16 Ekim Dünya Gıda Günü
ANKARA- 16.10.2023- Türkiye
Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 16 Ekim Dünya Gıda
Günü dolayısıyla görüntülü basın açıklaması yaptı.
“Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün kurulduğu 16
Ekim, her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor” diyen Bayraktar, açıklamasını
şöyle sürdürdü:
“Dünya gıda günü dünya çapında açlıkla mücadele konusunda
farkındalık yaratmak, herkes için gıda güvenliğini ve sağlıklı beslenmeyi
teşvik etmeyi amaçlıyor. Dünya Gıda Günü bu yıl ‘Su Hayattır, Su Gıda Demektir’ teması ile kutlanıyor. Tüm canlılar için yaşam kaynağı olan su,
gıdanın da olmazsa olmaz hammaddesidir. Susuz bir gıda üretimi düşünülemez.
İnsan gıdasını ve hayvan besinini sağlayacak bitkisel üretim için su elzemdir.”
“Açlıkla mücadele devam
ediyor”
“Sağlıklı, sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıda insanlığın
en temel ve karşılanması gereken ihtiyacıdır. Ancak günümüz dünyasında açlıkla
mücadelemiz devam ediyor. FAO verilerine göre 2022 yılında 783 milyon insan
yetersiz besleniyor ve açlık yaşıyor. 2022 yılında Asya ve Latin Amerika'da,
açlığın azaltılmasına yönelik gayretlerde ilerleme sağlanmasına karşın Batı
Asya, Karayipler ve Afrika'nın tüm alt bölgelerinde açlığın artmaya devam
ettiği görülüyor. Dünyada yetersiz beslenen insanların en yüksek olduğu bölge
Afrika'dır. Üstelik 2030 yılına geldiğimizde yaklaşık 600 milyon insanın hala
yetersiz besleneceği tahmin ediliyor. Açlık çeken, yetersiz beslenen insan
sayısı ne yazık ki azalmıyor.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan ‘2030
yılına kadar açlığın sona erdirilmesi’ hedefine ulaşmak bu gidişatla mümkün
görünmüyor. Açlıkla savaşımız devam ederken, bir tarafta da küreselleşme,
kentleşme, kentlerdeki tempolu yaşam tarzı sağlıksız beslenmeye neden oluyor,
aşırı ve dengesiz gıda tüketimiyle birlikte de obezite oranı da artıyor. Açlığı
yok edemediğimiz gerçeğinin yanı sıra bir tarafta da gıda kayıpları ve gıda
israfıyla karşı karşıyayız. Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın
yüzde 17’si yaklaşık 1 milyar ton gıda çöpe atılıyor. Çöpe atılan gıda aynı
zamanda su kaynaklarının da kaybıdır.”
“Dünya
gıdada farkındalığı salgın, kriz ve savaşların içinde bizzat yaşayarak öğrendi”
“Dünya gıda günü etkinlikleri, gıdanın önemi
konusunda farkındalık oluşturmaya çalışırken, son yıllarda salgın, iklim
değişikliği, ekonomik kriz ve savaşlar, gıda üzerinde daha çok etki yarattı.
Gıda daha bir stratejik öneme binerken gıdaya erişim zorlaştı. Dünya gıdada
farkındalığı salgın, kriz ve savaşların içinde bizzat yaşayarak öğrendi. Parası
olduğu halde gıdaya ulaşamayanlar olduğu gibi, pahalıktan gıdaya ulaşamayanlar
da oldu. Tarımını iyi yöneten ülkeler bu süreçten en az zararla çıktı.
Dünyada açlığı bitirme planları süreci uzadı. Çünkü gıda
milliyetçiliği ortaya çıktı. Ülkeler gıda stoklamaya başladı. Bu nedenle gıda
fiyatlarının daha fazla artması riski gündemden düşmüyor. Önümüzdeki süreç
tarım sektörü ve gıda fiyatları açısından önemini koruyacaktır. Gerekli
tedbirleri acilen alarak, bu riskleri ülke olarak yönetmek zorundayız. Bunu başaramazsak,
üreticimiz de tüketicimiz de bu zor günleri aşamayacaktır.
Ürün maliyetlerindeki artışlar gıda fiyatlarını
yükseltiyor. Girdiler pahalı olduğu süreçte gıda fiyatlarındaki artışı
durduramayız. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve gıda fiyatlarının
istikrara kavuşması, üreticinin üretim maliyetinin üzerinde gelir kazanmasıyla
olur. Biz bunu sağlamalıyız. Girdilerin üreticilerimize makul fiyatlardan temin
edilmesi tüketiciye yansıyarak gıda fiyatlarının azaltılmasında önemli bir rol
oynayacaktır.”
