Gıda kaybı ve israfı
-“Her lokma, kayıp ve
israf edilmeyecek kadar değerlidir”
-“Tarladan sofraya kadar olan kayıp miktarı 18 milyon tona
denk geliyor”
-“Türkiye’de her yıl 7,7 milyon tondan fazla gıda israf
ediliyor”
-“Her gün 6 milyon ekmek çöpe gidiyor”
-“İsrafın
yüzde 61’i evlerde, yüzde 26’sı gıda hizmeti veren işletmelerde, yüzde 13’ü ise
gıda satıcılarında meydana geliyor”
-“Dünya Gıda ve Tarım Örgütü
verileri hali hazırda 828 milyondan fazla insanın gıda güvenliğinin olmadığını
yani açlıkla mücadele ettiğini gösteriyor”
-“Dünyadaki gıdaların
yüzde 14'ü hasat, taşıma, depolama ve nakliye aşamasında kaybedilirken, yüzde
17'si de tüketici tarafından israf ediliyor”
-“İsrafla mücadele
tarladan başlamalıdır. Üreticilerin öncelikle yetiştirme ve hasat teknikleri konusunda
bilgilendirilmesi gerekiyor”
-“2020 sezonunda
istatistiği tutulan 63 üründe, toplamda 118 milyon ton olan üretimin 10,3
milyon tonu yani yüzde 8,7’si hasatla birlikte sofraya ulaşana kadar
kaybedildi”
-“2050 yılına kadar
artan nüfusu besleyebilmek için mevcut üretimin yüzde 60 oranında artırılmasına
ihtiyaç vardır”
-“Tarladan
sofraya kadar yüzde 25 ile 30’larda olan gıda kaybı ve israfının insani boyutu
bir yana, ekonomik boyutu da çok büyük rakamlara ulaşıyor”
-“2020
yılı hane halkı gıda ve alkolsüz içecekler için yapılan harcama dikkate
alındığında 176 milyar lira gıda kaybı ve israfı bulunuyor”
-“2020/2021 sezonunda tahıllarda, nihai tüketiciye varmadan
2,8 milyon tonluk kayıp meydana geldi. Arz açığımız bulunan ve bu nedenle net
ithalatçı konumunda olduğumuz bu ürünlerde böyle bir kayıp lüksümüz
olmamalıdır”
Dünya nüfusunun hızla arttığına dikkat çeken Bayraktar, “Buna
karşılık şehirleşme, sanayileşme, turizm ve ulaşım sektörlerindeki gelişmeler
tarım alanlarının daralmasına yol açıyor” dedi. Bayraktar’ın açıklaması şöyle;
“7 milyar 957 milyona ulaşan nüfusun, 2050 yılında 9,8 milyara
yükselmesi bekleniyor. Nüfusun artmasıyla birlikte gıda ihtiyacı ve talebi daha
da artacak, sağlıklı ve yeterli gıdaya ulaşmak daha da zorlaşacaktır.
Gıda güvenliği, tarım politikalarının odak noktası olmaya
devam edecektir. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verileri hali hazırda 828
milyondan fazla insanın gıda güvenliğinin olmadığını yani açlıkla mücadele ettiğini
gösteriyor.
Pandemi dönemindeki üretim ve tedarik zincirindeki bozulma,
sorunları daha da büyüttü. Bu sorunun
çözümü en başta verimliliği artırarak daha fazla üretim yapmakla mümkündür.
Ayrıca üretimin de sağlıklı bir şekilde tüketiciye ulaştırılması gerekiyor.
2050 yılına kadar artan nüfusu besleyebilmek için mevcut
üretimin yüzde 60 oranında artırılmasına ihtiyaç vardır. Gıda güvenliğini
sağlamada kayıp ve israfın azaltılması da en az verimlilik kadar önemlidir.
Büyük emek ve kaynak harcanarak üretilen her ürünün bir gramı dahi ziyan
edilmeyecek kadar değerlidir. Kültürümüzde israfın hoş karşılanmaması,
dinimizde israfın haram sayılması bu anlayışın sonucudur.”
“Birleşmiş
Miletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan Gıda İsrafı Endeksi Raporu’na
göre, 2019
yılında 931 milyon ton gıda israfı olduğu belirtiliyor.
