-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Fındıkta mevcut durum sürerse sorun olur. Ya
TMO piyasayı regüle etmeli ya da alan bazlı destek
verilmeli”
-“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın alan bazlı
destekle ilgili çalıştığını biliyoruz. Bakanlıktan
çalışmaları hızlandırmasını istiyoruz”
-“TMO’nun bu üretim sezonunda da fındık fiyatlarının
tahmin edilen yüksek rekolteden dolayı düşmemesini
temin etmek amacıyla, piyasayı regüle etmesi, piyasada
fiyat istikrarının oluşması için müdahale alım fiyatlarını
belirlemesi büyük önem arz ediyor”
-“TMO’nun piyasaya müdahale etmemesi durumunda
fındıkta dekar başına 150 lira olarak belirlenen ve 3 yıldır
hiçbir artış yapılmadan devam eden, fındık üreticilerimizin
yaklaşık yüzde 84’ünün faydalandığı alan bazlı desteklerin
sürdürülmesi gerekir”
Ankara – 06.08.2012 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım sektöründe, ihracatta ön planda yer alan fındık hasadı ile ilgili olarak , “fındıkta mevcut durum sürerse sorun olur. Ya TMO piyasayı regüle etmeli ya da alan bazlı destek verilmeli” dedi.
Bayraktar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın alan bazlı destekle ilgili çalıştığını bildiklerini, bakanlıktan bu konudaki çalışmaları hızlandırmasını istediklerini belirtti.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, ekonomide önemli yeri olan fındıkta Türkiye’nin, dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 75’ini karşıladığını, 2011-2012 sezonunun 11 aylık döneminde 216 bin 595 ton iç fındık ihracatından 1 milyar 722 milyon 283 bin 53 dolar gelir elde edildiğini bildirdi.
Genel olarak fındık tarımı yapılan Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 2 milyon üreticinin geçim kaynağı olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Fındık üretiminin aynı zamanda bölgede doğrudan ya da dolaylı olarak pek çok insanın geçimini temin etmesi, birçok firmanın fındık ticaretiyle uğraşması, emek yoğun iş kolu olması nedeniyle de işsizliğin önlenmesinde önemli rol oynuyor. Fındığa katma değer sağlayan sanayi sektöründeki istihdamı ve ticareti nedeniyle de fındık, bu bölgemizde sosyo-ekonomik yapının lokomotifi durumunda. Diğer taraftan topoğrafik yapısı itibarıyla tarıma elverişsiz eğimli arazilere sahip zor coğrafyada üreticilerimizin fındık üretimi yapması, erozyonu ve olabilecek heyelanları önleyerek topraklarımızın muhafazasında rol oynaması bakımından da büyük önem arz ediyor.”
-Yıllar itibarıyla fındık veriminde önemli dalgalanmalar görülüyor-
Bölgede fındık veriminde yıllara göre önemli dalgalanmalar görüldüğünü, iklim şartları, gerekli kültürel işlemlerin yeterince yapılmaması ve fındık bitkisinde görülen periyodisite (var yılı-yok yılı), fındık bahçelerinin yaşlı olması gibi etkenlerin verimde değişikliklere neden olduğunu bildiren Bayraktar, açıklamasında şu bilgileri verdi:
“Bölgeden alınan veriler, 2012/2013 üretim döneminde gerek iklim şartlarının uygun gitmesi, gerekse de üründe ‘var yılı’ olması gibi nedenlerle rekoltenin bir miktar yüksek olacağı yönündedir. Buna karşılık sınırlı sayıda alıcının olması, henüz hasat sezonu tamamlanmamasına karşılık yüksek rekolte açıklamaları nedeniyle tüccarın fındığı çok düşük fiyatlarla almak istemesi, üreticinin mağduriyetine neden olacaktır. Nitekim şu anda oluşan piyasa fiyatlarında az da olsa düşüşler olduğu, alıcıların bir kısmının fiyatların daha da düşeceği beklentisiyle fiyat vermediği gözleniyor. Zaten serbest piyasa ekonomisi kurallarına aykırı durum gösteren ‘400 bin fındık üreticisine karşılık çok az sayıdaki alıcı’ tablosu piyasayı olumsuz etkileyecek ve üreticinin daha da zor durumda kalmasına neden olacak.”
