15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre; Türkiye genelinde
bulunan 756 Ziraat Odamıza kayıtlı toplam 933 bin 723 kadın çiftçi bulunuyor”
-“Ziraat Odasına kayıtlı 933 bin 723 kadın çiftçinin yüzde 11,6’sı
zorunlu tarım Bağ-Kur sigortasını ödeyerek Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlıdır.
Yani kadın çiftçilerin yüzde 88,4’ü tarım Bağ-Kur sigortasını ödeyecek güçte
değildir”
-“Kadınların ekonomik kalkınmaya, kırsal kalkınmaya etki edebilmeleri
için ekonomik ve sosyal statülerinin iyileştirilmesi ve buna yönelik
politikalar geliştirilmesi önemlidir”
-“Kırsal alandaki kadınlarımızın herhangi bir sosyal güvenceleri yoktur
ve ücretsiz aile işçisi olarak yer almaktadırlar. Oysa devletin bir görevi de
alınan sosyal politika önlemleri ile kadınlarımızın da güvenlik ve refah içinde
yaşamalarını sağlamaktır”
-“Borcu bulunmayan çiftçilere verilen 5 puanlık hazine desteği göz
önünde bulundurulsa bile çiftçimizin ödeyeceği tarım Bağ-Kur primi aylık bin
845,31 liradır. Çiftçilerimiz bu rakamları ödemekte güçlük yaşıyor”
-“Kadınların sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle, hizmet
borçlanması yapılmalıdır”
-“Kadın çiftçilerimiz için senede 90 gün yıpranma payı, primlerin yüzde
50’sinin devlet tarafından ödenmesi başta olmak üzere birçok alanda pozitif
ayrımcılık talep ediyoruz”
-“Tarım Bağ-Kur prim ödeme gün sayısı, 2008 yılında olduğu gibi 15 güne
indirilmelidir”
-“Kadın çiftçilere tarım Bağ-Kur prim desteği sağlanması, kırsalda
yapılacak en büyük reformdur”
ANKARA-15.10.2022- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü münasebetiyle
yazılı açıklama yaptı. Dünyada ve ülkemizde tarımsal üretim ve beslenmede en
önemli katkıyı kadınların sağladığını ifade eden Bayraktar, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Ülkemizde
büyük bir çoğunluğu küçük işletmelerden oluşan aile tarımında kadın, yeri
doldurulamaz bir konuma sahiptir. Tarlada, bağda, bahçede, ahırda, ağılda
bitkisel ve hayvansal üretimde iş gücüne katkı sağlayan kadın, bunların
yanında; ev işlerini, çocuk bakımını, yaşlı ve hasta bakımını da yapıyor. Aile
beslenmesinde en önemli görevi kadın üstleniyor. Gelecek nesillere bilgiyi
aktarmada ve çocuk eğitiminde en büyük katkıyı kadınlarımız sağlıyor.
Türkiye
Ziraat Odaları Birliği verilerine göre; Türkiye genelinde bulunan 756 Ziraat
Odamıza kayıtlı toplam 933 bin 723 kadın çiftçi bulunuyor. Üyelerimizin yüzde
17,8’i kadın çiftçilerimizden oluşuyor.
Sosyal
Güvenlik Kurumu Temmuz ayı 2022 yılı verilerine göre; Türkiye’de 477 bin 717 zorunlu
tarım Bağ-Kur sigortasına sahip çiftçimizin yüzde 22,7’sini oluşturan 108 bin 346
kadın çiftçimiz sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olarak tarım Bağ-Kur
sigortasını kendisi ödüyor.
Ziraat Odalarına
kayıtlı olan her kişi 5510 sayılı Kanuna göre zorunlu tarım Bağ-Kur sigortasına
sahip olmaktadır. Ancak tarım Bağ-Kur primlerini ödeyemeyecek durumda olan,
tarımsal aylık geliri 6.255,30TL’den düşük olan çiftçiler muafiyet belgesi
alarak tarım Bağ-Kur sigortasından vazgeçebilmektedir. Ziraat Odasına kayıtlı
933 bin 723 kadın çiftçinin yüzde 11,6’sı zorunlu tarım Bağ-Kur sigortasını
ödeyerek Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlıdır. Yani kadın çiftçilerin yüzde
88,4’ü tarım Bağ-Kur sigortasını ödeyecek güçte değildir.
Tarımda
kadınlar işgücünün önemli bir kısmını oluşturmasına rağmen sosyal güvenceden
yoksun kalıyor. Kadın, insanlık aleminin ve toplumun sigortası olmasına rağmen
aile çiftçiliğiyle uğraşmaları işten sayılmıyor.
Kırsaldaki kadınların ve genç kızların güçlendirilmesi
tarımsal kalkınma, sosyal ve ekonomik ilerleme ve genel olarak sürdürülebilir
kalkınma için kritik bir öneme sahiptir.
