye ediyor.
Sektör çok sıkıntılı bir durumla karşı karşıyadır. Yem
başta olmak üzere elektrik, mazot, ilaç, tohum, işçilik, veteriner hizmetleri
gibi bütün maliyetlerimiz ciddi oranlarda artarken sürdürülemez fiyatlarla
üretime devam etmemiz artık mümkün değildir.
Bugün üreticiye istediğimiz fiyatlar verilmezse,
ilerleyen günlerde tüketicilerimiz bugünkü fiyatları bile arar hale gelecektir.
Bu fiyat artışı talebimiz, hem üreticilerimiz hem de tüketicilerimiz içindir.
Üretimde devamlılığı sağlayamazsak, üreticileri küstürüp üretimden koparırsak
tedarik zincirinin en önemli ayağını yok etmiş olur, fahiş tüketici fiyatlarına
zemin hazırlamış oluruz.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak ‘Tarımda milli
seferberlik ilan edilmeli’ derken bugünü değil, geleceği düşünüyoruz. Sesimize
kulak verilmeli, bu konuda acil adımlar atılmalıdır. Bu ülke, hayvancılıkta
yüksek maliyetleri karşılayamadığı için boşalmış ahırları, üretimi bırakmış
üreticiyi hak etmiyor. Ne yapıp edip, elimizdeki bütün imkanları seferber edip
ahırları doldurmalı, üretimi artırmalı, arz güvencesini sağlamalıyız.
Ukrayna-Rusya Savaşının dünya tedarik zincirinde nasıl
etkiler yarattığını hepimiz yaşayarak görüyoruz. Petrol fiyatlarının artması,
lojistikte yaşanan sıkıntılar, panik havasıyla stoklama davranışları bir anda
ülkeleri acil durum planları oluşturmaya sevk etti.
Yem sanayimiz 2021 yılında 6,6 milyar dolar ithalatı
gerçekleştirdi. Bunun yüzde 69’unu hammaddeler oluşturdu. Rusya ve Ukrayna gibi
dünya hammadde ihracatında önemli iki ülkenin savaşa girmesi yem sanayimizi de
tedirgin etmeye başladı. İlerleyen günlerde ne olacağını bilmiyoruz.
Arz güvencesini sağlamak, lojistikte yaşanan
sıkıntıları ortadan kaldırmak, döviz ve dünya fiyat artışlarına bağlı olası
girdi fiyat artışlarını minimize ederek hayvancılığımızın bu durumdan en az
zararla çıkmasını sağlamak için en kısa zamanda “Acil Durum Planları”nı
hazırlamamız gerekiyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bu çalışmaya her
türlü katkıyı vermeye hazırız.
Bu süreçte atılacak en öncelikli adım süt fiyatının
yeniden revize edilmesi olmalıdır. Üretime devam edebilmemiz ve damızlık hayvan
kesimlerinin durması için; ya sattığımız çiğ süt fiyatı 1,5 pariteye denk
gelecek şekilde 8 liraya çıkarılacak ya da ‘çiğ süt fiyatı artmasın’
deniliyorsa ilgili pariteye denk gelecek şekilde yem fiyatında indirim
yapılacak ki bütün üreticilerimiz bu fiyattan yem alabilsin.
Bu kapsamda;
Fiyatın belirlendiği dönemde paritenin korunması için
yemde de akaryakıtta uygulanan eşel mobil sistem gibi bir sistem hayata
geçirilebilir. Üreticilerin yeme gelen zamlar nedeniyle mağdur olmaları ve
belirlenen pariteden sapmalar önlenebilir.
Bunun dışında,
Çiğ süte verilen 20 kuruşluk prim yeterli değildir. Bu
destek hem üreticiyi destekleyecek hem de kayıt dışılığa kaymanın önüne
geçirecek seviyeye yani en az 60 kuruş seviyelerine çıkarılmalıdır. Desteklemelerin
kısa sürede ödenmesi için çalışma yapılmalıdır.
Akaryakıtta fiyatlar makul seviyelere indirilmeli,
gelen zamlardan çiftçilerin kullandığı mazot muaf tutulmalıdır.
Son elektrik zamlarının ardından elektrik fiyatları
küçük büyük bütün işletmeler ve süt toplama merkezleri için ciddi bir maliyet
yükü oluşturuyor. Elektrik fiyatları, tarımsal işletmeleri koruyacak ve üretime
devam edebilecekleri seviyelere indirilmelidir.
Temel gıdada yüzde 1'e düşen KDV'yi olumlu buluyoruz.
Fakat ilaçtan mazota kadar üreticilerimizin ana girdilerinin tamamında KDV
yüzde 18’den kesilmektedir. Burada üreticiye bir finansman maliyeti doğmuştur.
Zaten para kazanamayan bir sektöre bir de böyle bir finansman yükü
yüklenmiştir. Bu konuda da üretici lehine bir düzenleme yapılmalıdır.
Üreticinin sanayiciye sattığı sütte, ödeme süreleri
30-45 günden, 60 güne çıkmıştır. Bu süre makul seviyelere indirilmelidir.
Bu önerilerimiz dikkate alınmaz ve hızlı adımlar
atılmazsa yakın zamanda ne süt hayvanı kalacak, ne de et ve süt üretilecektir.
Bu yıkımın göç ve işsizlik gibi sosyal etkilerinin yanında, tüketici nezdinde
ithalata ve yüksek ithal fiyatlara bağımlı sürdürülemez bir etkisi olacağı
açıktır.
Üreticilerimizi yerinde tutmaya çalışalım. Üretimden
koparırsak tekrar geri döndürmemiz, sektörü yeniden canlandırmamız kolay
olmayacaktır.
İthalatla ülkeyi doyurma imkanı yoktur. Bunu görmezden
gelemeyiz. Tarım sektörü dünyada en stratejik sektör haline gelmiştir. Elimizde
ne var ne yoksa üreticiyi destekleyerek üretimimizi artırmaktan başka çare
yoktur. Bunu başaramazsak gıdayı tüketicilerimize nasıl ulaştıracağız? Bunun
sorumluları büyük vebal altında kalırlar.”