Devlet ve
millet el ele verip fındığa sahip çıkmalı
TZOB Genel
Başkanı Bayraktar:
-“500 bin
üreticimiz canla başla, zorlu iklim ve doğa şartlarında Türkiye’nin stratejik
öneme sahip ürünü olan fındığı üretmeye, ülkemize milyar dolarlık döviz girdisi
sağlamaya çalışıyor”
-“Yıllardır
söylediğimiz, ancak bir türlü kırılamayan piyasa oluşumu tekelleşme, bu yılda
kendini piyasa fiyatları üzerinde gösterdi. Ferrero fındık alım fiyatını
TMO’nun açıklamış olduğu fiyatın gerisinde kilogramı 48 ve 49 lira olarak
açıkladı”
-“Bu yatırımcı,
görevi olmaksızın piyasaya müdahale etme gereği de duyuyor. Kendine kartel yapı
oluşturuyor, kendisi ile iş birliği yapan tüccardan fındık alıyor, işbirliği
yapmayanı kendince cezalandırarak piyasadan çekilmelerini sağlıyor”
-“TMO
fiyatına ürün alan adil ve dürüst fındık tüccarımızın, bu yabancı firma
paydaşları tarafından ve tekelci firmalarla işbirliği yapmadığı sürece, satın
aldığı fındıkların ihracatçılar tarafından alınmayacağı şeklinde tehdit
edildiği yönünde bölge Odalarımızdan bilgiler de geliyor”
-“Bu
durum apaçık tekelciliktir; bu yolla sadece tüccar değil, üreticimiz de mağdur
ediliyor”
-“Bu
tekelci firmayla işbirlikçileri ‘Ben sizin piyasanızı tanımam, sizin ülkenizde
kendi piyasamı oluştururum’ diyor. Bu açıkça devlete meydan okumaktır”
-“Geçen sene
ucuza kapattıkları fındıktan kurun artmasıyla birlikte büyük paralar kazanan bu
tekeller, bu sene de TMO’nun altında bir fiyatla üreticinin malını alıp kurdaki
artışlarla birlikte fındıktan büyük kazançlar elde etmeyi hedefliyor. Ayrıca
buna karşı çıkan tüccar, sanayici, ihracatçı kim varsa onları yok etmeye
çalışıyor”
-“Fındığın
gerçek fiyatı yurt dışı menşeili firmalar tarafından değil anavatanı olan
Türkiye’de tespit edilmelidir”
-“500 bin
üreticinin olduğu bir piyasada az sayıda alıcının bulunması serbest piyasa
şartlarının oluşmasına izin vermiyor”
-“Ferrero
firmasının piyasaya yaptığı baskılardan sadece çiftçilerimiz değil yerli
tüccarlarımız, sanayicilerimiz ve hatta bazı ihracatçıların da rahatsız
olduklarını duyuyoruz”
-“Fındığın değerini
korumak milli bir görevdir. Ferrero firmasının piyasaya yaptığı baskılara dur
denmesi gerekiyor. Devlet millet işbirliğiyle devlete
hodri meydan çeken bu tekelleri kırmalıyız”
-“Devlet Fiskobirlik’le işbirliği
içerisinde ürünün tamamını alacağını kararlı bir şekilde ifade ederek, güçlü
bir şekilde piyasaya girmeli, bu oyunu bozmalı ve tekelleşmeyi yok etmelidir”
-“Yerli
tüccarımızın, ihracatçımızın, manavımızın, çiftçimizin önünü açmalı… Tekellerin
değil, ülkemizin kazanması sağlanmalıdır”
-“Buradan Rekabet
Kurumu’na sesleniyorum ve kendilerini göreve davet ediyorum. Piyasayı
üreticilerimizin aleyhine, tamamen kendi istekleri yönünde şekillendirmeye
çalışanlar hakkında gereği yapılmalıdır”
-“TMO daha
hızlı ve daha fazla alım yapmalı, alım merkezlerini artırmalı, çiftçimize
ödemeleri peşin yapmaya gayret göstermelidir”
-“Fındığın
yüzde 90’ı TMO’nun altındaki bir fiyatla piyasada satılıyor. Buna müsaade
edilmemelidir”
-“TMO
müdahale alımının amacına uygun bir şekilde şartlarını oluşturmalı ve piyasada
oluşan fiyatların kendi fiyatlarının altına düşmesini önlemelidir”
Ankara- 07.09.2022-
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
(TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fındıkta yaşanan son gelişmelere ilişkin görüntülü
açıklama yaptı.
