“Ege ve
Marmara bölgesinde devam eden yağışlar özellikle kuru alanlarda üretim yapan
üreticilerimizi sevindirdi ve bu bölgelerde kuraklık riski şimdilik azaldı.
Yağış almayan İç Anadolu Bölgesinde ise kuraklık riski devam ediyor”
ANKARA- 12.01.2023- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı görüntülü
basın açıklamasında kuraklık riskini değerlendirdi.
“Ege ve Marmara bölgesinde devam eden yağışlar
özellikle kuru alanlarda üretim yapan üreticilerimizi sevindirdi ve bu
bölgelerde kuraklık riski şimdilik azaldı. Yağış almayan İç Anadolu Bölgesinde
ise kuraklık riski devam ediyor. Üreticilerimiz kış yağışlarının devamının
gelmesini bekliyor” vurgusu yapan Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ekim, kasım, aralık ayları ve ocak ayının başında
beklenen yağmur ve kar yağışlarının düşmemesi sonucu ekim alanlarında özellikle
İç Anadolu Bölgesi’nde buğday ve arpa çıkışları olumsuz etkilendi. Önümüzdeki
günlerde beklenen yağışlar gerçekleşmezse üretimi ve üreticilerimizi zor günler
bekliyor.
2022-2023
yılı tarımsal üretim ve pazarlama dönemi ekim ayı itibarıyla başladı. Başta
kışlık hububat olmak üzere, bazı baklagiller, kanola ve bazı sebzelerin
ekimleri yapıldı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 1 Ekim-31
Aralık 2022 tarihleri arasındaki toplam yağış verilerine göre tüm bölgelerimiz
normalin altında yağış alırken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç diğer tüm
bölgelerimiz geçen yıla göre daha az yağış aldı. Marmara ve İç Anadolu
bölgelerinin bir bölümünün yeterince yağış alamaması ve hava sıcaklıklarının
normallerin üzerinde gerçekleşmesi sebebiyle bu bölgelerde suya daha fazla
ihtiyaç duyuluyor. Özellikle Konya, Eskişehir, Nevşehir ve Kırşehir illerinin
bazı bölgelerinde çimlenmede sorun olduğu, köklerde sararma meydana geldiği
görülüyor.
Sonbahar yağışlarının yetersizliği ile yeni sezona
sorunlarla başlanırken beklenen kış yağışlarının da gerçekleşmemesiyle
çiftçilerin tedirginliği arttı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Türkiye'de son
üç ayda yağışlar uzun yıl verilerine göre yüzde 38, geçen yıla göre de yüzde 29
azalma göstermesiyle kış kuraklığı yaşanıyor. Beklenen kar yağışlarının
yeterince gerçekleşmemesi durumunda, ilkbaharla birlikte ekimleri
gerçekleştirilecek diğer ürünler içinde sıkıntılı bir döneme girilecek.
İçme ve tarımsal sulama baraj ve göletlerinin normal
seviyelerinin çok altında su tutma riski bulunurken, yeraltı sularının
yetersizliği de artarak devam ediyor. Birçok ilimizde baraj seviyelerinin
düştüğü, göllerde çekilme olduğuna yönelik bilgiler geliyor. 30 Aralık 2022
itibarıyla elde edilen verilere göre 81 barajın 31’inin, yani yüzde 38’inin
aktif doluluk oranı yüzde 30’un altındadır.
Kışlık ekilen ürünlerde kuraklıktan etkilenme
dolayısıyla verim kaybı tahminleri için henüz erken bir dönemdeyiz. Önümüzdeki
günlerde yağışların normal seviyesinde olmasıyla hububatta kuraklık riski
azalabilir. Kış yağışlarının yanında mart, nisan ve mayıs aylarındaki
yağışların kışlık ekimler açısından önemi daha büyük hale geldi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2022 yılı
aralık ayı sıcaklık ortalaması normaline göre 3,2 santigrat derece artış
göstererek 8 santigrat derece seviyelerine ulaştı. Bu sıcaklık değeri 52 yıllık
aralık ayı ortalamalarının en yükseği olarak ölçüldü. Yine bölgeler bazında da
sıcaklık değerleri oldukça fazla gerçekleşti. Antalya ilinde aralık ayında
maksimum sıcaklık ortalaması 92 yıl sonra rekor kırarak 19,1 santigrat dereceye
ulaştı. Aralık ayından sonra ocak ayında da normallerin üzerinde devam eden
hava sıcaklıkları özellikle meyve ağaçlarında fenolojik gelişmenin zamanından
önce olmasına neden olacak. Bu durum sonraki aylarda meydana gelebilecek don
afetiyle, ülkemizin katma değeri yüksek önemli ihraç ürünlerinden olan fındık,
kayısı, üzüm, erik, kiraz ve badem gibi ürünlerde zarara sebep olabilir.
