-Yurt genelinde 213 bin 188 kilometrekare tarım alanı bulunuyor
-Türkiye dünya genelinde kişi başına düşen tarım alanına göre, 3 dekarla 40. sırada yer alıyor
-TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar:
''Halen kişi başına bakıldığında yeterli tarımsal alanımız var. Verimli, işlenebilir toprak gelecekte altın değerinde olacak''
-''Tuzlanma, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal mücadele, tarım alanlarının imara açılması, Türkiye'nin geleceğini karartacak, mutlaka önlenmeli''
ANKARA - 24.04.2012 - Gökçen Çamlıyurt - Türkiye sahip olduğu 213 bin 188 kilometre tarımsal alanla dünyada 14. sırada yer alıyor. Kişi başına düşen tarım alanı oranı bakımından ise 3 dekar ile 40. sırada yer alıyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dünya Bankası verilerine göre, BM Gıda ve Tarım Örgütü sınıflandırmasıyla dünyada en fazla tarımsal alana 1 milyon 628 bin 241 kilometrekareyle ABD'nin sahip olduğunu belirtti.
ABD'yi 1,6 milyon kilometrekareyle Hindistan, 1,2 milyon kilometrekareyle Rusya, 1,1 milyon kilometrekareyle Çin'in izlediğini bildiren Bayraktar, Brezilya, Avustralya ve Kanada'nın da önde gelen ülkeler arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye'nin listenin 14. sırasında bulunduğunu ifade eden Bayraktar, ülkelerin karasal yüzölçümüne ve nüfusa göre tarımsal alan oranlarının da önem taşıdığını vurguladı.
-''Ülke topraklarının yüzde 27,7'si tarım alanı''-
Bayraktar'ın verdiği bilgiye göre, Türkiye'nin karasal yüzölçümü 769 bin 632 kilometrekare. Bunun yüzde 27,7'si tarım alanı olarak kullanılabiliyor. Bu oran esas alındığında Türkiye, yüzölçümü oranına göre en fazla tarımsal alana sahip 15 ülke arasında Ukrayna, Hindistan ve Nijerya'nın ardından 4. sırada yer alıyor.
Ukrayna, karasal alanının yüzde 56, Hindistan yüzde 53, Nijerya yüzde 37'sinde tarım yapıyor. Oran, 15 ülke içinde Rusya'da yüzde 7, Avustralya'da yüzde 6, Kanada'da yüzde 5'e kadar düşüyor.
TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye'nin topraklarının yüzde 27,7'sini tarımsal alan olarak kullanabilmesinin büyük zenginlik olduğunu ifade etti.
Tarımda alanın genişliği kadar toprağın verimliliği, iyi işlenebilirliği ve iklim şartlarının da büyük önem taşıdığına dikkati çeken Bayraktar, örneğin Hindistan, Mısır gibi ülkelerde yılda 2-3 ürün elde edilebildiğini, Rusya, Kanada gibi soğuk ülkelerde ise yılda bir ürünün zor alınabildiğini anlattı.
-Kişi başına düşen tarım alanında 40. sırada-
Bayraktar, kişi başına düşen tarım alanına bakıldığında Türkiye'nin 3 dekarla 205 ülke içinde 40. sırada yer aldığını belirtti.
Türkiye'nin 4. sırayı Çek Cumhuriyeti ile paylaştığını ifade eden Bayraktar'ın verdiği bilgiye göre, dünyada kişi başına en fazla tarım alanı 21,5 dekarla Avustralya'da.
Bu ülkeyi Kazakistan (14,7 dekar), Kanada (13,4 dekar), Nijer (10 dekar), Rusya (8,6 dekar), Arjantin (7,7 dekar), Ukrayna (7,1 dekar) takip ediyor.
Hong Kong, Singapur, Makao, Monako gibi şehir devletleri, Kuveyt, Bahreyn, Cibuti gibi çöllerden oluşan devletler, Grönland gibi buzullarla kaplı ülkeler, Bermuda, Kayman Adaları, Curacao, Tuvalu gibi küçük ada devletlerinde kişi başına düşen tarım alanı sıfıra yakın bir düzeyde bulunuyor.
Bayraktar, Çin, Hindistan gibi ülkelerin de büyük nüfus açısından zorluk çektiğine işaret ederek, Çin'de kişi başına düşen tarım alanının 0,8, Hindistan'da 1,4, ABD'de 5,3, Endonezya'da 1 dekar olduğunu ifade etti.
-''Erozyonla mücadele hayati önem taşıyor''-
Bayraktar, ortaya çıkan bu tabloyu değerlendirirken, tarımsal alanların gittikçe artan ölçüde önem kazanacağının altını çizdi.
Türkiye'nin halen kişin başına bakıldığında yeterli tarımsal alanı bulunduğunu ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:
''Verimli, işlenebilir toprak gelecekte altın değerinde olacak. Topraklarımızı çok iyi korumamız, gelecek nesillere bu zenginliğimizi aktarmamız, yapmamız gereken en önemli işlerden biridir. Erozyonla mücadele bu açıdan hayati önem taşıyor. Toprakta aşırı sulamaya bağlı tuzlanma, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal mücadele, tarım alanlarının imara açılması, başka amaçlar için kullanılması da Türkiye'nin geleceğini karartacak. Bunun mutlaka önlenmesi gerekir.''