Deprem felaketinin tarıma etkisi
ANKARA-
27.02.2023- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı
Şemsi Bayraktar, yaşanılan deprem afetinin ardından bölgedeki üreticilerin
sorunlarını ve ihtiyaçlarını, tarımsal üretimin durumunu ve yapılması
gerekenleri görüntülü basın açıklamasında değerlendirdi.
Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep,
Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa ve Elazığ’da
büyük yıkıma neden olan depremlerin on binlerce yurttaşımızın hayatını
kaybetmesine, yüz bini aşkın vatandaşımızın yaralanmasına ve evsiz kalmasına
neden olduğunu belirten Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Özellikle, Kahramanmaraş, Hatay ve
Adıyaman’da daha yıkıcı bir afet haline gelen depremden şehir ve ilçe
merkezlerindeki insanlarımız kadar kırsal kesimde yaşayan insanlarımız da
etkilendi. Devletimiz ve milletimiz el birliğiyle depremin etkilerini
hafifletmeye çalışıyor. Dayanışma ve yardımlarla sağ kalanların yaşama
bağlanmasına, yaralıların iyileştirilmesine çalışılıyor. Bu vesileyle bir kez
daha vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır ve
başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum. Depremzedelere yardım hususunda
elinden geleni esirgemeyen aziz milletimize, kamu kurum ve kuruluş
temsilcilerine, sivil toplum örgütlerine ve yardıma koşan ülkelere teşekkürü
bir borç biliyorum.
Devletimizin bölge ve zarar gören
vatandaşlarımız için yaptığı çalışmalara, milletimizin seferberlik bilinciyle
katılıp tek yürek olması ülkemizin birlik ve beraberlik içinde neler
yapabileceğini bir kez daha ortaya koymuştur.”
Bölge’de TZOB faaliyetleri
“Türkiye Ziraat Odaları Birliği
olarak, depremin ilk saatlerinden itibaren Ziraat Odalarımızın katkılarıyla
depremzedelerin yardımına koştuk. Başta vatandaşlarımıza gıda ve hayvanlara yem
olmak üzere barınma, ısınma gibi en temel ve acil ihtiyaçları sağlamak amacıyla
752 Odamızı harekete geçirdik. Odalarımız bu hususta canla başla çalıştılar,
çalışmaya da devam ediyorlar.
Zararların
tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için bölge ziyaretlerinde
bulunarak üreticilerimizin sorunlarını yerinde gördük, sıkıntılarını
kendilerinden dinledik. Ziraat
Odalarımız felaketin ilk anlarından itibaren topladıkları yardımları kendi
imkânları ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) aracılığıyla afet
bölgelerine sevk ediyor.”
“Tarım arazileri artık
imara açılmamalı”
“Dün salgın hastalık nedeniyle içinden çıkamadığımız
evlerimize, yaşadığımız deprem nedeniyle giremez olduk. Yıkılan evler binlerce
kişiye mezar oldu. Depremler ne ilktir ne de son olacaktır. Bu büyük felakette
yapıların sadece güvensiz olması değil, tarım alanlarının yumuşak zemini
üzerine yapılması da etkili olmuştur.
Deprem bölgesinde tarım alanlarının imara açılması sorunu
vardır. Tarımsal üretim için bulunmaz değerde olan bu toprakların inşaata
açılması ve bu yolla yok edilmesi, ülkenin gıda güvenliğini tehlikeye atarken
bu topraklar üzerindeki güvensiz yapılaşma, insanlarımızı evsiz barksız
bırakmış, binlerce insanımızın canına mal olmuştur. Çürük binalar ve tarım
alanlarının yumuşak zemini, felaketin boyutunu artırmıştır.
İllerdeki Toprak Kurulları verimli arazilerin imara
açılması konusunda daha dikkatli olmalı, kamu yararı maddesi suistimal
edilmemelidir. Birçok ilde Toprak Kurullarına çiftçi temsilcisinin çağrılmaması
imara açılmayı kolaylaştırıyor. Toprağın sahibi çiftçi temsilcilerinin Toprak
Kurullarında bulunması zorunlu olmalıdır.”
Bölgenin tarımsal üretim potansiyel yüksek
“Ülkemizde Gayri Safi Yurtiçi
Hasıla’nın yüzde 9,1’i, tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın ise yüzde 15,1’i
afet bölgesinden karşılanıyor.