Geçmişten
günümüze kadın her zaman üretimin içinde yerini almıştır. Tarımda çalışan
kadınlar, tarım dışına çıktıklarında veya göç ettiklerinde işgücüne katılamıyor
ya da zorluk çekiyor. İşgücüne katılan kadınlar ise daha çok statüsü düşük,
kalifiye olmayan işlerde güvenceden yoksun bir biçimde çalışıyor. Bu ise
kadının çalışma ve toplum hayatının dışında kalmasına neden oluyor. Tarım
sektörü Türkiye’de kadınların çalışmak zorunda kaldığı bir sektördür. Kadınlarımızın
büyük bölümü çalışmak zorunda kaldığı tarım sektöründe zorunlu tarım Bağ-Kur
primini bile ödeyecek güçte değildir. Bu genellikle aile içi üretime katkı
biçiminde değerlendirildiğinden bir çalışma olarak görülmüyor.
Kadınların
ekonomik kalkınmaya, kırsal kalkınmaya etki edebilmeleri için ekonomik ve
sosyal statülerinin iyileştirilmesi ve buna yönelik politikalar geliştirilmesi
önemlidir. Günümüzde tüm Dünya ve Türkiye üzerinde çokça tartışılan kadın sorunları
yalnız kadınların değil toplumun sorunlarıdır ve kapsamlı çözümler gerektiriyor.”
Tarımda çalışan kadınlar için önemli bir sorun da
sosyal güvenlik
“Anayasanın 10. maddesi gereği, kadınlar ve erkekler
eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Yine Anayasanın 60. maddesi gereği herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve
devletimiz bu güvenliği sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür. İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesine göre: ‘Toplumun bir bireyi olarak herkes sosyal güvenlik
hakkına sahiptir. Sosyal güvenlik temel bir haktır.’
Bütün bu hükümlere rağmen kadınlarımızın çoğunun
çalıştığı işle ilgili olarak, özellikle kırsal alandaki kadınlarımızın herhangi
bir sosyal güvenceleri yoktur ve ücretsiz aile işçisi olarak yer almaktadırlar.
Oysa devletin bir görevi de alınan sosyal politika önlemleri ile kadınlarımızın
da güvenlik ve refah içinde yaşamalarını sağlamaktır.
Tarımda, mevcut sigorta primleri 2022 yılı açıklanan asgari ücret ve aylık prim
gün sayısının 28’den 29’a yükselmesiyle 2022 yılının Ocak
ayında açıklanan brüt asgari ücret yüzde 39,87 oranında artış gösterirken tarım
Bağ-Kur primi yüzde 44,87 oranında artmıştır.
Çiftçilerimizin, 2022 yılının ilk altı ayı indirimsiz
olarak aylık bin 668,83 lira, indirimli olarak aylık bin 426,97 lira, son altı
ayı indirimsiz olarak aylık 2 bin 158,08 lira tarım Bağ-Kur primi ödemesi
mümkün değildir.
Borcu
bulunmayan çiftçilere verilen 5 puanlık hazine desteği göz önünde bulundurulsa
bile çiftçimizin ödeyeceği tarım Bağ-Kur primi aylık bin
845,31 liradır. Çiftçilerimiz bu rakamları ödemekte güçlük yaşıyor.”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak taleplerimiz
Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin de yönetiminde yer
aldığı Sosyal Güvenlik Kurumunun, genelde
çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerin mağduriyet ve hak kayıplarının
giderilmesi için mevzuata yönelik çalışmalar yaptığını belirten Bayraktar,
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak taleplerini sıralayarak açıklamasına
şöyle devam etti:
“Pozitif
ayrımcılığı hak eden kadın çiftçilerimizin sosyal güvenlik sistemine
katılımının desteklenmesi için, gençlerimizi ve kadın çiftçilerimizi tarımda
tutmak adına teşvik edici önlemler alınmalıdır. Anayasa’nın 60. maddesi; ‘Herkes, sosyal
güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri
alır ve teşkilatı kurar’ hükmündedir.
Kadınların sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum
nedeniyle, hizmet borçlanması yapılmalıdır. Kadın çiftçilerimiz toplumsal
cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet adaleti istiyor.
Kadın
çiftçilerimiz için senede 90 gün yıpranma payı, primlerin yüzde 50’sinin
devlet tarafından ödenmesi başta olmak üzere birçok alanda pozitif
ayrımcılık talep ediyoruz.
Tarım
Bağ-Kur prim ödeme gün sayısı, 2008 yılında olduğu gibi 15 güne indirilmelidir.
Engelli
bakımını üstlenen kadın çiftçilere, prim ödemesinde ayrıcalık sağlanmalıdır.
Bu
konularla ilgili mevzuat çalışmalarımız Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına
iletilmiştir ve iletilmeye de devam edecektir.