İsrafın yüzde 61’i evlerde,
yüzde 26’sı gıda hizmeti veren işletmelerde, yüzde 13’ü ise gıda satıcılarında
meydana geldi. Bu rakamlar dünya toplam gıda üretiminin yüzde 17’sinin israf
edildiğini ortaya koyuyor.
Evdeki yüzde 61’lik gıda israfının
yalnızca ABD, İngiltere gibi ülkelerle sınırlı olmadığı, yoksul ülkelerin de
etki oranının büyük olduğu yine raporda yer alıyor. Diğer yandan dünyadaki
gıdaların yüzde 14'ü hasat, taşıma, depolama ve nakliye aşamasında
kaybedilirken, yüzde 17'si de tüketici tarafından israf ediliyor.”
“Türkiye’de bitkisel
üretimde kayıpların önemli bir kısmı, zamanında ve uygun tekniklerle
yapılamayan hasat işleri ve gerekli koşulları taşımayan depolama ve işleme
sistemleri sonucu oluşuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından
hazırlanan bitkisel ürün denge tablolarına göre, 2020 sezonunda istatistiği
tutulan 63 üründe, toplamda 118 milyon ton olan üretimin 10,3 milyon tonu yani
yüzde 8,7’si hasatla birlikte sofraya ulaşana kadar kaybedildi. 2020 yılı için
bitkisel üretim değerini göz önüne aldığımızda bu miktar 21,3 milyar liraya
denk geliyor. Buna nihai tüketimdeki israf dâhil değildir.
Türkiye’de özellikle yaş sebze ve meyve,
tarladan sofraya ulaşıncaya kadar önemli ölçüde kayıplara uğruyor.
Yetiştiriciliğin yanı sıra, hasat sırasında ve hasat sonrasında kayıplar
meydana geliyor. Özellikle hasat sonrasında taşıma, muhafaza ve pazarlama
aşamalarında da önemli kayıplar yaşanıyor. Yapılan araştırmalara göre tür ve
çeşitlere göre değişmekle birlikte, yaş sebze ve meyvedeki kayıp oranı yüzde 10
ile yüzde 30 arasında değişiyor.”
“2020/2021 sezonunda tahıllarda, nihai tüketiciye varmadan
2,8 milyon tonluk kayıp meydana geldi. Arz açığımız bulunan ve bu nedenle net
ithalatçı konumunda olduğumuz bu ürünlerde böyle bir kayıp lüksümüz
olmamalıdır. Ayrıca sebze grubunda meydana gelen 3,9 milyon ton, meyvede 1,8
milyon ton kayıp da fevkalade önemlidir. Son tüketiciye varmadan meydana gelen
kayıpların üretime oranı ise, buğdayda yüzde 8,3, arpada yüzde 8,4, mısırda
yüzde 6,4, pirinçte yüzde 4,2’dir.
Tüketimde yüzde 94,6 oranında dışa bağımlı olduğumuz soyada
yüzde 23,5, yine net ithalatçı olduğumuz muzda yüzde 12 kayıp vardır. Kayıp,
kuru sarımsakta yüzde 23,4, erikte yüzde 16,8’dir. Ürettiğimiz yaş çayın yüzde
17,7’sini, kuru soğanın yüzde 8,4’ünü, biberin yüzde 9,4’ünü, domatesin yüzde
15,9’unu, salatalığın yüzde 11,1’ini, karpuzun yüzde 5,3’ ünü, portakalın yüzde
8,3’ünü, elmanın yüzde 1,7’sini, üzümün yüzde 8,5’ini, Antep fıstığının yüzde
6’sını, bademin yüzde 3,9’unu cevizin yüzde 5,3’ünü, fındığın yüzde 1,4’ünü,
kestanenin yüzde 8,7’sini kaybediyoruz.”
“Nihai tüketimde gıda israfı önemli bir seviyededir. UNEP
2021 raporuna göre, Türkiye'de evde, gıda
hizmeti veren yerlerde ve gıda
satıcılarında her yıl kişi başı 93 kilogram, toplamda 7,7 milyon ton yiyecek
çöpe gidiyor. Tarladan sofraya kadar olan kayıplarla birlikte bu miktar 18 milyon
tona denk geliyor. Buna en belirgin örnek, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’nin
yaptığı bir çalışmadır. Çalışmaya göre, her gün 6 milyon ekmek çöpe gidiyor.
Üstelik gıda ürünlerinde fiyat artışının ön plana çıktığı bugünlerde bu israfın
önlenmesinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.”