-Verim düşüklüğü ve çok parçalı arazi maliyetleri artırıyor-
Bayraktar, üreticinin verimli ve kaliteli ürün için, fındık üretiminin başlangıcından hasat dönemine kadar geçen devrede mazot, gübre, ilaç gibi gerekli temel girdileri kullandığını, Türkiye’de özellikle mazot, gübre gibi girdilerin fiyatlarının oldukça yüksek olduğunu vurguladı. Diğer taraftan özellikle Doğu Karadeniz bölümünde yer alan kaliteli fındığın üretildiği ekonomik ömrünü tamamlamış fındık bahçelerindeki verim düşüklüğü ve işletmelerin küçük ve çok parçalı olmasının maliyetleri daha da artırdığına dikkat çeken Bayraktar, “Buna fındık toplama işçilik maliyetlerinin de eklenmesiyle maliyetler daha da yükselmektedir. Üreticimizin ürününü maliyetinin altında bir fiyata satması, zor durumda olan üreticimizin daha da mağdur olması demektir” dedi.
-TMO’nun alım fiyatlarını belirlemesi önem arz ediyor-
TZOB Genel Başkanı, belirtilen nedenlerle çiftçinin zor anlarında yanında olan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), daha önceki yıllarda olduğu gibi üreticinin fiyatlarla ilgili beklentilerine olumlu katkı sağlaması gerektiğine dikkat çekti. Bayraktar, TMO’nun bu üretim sezonunda da fındık fiyatlarının tahmin edilen yüksek rekolteden dolayı düşmemesini temin etmek amacıyla, piyasayı regüle etmesi, piyasada fiyat istikrarının oluşması için müdahale alım fiyatlarını belirlemesinin büyük önem arz ettiğini bildirdi.
-TMO müdahale etmezse alan bazlı destek gerekli-
TMO’nun piyasaya müdahale etmesinin mümkün olmaması halinde alan bazlı desteğin devam etmesi gerektiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bilindiği üzere fındık üretim maliyetlerini düşürmek amacıyla 2009 yılının Haziran ayında açıklanan Fındık Stratejisi kapsamında; fındığın taban arazilerden sökülmesi, daha ziyade yamaç arazilerde üretimin desteklenmesi amacıyla fındık üreticilerine dekara 150 lira destek prim olarak ödenmeye başlanmıştı. Üretim maliyetlerini aşağıya çeken ve 3 yıldır uygulanan alan bazlı destekler, 2011 yılında sona ermiş, bu dönemde fındık üreticilerine toplam 1,8 milyar lira ödeme yapılmıştı.
Bölgemizde kaliteli fındık üretiminin sürdürülebilirliği, ihracat açısından önem arz eden piyasadaki fiyat istikrarı ile yeterli miktarda kaliteli ürünün piyasada bulunabilmesi, ancak, yüksek üretim maliyeti nedeniyle zor durumda olan üreticinin desteklenmesiyle mümkün olabilecektir. Bu nedenle TMO’nun piyasaya müdahale etmemesi durumunda fındıkta dekar başına 150 lira olarak belirlenen ve 3 yıldır hiçbir artış yapılmadan devam eden, fındık üreticilerimizin yaklaşık yüzde 84’ünün faydalandığı alan bazlı desteklerin sürdürülmesi gerekir.”
Bayraktar, bu hususun, Türkiye için ekonomik önemi büyük olan fındığın hak ettiği değeri bulabilmesi, ihracatta bulunduğu yeri koruyabilmesi ve dış dünyada kaliteli Türk fındık imajının zedelenmemesi açısından büyük önem arz ettiğini vurguladı.