-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Pamuk, yüksek katma değer yaratan bir tarım ürünü olması, üretim, istihdam ve ihracat açısından lokomotif sektör konumundaki tekstil ve konfeksiyon için temel bir girdi niteliği taşıması, doğrudan veya dolaylı şekilde milyonlarca insana istihdam yaratması nedeniyle stratejik önemde”
-“Türkiye'nin en fazla 1 milyon tona yaklaşan üretimine karşılık, lif pamuk ihtiyacı 1,5 milyon tondur; yıllık en az 500 bin tonluk bir açık ortaya çıkmaktadır”
-“ Pamukta ithalattan kurtulmak, üretimi artırmak için bu ürüne verilen desteklerin artırılması ve girdi masraflarını azaltacak önlemlerin alınması şart”
-“Ülkemizin pamukta net ithalatçı konuma gelmesinin sorumlusu asla çiftçimiz değildir”
-“Pamukta maliyet unsurları, çiftçilerimizin belini bükmektedir”
-“Pamuk üretimimizin en zayıf halkası, AB ile gümrük birliğinden doğan sıfır gümrükle pamuk ithalatı olarak karşımızda durmaktadır”
Ankara – 20.08.2012 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pamuğun, yüksek katma değer yaratan bir tarım ürünü olması, üretim, istihdam ve ihracat açısından lokomotif sektör konumundaki tekstil ve konfeksiyon için temel bir girdi niteliği taşıması, doğrudan veya dolaylı şekilde milyonlarca insana istihdam yaratması nedeniyle stratejik önemde olduğunu belirtti.
Bayraktar, “Türkiye'nin en fazla 1 milyon ton olan üretimine karşılık, lif pamuk ihtiyacı 1,5 milyon tondur; yıllık en az 500 bin tonluk bir açık ortaya çıkmaktadır. Pamukta ithalattan kurtulmak, üretimi artırmak için bu ürüne verilen desteklerin artırılması ve girdi masraflarını azaltacak önlemlerin alınması şart” dedi.
Şemsi Bayraktar, pamuk hasadının başlaması dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’nin pamukta “net ithalatçı” konumuna gelmesinin sorumlusunun asla çiftçi olmadığını vurguladı. Bayraktar, “Pamuk maliyet unsurları çiftçinin belini bükmektedir. Bu nedenle, yurt içi ekim alanları, çoğunlukla mısır ve buğdaya kaymıştır. Sorun aslında, pamuğun dışarıda desteklenerek, çok daha ucuza mal edilip, hiçbir gümrük engeliyle karşılaşmadan Türkiye'ye girmesidir" değerlendirmesinde bulundu.
“Sorumlu bulunmak istenirse, Dünya Ticaret Örgütü'ne düşük tarifeyle bağlanıp yüksek indirim taahhüdünde bulunan, Avrupa Birliği (AB) ile imzalanan gümrük birliğine pamuğu, sanayi ürünü olarak sokan zamanın yöneticileri ve yüksek fiyatlı girdilerdir" diyen Bayraktar, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin ihracat gelirinin dörtte birini sağlayan tekstil ve konfeksiyon sektörünün temel girdisi durumundaki pamuğun üretimi için ülkemiz uygun doğal koşullara sahiptir. Pamuk verimi, son yıllarda sertifikalı tohum kullanımı, modern ekipman ve arazi ölçeklerinin büyümesinden dolayı yükseldi ve birçok üretici ülkeyi geride bıraktı. Ancak, devlet teşvikleriyle tekstil ve konfeksiyon üretim kapasitesi de yüksek boyutlara ulaştı. Bu yüksek kapasite nedeniyle pamuk üretimimiz, ülkemizin tekstil ve konfeksiyon kapasitesinin altında kaldı ve ithalat zorunlu hale geldi.”
Türkiye’nin en fazla 988 bin tona kadar çıkan pamuk üretimi olduğu, pamuk üretim değerinin 2011 yılında 4 milyar lirayı bulduğu bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Türkiye'nin lif pamuk ihtiyacı 1,5 milyon tondur. Bu nedenle yıllık en az 500 bin tonluk bir açık ortaya çıkmaktadır. Bu miktar ithal edilmek durumundadır.
