Et ve süt sektöründe
yaşanan sıkıntılar
TZOB Genel Başkanı
Bayraktar:
-“Gıda komitesi süt
ürünleri ve yem fiyatlarına müdahale etmezken neden üretici fiyatlarına
müdahale ediyor?”
-“Yem sanayicisi, süt sanayicisi
ve marketler artan maliyetlerini fiyatlara yansıtıyor. Neden üreticilerimizin
artan maliyetlerini fiyatlara yansıtması engelleniyor?”
-“Üretimi yok eden ve
üreticiyi üretimden uzaklaştıran bu çifte standarttan derhal vazgeçilmelidir.
Üreticilerimizin günah keçisi yapılması doğru değildir. Üreticide 7 liradan
satılan süt, marketlerde 4 kat fazla artarak 30 liralara kadar çıkmaktadır.
Buna kim dur diyecektir?”
-“Geldiğimiz noktada ne
oldu? Tüketici fiyatları mı artmadı? Tüketiciler uygun fiyatlarla daha fazla
süt ve et ürünleri mi tüketebildi? Hayvancılık mı kalkındı?”
-“Aksine üreticilerimiz
damızlıklarını kestirip elden çıkarmaya, genç dişi hayvanları ise damızlığa
çekmek yerine besleyip kesime göndermeye başladılar”
-“Ulusal Süt Konseyi’ni
talimatla yönlendiren Hazine ve Maliye Bakanlığı, hayvancılığı büyük bir krizin
içerisine soktu”
-“Bütün bu süreçte en
az bir milyon başa yakın damızlık anaç hayvan yani hayvancılığın geleceği
kesime gitti. Bu bir milyon hayvanı yerine koymanın bize maliyeti yaklaşık 2,3
milyar avro olacaktır. Bu külfet bugünkü kurla 41,8 milyar liraya tekabül
ediyor”
-“Görevi süt üretimini
sürdürülebilir kılmak olan ancak kararları ile üretimi sürdürülebilir olmaktan
çıkaran ve üreticiyi perişan eden süt konseyi işlevini yitirmiştir ve
kapatılmalıdır”
-“Süt fiyatını artık
sahada sanayiciler ve üretici örgütleri belirliyor. Buna devam edilmeli,
üretimin durmasının önüne geçilmelidir”
ANKARA- 05.10.2022- Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar et ve süt sektöründe yaşanan
sıkıntılara ilişkin görüntülü açıklama yaptı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği
olarak uzun süredir gerek kurum gerekse üretici örgütleriyle bir araya gelerek
süt sektöründe yaşanan krize yönelik açıklama yaparak yetkilileri tedbir almaya
davet ettiklerini ve kamuoyunu bilgilendirdiklerini ifade eden Bayraktar,
sözlerine şöyle devam etti:
“Başta
yem olmak üzere elektrik, mazot, gübre ve işçilik gibi birçok maliyette ciddi
artışlar olduğunu, belirlenen fiyatların üreticileri sektörden kopardığını,
damızlık hayvanlarını kestirdiklerini, işletmelerin ya küçülmeye ya da bir bir
kapanmaya başladığını, ilerleyen zamanlarda süt ve ette krizler
yaşanabileceğini, bu gidişin en ağır sonuçlarını tüketicilerin fiyatı yüksek
ürünlere ulaşamayarak yaşayacaklarını söyledik.
Hazine
ve Maliye Bakanlığı’nın etkisinde olan Gıda Komitesi’nin enflasyonu düşürmek
amacıyla üretici fiyatlarını baskılamasının enflasyon ithal etmekten başka bir
işe yaramayacağını, tabana ve sektörün temsilcilerine kulak verilerek bu
yanlıştan dönülmesi gerektiğini de dile getirdik.
Gıda
komitesi süt ürünleri ve yem fiyatlarına müdahale etmezken neden üretici
fiyatlarına müdahale ediyor? Yem sanayicisi, süt sanayicisi ve marketler artan
maliyetlerini fiyatlara yansıtıyor. Neden üreticilerimizin artan maliyetlerini
fiyatlara yansıtması engelleniyor?