Arka arkaya 3 yıldır sonbahar yağışlarının normallerin altında
gerçekleşmesi ve bu yıl sezonun başından itibaren ülke genelinde beklenen
yağışların gelmemesi sonucu meteorolojik ve tarımsal kuraklığın yanı sıra
hidrolojik kuraklık da yaşanabilir. Önceki yıllarda hidrolojik kuraklık sonucu
göller ve akarsularda kurumalar görülmüş, barajlarda su seviyeleri azalmış,
yeraltı su seviyeleri gerilemiş, içme suyu konusunda dahi endişeler yaşanmıştı.
Uzmanlar bugünlerde de gelecek tehlikeyi işaret ediyorlar. Göllerde kurumaların
olduğu, baraj seviyelerinin düştüğüne yönelik haberler sürekli artıyor.
Yeterli sulama yapılamaması durumunda birçok üründe
verim kaybı yaşanabilir. Su yetersizliği ürün tercihlerini de etkileyecek,
üretici daha az su isteyen ürünlere yönelecektir. Üretim düşüklüğü gıda arzının
gerilemesine neden olacak ve neticede ise yaşanan bu olumsuz durum tüketici
fiyatlarına olumsuz yansıyacaktır.
Hidrolojik kuraklık sonucu sulu tarım alanları da riske girebilir.
Çiftçilerimiz yağışın olmaması ve barajların su seviyesinin düşük olması
nedeniyle hangi ürünü ekeceği konusunda kararsız kalıyor. Önümüzdeki aylarda
yağışların yetersiz olması ve sulamanın yeterli düzeyde yapılamamasıyla mısır,
pamuk, şekerpancarı gibi çok su isteyen ürünlerde de sorun yaşanabilir.
Kuraklık diğer doğal afetlerde olduğu gibi küresel
ısınmanın getirdiği iklim değişikliğiyle gelişen bir durumdur. Uzmanlar sorunun
köklü çözümü için alınan tedbirlerin kısa ve orta dönemde yarar getirmeyeceğini
de ifade ediyor. Bu nedenle kuraklık riskini yönetebilmeli, en az zararla bu
afetten çıkmanın yollarını bulmalıyız. Gerek tarım, gerek sanayi sektörleri ve
gerekse evde tüketilen suyun tasarruflu olarak kullanılmasını sağlayacak
önlemler alınmalıdır.
Bu bağlamda, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak,
2020-2021 sezonu öncesinde iklim değişikliği ve kuraklığın ciddi bir boyutta
kapımızı çaldığını 2020’nin aralık ayında geniş bir raporla kamuoyuna
duyurmuştuk. Ülkemizin Akdeniz çanağında iklim değişikliği sonuçlarından en
fazla zarar görecek ülkelerden biri olduğunu, bu konuda tedbir alınması
gerektiğini belirtmiştik. Yaşanan önemli boyuttaki kuraklıktan zarar gören
üreticilerimizin kaybolan gelirlerinin telafi edilmesini istemiştik. Neticede
kuraklıktan zarar gören üreticilerimize gerekli destekler sağlanmıştı. Bugün
yine bu uyarıları yapıyoruz ve acilen alınması gereken tedbirler olduğunu
vurguluyoruz.
Basınçlı sulama imkanlarının artırılması sağlanmalıdır. Bölge bazında
kuraklığa ve soğuğa toleranslı tohum çeşitleri daha fazla geliştirilmeli ve
hastalıklara dayanıklı çeşitlerinin kullanım alanları yaygınlaştırılmalıdır. Yeni gölet ve baraj
yatırımları başlatılmalı ve devam edenler bir an önce tamamlanmalıdır. Yer altı sularımızın bilinçsizce ve aşırı bir
şekilde tüketilmesi önlenmelidir. Güneydoğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi, Doğu
Anadolu Projesi gibi büyük sulama yatırımlarını içeren projeler bir an önce
tamamlanmalıdır. Acilen eski ve atıl
vaziyette olan sulama sistemleri yenilenmeli, kapalı sistemlere geçilmelidir. Yeraltı sularını tutmak için yeraltı barajları
inşa edilmelidir.
2022-2023 tarımsal üretim döneminin; verimli geçmesi için yağış almayan tüm bölgelerimizde en kısa zamanda yeterli yağışın alınarak, çiftçilerimizin bol kazanç sağladığı, kalite ve rekoltenin düşmediği bir yıl olarak tamamlanmasını temenni ediyorum.”