Çin ve Hindistan dünya pamuk üretiminin yaklaşık yarısını karşılıyor. ABD, Pakistan ve Brezilya dünyanın diğer başlıca pamuk üreticileri. Buna rağmen Çin ve Pakistan ürettiğini tüketiyor; hatta ithal ediyor. ABD ise ürettiğinin çoğunu diğer ülkelere satıyor. Diğer ihracatçı ülkeler Hindistan, Brezilya, Avustralya, Özbekistan, Yunanistan ve Türkmenistan olarak sıralanıyor. Ülkemiz ise maalesef önemli bir ithalatçı ülke konumunda bulunuyor.”
Son 4 yıla bakıldığında, Türkiye’nin pamuk ithalatını yüzde 49 ile yüzde 70 arasında değişen oranında önemli bir bölümünü ABD'den yaptığını belirten Bayraktar, bu ülkeyi toplamda Yunanistan'ın takip ettiğini, Türkmenistan'ın Türkiye'ye en fazla pamuk ihraç eden 3. ülke konumunda olduğunu bildirdi.
-Pamuk üretim maliyeti yüksek-
Bayraktar, ABD'deki yüksek üretim ve ihracatın, bu ülkenin üretim maliyeti düşüklüğünden ve desteklerin fazla olmasından kaynaklandığının altını çizen Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:
“2010 rakamlarına göre üretim maliyetlerine baktığımızda, ABD’de kütlü pamuk maliyeti, Türkiye'deki maliyetin üçte ikisinde kalıyor. Daha da önemlisi, rekabet açısından önemli bir gösterge olan değişen işletme masraflarının büyüklüğü, Türkiye’de pamuk üretiminde ABD'ye göre 3,5 kat fazladır. ABD’de üretim maliyetlerinin düşüklüğünün yanı sıra pamuk üretimi oldukça yüksek oranda desteklenmektedir. Ürettiğinden çok az pamuk kullanan ABD, ithalatta diğer ülkelerin ithalatçılarına uygun krediler de temin ederek ve ihracatta kendi çiftçisine ihracat destekleri sağlayarak pamuğunu satmaktadır. Bütün bu destekler, taşıma masraflarının etkisini de en aza indirerek pamuk ihracatını kolaylaştırmaktadır.
ABD’de üretim maliyetinin düşüklüğü, girdi masraflarının hemen hepsinin Türkiye'ye göre düşüklüğünden kaynaklanmaktadır. Özellikle makineli hasat, işçilik maliyetini düşürmektedir. Türkiye, makineli hasat konusunda diğer ülkelere göre geriden gelmektedir. ABD'de sulama masrafları yok denecek kadar azdır; pamuk ekim alanlarının sadece üçte biri sulanmaktadır. Türkiye'de ise işletme masrafları içinde sulama oldukça yüksektir.
Öte yandan, Türkiye'nin pamuk ithalatında 2. sırada bulunan Yunanistan AB'nin desteklerinden önemli ölçüde faydalanırken, gümrük birliğine giren Türkiye bu desteklerden yararlanamamaktadır.”
-Pamuktan kaçan üretici mısır ve buğdaya yöneldi-
Girdi masraflarının yüksekliği nedeniyle pamuk üretiminden kaçan çiftçilerin mısır ile buğday üretimine yöneldiğini belirten Bayraktar, “Mısır üretiminde ülkemiz şu anda kendine yeterli hale geldi. Bu durumda, pamuk üretimini artırmak için, bu ürüne verilen desteklerin de artırılması ve girdi masraflarını azaltacak önlemlerin alınması gerekir” dedi.
Bayraktar, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Pamuk üretiminin bu seviyelerde tutulması politikası devam ettirildiği müddetçe, maliyeti, özellikle ABD ve diğer ülkelere göre daha yüksek olan Türkiye, gümrük vergisinin de olmadığı bir ortamda ithalata devam edecektir.
Pamuk üretiminin yurt içinden teminin sağlanması için temel olarak yapılması gereken, maliyetlerin düşürülmesi ve üreticinin diğer ülkelerde olduğu gibi her bakımdan desteklenmesidir. Gübre, mazot ve elektrikte KDV indirimleri, sulama masraflarının azaltılması, makineleşmenin artırılması, maliyetleri düşürücü politikaların sürekliliği, prim miktarlarının artırılması gibi unsurlar, pamukta istediğimiz noktalara gelmemizi sağlayacaktır.
Bütün bunlara rağmen, pamuğun pamuk ipliğine bağlı olduğu, pamuğun en zayıf halkası AB ile gümrük birliğinden doğan sıfır gümrükle pamuk ithalatı olarak karşımızda durmaktadır.”