TÜİK verilerine göre 2022 yılında 23,8 milyon hektar tarım alanının 3,8
milyon hektarı 11 ilimizde bulunuyor ve bu toplam tarım alanlarımızın yüzde
16,1’ine tekabül ediyor.
TÜİK verilerine göre 2021 yılında ülkemizin bitkisel üretim
değeri 306,3 milyar iken bölgenin bu değere katkısı 64,1 milyar lira ile yüzde
20,9 gibi bir oranla toplam bitkisel üretim değerinin beşte birinden fazlasına
karşılık geliyor.
Bölgede büyükbaş hayvan sayısı Türkiye toplam sığır varlığının yüzde
12’sini ve küçükbaş hayvan varlığının yüzde 18’ini teşkil ediyor. TÜİK verilerine göre
2020 yılında ülkemizin hayvansal üretim değeri 108,5 milyar lirayken bölgenin
bu değere katkısı 7,3 milyar lira ile yüzde 6,7 gibi azımsanmayacak bir orana
sahiptir. Bölge, ülkemizin 238,7 milyar liralık canlı hayvan değerinde ise
yüzde 13,2’lik bir hacmi barındırıyor.
Bölge Türkiye’de üretilen temel tarımsal ürünlerin önemli
bir bölümüne ev sahipliği yapmaktadır. Ülkemizde Antep fıstığının yüzde
82,7’si, pamuğun yüzde 72,7’si, narenciyenin yüzde 57,5’i, mısır ve bademin
yüzde 33’ü, buğdayın yüzde 19’u ve zeytinin yüzde 16’sı bölgede üretiliyor.
Depremden en fazla zarar gören illerden Hatay, Türkiye
pamuk üretiminin yüzde 8,6’sını tek başına sağlıyor. Hatay, mısırda Türkiye
üretiminin yüzde 2’sini üretirken, Kahramanmaraş’tan yüzde 3’ü temin ediliyor.
Türkiye badem üretiminin yüzde 33’ünün sağlandığı bölgede, bu üretimin yüzde
17,8’i Adıyaman’dan karşılanmaktadır. Bölge, Türkiye Antep fıstığı üretiminden
yüzde 82,7 pay alırken, Gaziantep üretimin yüzde 23,4’ünü, Adıyaman ise yüzde
11,3’ünü karşılıyor. Bölge Türkiye narenciye üretiminin yüzde 57,5’ini
sağlarken, Hatay bu üretimin yüzde 20,8’ini tek başına gerçekleştiriyor. Zeytin
üretiminde Türkiye’nin yüzde 16’sını gerçekleştiren bölgede Hatay, Türkiye
zeytin üretiminden yüzde 4 pay alıyor.
Ayrıca depremden etkilenen 11 ilimiz tarım istihdamında da önemli bir yere
sahiptir.”
Bölgeye getirilen tarımsal destekler
“Depremden etkilenen çiftçilerimizin
mazot ve gübre destek ödemelerinin nakit olarak öne çekilmesini ve hayvansal
üretime hayvan başına yem ve hayvancılık desteklerinin şubat ayında verilmesi
ve sübvansiyonlu kredi borçlarının faizsiz ertelenmesi kararını doğru bir adım
olarak görüyoruz. Ancak tarımsal üretimin sonraki süreçte sekteye uğramaması ve nakit sıkıntısının giderilmesi için
bu ödemelerin bölgede artırılarak uygulanması, kredi borçlarının silinmesi de
dâhil kredi kolaylıkları getirilmesi ve mali yönden tüm tedbirlerin alınması
gerektiğini vurguluyoruz.
Bir yandan destek verirken, diğer yandan elektrik şirketlerinin üreticilerin mazot ve
gübre destek hesaplarından enerji borcunu tahsil etmesi büyük tepkilere neden
olmaktadır. Elektrik şirketleri büyük tepkiye neden olan bu uygulamaya derhal
son vermelidir.”
Tarımsal açıdan sorunlar ve yapılması gerekenler
“Bölgedeki
çiftçilerimizin köyünü, tarlasını ve üretimini terk etmesi muhakkak
önlenmelidir. Bu bölgede üretimin azalması ülke genelinde gıda fiyatlarını
artırır, ayrıca tarım sektörünün küçülmesine neden olur.