FAO 2020 verilerine göre Türkiye’nin, Dünya fındık
üretiminin yüzde 62’sini ve ihracatının yüzde 61’ini tek başına gerçekleştiren
lider ülke konumunda olduğunu belirten Bayraktar, “Bu liderlik yaklaşık 500 bin
üreticinin emeğiyle gerçekleşiyor” dedi.
Bayraktar, 2021 yılında ülkemiz fındık rekoltesinin
684 bin ton olarak gerçekleştiğini belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Tarım ve Orman Bakanlığı ülkemizin 2022 yılı fındık
rekoltesinin yüzde 12 artış ile 765 bin 287 ton olarak gerçekleşeceğinin tahmin
edildiğini açıkladı. Toprak Mahsulleri Ofisi 2022/2023 sezonu kabuklu fındık
alım fiyatlarını yüzde 50 sağlam iç fındık esasına göre; Giresun kalite için
kilogramı 53 lira, Levant kalite için kilogramı 52 lira, Sivri kalite için ise
kilogramı 51 lira olarak açıkladı.
Fındık pazara indi. 500 bin üreticimiz canla başla,
zorlu iklim ve doğa şartlarında Türkiye’nin stratejik öneme sahip ürünü olan
fındığı üretmeye, ülkemize milyar dolarlık döviz girdisi sağlamaya çalışıyor.
Fakat malum çevreler yine harekete geçerek her yıl sergiledikleri oyunları, bu
yıl da sergilemeye başladı. Spekülasyonlarla kaybeden üretici, tüccar ve
ihracatçı oluyor. Kaybeden ülkemiz oluyor. İhracat rekoru kırabileceğimiz bu
yıl ülkemiz, yine 2 milyar dolar gelire mahkum edilmeye çalışılıyor. Ülkemiz fındıktan
hak ettiğini kazanamıyor... Kazandırmıyorlar.
Fındığın serbest piyasadaki fiyatını tekelci firma ve
ona bağlı alıcılar belirliyor. Bu nedenle ülkemizin ihracat geliri artmıyor,
aksine azalıyor. 2021 yılında 344 bin ton fındık ihraç edildi ve 2 milyar 260
milyon dolarlık bir değer yaratıldı. Fındığın tonu 6 bin 569 dolardan ihraç
edildi. 2020 yılına baktığımızda, 281 bin ton fındık ihracı karşılığında 1
milyar 945 milyon dolar döviz geliri elde edilirken fındığın tonu 6 bin 921
dolara ihraç edildi. 2015 yılında ise 240 bin ton fındık ihracatı yapıldığında
2 milyar 887 milyon dolarlık bir gelir sağlandı ve fındığın tonu 12 bin 29
dolara ihraç edildi. Görüldüğü üzere her ne kadar miktar artsa da gelir
düşüyor.
Dünya fındık ihracatının yüzde 61’ini ülkemiz
gerçekleştiriyor. Dolayısıyla Türkiye piyasalarında oluşan fındık fiyatı, dünya
piyasalarını da şekillendiriyor. Fındığın gerçek fiyatı yurt dışı menşeili
firmalar tarafından değil anavatanı olan Türkiye’de tespit edilmelidir.
Ülkemizin 2021 yılı tarımsal ihracat değeri 25 milyar
dolardır. Fındık tek başına tarımsal ihracatın yüzde 11’ini gerçekleştirirken
üreticilerimiz de Türk fındığını tüm dünyaya duyurmaya çalışıyor. Buna rağmen
fındığa halen gereken önemin verilmediğini görüyoruz. Yıllardır söylediğimiz,
ancak bir türlü kırılamayan piyasa oluşumu tekelleşme, bu yılda kendini piyasa
fiyatları üzerinde gösterdi.
Ferrero fındık alım fiyatını TMO’nun açıklamış olduğu
fiyatın gerisinde kilogramı 48 ve 49 lira olarak açıkladı. Kısacası ‘ben
kurduğum sömürü düzenine ve üretici üzerinden milyarlarca dolar kar etmeye
devam ediyorum’ dedi.
Yabancı bir firma yatırım yapma bahanesiyle ülkemize
geliyor ve fabrika kurup, üretim yapıyor. Bu yatırımcı, görevi olmaksızın
piyasaya müdahale etme gereği de duyuyor. Kendine kartel yapı oluşturuyor,
kendisi ile iş birliği yapan tüccardan fındık alıyor, işbirliği yapmayanı
kendince cezalandırarak piyasadan çekilmelerini sağlıyor.