Üretimi
yok eden ve üreticiyi üretimden uzaklaştıran bu çifte standarttan derhal
vazgeçilmelidir. Üreticilerimizin günah keçisi yapılması doğru değildir.
Üreticide 7 liradan satılan süt, marketlerde 4 kat fazla artarak 30 liralara
kadar çıkmaktadır. Buna kim dur diyecektir?
Geldiğimiz
noktada ne oldu? Tüketici fiyatları mı artmadı? Enflasyon mu düştü? Üretim mi
arttı? Üreticilerin ceplerine daha fazla para mı girdi? İşletmelerini mi
büyüttüler, teknolojiye mi yatırım yaptılar? Tüketiciler uygun fiyatlarla daha
fazla süt ve et ürünleri mi tüketebildi? Hayvancılık mı kalkındı?
Aksine
üreticilerimiz damızlıklarını kestirip elden çıkarmaya, genç dişi hayvanları
(düve) ise damızlığa çekmek yerine besleyip kesime göndermeye başladılar.
Ellerinde tuttukları damızlıklara ise çok pahalı olduğu için daha az yem
veriyorlar. Hayvanlarını dengeli beslemekten vazgeçtiler. Dengesiz beslemeye
bağlı olarak damızlık hayvanlarda besleme hastalıkları ve üremeye yönelik
sorunlar arttı.
Sonuçta
üretim ve verim kayıplarına bağlı olarak süt üretimi azaldı. Sanayiciler ürün
alabilmek için birbirleriyle kıran kırana bir mücadeleye girdi.
Ne
oldu baskılanan çiğ süt fiyatı? Saha bu fiyatı kabul etmedi, alan yangın yerine
döndü. Fiyatlar yukarı yani olması gereken yöne doğru hızla hareket etti. Şu an
azalan süt nedeniyle sanayici ve üretici örgütleri olması gereken çiğ süt
fiyatını sahada belirlemeye başladılar.
Tarım
sektörünün iç dinamiklerini hesaba katmayan, tek amacı enflasyonu düşürmek
olan, bunun tek yönteminin artan maliyetleri dikkate almadan üretici
fiyatlarını baskılamak olduğunu düşünen, bu amaçla da Ulusal Süt Konseyi’ni
talimatla yönlendiren Hazine ve Maliye Bakanlığı, hayvancılığı büyük bir krizin
içerisine soktu.
Bütün
bu süreçte en az bir milyon başa yakın damızlık anaç hayvan yani hayvancılığın
geleceği kesime gitti. Maalesef hayvancılığımızın geleceğini keserek bir bir
yedik. Bu bir milyon hayvanı yerine koymanın bize maliyeti yaklaşık 2,3 milyar
avro olacaktır. Bu külfet bugünkü kurla 41,8 milyar liraya tekabül ediyor.
Tabii bu kadar sayıda ve kalitede hayvan bulunabilirse! Kapanan işletmeleri,
yıkılan hayalleri, kararan umutları hesaba katmıyoruz…
Hayvan
bulsanız bile kalifiye üreticileri tekrar sektöre davet edebilmek, etseniz bile
öngörünün mümkün olmadığı bir piyasada tutabilmek kolay olmayacaktır. Öyle bir
noktadayız ki bırakın gençleri mevcut orta yaş üzeri üreticiler bile
hayvancılık yapmak istemiyor.
Yaşanan
bütün bu süreçte büyük beklentilerle kurulan Ulusal Süt Konseyi (USK) hür
iradesiyle hareket etmedi, talimatla hareket ederek yanlış kararlar aldı, süte
sahip çıkmadı, en zor zamanında üreticilerimizin yanında olmadı.
Görevi
süt üretimini sürdürülebilir kılmak olan ancak kararları ile üretimi
sürdürülebilir olmaktan çıkaran ve üreticiyi perişan eden süt konseyi işlevini
yitirmiştir ve kapatılmalıdır.
Süt
fiyatını artık sahada sanayiciler ve üretici örgütleri belirliyor. Buna devam
edilmeli, üretimin durmasının önüne geçilmelidir.”