-“Hayvancılıkta müdahale kurumu kurulması istikrar için şart”
-“Kamuoyuna çalışmaların başlatıldığı yönünde deklare edilen ve
Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu
kurumun, bir an önce faaliyete geçmesi hayvancılığımız için
çok iyi olacak”
-“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın olumlu karşıladığı Et
ve Balık Kurumu’nun bünyesinde müdahale kurumu oluşturulmasına
engel çıkarılmaması gerekir. Müdahale kurumu olmaması
Hazine’ye daha fazla yük getiriyor”
-“Devletin hayvancılık sektöründe, piyasaya girip istikrarı
sağlamaması, üreticilerin önünü görerek üretim yapmasını
engelliyor, yatırım kabiliyetlerini sınırlandırıyor, yeterince bilgi
ve teknoloji kullanımını ve işletme ölçeklerini büyütmesini önlüyor”
Ankara – 08.10.2012 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hayvancılıkta müdahale kurumu kurulmasının istikrar için şart olduğunu bildirerek, “kamuoyuna çalışmaların başlatıldığı yönünde deklare edilen ve Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu kurumun, bir an önce faaliyete geçmesi hayvancılığımız için çok iyi olacak” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, uzun süredir önemsedikleri, hayvancılığın gelişmesine ve sorunlarının çözümlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandıkları ve yetkililere her platformda ilettikleri, hayvancılık sektöründe müdahale kurumlarının oluşturulmasıyla ilgili talebimizi dikkate alan çalışmanın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in geçen yıl yaptığı, Avrupa Birliği ve gelişmiş birçok ülkede yıllardır uygulanan “hayvansal ürünlerle ilgili müdahale sistemlerini kuracağız” şeklindeki açıklamasıyla başlatılmış olmasını memnuniyetle karşıladıklarını hatırlattı.
Şemsi Bayraktar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın olumlu karşıladığı Et ve Balık Kurumu’nun bünyesinde müdahale kurumu oluşturulmasına engel çıkarılmaması gerektiğini, müdahale kurumu olmamasının Hazine’ye daha fazla yük getirdiğini belirtti.
-“İstikrarın sağlanamaması, üreticinin önünü görmesini engelliyor”-
Hayvancılık ve üreticilerimiz için çok faydalı olacağına inandığımız böyle bir kurumun oluşturulması çalışmalarında tüm sektör paydaşlarının görüşlerinin alınması ve tam bir mutabakat sağlanarak kurulumunun sağlanması ve bir an evvel faaliyete geçirilmesinin büyük önem arz ettiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemizde devletin hayvancılık sektöründe, Avrupa Birliği ve ABD’de olduğu gibi gerektiğinde müdahale alımları yoluyla piyasaya girip istikrarı sağlamaması, üreticilerin önünü görerek üretim yapmasını engelliyor yatırım kabiliyetlerini sınırlandırıyor, yeterince bilgi ve teknoloji kullanımını ve işletme ölçeklerini büyütmesini önlüyor.
Ülke olarak piyasaya müdahale edecek böyle bir kuruluşun olmamasının en acı tecrübesini 2008 yılında yaşadık. Bilindiği üzere 2008 yılında sütte yaşanan kriz, neticesinde yüksek üretim maliyeti ile düşük fiyat kıskacında kalan birçok üretici damızlık hayvanlarını kasaba sevk etmiş ve üretimden çekilmişti. Birçok işletme küçülmek durumunda kalmıştı. Buna bağlı olarak kırmızı ette yaşanan sıkıntı ithalat kapılarının açılması neden oldu ve 2,5 milyar doları aşkın besilik, kasaplık canlı hayvan ve karkas et ithalatı yapıldı.”
Bunun yanında, ülke hayvancılığının tekrar eski haline gelebilmesi ve işletmelerin yeniden kurulabilmesi için sıfır faizli kredi ile hayvancılık işletmelerinin damızlık hayvan almalarının teşvik edildiğini hatırlatan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Damızlık ithalatında ülke kapsamı genişletildi. Böylece son iki yılda 80 bin baştan daha fazla damızlık hayvan için 300 milyon doları aşkın ithalat yapıldı. Yani özetle ülke içinde kalması ve ekonomiye kazandırılması gereken ciddi meblağlar piyasada yaşanan istikrarsızlık neticesinde yaşanan olumsuzluklar silsilesi ile dışa aktarıldı.
Sütte 2008 yılında yaşanan kriz sırasında piyasayı düzenleyecek bir müdahale kurumu olsaydı, yurt dışına giden bu dövizin ve devletçe yapılan yüksek desteklerin oluşturduğu maliyetin çok altında bir maliyetle bu kriz atlatılabilirdi.”
-“AB, FEOGA’daki paranın yüzde 80’ini piyasayı düzenlemek
için kullandı”-
Türkiye’nin hayvancılıkta yıllardır üretime destek verdiğini ve bu konuda da çok ciddi oranda paralar aktardığını belirten Bayraktar, “Bugün gelinen noktada tarıma ayrılan bütçeden hayvancılığa ayrılan pay yüzde 25'ler civarına yükseldi. Yani tarıma verilen desteğin dörtte biri hayvancılığa gidiyor. Avrupa Birliği ise Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu’nda (FEOGA) yer alan paranın yüzde 80’ini uzun yıllar piyasayı düzenlemek için kullanmıştır” dedi.
Bayraktar, piyasayı düzenlemeden, piyasada istikrar sağlamadan sektöre aktarılacak her kaynağın istenilen yerlere ulaşamayacağını artık Türkiye’nin çok net anlaması gerektiğini belirtti.
Bu nedenle Türkiye’de öncelikle hayvancılıkta piyasa düzeninin ve bunu hayata geçirebilecek müdahale kurumunun oluşturulması, bütçeden bu piyasa düzenine yönelik paranın ayrılması ve kaynağın burada kullanılması gerektiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu sayede üretim daha güçlü temeller üzerinde devam ettirilebilecek. Üreticiler önlerini görerek üretim yapabilecekler. Yatırım kabiliyetlerini geliştirebilecekler. Geleceğe daha güvenle bakabilecekler.
Kamuoyuna çalışmaların başlatıldığı yönünde deklare edilen ve Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu kurumun, kuruluş çalışmalarının 2012 yılı içinde tamamlanarak, bir an önce faaliyete geçmesi hayvancılığımız için çok iyi olacak.”