“Türkiye’de
yapılan araştırmalara göre, tarladan sofraya kadar yüzde 25 ile 30’larda olan
gıda kaybı ve israfının insani boyutu bir yana, ekonomik boyutu da çok büyük
rakamlara ulaşıyor.
Bu
oranlarla hesap edildiğinde 2020 yılı hane halkı gıda ve alkolsüz içecekler
için yapılan harcama dikkate alındığında 176 milyar lira gıda kaybı ve israfı
bulunuyor.”
“Tüm dünya Covid-19 salgınıyla birlikte yaşanan küresel
gıda kriziyle gıda üretiminin ve gıdaya erişimin önemini bir kez daha anladı.
Gıda üretiminin temeli olan tarım sektörünün önemini ve vazgeçilmezliğini bir
kez daha gördü. Bu nedenle, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için sektörün
pozitif ayrımcılık yapılarak desteklenmesi gerekiyor.
Türkiye, tarımda kayıp ve israfı önlemede göstereceği
başarıyla gıda krizini fırsata dönüştürme imkanına kavuşacaktır. Tüketicilerimiz
gıdaya erişmekte zorluk çekmeyecek, gıdaya daha ucuz ulaşabilecektir. Böyle bir
durumda, hem ülkemizin gıda güvencesini sağlamlaştırmamız hem de 25 milyar
dolar civarındaki mevcut tarım ürünleri ihracatımızı artırmamız mümkün
olacaktır.
FAO, gıdada kıtlık yaşanmayacağını ancak, üretim
kapasitesinin düşük olduğu ülkelerde uzun süreli gıda darlığının ortaya
çıkacağını belirtiyor.
İsrafla mücadele tarladan başlamalıdır. Üreticilerin öncelikle
yetiştirme ve hasat teknikleri konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor.
Üreticiden tüketiciye kadar uzanan zincirin halkalarının ıslah edilmesi
şarttır.
Tarımda kültürel işlemlerden, yetiştirme tekniklerine,
hastalık ve zararlılarla mücadeleye, hasada, depolama, paketleme ve pazara
ulaştırmaya, tüketicinin bilinçli tüketimine kadar her aşamada israfı en aza
indirecek uygulamalara öncelik verilmeli, yatırımlar buna göre yapılmalı,
toplumlar buna göre örgütlenmelidir. Bu amaçla soğuk hava depolarının sayısı ve
kapasitesi yükseltilmeli ve bu tesislere verilen destekler artırılarak devam
etmelidir. Aslında, gıda kaybı ve israfının önlenmesine yönelik çalışmalar;
gıda zincirindeki tüm paydaşlar için fayda sağlayacaktır.
Bu kapsamda, tarımsal ürünleri işleyen fabrikaların
kaliteli ürüne ulaşımının sağlanması ve perakende noktalarına erişmede
kullanılan nakliye koşullarının iyileştirilmesi gibi çözümler gıda kayıplarının
azaltılmasını sağlayabilir. Tabii ki tüketicilerin gıda israfına mahal vermemek
için yapması gerekenlerde vardır.”
“Tüketici ürünü, kayba ve israfa uğratmayacak miktarda
ihtiyacı kadar satın almalıdır. Başta sebze, meyve olmak üzere ürünleri uygun
saklama ve kullanma şartlarına göre zamanını geçirmeden değerlendirmelidir. Alışverişe
gitmeden önce evdeki yiyecekleri gözden geçirerek bir alışveriş listesi
yapmalı, ihtiyacından fazlasını almamalıdır. İhtiyacın üzerinde ekmek
alınmamalı, bayatlayan ekmekler uygun şekilde değerlendirilmelidir.
Evde veya lokantalarda yemek küçük porsiyonlar halinde
servis edilmeli, yenebilecek kadar alınmalı, tabakta yemek bırakılmamalıdır. Sipariş
edilen yemeğin fazla gelmesi durumunda kalanların paketlenmesi talep
edilmelidir.
Türkiye
Ziraat Odaları Birliği olarak kayıp ve israfın önlenmesi konusunda çalışmalar yapıyoruz.
Ev sahipliğimizde düzenlenen panel ve toplantılarda israf konusunu tüm
boyutuyla ele aldık ve raporlar hazırladık. Üretim kayıpları ve israfla ilgili
eğitimler verdik, bu eğitim çalışmalarına devam edeceğiz.”