Yıllardır ücretsiz
aile işçisi gibi görülen kadın çiftçilerimiz de sosyal güvenlik hakkına
sahiptir ve devlet tarafından desteklenmelidir.
Tarımda çalışan
kadınlarımız sosyal güvenlikte her zaman ikinci plana itilmiş ve kadın
çiftçilerimizin tarım sigortası için ödenen prim fazladan bir maliyet unsuru
olarak görülmüştür. Bunun sonucunda da tarımda çalışan kadınlarımız ücretsiz
aile işçisi konumunda çalışır duruma gelmiştir. Kadın çiftçilerimizin şimdiye
kadar ihmal edilmişliği göz önünde bulundurularak, erkeklerle eşitliği
yakalamak için yapılacak olan bu pozitif ayrımcılığın eşitlik ilkesine aykırı
olmadığı ve gerekli olduğu kanaatindeyiz.
Kadınların işgücüne
katılım oranı, kadın işgücünün kadın nüfusuna oranı olarak tanımlanıyor. Bu
oranın artması ekonomik verimliliği artıracak ve kalkınma potansiyelini
iyileştirecektir.
Çiftçilik
mesleğinin cinsiyeti yoktur. Tarımda yaşanan sorunlar ortaktır. Kadınların
tarım dışında da emekleri fazladır. Gelecek nesillerimize ışık tutan kadın
çiftçilerin mağduriyetlerini giderecek düzenlemelerin yapılması çok önemlidir.”
Çabalarımızla kadın çiftçilerle
ilgili sağlamış olduğumuz kazanımlar
“2011
yılında, 1994 yılından prim kesintisi olan çiftçilerimize geriye yönelik
borçlanma hakkı getirildi. Ancak 1994-2003 yılı arası gerekli kanun gereği aile
reisi olmayan kadın çiftçilerimiz borçlanamadılar. Çabalarımızla, 26 Ocak 2012
tarihinde 6270 Sayılı Kanun ile 2/8/2003 öncesi kendi nam ve hesabına tarımsal
faaliyette bulunan kadın çiftçiler için getirdiği farklı uygulama tümüyle
kaldırılarak kadın çiftçilerimizin
mağduriyeti giderildi.
27
Haziran 2012 tarihli genelgeyle 6270 Sayılı Kanunla getirilen düzenlemeye
istinaden tescil tarihlerindeki değişiklik nedeniyle sigortalılık durumları
değişen kadın çiftçilerimiz, yine, SGK nezdinde yaptığımız girişimler
sonucunda, hak kazandıkları dönem için gecikme cezası ve gecikme zammı ödememişlerdir.
Tarım
Bağ-Kur’lu kadınlara doğum borçlanması hakkı getirildi. Üç çocuğa kadar doğum
borçlanması yapılabilmektedir. Üç çocuğu olan kadın çiftçiye, 6 yıla kadar borçlanabilme
hakkı getirildi. Daha önce, 2 çocuk için geçerli olan doğum borçlanması 3’e
çıkarılmış ve Bağ-Kur’lular ile memurların da bu haktan yararlanması
sağlanmıştır.
Kadın
çiftçilere tarım Bağ-Kur prim desteği sağlanması, kırsalda yapılacak en büyük
reformdur.
Kadın çiftçilerin nasıl önemli roller üstlendiği tüm
dünya tarafından biliniyor. Hem evde çocuk, hasta, yaşlı bakımında, ev
işlerinde, hem de tarlada, hayvan bakımında canla başla çalıştıkları
tartışmasız bir gerçektir. Diğer taraftan kadınlarımıza fırsatlar verildiğinde
nasıl hızla başarıya ulaştıkları da görülüyor.
Kadınların
yatırım yapma ve risk alma yeteneklerini kısıtlayan ve küreselleşme karşısında
dezavantajlı bir konumda olmalarına neden olan bu tür koşullara çözüm bulmak ve
öneriler geliştirerek uygulamaya geçmek büyük önem taşıyor.
Kadınlara
kendi hakları yanında tarım arazilerini kullanma ve liderlik fırsatları
verilirse bunun ekonomilerin büyümesi ve dünyada gıda güvenliğine çok olumlu
yansıması olacak, bu şimdiki nüfusun ve gelecek nesillerin daha varlıklı
olmasını sağlayacaktır.
Kadınlar
ekonomik ve sosyal alanda güçlendirildiğinde, ekonomik büyüme, sosyal gelişme,
sürdürebilir kalkınma için liderlik ve değişimin temsilcisi olurlar.
Sadece
kendi evlatlarını değil, tüm vatanımızı da doyuran, analık eden tarımın ışıldayan
elmasları kadın çiftçilerimizin 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Kadın çiftçilerimize sosyal güvenlik konusunda gözle görülür şekilde destek
sağlanmasını talep ediyorum.”