Bölgede yıkımın etkileri sıcaklığını
korurken, özellikle ahırların, ağılların, hayvan barınaklarının yıkılması
buradaki hayvanlara ve dolayısıyla üreticilerimize zarar verdi. Tarımsal açıdan
acil ve öncelikli yapılması gerekenlerin başında, açıkta kalan hayvanlara
barınak temin etmek, onların yemini, suyunu ve elektriğini karşılamak,
veterinerlik hizmetleri gibi diğer işlere öncelik vermek geliyor.
Hayvanların yok pahasına elden
çıkarılmasını önlemek için devlet kurumları TİGEM, Et ve Süt Kurumu bu konuda
daha etkin çalışmalıdır.
Çiftçilerimizin enkaz altında kalan
makine ve ekipmanları zarar gördüğü için bu konuda da destek verilmelidir.
Zarar gören çiftçilerimizin tarımsal faaliyetlerinin olmazsa olmazı olan makine
ve ekipmanları derhal yenilenmeli, bölgedeki üreticilerimiz kırsal kalkınma ve
yatırım desteklerinden öncelikli yararlandırılmalıdır. Gerekirse belirli
yerlerde makine parkları kurulmalı, bir organizasyon dahilinde üreticilerin
makine ve ekipman kullanımı sağlanmalıdır.
Köylere özellikle kış şartlarında
ulaşımın zor olduğu ve depremin bölgesel olarak büyüklüğü dikkate alındığında
bu durum önemli bir dezavantaj teşkil ediyor. İnsanlara gıda ve hayvanlara yem
temini hususunda sıkıntılar yaşanıyor. Bu konuda çalışmalar hızlandırılmalıdır.
TMO ve Tarım Kredi Kooperatifleri ellerindeki arpa ve diğer yemleri bölgeye
sevk etmeye devam etmelidir.
Elektrik sistemleri, barajlar,
kanallar, sulama sistemleri, içme suyu ve yol gibi zarar gören altyapının
onarılması büyük önem taşıyor. Özellikle tarımsal sulama mevsimi yaklaştığından
üreticilerin mağdur olmaması gerekiyor. DSİ bu konuda gerekli tedbirleri
almalı, üreticilerin su sıkıntısına girmesini önlemelidir.
Ayrıca önemli bir narenciye
üreticisi olan Hatay’da limon pazarlamasında sıkıntı oluşmuştur. Dalında kalan
limonlar için Tarım Kredi Kooperatifleri gibi alıcı kurumlar devreye girmeli,
üreticimiz mağdur edilmemelidir.
İlkbaharla birlikte kışlık ürünlerin
gübre ihtiyacı olacak ve yazlık ekilişlerde tohum, mazot, gübre ve sulama gibi
ihtiyaçlar belirecektir.
Hâlihazırda tarımsal üretime ve
üreticilere yardımlar ve destekler sağlanmaktadır. Ancak, çok yakında tarımsal
faaliyetin yoğunlaşacağı düşünüldüğünde, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini
sağlayacak her türlü tedbirin alınması gerekiyor.
Bölgede gübre başta olmak üzere girdi bayilerinin ve Tarım
Kredi Kooperatiflerinin dükkânları ve depoları zarar gördü. Üreticilerimiz
girdi arzında sıkıntı olduğunu söylüyor. Bölgeye girdi sevkiyatı hızla
yapılmalı ve çiftçilerimize ulaştırılmalıdır. Çiftçilerimizin ihtiyaçları hızlı
bir şekilde tespit edilerek karşılanmalıdır.
Tarımsal üretimde kalacak çiftçilere, tohum, ilaç gübre, elektrik ve sulama
gibi girdilerin, en azından bu üretim sezonu için hibe destek olarak verilmesi,
BAĞ-KUR primlerinin ise hükümet tarafından karşılanması sağlanmalıdır.
Şehirdeki
depremzedelerin bir kısmının köylerindeki evlerine sığınması kırsalın ve
köylerin önemini bir kez daha ortaya koydu. Kırsala yapılan altyapı ve diğer
ekonomik yatırımlar özellikle deprem kuşağında önceliği olan yatırımlar haline
gelmelidir. Ancak, köylerimizde yüksek bina olmaması açısından bir avantaj
bulunmasına rağmen bazı köylerimizin önemli derecede yıkıma uğradığını da
gördük. Bu nedenle köylerde de imar açısından depreme dayanıklı ev ve hayvan
barınaklarının bir an önce yapılması sağlanmalıdır.
Allah’tan bize bir daha böyle
afetler yaşatmamasını diliyorum.”