Öyle ki; TMO fiyatına ürün alan adil ve dürüst
fındık tüccarımızın, bu yabancı firma paydaşları tarafından ve tekelci
firmalarla işbirliği yapmadığı sürece, satın aldığı fındıkların ihracatçılar
tarafından alınmayacağı şeklinde tehdit edildiği yönünde bölge Odalarımızdan
bilgiler de geliyor. Bu durum apaçık tekelciliktir; bu yolla sadece tüccar
değil, üreticimiz de mağdur ediliyor.
Önce piyasada işbirlikçileri vasıtasıyla
oluşturduğu 43 liralık fiyatın değişmemesi için alım yaptığı işbirlikçi
sayısını azaltarak, sanki piyasada değilmiş görünümü vererek sadece kendi
satıcılarına yöneliyor. Bu tekelci firmayla işbirlikçileri ‘Ben sizin
piyasanızı tanımam, sizin ülkenizde kendi piyasamı oluştururum’ diyor. Bu
açıkça devlete meydan okumaktır.
Ekonomik olarak sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz şu
günlerde zaten zor durumda olan üreticilerimizin bir de kendince spekülasyon
yaparak piyasaları alt üst eden bir firma tarafından daha da zora sokulmasına,
ekonomik olarak sömürülmesine izin verilmemelidir. Alternatifsiz tek geçim
kaynağı fındık olan üreticimizin emeğini yedirmeyelim.
Geçen sene ucuza kapattıkları fındıktan kurun
artmasıyla birlikte büyük paralar kazanan bu tekeller, bu sene de TMO’nun
altında bir fiyatla üreticinin malını alıp kurdaki artışlarla birlikte
fındıktan büyük kazançlar elde etmeyi hedefliyor. Ayrıca buna karşı çıkan
tüccar, sanayici, ihracatçı kim varsa onları yok etmeye çalışıyor.
Yıllardır fındıkta serbest piyasa koşulları
oluşturulmaya çalışıldı. Ancak serbest piyasa oluşmadı, oluşturulamadı ve
oluşmayacaktır. 500 bin üreticinin olduğu bir piyasada az sayıda alıcının bulunması
serbest piyasa şartlarının oluşmasına izin vermiyor. Az sayıdaki alıcı, piyasa
üzerinde baskı kurup fiyatları istedikleri gibi manipüle ediyor.
Bu yıl da, Ferrero bu manipülasyonu piyasada kendine
bağlı alıcılar vasıtasıyla yapıyor. Sadece alivre bağlantı yaptığı üreticilerin
değil, fındığını toplayıp yaşadığı şehre geri dönmeye çalışan üreticilerin de
fındığını yüksek rutubet, düşük randıman, çürük ve fazla gibi çeşitli bahaneler
öne sürerek en düşük fiyattan almaya çalışıyor. Bu açıkça üreticilerimizin
emeğinin sömürülmesidir.
Kaldı ki bu Ferrero firmasının piyasaya yaptığı
baskılardan sadece çiftçilerimiz değil yerli tüccarlarımız, sanayicilerimiz ve
hatta bazı ihracatçıların da rahatsız olduklarını duyuyoruz.
Fındığın değerini korumak milli bir görevdir. Ferrero
firmasının piyasaya yaptığı baskılara dur denmesi gerekiyor.
Devlet millet işbirliğiyle devlete hodri meydan çeken bu tekelleri
kırmalıyız. Devlet Fiskobirlik’le işbirliği içerisinde ürünün tamamını
alacağını kararlı bir şekilde ifade ederek, güçlü bir şekilde piyasaya girmeli,
bu oyunu bozmalı ve tekelleşmeyi yok etmelidir. Yerli tüccarımızın,
ihracatçımızın, manavımızın, çiftçimizin önünü açmalı… Tekellerin değil,
ülkemizin kazanması sağlanmalıdır.
Üreticilerimiz ihtiyacı kadar ürün satsın, alivre
satışlar yapmasın, serbest piyasaya ürününü vermesin. Emanete bırakılan her bir
kilogram, fındık piyasasının ihtiyacını karşılıyor ve fiyatın gerilemesine
neden oluyor.
Bir zamanlar yurtdışı için yapılan alivre bağlantılar,
artık günümüzde yurt içinde malum firmanın destekçileri tarafından yapılıyor.