“Temiz su insan sağlığı
ve gıda üretimi için yeterince sağlanmalıdır”
“Hızlı nüfus artışı, kentleşme, ekonomik kalkınma ve iklim
değişikliği, dünyanın su kaynaklarını baskı altına sokuyor. Tüm doğal
kaynaklar gibi tatlı su da sonsuz değildir. İnsanların beslenebilmesi için
yeterli ve güvenilir gıda üretiminin yanı sıra sulama suyuna ve temiz suya olan
ihtiyaçta artıyor.
Güvenli
içme suyu ve insan sağlığını garanti altına alacak hijyen ve gıda güvenliği
standartlarının sağlanması için kirlenmemiş tatlı su kaynaklarına ihtiyaç
vardır. Tarımsal ve evsel su talebinin
artmasının yanında gelişen sanayi sektöründe de su talebinin artması su
kullanımında sektörler arasında rekabete yol açıyor. Günümüzde 2,4 milyar insan
su sıkıntısı çeken ülkelerde yaşıyor. Ayrıca küresel nüfusun yaklaşık yüzde
10'u da yüksek ve kritik su sıkıntısı çeken ülkelerde bulunuyor. Ülkemizde kişi
başına düşen yıllık su miktarı 2000 yılında 1652 metreküp iken, 2022 yılında
ise 1322 metreküpe düştü. Mevcut durumda ülkemiz yıllık kişi başına düşen 1322
metreküp ile su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alıyor ve hızla su fakiri
ülke konumuna ilerlediğimiz görünüyor.”
“Gıda için su olmazsa
olmazdır”
“Dünyada
171 milyon hektar sulanan tarım arazisi
bulunuyor. Tatlı
suyun yüzde 71,64’ü tarım, yüzde 15,08’i sanayi ve yüzde 13,28’i içme suyu
olarak kullanılıyor. Ülkemizde
ise 112 milyar metreküp olan su potansiyelimizin 57 milyar metreküpünü
kullanıyoruz. Bu miktarın yüzde 77’si
yani 44 milyar metreküpü tarımsal sulamada ve geri kalan 13 milyar metreküpü
ise içme, kullanma ve sanayi suyu olarak değerlendiriliyor.
Tarımda
kullanılan suyun diğer sektörlere göre yüksek olması sadece ülkemize özgü bir
husus değildir, birçok ülkede benzer durumlar söz konusudur. Tarıma yönelik küresel su talebinin
2050 yılına kadar yüzde 35 oranında artması bekleniyor. Sınırlı su kaynaklarının
tüm sektörlerde çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekiyor.
Ülkemizde yenilikçi teknolojilerin benimsenmesi, mevcut sulama altyapısının
rehabilitasyonu ve modernizasyonu da dahil olmak üzere su verimliliğini artıran
teşvik edici uygulamalara öncelik verilmelidir. Ülkemizde ekonomik olarak
sulanabilir alan 8,5 milyon hektar olup, 6,96 milyon hektar alan sulamaya açıldı. Sulamaya açılan alanda artış
olmakla birlikte 1,54 milyon hektar alanda sulama altyapısı
tamamlanmadı. Ekonomik nedenler, su
kaynağı ve tesis yetersizliği, topoğrafya yetersizliği, arazinin parçalı olması
gibi nedenlerden dolayı tarım alanları yeterince sulanamıyor. Ancak sulama
alt yapısı tamamlanmamış tarım arazilerinin suya kavuşturulması gıda
güvenliğimiz için oldukça önemlidir.
Ülkemizin gıda güvencesinin sağlanması, toplumun,
gençlerimizin ve çocuklarımızın sağlıklı ve kaliteli beslenmesi, tarımımızın
uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir bir şekilde
gelişebilmesine bağlıdır. Tarım sektörü olmadan sofralarımızda üç öğün
tükettiğimiz gıdayı üretemeyiz. Bu nedenle, ülkeyi yönetenlerin tarım sektörüne
daima pozitif ayrımcılıkla bakması ve imkânların bu şartlarda sunulması
gerekiyor. Tarım sektörünün sorunları çözülmeli, gerekli yatırımlar yapılmalı
ve desteklenmelidir.”