Ancak, ülkemiz hiçbir zaman müstemleke olmamıştır. Buna yeltenenlere de günü
geldiğinde diyetini ödetmiştir. Yerli ve yabancı, ülkemizde her kim fındık
işiyle uğraşıyorsa bu gerçeği asla unutmamalıdır.
Buradan Rekabet Kurumu’na sesleniyorum ve kendilerini
göreve davet ediyorum. Piyasayı üreticilerimizin aleyhine, tamamen kendi
istekleri yönünde şekillendirmeye çalışanlar hakkında gereği yapılmalıdır.
Tüm kesimler artık TMO’nun fındık üreticisi ve fındık
piyasası için stratejik öneme sahip olduğunun farkındadır. TMO, açıklamış
olduğu alım fiyatlarıyla ve uyguladığı politikalarla piyasada denge sağlamaya
çalışıyor.
Ferrero firmasının tekelci uygulamalarına karşı, hem üreticimizi
hem de üreticimizden fındık alıp bu firmaya satamayan tüccar ve manavımızı bu
baskıdan kurtarmak zorundayız. Bu süreçte bu baskıyı kırmak ve piyasadaki bu
bunalımdan kurtulmak için hem üreticimizden, tüccarımızdan, manavımızdan hem de
TMO’dan daha kararlı çaba göstermelerini bekliyoruz. TMO daha hızlı ve daha
fazla alım yapmalı, alım merkezlerini artırmalı, çiftçimize ödemeleri peşin
yapmaya gayret göstermelidir. Diğer taraftan fındığın yüzde 90’ı TMO’nun
altındaki bir fiyatla piyasada satılıyor. Buna müsaade edilmemelidir.
TMO’nun erken tarihe gün verememesi ve ödemelerini 21
gün üzerinden yapması nedeniyle hasatla birlikte girdi borçlarını ödeyecek,
işçilik giderlerini karşılayacak olan üreticilerimiz, ürününü tüccara götürüp
TMO’nun altında bir fiyata satmak zorunda kalıyor. Toprak Mahsulleri Ofisi,
bunun önüne geçmelidir. TMO müdahale alımının amacına uygun bir şekilde
şartlarını oluşturmalı ve piyasada oluşan fiyatların kendi fiyatlarının altına
düşmesini önlemelidir.
Fındık işinden rızkını temin eden ve pek çok
insanımıza da geçim kapısı olan üreticimizden manavımıza, gerçek yerli
ihracatçımızdan sanayicimize kadar bütün kesimler, daha güçlü olursa, el ele
verirse, fındık ticaretinde istismara yeltenenlerin cesareti kırılacak, kirli
düzenleri bozulacaktır.
Fındık işlenip çikolata, şekerleme ve gıda ürünlerine
dönüştüğünde dünyada onlarca milyar dolarlık bir ekonomik değer yaratıyor.
Ancak Türkiye, bu ekonomik değerden sadece yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir pay
alıyor. Fındığın katma değerini ülkemiz değil, Ferrero kazanıyor. Yıllardır
alışılagelen iç fındık ihracatını bir kenara bırakma vakti geldi.
Yerli firmalarımızı ve yatırımcılarımızı fındıkta
katma değeri yüksek ürünleri üretmeye ve yeni yatırımlar yapmaya davet
ediyoruz. Ülkemizin gıda sanayiindeki tecrübesi ve altyapısı, fındığı her türlü
işleyip dünyaya sunabilecek düzeydedir. Sadece birkaç inanmış ve cesur
yatırımcımızın elini taşın altına sokması, fındık ticaretimize çok geniş
ufuklar kazandıracaktır. Bizler üretici, tüketici, ihracatçı ve yatırımcı
firmalarımız olmak üzere, herkes kazansın istiyoruz.
İki yılı aşkın süredir yaşadığımız pandemi süreci,
ülkelerin korumacı tarım politikaları, komşumuzda yaşanan savaş ve gıda
krizlerinin gündeme gelmesi, tarım sektörünün önemini daha net şekilde ortaya
koyarken, belediyelerin de tarım sektörüne daha fazla kaynak aktarmasını
sağladı.
Buradan Karadeniz bölgemizdeki il ve ilçe
belediyelerine seslenmek istiyorum: Sahip olduğunuz araziler üzerine fındık
depoları kurarak fındık üreticisine sahip çıkın. Bu sayede fiyat düşüşünü
engelleyerek bölge ekonomisine daha fazla katkı sağladığınız gibi kırsal ve
genç nüfusu da yerinde tutmuş olacaksınız.”